EYT’lilerin kıdem tazminatında işveren uyanıklığı
İşveren kuruluşu TİSK, EYT’lilerin kıdem tazminatlarının devlet desteği ile ödenmesini talep etti. Çalışma Bakanı, konuya sıcak baktı. Oysa kıdem tazminatı, işverenin bireysel borcudur, kamu kaynaklarından karşılanmaması gerekir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, geçen hafta Meclis’te yaptığı konuşmada, Emeklilikte Yaşa Takılanların (EYT) konusuna değinirken kıdem tazminatlarının ödenmesiyle ilgili olarak işverenlere kolaylık sağlayacaklarını söyledi.
Bakan Bilgin, Haziran 2022 itibariyle yaş şartı aranmaksızın sigortalılık süresi ve prim ödeme günü dikkate alındığında emekli olabilecek EYT’li sayısının 1.5 milyon dolayında olduğunu, Ocak 2023’te ise bu sayının 1,8 milyona çıkabileceğini belirtti.
Vedat Bilgin, yasal düzenlemede kadınlar için 48, erkekler için de 50 yaş gibi ek bir şartın olup olamayacağı konusunda kesin konuşmadı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ise, EYT ile ilgili yasal düzenlemenin Aralık 2022 sonu itibariyle tamamlanacağını ifade etti.
TİSK (Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu) Yönetim Kurulu Başkanı Burak Akkol da, çok sayıda EYT’linin emekli olması halinde ödenecek kıdem tazminatının bir “yük” olacağını iddia etti.
TİSK Başkanı Akkol, Çalışma Bakanı Bilgin’le yaptığı görüşmeye atıfta bulunarak şöyle konuştu:
“Bakanımız, Kredi Garanti Fonu’dan (KGF) uygun faizli kredi ile işverenlerin yalnız bırakılmayacağı müjdesini verdi. Çok uygun kredi faizi ile işverenlere destek olunacak. Bu alandaki kıdem tazminatı dolayısıyla çalışanlara gidecek. Bakanımız (Vedat Bilgin), Hazine ve Maliye Bakanımızın da bu sürece çok destekçi olduğunu ifade etti.”
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati de, işverenlerin kıdem tazminatı “yükünü” uygun finansman koşullarıyla Hazine Destekli KGF kefaleti ile karşılayabilecekleri ifade etti. Nebati, bir kredi paketi konusunda Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın hazırlıklara başladığını belirtti.
'YÜK' DEĞİL İŞVEREN BORCU
Öncelikle şunu belirtelim ki; kıdem tazminatı işverenin bireysel borcudur, bu yüzden kamu kaynaklarından aktarma yapılarak ödenmemesi gerekir. Böyle bir yöntemle ödeme yapılması, işverenlerinin borcunun halkın sırtına yıkılması anlamını gelir.
İşverenlerin EYT’lilerin kıdem tazminatını bir “yük” olarak kabul etmeleri konusunda da şunu ifade edelim:
Kıdem tazminatı bir yük değil, işçinin ücreti gibi temel bir alacağıdır. Kıdem tazminatı, işçinin çalışma yaşamı boyunca tam olarak alamamış olduğu emeğinin karşılığının bir bölümüdür, yani ücretin ödenmemiş bölümüdür, ücretinin bir parçasıdır.
Ayrıca işverenler, kıdem tazminatını kendi açılarından bir “maliyet unsuru” olarak gördüklerinden yıllık bütçelerine bunun payını koyuyorlar. Zaten sattıkları ürün ya da malın fiyatı içinde kıdem tazminatının da payı bulunur.
Öte yandan kıdem tazminatı, İş Kanunu’nda öngörülen bir kurumdur. Nitekim bu tazminat, işçi açısından öyle önemli bir haktır ki, 4857 sayılı İş Kanunu daha önceki 1475 sayılı İş Kanunu’nu yürürlükten kaldırdığı halde eski kanunun kıdem tazminatına ilişkin 14. maddesini aynen korumuş ve aynı koşulları kabul etmiştir.
