Evim mağdurlarına 1 ay içinde enflasyon farkıyla ödeme düzenlemesi
Tasfiye edilen faizsiz ev ve araba sağlayan şirketlerce mağdur edilenlere yönelik düzenleme komisyondan geçti. Mağdurlara ödemelerin bir ay içerisinde ve enflasyon farkıyla yapılması hedefleniyor.
Ogün Akkaya
ANKARA- AK Parti’nin Meclis’e getirdiği torba kanun teklifinin görüşmelerine TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda devam edildi. Faizsiz ev ya da araba almak isteyen kişilerin başvurduğu, sonu '-evim' ile biten şirketlerin yarattığı mağduriyetlerinin giderilmesine yönelik düzenlemeyi de içeren torba kanun teklifi Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edilerek Meclis Genel Kurulu’na sevk edildi.
ENFLASYON FARKIYLA ÖDEME YAPILACAK
Düzenlemeye göre faaliyet izni almış şirketlere devredilen sözleşmelerle birlikte müşterilere iade edilecek tasarruf tutarları Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından şirketlere nakden ödenecek. Teklifi Meclis’e getiren AK Partili Milletvekillerinin komisyon görüşmelerinin ardından Meclis Genel Kurulu’nda önerge vererek, evim mağdurlarına ödenecek tutara enflasyon farkının da eklenmesi öngörülüyor.
Tasarruf finansman sözleşmesi, devredilen müşteri tarafından devralan şirkete sözleşme fesih talebinde bulunulması halinde, ilgili tasarruf finansman sözleşmesi devreden şirkete iade edilecek.
ÖDEMELER BİR AY İÇİNDE TAMAMLANACAK
TMSF tarafından devralan şirkete ödenecek tutar, müşterinin devreden şirkete ödemiş olduğu tasarruf tutarı ile sınırlı olacak. Sözleşmesini devralan şirkette devam ettirmek isteyen müşterinin tasarruf tutarı, devralan şirketin talebi üzerine tasfiye masası tarafından devralan şirkete mutabakat tarihinden itibaren bir ay içinde nakden ve defaten ödenecek.
Faaliyet izni almış ‘-evim’ şirketlerine sözleşme yaparak geçen müşterilere ödeme yapılabilmesi için yeni sözleşmenin imzalandığı tarihte sözleşme tutarının yüzde 40'ı kadar tasarruf yapılmış olması ve tasarruf ödemesi yapılan sürenin, toplam sözleşme süresinin beşte ikisine ulaşmış olması zorunlu olacak.
‘300 BİN YURTTAŞIMIZ SİSTEMİN İÇİNDE’
Komisyonda konuşan HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, defalarca eleştirmelerine rağmen bu şirketlerin “mantar gibi” türediğini söyledi. Şirketlerin, faiz hassasiyeti olan yurttaşların “umudunu sömürdüğünü” belirten Paylan, “Şimdi, bunlardan 21’i battı sanıyorum, TMSF'ye devroldu. Şimdi tekrar çok sayıda şirket var devrede ve 300 bin yurttaşımız bu sistemin içinde” dedi.
Garo Paylan sözlerinin devamında, AK Parti İstanbul Milletvekili Abdullah Güler’e “’Bundan sonra bunlar batmayacak’ diyebiliyor musunuz?” sorusunu yöneltti. Güler soruya yanıt olarak, “Evet diyebiliyoruz. 6361 sayılı Kanunu’muz ‘Finansal Kiralama, Faktoring, Finansman’ diye ifade edilirken buraya ‘Tasarruf Finansman Şirketleri’ ifadesini ekledik. Mükellef sayısının belli bir oranı geçtikten sonra artacak şekilde BDDK da bu konuda yetkili. Birincisi 100 milyon TL asgari sermaye yapısı gerekiyor. İki, topladıkları tüm bedellerin, toplanan bu paraların 1 lirasına dahi dokunamayacakları bir hukuki koruma getiriyoruz” cevabını verdi.
‘BALIK BAŞTAN KOKAR, YARIN NE OLACAĞINDAN EMİN DEĞİLİM’
İYİ Partili Muhammet Naci Cinisli ise komisyondaki konuşmasında tasarruf şirketlerinin kanunla belirli bir yapıya kavuştuğunu ama yarın ne olacağından emin olmadığını söyledi. "Balık baştan kokar, bu finansman şirketleri insanımızın, hepimizin manevi ve dinî hassasiyetlerini suistimal ettiler” diyen Cinisli, “Seneler önce yurtdışındaki kardeşlerimizin paralarını batırdılar, işte, yine bazı şehirlerimizde çok büyük paralar dolandırdılar. Türkiye'yi, ülkemizi yöneten iktidar ne yapıyor, o da aynısını yapmıyor mu?” ifadelerini kullandı.
‘EVLERDEKİ ALTIN GÜNÜ DEVLET SİSTEMİ HALİNE GETİRİR Mİ BİR ÜLKE?’
