Ev almak için acele eden kaybeder!
Kirada olup konut almayı düşünenlerin biraz daha beklemesi akılcı olacak. Zira ellerindeki nakti mevduatta değerlendirmeleri kira ödeseler bile çok daha kazançlı.
PEKİ SONBAHARDA DA POLİTİKA FAİZİ SABİT TUTULABİLİR Mİ?
Piyasaların beklentisi doğrultusunda, TCMB politika faizini yüzde 50 seviyesinde sabit tuttu. Karar metninde, nisan ayında aylık enflasyonun ana eğiliminin sınırlı bir zayıflama kaydettiği, yakın döneme ilişkin göstergelerin de yurtiçi talepte ilk çeyreğe kıyasla yavaşlamaya işaret ettiği belirtildi. Ancak, gerek tüketim malı ithalatındaki artışın cari işlemler dengesine olumsuz yansıması gerekse hizmet enflasyonundaki katılık, gıda fiyatlarının seyri ve jeopolitik riskler, TCMB’nin karar metninde olumsuz faktörler olarak sıralanıyor. Tüm bu etmenleri sıralayan TCMB, enflasyon beklentisindeki iyimserliğini ise inatçı bir şekilde sürdürüyor! Karar metninde, enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda para politikası duruşunun sıkılaştırılacağı yineleniyor. Yine metinde, para politikasındaki kararlı duruşun; yurtiçi talepte dengelenme, Türk Lirası’nda reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelmeyle aylık enflasyonun ana eğilimini düşüreceği ve dezenflasyonun yılın ikinci yarısında tesis edileceği vurgulanıyor. Aslında metni okuduğunuzda, belirsizliğin sürdüğü sonucunu çıkarsamak zor değil. Evet enflasyondaki artış haziran ayı itibarıyla büyük olasılıkla azalacak, ancak bu baz etkisiyle olacak. Peki ya ekim ayına geldiğimizde dezenflasyon sürecinin yolunda gitmediğini görme ihtimalimiz yok mu, var ve bu hiç de düşük bir olasılık değil. Hal böyleyken, şu anda “TCMB faiz indirimine ne zaman başlayacak?” diye tartışmak çok abes değil mi? Ama tartışılıyor işte!
KISMİ DOLARİZASYON SÜRECİNE GİRDİK GİBİ
Gerek kur korumalı mevduatta (KKM) gerekse döviz tevdiat hesaplarında düşüş sürüyor. BDDK verilerine göre, 17 Mayıs haftasında KKM’den 20.4 milyar TL’lik çıkış oldu. Böylelikle, KKM’nin toplam hacmi 2.18 trilyon TL’ye geriledi. TCMB verilerine göre, döviz mevduatları da aynı haftada parite etkisinden arındırıldığında 1.2 milyar dolar azaldı. Pariteden arındırıldığında, gerçek kişilerin döviz mevduatlarında 1.1 milyar dolar düşüş söz konusu. KKM’den çıkışı hızlandırmak için de yeni önlemler alınıyor. TCMB, politika faizini yüzde 50 seviyesinde sabit tuttuğu gün, parasal aktarım mekanizmasını desteklemek ve ilave sterilizasyon için zorunlu karşılık adımları attı. TCMB’den yapılan açıklamaya göre, kısa vadeli TL mevduat için zorunlu karşılık oranı yüzde 8’den yüzde 12’ye, uzun vadeli mevduat için ise sıfırdan yüzde 8’e çıkarıldı. Kısa vadeli KKM’de zorunlu karşılık oranı yüzde 25’ten yüzde 33’e, uzun vadeli KKM’de ise yüzde 10’dan yüzde 22’ye yükseltildi. KKM, tepetaklak gidiş sürecinde can simidi olarak başvurulması gereken bir enstrüman olarak gündeme gelmişti, bugünse başta TCMB ve Hazine olmak üzere, Türkiye ekonomisi üzerindeki en büyük kamburlardan biri... Hala hacim çok yüksek ve olası bir kur şokunda çok daha büyük sorunlara sebep olabilir.
