YAZARLAR

Etiyopya’nın darboğazına BRICS bir çare olacak mı?

BRICS bir gün alternatif olacaktır, ancak Etiyopya’nın temsil ettiği yoksulluğa, borç açmazına, yeni bir adalet merkezli dünya düzeni arayışına değil… Aile fotoğrafında Abiy Ahmet Ali’nin kıyıda kalmışlığı, herkes birbiriyle konuşup, gelecek için atılım planları yaparken onun şaşkınlığı ve mahcup bakışları da bize bir şeyler söylemiyor muydu?

Büyük spot ışıkları altında belki onlarca fotoğrafçının patlayan flaşlarıyla gözler kamaşıyor. Kamaşan gözler bilindik simalara odaklanıyor, gözler bildiğini arıyor. Önce ev sahibi olması münasebetiyle Rusya Devlet Başkanı Putin’i seçiyor, sağında ve solunda dünya nüfusunun hatırı sayılır kısmını temsil eden Xi ve Modi var. Brezilya Devlet Başkanı gelmediği için kıyıya savrulmuş Brezilya Dışişleri Bakanı Mauro Vieira. Sıralama neye göre yapıldı acaba denmesine neden olan başka bir ülke de var. Doğrusu pek kimse konuşmadı, sorulsa çoğu uluslararası ilişkiler uzmanının ‘yüzünü biliyorum da adını şimdi çıkaramadım’ dediği bir ülkenin lideri Abiy Ahmet Ali, Etiyopya Başbakanı. En solda öylece duruyor, flaşlar ona odaklı değil, kadrajda ama mecburiyetten, hani zirveden beş lider seçin denilse Abiy Ahmet ilk beşte olmayacak. Oysa o zirvedeki tek Nobel Barış Ödülü sahibi olan da Abiy. Barış konusunda da savaş konusunda da söyleyecekleri var. Yoksulluk, sömürü, borç sorunu konusunda da…

Bahsettiğimiz bu toplantı 16’ncı BRICS Zirvesi, 22-24 Ekim’de Rusya, Kazan’da gerçekleştirildi. Zirvenin üzerine tüm dünyada pek çok şey söylendi. Aklı başında cümleler, soğukkanlı analizler tıpkı patlayan flaşlar gibi belirli sorulara odaklandı. Ana uğrak şunlardı: "BRCIS bir alternatif mi? Rusya izole olduysa bu cümbüş nesi? Türkiye BRICS’e katılacak mı? Erdoğan ne diyecek?" Esas soru hep ıskalandığı için belki de "BRICS neye alternatif?" sorusuna içi dolu yanıtlar veremiyoruz. Bu hafta Etiyopya üzerinden "BRICS bir alternatif mi?" sorusuna yanıt arayacağız.

ETİYOPYA BİR KAHVEDEN DAHA FAZLASI

Etiyopya bir ülke olarak gözümüze çarpmayan bir Sahra Afrika ülkesi, hatta kahveye adını veren ülke. 15. yüzyılda özellikle Kaffa şehrinden üretilen kahve yavaş yavaş dünyaya yayıldı. Ülke bugün de dünyanın en büyük beş kahve üretilen adresi arasında. Kahve üretiminin yarattığı sömürü, kullanılan çocuk işçiler, olmayan sosyal haklar tıpkı kahvenin her eve girmesi gibi dünyaya yayıldı. Bugün Etiyopya’nın da aralarında olduğu ülkelerde bu sömürü düzeni ve kahve üretimi devam ediyor. Kahveden gelen gelir 123 milyonluk ülke ekonomisinde yüzde 10 paya sahip. Öte yandan ekonomiye bakıldığında göz kamaştıran bir görüntü çıkmıyor ortaya. Ekonomistler Etiyopya dendiğinde var olan 28 milyar dolardan fazla dış borca bakıyor. Ödenmesinin ve yenisini bulmanın zorluğundan dert yanıyorlar keza.

Etiyopya gibi pek çok Afrika ve Latin Amerika ülkesi borç açmazı içinde. Bu yeni olmasa da son yıllarda daha görünür bir hal almış durumunda. Etiyopya, geçtiğimiz yıl BRICS’e katılınca, otomatik şöyle bir çıkarıma gitmek kolaylaşıyor: “Herhalde borcu Batı’dan aldı ki yönünü doğuya dönüyor”. İşin aslı pek öyle değil, Etiyopya bu borcun neredeyse yarısını bilindik bir ülkeye ödemekle yükümlü: Çin. Onu IMF ve Dünya Bankası takip ediyor. Borç yapılanması için verilen mücadeleden henüz olumlu bir sonuç çıkmış değil. Ülkede 2022’nin sonlarına değin süren iç savaş borç ödemelerini güçleştirdi. Hükümet farklı adreslere başvurarak derdine derman aramaya çalışıyor. Bu adreslerden biri de BRICS.

BRICS NEDEN DARDAKİ ÜLKELERİN İLGİSİNİ ÇEKİYOR?

Açıktır ki Etiyopya örneği, bir soruna işaret ediyor. "Küresel liberal düzen tıkandı mı?" sorusunun yanıtı da biraz burada aranmalı. BRICS denildiğinde genellikle hafif küçümsemeyle akla gelen bir cümle var; "fakirler kulubü". Gerçek pek öyle değil oysa. BRICS küresel GDP’nin yüzde 35’ini temsil ederken G7 yüzde 30’unu temsil ediyor. Ancak buradaki ima daha çok Mısır, Etiyopya gibi ülkelere yönelik bir örtük aşağılama. ‘Hiç kusura bakmayın zaten paranız yok, sizin kulübünüz bizim materyalist gündemimizi neden işgal etsin’ üstenciliği, kibri. Oysa kapitalizmden ödünç alınan "money talks" düşüncesine biraz mola verilse belki başka sorular sorabilir, "BRICS neye alternatif?" sorusuna içi dolu yanıtlar verebiliriz.

