Evinde sinema salonu kurdu: Filmler ücretsiz, gazoz ve çekirdek ikram

Adana’da yaşayan Sabri Şenevi, çocukluğundan beri içinde olan sinema sevgisini, evinde kurduğu sinema evinde hem yaşıyor hem yaşatıyor. Şenevi, “Kapımız herkese açık” diyor.

Google Haberlere Abone ol

Tuğba Eroğlu

ADANA - Emekli sinema emekçisi Sabri Şenevi, yazlık sinema kültürünü evinin zemin katında kurduğu sinema evi ile yaşatıyor. 2011 yılından bu yana ücretsiz film gösterimleri düzenleyen Şenevi, “’Bilet ne kadar?’ diye soranlar oluyor, para değil, insan kazanıyorum” şeklinde anlatıyor tutkusunu.

‘SİNEMADA FİLM SEYRETMEK İÇİN GAZOZ SATIYORDUM’

Şenevi’nin sinema tutkusu, çocukluğunda gittiği Johnny Weissmüller’in başrol oyuncusu olduğu "Tarzan’ın Zaferi" filmi ile başlamış. Afiş topladığı çocukluk yılları ve sinema makinisti olarak çalıştığı yılların özlemi ile yaşayan Şenevi, o günlerin atmosferini gramofonda çalan eski şarkılar eşliğinde sinema evinde canlı tutmaya çalışıyor.  

Sinemayı bir ‘okul’ olarak tanımlayan Şenevi, “Hayatı sinemadan öğrendik” diyor. Beyazperdede seyrettikleri oyuncular gibi oturup kalktıklarını, davranışlarını onların belirlediğini anlatıyor. Şenevi, paraları yetmediğinde sinemanın arka kapısından gizlice girdiklerini, hatta bir seferinde sinemaya girmek için bir kadının montunun altına gizlendiğini, çoğu zaman da sinema salonunda yer almak için içeride gazoz sattıklarını, bazen de filme dalıp azar işittiklerini anlatıyor. Film oynatılırken herkes pür dikkat filmde olanlara odaklanırken, Şenevi sadece filmi değil, film makinesinin bulunduğu makine dairesini seyrediyor.  

Sabri Şenevi, yıllarca film afişi biriktirmiş. 

‘AMPULDEN FİLM MAKİNESİ YAPTIM’

Bu merak sayesinde tahtadan basit bir film makinesi de yapan Şenevi, makinistlerin attığı film şeritlerini toplayıp, birbirinin devamı olmasa da bant yardımı ile birleştirip tahta makinede filmleri oynatmaya başlamış. Şenevi, ilk film makinesi deneyimini şu sözlerle anlatıyor: “Birleştirdiğim filmleri ‘nasıl izlerim?’ diye düşünüyordum. Bir tane ampul buldum. Bu ampulün içini çıkardım. İçine su doldurdum. Yaptığım film makinesinin içine yerleştirdim. Evin karanlık bodrum katına geçtim. Kapının ağzından gelen güneş ışığını ayna yardımıyla ampule yansıttım. Önüne de filmi yerleştirdim. Karşıda perde yapmıştım. Film orada oynamaya başladı.”

Bir süre sonra Şenevi, hep merak ettiği makine dairesinde çalışma imkanı yakalamış ve emekli olana kadar da çıkmamış.

‘GEÇMİŞİ, GELECEĞE YANSITMAK İSTİYORUM’

Tüm bu yıllar boyunca biriktirdiği materyalleri ve deneyimini, evinin alt katında açtığı sinema evi ile ziyarete açmış. Şenevi, sinema evi açmak için motivasyonunu, “Film görünce dayanamıyor, alıyordum. Biriktirip bu hale getirdim. Paylaşılmayan bir şeyin anlamı olmaz. ‘Bu afişleri paylaşmam gerekiyor’ diye düşündüm. ‘Bunu bir müze haline getireyim, geçmiş dönemdeki filmleri izlettireyim’ dedim. Buraya gelen ziyaretçiler geçmişini yaşıyor. Ben de bu geçmişi, geleceğe yansıtmak istiyorum” diye anlatıyor.

‘BENİM KAZANCIM İNSAN’

Sinema evinde şimdiye kadar sayısız ziyaretçi ağırlayan Şenevi, “Kazancınız oluyor mu?” sorusunu şöyle cevaplıyor: “Olmaz olur mu, oluyor tabi… İnsan kazanıyorum ben. Bana soruyorlar 'Bilet ne kadar?’ diye. ‘Ücretsiz’ diyorum, pek inanmıyorlar. Benim tek amacım, insanlara sinemayı sevdirmek ve sinemayı yaşatmak. Gelen ziyaretçilere çekirdek ve gazoz ikram ediyorum. Herkese kapımız açık.”