CHP Konya Milletvekili Abdüllatif Şener ise, faizsiz ev sisteminin vatandaşı mağdur etmekten başka bir anlama gelmediğini söyledi. Şener, “Şimdi ‘21 tane şirket battı’ diyorsunuz, bence bütün şirketler batak ve vatandaşların büyük çoğunluğu da paralarını aldıkları zaman bile mutsuz olacaklar. Aynen ev kadınlarının altın toplama gününden hiç farkı yok bu işin. Evlerdeki altın toplama gününün sistemini devlet sistemi hâline getirir mi bir ülke? Bence çok yanlış bir sistem ve bunun, kaldırılması lazım veya bir başka mantığa oturtulması lazım. TÜFE’nin yüzde 55 olduğu bir yerde parayı yatıranların parasının erimemesi mümkün değil” diye konuştu.
‘KISMİ ÇÖZÜM BİLE GETİRMİYOR’
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda devam eden görüşmelerde konuşan evim mağduru Tacettin Çataltepe, yasa teklifinin bütün mağduriyetleri giderilmesine yönelik bir adım olmadığını söyledi. Yasanın kısmi bir çözüm bile getirmediğini belirten Çataltepe, “54 bin aile kendi içinde, kendi koşullarıyla, farklılık gösteren koşullarıyla bu sisteme dahil oldular. Kimisi asgari ücretle geçiniyordu, kimisi ufak esnaftı veya kimisinin ek geliri vardı, değişik koşullarda bu sisteme dâhil oldular. Fakat gelen düzenleme ile bunun çözümü söz konusu değil. Bizler, 54 bin aile olarak, ilk bu sisteme kayıt olurken, gücümüzün yettiğiyle, oradaki yapmış olduğumuz sözleşmeye sadık kaldık. En azından on aylık bizim yaşadığımız mağduriyeti gidermez ama karşılıklı olarak, devletin şefkatini üzerimizde görmek için biz eski sözleşmelere sadık kalınarak yeni firmalarla devam etmek istiyoruz. Talebimiz, kendi koşullarımızın elverdiği şekilde yapmış olduğumuz sözleşmelerin aynen devrolunmasını istiyoruz” diye konuştu.
‘SÖZLEŞMENİN DEVAM ETMESİ DEMEK GENEL HASTALIĞI AYNEN DEVAM ETTİRMEMİZ ANLAMINA GELİR’
Komisyonda konuşan TMSF Başkanı Fatin Rüştü Karakaş ise koşulları sağlamayan şirketlerin tasfiye sürecine ilişkin “Dokuz aylık süreçte bu duruma geldik. Biz 21 firmanın tasfiyesi için yaptığımız çalışmada 21 firmada gördüğümüz noksanlıklardan dolayı, evrakların tamamlanması, kişi sayısının tutturulması, ödenecek paranın hesaplanması bu sürece kadar geldik. Geldiğimiz süreç sonunda bunu masa marifetiyle tasfiye edersek sürenin çok uzayacağını tespit ettik.” dedi.
47 bin 389 mağdurun olduğunu ve bu mağdurlardan 9 bininin finansman döneminde evini ya da arabasını teslim aldığını belirten Karataş, mağdurların alacaklarının 776 milyon lira olduğunu söyledi. Bu sayının mağdurlara bölündüğünde kişi başı 15- 16 bin liralık bir pay düştüğünü söyleyen Karataş şöyle devam etti:
“Biz masa hesaplarına girdiğimiz zaman uzun vade de bu parayı batan firmalardan alacağımızı ön gördük. Bunun üzerine, BDDK ve Hazine Bakanlığı ile yaptığımız toplantıda bunun bir kanunla zamanı uzatmadan çözülebileceğine karar verdik fakat tabii burada peşin ödenen ücretler var. Bu ücretlerin zayi olmaması için de yaşayan, BDDK'nın intibak sürecinde onay vereceği firmalara devrine de bu kanunla uygunluk alacağız. Eğer devam etmek isterlerse şayet, onu da ortadan kaldırmış olacağız. ‘Sözleşmelerin aynen devam etmesi’ demek sistemin genel hastalığını aynen devam ettirmemiz anlamına gelir.”
‘SERBEST PİYASA KOŞULLARINDA İNSANLARI NE KADAR DENETLEYEBİLİRSİNİZ?’
Muhalefet vekilleri, faizsiz ev ve araba finansmanı sağlayan şirketlerin neden yeterince denetlenmediğini ve devletin ihmali olup olmadığını AK Parti İstanbul Milletvekili Abdullah Güler’e sordu. Güler yanıt olarak, "Bu ev ve araba olduğu ve miktar biraz büyüdüğü için kura sistemiyle yapılıyor. Hâlâ sürüyor yani özel şirketler için bu kapsam içerisinde belki düşük maliyetli bedellerdir ama serbest piyasa koşulları içerisinde insanların bir ortaklık yapısıyla beraber yaptığı faaliyetlerin siz ne kadarını denetleyebilir veya ne kadarından haberdar olabilirsiniz ki?” cevabını verdi.
CHP Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu ise Güler’in yanıtına karşı “Manava bile ‘Bu fiyattan satamazsın’ diye denetçi gönder, müfettiş gönder ama para toplayanları serbest bırak” dedi.