Batı ve ABD odaklı düzeni merkeze alıp, "Bu rakip mi olur, bu çırak mı çıkar, kim meydan okur, okursa onun canına mı okurlar?" türü akıl yürütmeler dünyanın büyük bir kısmının sorunlarını görünmez kılıyor. Hatta bazı ülkelerin neden BRICS’te olduğu sorusunu da ıskalıyor. Herkesin Hindistan, Çin için verecek yanıtı varken söz Mısır’a geldiğinde Etiyopya'ya geldiğinde jeopolitik hesaplaşmayı arar gözler şaşkına dönüyor. Hatta şöyle bir yanıt veriyor: "Sırası mı şimdi Etiyopya’nın? Ne olmuş hem Mısır hem Etiyopya borç açmazı içindeyse, borç bulamıyorlarsa, asıl soru bu mu…" böyle gidiyor monolog.

Dünya nüfusunun hatırı sayılır bir kısmı açlık çekiyor, dünyada elektriğe erişimi olmayan 1 milyardan fazla insan var. İnsanların pek çoğu bugün çaresi olan hastalıklardan ölüyor. Zamana yayıldığı için görmüyor olsak da yoksulluk da en az füzeler kadar can alıyor. Tam da bu gölgesi olmayan insanlara kulak vermeye tenezzül etmeme hali bugünkü sistemin pimini çeken unsurların başında geliyor. Tam da buradan bakınca "BRICS neye alternatif?" sorusuna yanıt aramak gerekiyor…

BRICS NEYE ALTERNATİF? BAŞKENTİN VE PARA BİRİMİNİN DEĞİŞMESİNE Mİ?

BRICS bir platform olarak son zirvesinde 30’dan fazla ülkeyi bir araya getirerek “dünya düzeninden memnun olmayan sesleri” yansıtan bir görüntü ortaya çıkardı. Ancak bugün küresel liberal sistemin içinde olduğu çöküşü yalnızca jeopolitik hesaplaşmalar, iki yüzlülüklerin saklanamadığı, maskelerin düştüğü bir yerden okursak, yalnızca buraya bakarsak Etiyopya örneği ayağımıza dolanacaktır. Açıktır ki en liberal ekonomi uzmanları dahi son yıllarda sistemdeki tıkanmayı görüp: Ücretleri artırın diyerek kapitalist sistemin girdiği açmazın boyutunu ima ediyor. Alt sınıfların öfkesi, eriyen orta sınıf bu düzeni yıkabilir kaygısının bir nevi dışa vurumu (IMF’nin Türkiye’ye tavsiyesinin aksine). Benzer biçimde IMF, “Yok mu bu şirket karlarına dur diyecek?” nidalarıyla devleti göreve davet ediyor. Bunlar bize bir şey söylüyor aslında; içinde olduğumuz neoliberal sistem artık işlemiyor. Arada görünür gibi olan eşitlik, ki adalete henüz gelemedik bile, artık sorunları maskelemeye yetmiyor.

Bu açıdan BRICS’in işleyiş tarzına baktığımızda; şayet BRICS yeni bir ekonomik model önermiyorsa, bildiğimiz ve hatta ezberlediğimiz, borcu daha düşük faiz ve dolar dışı cinsten para birimleriyle verme planına yaslandıysa BRICS’in sistemle değil, bu sistemi sürdüren ABD’yle bir derdi var demektir.

Kısacası BRICS, Etiyopya’ya kendi bankası üstünden kredi verecektir, tıpkı Çin’in verdiği gibi. "Bu borcu akıllı kullan kendine yeter ol, sonra bize ödemeni yap" diyecektir. O halde Etiyopya’nın gördüğü sömürü göz önüne alınmayacaksa, "Adaleti temel alan bir ekonomi modeliyle sistem nasıl kurulur?" etrafında kafa yormaya dayanmayacaksa BRICS önerisi, sistemin merkezini Washington DC’den alıp Pekin’e taşımak mı olacak? Alternatif algınız yalnızca coğrafi başkentin ve para biriminin değişimini kapsıyorsa BRICS bir gün alternatif olacaktır, ancak Etiyopya’nın temsil ettiği yoksulluğa, borç açmazına, yeni bir adalet merkezli dünya düzeni arayışına değil… Aile fotoğrafında Abiy Ahmet Ali’nin kıyıda kalmışlığı, herkes birbiriyle konuşup, gelecek için atılım planları yaparken onun şaşkınlığı ve mahcup bakışları da bize bir şeyler söylemiyor muydu?


Mühdan Sağlam Kimdir?

Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda doktorasını yapmıştır. Enerji politikaları, ekonomi-politik, devlet-enerji şirketleri ilişkileri, Rus dış politikası ve enerji politikaları, Avrasya enerji politiği temel ilgi alanlarıdır. Gazprom’un Rusyası (2014, Siyasal Kitabevi) isimli kitabın yazarı olup, enerji ve ekonomi-politik eksenli yazıları mevcuttur. Barış için Akademisyenler “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisini imzaladığı için 7 Şubat 2017'de çıkan 686 sayılı KHK ile üniversiteden ihraç edilmiştir. 8 Kasım 2023'te Ankara İdare Mahkemesi kararıyla Mardin Artuklu Üniversitesi'ndeki görevine iade edilmiş, ancak 27 Şubat 2024'te İstinaf Mahkemesi kararıyla yeniden ihraç edilmiştir. 2017-2023 yılları arasında aralarında Gazete Duvar, Almonitor, Kısa Dalga ve Artı Gerçek'in de bulunduğu medya kuruluşlarında çalışmıştır.