MEVDUAT FAİZLERİNDEKİ SERT DÜŞÜŞÜN SEBEBİ LİKİDİTE FAZLASI
Geçtiğimiz hafta mevduat faizlerinde çok ciddi düşüşlere tanık olduk. Nisan ayında 22 yılın zirvesine ulaşan faiz oranları, 4.4 puanlık bir gerilemeyle yüzde 47 seviyesine indi. Bir ay öncesinde faiz oranları yüzde 60’a kadar yükselmişti ve bankalara göre farklılaşmakla birlikte, yüzde 57 ila yüzde 58.5 aralığında değişiyordu. Son iki haftadır bu yükseliş eğilimi tersine döndü. Önce yüzde 54’e sonra yüzde 47’ye kadar geriledi. Yine bankalara göre değişmekle birlikte, mevduat faizleri bir ay vadede 100,000 TL’ye yüzde 44, 250,000 TL’ye yüzde 45; 500,000 TL’ye yüzde 47 oranlarında seyrediyor. 1 milyon TL’lik mevduata 32 gün vadede verilen faiz oranları ise yüzde 47 ila yüzde 52 aralığında değişiklik gösteriyor. Bazı bankalarda bu oran, üç aylık vadede yüzde 54’e kadar çıkıyor. Bu en yüksek faiz oranı ve bir ay önce sunulan faiz oranlarının 6 puan altında... Kamu bankalarında ise 5 milyon liraya üç aylık vadede sunulan faiz oranları bile yüzde 50’ye kadar gerilemiş durumda. TCMB verileri mevduat faizinin son sekiz haftanın en düşük seviyesine gerilediğini gösteriyor. Bunun temel sebebi likidite fazlası... Hem yerli hem yabancı yatırımcı tarafında TL varlıklara yönelik ilgi artıyor. Yurtdışından sermaye girişlerinde de artış gözleniyor. Yerli yatırımcı da döviz mevduatından çıkıyor. SWAP hariç rezervler mart sonundan bu yana 60 milyar dolara yakın iyileşme gösterdi. Nisan sonu itibarıyla, yüzde 53 olan bankalararası gecelik faizler yüzde 47’ye geriledi. Bu gelişmeler mevduat faizlerinin düşüşündeki en temel sebepler. TCMB’nin geçen hafta perşembe günü TL mevduat ve KKM’de zorunlu karşılık oranlarını artırması, likiditeyi çekmek amaçlı bir önlem... TCMB’nin hedeflediği noktaya gelindiğinde, yani likidite azaltıldığında mevduat faizleri yeniden yükselişe geçecektir.
YÜZDE 38 BEKLENTİSİNİ REVİZE ETSELER ARTIK
TCMB Başkanı Fatih Karahan, sıkılaştırma politikalarıyla ilgili bir özet geçerken ekonomide en öncelikli odağın enflasyon olduğuna vurgulamayı da ihmal etmedi. Karahan sözlerini şöyle sürdürdü: “Haziran ayında başlattığımız kademeli ve güçlü parasal sıkılaştırma süreci finansal koşullara beklendiği şekilde yansımış, bu ortamda Türk Lirası varlıkların getirisi yükselirken tasarrufa yönelim artmaya başlamıştır. Bu çerçevede, tüketimin büyümeye katkısı azalırken net ihracatın büyümeye olumsuz etkisi de zayıflamış ve cari açık yaklaşık 60 milyar dolar seviyesinden 30 milyar dolar düzeyine gerilemiştir”. Karahan, bu süreçte, TCMB’nin rezervlerinin 40 milyar doların üzerinde artarak tekrar 140 milyar doları aştığını da hatırlattı. TCMB’nin yabancı para cinsi yükümlülüklerinin önemli miktarda gerilediği ve döviz likiditesinde önemli bir iyileşme gerçekleştiği doğru... Buraya kadar yaptığı açıklamaların hemen hepsini veriler de doğruluyor. Ancak, enflasyonun haziran ayı itibarıyla düşüşe geçeceği ve yıl boyunca bu düşüşün süreceği konusunda ciddi şüpheler var. Öncelikle TCMB’nin yıl sonu enflasyon beklentisinin tutacağına inanan yok. Bu sebeple, ‘dezenflasyonun eşiğindeyiz’ iddiası oldukça abartılı. “Bu doğrultuda 2024 yılı enflasyonunun yüzde 38’e, 2025 sonunda yüzde 14’e ve 2026 yılında tek haneli seviyelere gerilemesini öngörüyoruz” açıklaması yerine, keşke enflasyona ilişkin beklentilerde bir revizyon yapsalar da sıkılaştırma politikasına olan güven pekişse! Zira iyimserler bile 2024 sonu enflasyonunun yüzde 50 civarında olacağı görüşünde. Bu resmi verileri dikkate alanların yaptığı öngörü... Yapılan anketler de gösteriyor ki, vatandaşın beklentisi yüzde 38’in iki katından bile fazla... Eğer ki yıl sonu enflasyon rakamında bu ölçüde bir sapma olursa, bu ekonomi yönetimine olan güveni de ciddi bir şekilde sarsacak.