‘Evim’ mağdurları torbada: Mantar gibi türerken bir şey yapmadılar
Tasfiye edilen faizsiz ev ve araba sağlayan şirketlerin geride bıraktığı binlerce mağdura yönelik düzenleme torba kanuna girdi. Muhalefete göre çözüm için atılan adımlar yetersiz ve önleyici değil.
Ogün Akkaya
ANKARA - AK Parti yeni bir torba kanun teklifini Meclis'e sundu. 39 maddeden oluşan kanun teklifi, faizsiz ev ya da araba almak isteyen kişilerin başvurduğu, sonu '-evim' ile biten şirketlerin yarattığı mağduriyete yönelik düzenleme de öngörüyor.
Kanun teklifi, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından gerekli şartları taşımayan ve tasfiye edilen ‘-evim’ ile biten şirketlerle sözleşme imzalamış kişilere iki seçenek sunuyor.
Birinci seçenekte, tasfiye edilen şirketin sistem içerisindeki üyelerine, faaliyet izni almış ‘-evim’ şirketlerine sözleşme yaparak geçme hakkı tanınıyor. Böylece sistem içerisindeki üyelerin ödedikleri paranın tasfiye edilen şirketten alınıp, geçmek istedikleri diğer şirkete aktarılması hedefleniyor.
İkinci seçenek ise, faizsiz ev ya da araba alma sisteminde kalmak istemeyen kişiler için uygulanacak. Ev, araba alma hayali kuran müşterilerin tasfiye sürecine kadar ödedikleri tutar kendilerine Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından geri ödenecek.
'DEVLET GÜVENCESİ EN BAŞTA OLSAYDI BU KADAR MAĞDURİYET YAŞANMAZDI'
Tasfiye edilen Finansevim müşterisi Mehmet Uykan, kanun teklifine ilişkin "Mağduriyetin giderilmesi gerekirken bizi başka bir firmaya mecbur bırakıyorlar" dedi. Aylarca ödeme yaptıkları para iade edilse bile şimdiki ekonomik durumda bu paranın bir değerinin kalmadığını belirten Uykan, "Yeni bir sözleşme imzalasam bile en ucuz ev 650 - 700 bin lira. Bir an önce organizasyon ücreti de dahil ödediğim bütün parayı alıp, bunlardan kurtulmak istiyorum. Sermaye şartı ya da devlet güvencesi ilk başta olsaydı bu kadar mağduriyet yaşanmazdı. Ev sahibi olabilmek uğruna bütün birikimimizi aktardık. Ailelerle birlikte yüz binlerce kişi mağdur oldu. İnsanlar başka bir şirketle devam etmeye de korkuyor. Paranın ne zaman iade edileceği de belli değil. Umarım bir mağduriyet de buradan doğmaz" diye konuştu.
'KANUN TEKLİFİNİN MAĞDURİYETLERİ GİDERMEDİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ'
'Evim' mağdurlarının yaşadığı sorunları tasfiye sürecinden önce gündeme getiren HDP Ekonomi Komisyonu'ndan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Garo Paylan, düzenlemedeki maddeleri Gazete Duvar’a değerlendirdi. Mağduriyetlerden, zamanında gerekli düzenlemeleri yapmayan iktidarı sorumlu tutan Paylan, "Bu mağduriyetlerin giderilmesi için kamu kaynakları devrede olmalı" dedi. Paylan şunları kaydetti:
"Bu şirketler ile ilgili mağduriyetlerin giderilmesi iddiası olamaz çünkü bu şirketler faiz adı altında yurttaşlardan hizmet bedeli tahsis etti. Bunlar gider olarak sayılmıyor. Sadece katılım paraları ödeniyor. Oysa bu şirketlerin çoğu hizmet bedeli adı altında para tahsis ettiler. Bu paralar gözükmüyor. Diyelim ki bir yurttaşımızın 100 bin liralık bir mağduriyeti varsa, bunun 80 bini hizmet bedeli adı altında alındı. Yalnızca 20 bin lira ana para adı altında alınmış. Bu paralar 3-4 yıl önce tahsis edildi. O zaman 20 bin lira çok önemli bir parayken, bugün 20 bin lira pul olmuş durumda. Bu açıdan da kanun teklifinin mağduriyetleri gidermediğini düşünüyoruz. Eksiklikler var. Gerekli önergelerde ve tekliflerde bulunacağız ve evim mağdurlarının mağduriyetlerini gidermek için adımlar atacağız.”
'EVİM MAĞDURLARI İÇİN AYRI BİR YASA TEKLİFİ GELMELİ'
Mağdurların tasfiye edilen şirketten hâlâ faaliyette olan bir şirkete geçmelerinin önünü açan kanun maddesi hakkında konuşan Paylan, “Aslında bu yasanın temel amaçlarından birisi de iktidara yakın şirketlere mağdurların geçmesi ve ucuz finansman kaynağı olarak bir şekilde şirketler tarafından kullanılmasıdır. Bunu da doğru bulmuyoruz" dedi.