TAM OLARAK ÖDENMESİ YASAL ZORUNLULUK
Kıdem tazminatı ödenmesi, ilk kez 1936 tarihli İş Kanunu’nda kabul edilmiştir. Yani 86 yıllık bir haktır. Kıdem tazminatı, bilindiği gibi işçinin işten çıkarılması, askerlik, kadın çalışanın evlenmesi, emeklilik ve ölüm hallerinde yapılan bir ödemedir.
EYT’lilerin de emekliye ayrılması halinde ödenmesi gereken bir tazminattır. Keza kıdem tazminatının yasal olarak hemen ve defaten ödenmesi gerekir.
İşverenler, EYT’lilerin kıdem tazminatlarını Kredi Garanti Fonu kanalıyla ödemek istediklerini belirttikleri gibi taksitli ödenmesi yönünde de taleplerini dile getirmektedirler.
Oysa 4857 sayılı İş Kanunu’nun 32/5 maddesinin emredici hükmü şöyledir: “Hizmet akitlerinin sona ermesinde işçinin ücreti ile sözleşme ve kanundan doğan para ve parayla ölçülmesi mümkün menfaatlerin tam olarak ödenmesi zorunludur.”
Keza aynı kanun, kıdem tazminatlarının zamanında ödenmemesi halinde açılacak dava sonunda gecikme süresi için mevduata uygulanan en yüksek faizin ödenmesine hükmetmiştir.
Yine 8 Eylül 1999 tarihli 4447 sayılı yasada, işçinin 15 yıllık sigortalılık süresi içinde 3 bin 600 gün (10 yıl) prim ödemesi koşuluyla emeklilik yaş sınırını beklemeden işten ayrılması halinde kıdem tazminatına hak kazanması hükme bağlanmıştır.
Bu kanun hükmü de, 4447 sayılı yasayla yaş sınırı bakımından ağırlaştırılan emeklilik koşulları karşısında işçinin kıdem tazminatına hak kazanabilmesini kolaylaştıran bir maddedir.
İŞÇİ ALACAĞI İLK SIRAYA ÇIKMALI
Kıdem tazminatının işverenlerin istismarına karşı korunması için yasal yollar güçlendirmelidir. İşverenin iflası halinde ilk sıradaki alacaklar, devlet ve banka alacakları olmaktadır. Bu imtiyazlı alacakların yanına işçi alacakları da eklenmeli, birinci sıraya yükseltilmelidir.
Ayrıca kıdem tazminatının ve diğer işçi alacaklarının işverenin suistimaline ve ödeme güçlüğüne karşı korunması için ILO’nun (Uluslararası Çalışma Örgütü) 173 sayılı “İşverenin Ödeme Güçlüğüne Düşmesi Halinde İşçi Alacaklarının Korunması Sözleşmesi” onaylanmalıdır.
BAKAN, EYT FEDERASYONU İLE GÖRÜŞMELİ
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, TBMM’de yaptığı konuşmada her kesimle görüştüklerini belirterek sanayi ve ticaret odaları yetkililerini de dinlediklerini ifade etti. Oysa Bakan Bilgin, emeklilikte yaşa takılanları doğrudan temsil eden ve 23 derneğin oluşturduğu EYT Federasyonu yetkilileriyle bir türlü görüşmemiştir.
EYT Federasyonu Genel Başkanı Gönül Boran Özüpak, Vedat Bilgin’in Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na atanmasıyla birlikte görüşme talebinde bulunduklarını, konunun doğrudan tarafı oldukları halde randevu taleplerine şimdiye kadar herhangi bir yanıt verilmediğini söyledi.
Bu çerçevede Çalışma Bakanı Vedat Bilgin, başta EYT Federasyonu olmak üzere yasal yönden Üçlü Danışma Kurulu’nun sosyal tarafı olan işçi sendikaları yetkilileri ile de görüşmelidir...