Faizsiz ev ve araba finansmanı sağlayan şirketlerin denetimi konusunda hâlâ eksiklikler olduğuna dikkat çeken Paylan, şirketlerin finansal yapılarının güçlü olup olmadığının mutlaka denetlenmesi gerektiğini belirterek şunları kaydetti:
"Bu şirketler açılırken ve her yerde mantar gibi türerken biz iktidara bunları regüle edin diye çok çağrı yaptık ama yapmadılar. Burada kesinlikle iktidarın sorumluluğu var. İktidar yaptığı hatanın bedelini ödemeli. Bu da kamu bütçesinden olacaktır. Bu yasa çıkarsa yurttaşlarımızın mağduriyetlerinin en fazla üçte birini giderebilir. Bu durum mağduriyetin bazı kişilerde yüzde 100’ünü, bazı kişilerde yüzde 10’unu kapatabiliyor. Bu da büyük bir adaletsizlik. En azından bu adaletsizliklerin giderilebilmesi için daha kapsamlı bir kanun teklifi lazım. Torba yasa içerisindeki bir madde ile bu adaletsizliğin giderilebileceğini düşünmüyoruz. Evim mağdurları için ayrı bir yasa teklifi gelmeli. Hem mağduriyetler giderilmeli hem de bir daha yaşanmaması için ne gibi düzenlemelerin olabileceğini müstakil bir yasa teklifi ile görüşmemiz gerekir. Bazı insanlar ömürleri boyunca çalışıp para biriktirdiler. Bu paraları kaybettiler. Özellikle dar gelirli yurttaşlarımızın mağduriyetlerinin mutlaka giderilmesi gerekiyor.”
‘KANUNU GETİRDİNİZ AMA NE KADAR DAHA MİLLETİN CEBİNDEN VERMEYE DEVAM EDECEKSİNİZ?’
'Evim' mağdurlarına yönelik çözüm önerisini de içeren torba kanun teklifinin Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmelerinde muhalefet vekilleri söz konusu uygulamaya ilişkin itirazlarını dile getirdi. CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu konuşmasında torba kanun teklifini "kazan dibini sıyırma teklifi" olarak nitelendirdi. "Artık iflas eden bir hükûmet var, elinde hiçbir şey kalmamıştır" diyen Bekaroğlu, faizsiz ev ve araba finansmanı sağlayan şirketlere dair şunları söyledi:
"Bu kaçıncı. Uyanık adamlar çıkıyor, birtakım organizasyonlar yapıyorlar. Milleti çarpıyorlar, daha önce de vardı. Bunu yapanların çoğu da dindar insanlar, şaşıyorum ben. Konyalı, Yozgatlı holdinglerden başlayarak milleti çarpıyorlar. Çok sonra biz ayıkıyoruz, ‘Hadi TMSF’ler, şunlar, bunlar devreye girsin; bir kanun çıkaralım. Bunlarla ilgili sorumlulukları ‘hadi bakalım devletin sırtına, hadi bakalım vergi verenin sırtına yıkalım’ diyoruz. Şimdi, bu insanları kurtarıyorsunuz, ben de memnun oluyorum. Bir sürü gariban var burada, doğru da. Bu garibanlar niye bu paraları kaptırdılar, nasıl oldu, kaçıncı kere, bundan sonra devam edecek mi bunlar? Sayın teklif sahibi arkadaşımız, bunu bir söyleyin, bunu getirdiniz ama ne kadar daha milletin cebinden vermeye devam edeceksiniz bu uyanık insanlara?"
‘BİR DAHA MAĞDURİYETE SEBEP OLMAMAK İÇİN ÖNLEM ALMAK GEREKİYOR’
Komisyonda söz alan İYİ Parti Erzurum Milletvekili Muhammet Naci Cinisli ise "Evim mağdurları hakikaten büyük bir sorun. Bu mağduriyetlerin giderilmesi de önemli fakat bu mağduriyetlere nasıl izin verildiğini de düşünmek lazım. Bir daha bu tip mağduriyetlere sebep olmamak üzere düşünmek ve önlemler almak gerekiyor" diye konuştu.
‘6 ŞİRKET 'DEVLET GÜVENCESİ GELDİ' REKLAMI YAPIYOR’
CHP İstanbul Milletvekili Akif Hamzaçebi ise 2021 yılında bu şirketler için yapılan kanuni düzenlemelerin eksik olduğunu hatırlatarak sistemin eksiklikleri şöyle anlattı:
"Bizim sistemimizde esas olarak tasarrufları değerlendiren kurumlar bankalardır; tasarruf, mevduat veya katılım bankaları. Mevduatın güvencesi vardır, bu güvenceyi de Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu yönetir. Bu şirketlerin, tasarruf finansman şirketlerine yatırılan tasarruflara ilişkin olarak mevduat sigortası benzeri bir sigorta bulunmamaktadır. Bu, sistemin taşıdığı en büyük risktir. Vatandaşlar tasarruflarını yatırıyor ama bu tasarrufların herhangi bir güvencesi yok. Bu süreçte, durum böyle olduğu hâlde geçen yıl 4 Mart'ta kabul edildi, 7 Mart 2021 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak da yürürlüğe girdi. Bu kanun çıktığı zaman sektör "Artık bize devlet güvencesi geldi" reklamı yapmaya başladı. Bu şekilde reklam yapan, tüketiciyi, tasarruf sahibini yanıltan bu şirketler hakkında daha ağır ceza hükmedilmesini sağlayacak bir düzenlemeye şiddetle ihtiyaç var. 7292 sayılı Kanun’dan sonra hâlen faaliyet gösteren 6 şirket, ‘Sektöre devlet güvencesi geldi’ reklamı yapıyor, bu reklamlar mutlaka önlenmelidir, devlet güvencesi yoktur. Endişem odur ki bu şekilde devam ederse, inşallah öyle bir şey yaşanmaz, sektör için daha iyi bir gelecek olmasını arzu ederim ama ileride sektördeki şirketlerin zor duruma gireceği bir süreci inşallah yaşamayız ama yaşanabilir de. Bunu şimdiden görmek, dikkate almak lazım."