Fahiş kira artışlarına yaptırım geliyor
Çevre Bakanı Murat Kurum'un ardından Adalet Bakanı Bozdağ da kirada yüzde 25 artış sınırı süresinin uzatılacağını söyledi. Ayrıca, fahiş kira artışlarına karşı da yaptırım hazırlığı yapılıyor.
DUVAR - Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, NTV canlı yayınına katılarak ve gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Bozdağ, kira artışında yüzde 25 sınırının uzatılacağını ifade ederek fahiş kira artışlarına karşı para veya hapis cezası getirileceğini söyledi.
Bozdağ, Millet İttifakı’nın Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’ı serbest bırakacağı vaadinin sorulması üzerine, “Hukuk devletinde, siyasetçi kimi serbest bırakabilir? Öyle bir yetkisi var mı? Yok. Hani yargı bağımsızdı. Şimdiden müdahale ediyor. Şimdi Sayın Kılıçdaroğlu’na soruyorum siz hakim misiniz? Siz Yargıtay mısınız, Danıştay mısınız, Anayasa Mahkemesi misiniz yoksa yargı görevi yapan biri misiniz? Siz nasıl kimi serbest bırakacaksınız? Geldiğimiz günün ertesi günü şu çıkacak, bu çıkacak bunların açıklamasını yapıyor. O zaman de ki başka bir şey yapacağız biz. Onu söyleyemiyor yüreklice” dedi.
Kılıçdaroğlu’nun yayınladığı ‘Alevi’ videosuyla ilgili soru sorulması üzerine Türkiye’de kimsenin etnik kökenine bakmadığını belirten Bakan Bozdağ, “Milletin etnik kökeni üzerinden değerlendirme yapmayı biz doğru bulmuyoruz” ifadelerin kullandı.
Bozdağ'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle oldu:
HANİ TÜRKİYE HUKUK DEVLETİYDİ?: Çok üzüldüğümü ifade etmek isterim. Sebebi şu; Türkiye hukuk devletidir, yargı bağımsızdır, tarafsızdır. Hiç kimse yargı görevi yapanlara emir, talimat veremez, tavsiye ve telkinde bulunamaz ve genelge, yönerge gönderemez. Hiç Meclis’te bu konuda görüşme dahi yapılamaz. Ama buna rağmen CHP’nin grup toplantıları hatta diğer muhalif partilerin toplantıları adeta mahkeme salonlarına dönüp bazı insanları suçlayan, yargılayan, cezalandıran bir mahkeme salonu gibi. Hatta Meclis Genel Kurulu’nda da maalesef kendi hakim, savcı yerine koyanları gördük. Sayın Kılıçdaroğlu hatta diğer liderler de aynısını yapıyor. İsimlerini vermeyeyim. ‘Biz gelince adil davranacağız. Savcılar harekete geçecek. Şunları serbest bırakacağız, bunları serbest bırakacağız.’ Ben şimdi soruyorum hani Türkiye hukuk devletiydi? Hukuk devletinde, siyasetçi kimi serbest bırakabilir? Öyle bir yetkisi var mı? Yok. Hani yargı bağımsızdı. Şimdiden müdahale ediyor.
Geldiğimiz günün ertesi günü şu çıkacak, bu çıkacak bunların açıklamasını yapıyor: Şimdi Sayın Kılıçdaroğlu’na soruyorum siz hakim misiniz? Siz Yargıtay mısınız, Danıştay mısınız, Anayasa Mahkemesi misiniz yoksa yargı görevi yapan biri misiniz? Siz nasıl kimi serbest bırakacaksınız? Geldiğimiz günün ertesi günü şu çıkacak, bu çıkacak bunların açıklamasını yapıyor. O zaman de ki başka bir şey yapacağız biz. Onu söyleyemiyor yüreklice. Oradan başka şey söylüyor. Bu hukuk devletine inanmadıklarını, iktidar imkanları olursa Allah vermesin hukuku nasıl ayaklar altına alıp çiğneyeceklerini, yargıya nasıl müdahale edeceklerini, şimdiden ilan etmelerinden başka hiçbir anlam taşımıyor. Onun için bunların hukuk devleti anlayışları da laftan öte gitmeyen bir anlayıştır.
KİRADA YÜZDE 25 ARTIŞ SINIRI SÜRESİ UZATILACAK: Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklamaları bizim için talimattır. O açıklaması bizim seçim çalışmalarımız, seçim stratejimiz millete dönük taahhütlerimiz bakımından da son derece kıymetlidir. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Sayın Kurum da bu konuda açıklama yaptı. Şimdi biz de Adalet Bakanlığı olarak burada ne yapabiliriz? Bunun üzerinde biz de hazırlıklarımızı yapmış durumdayız. Seçimden sonra inşallah bu konuda ikinci bir adımın atılacağını Beyefendi de beyan etti. Biz de onun altyapısını kendimizce hazırladık. Şimdi bu süre bir defa uzatılacak
KİRA VE TÜKETİM MADDELERİNDEKİ FAHİŞ ARTIŞLARLA İLGİLİ YASAL DÜZENLEME YAPILACAK: Ayrıca bir yaptırım getirme durumu söz konusu. Siz bir şeye şunun üstüne çıkamazsınız dediniz. Eğer ona bir müeyyide koymazsanız çıktığı zaman işte sadece hukuk davasının dava konusu ederseniz o dava sizin lehinize sonuçlanabilir. Ama bir müeyyidesi olmazsa onu göze alabilir insanlar. Fakat müeyyide olursa neyi kastediyorum? Hapis cezası ya da adli para cezası ya da idari para cezası gibi bir müeyyideyle, müeyyidelendirildiği takdirde o zaman insanlar bu yasağa, bu kurala uyma konusunda daha özenli davranırlar. Şimdi burada bir yandan sürenin uzatılması, bir yandan da fahiş kira artışlarını yani haklı bir neden olmadan, piyasadaki, piyasa koşullarına aykırı bir biçimde sırf fahiş kazanç elde etmek sebebiyle daha doğrusu haksız kazanç elde etmek maksadıyla buna girişiyorsa bunu kanun, bir yaptırıma bağlayabilir. Fiyatları etkileme maddesi var. Fahiş fiyat 237’nci madde Türk Ceza Kanunu. Biz orada bir 237/a diye bir yeni madde ihdas ederek burada bu gibi konular sadece kirada değil, bunun içinde başka da özellikle tüketim maddeleriyle ilgili de bazı değerlendirmelerimiz var. Dünya örneklerini de biz inceleyerek, Türkiye’de de bakarak bu piyasada girdilerde hiçbir artış olmadığı halde, maliyette hiçbir artış olmadığı halde yani makul olanın piyasanın o günkü cereyan eden cari şartlarının dışında ve üstünde fahiş bir artış yaptığı takdirde sadece yasak değil aynı zamanda bunun bir yaptırıma bağlanması son derece önemli. Yeni dönemde bunu yaptırıma bağlayarak bu konudaki kararı etkin bir şekilde uygulayacağız. Biz üç alternatif hazırladık. Hapis cezası olabilir. Adli para cezası olabilir. İdari para cezası öngörülebilir. İdari para cezası olursa kabahat olur. O ayrı bir kanun da düzenlenmesi gerekir ama diğerleri Türk Ceza Kanunu'nda. Şimdi bizim öngörümüz Türk Ceza Kanunu'nda bu alanda bir değişikliğin yapılması yönündedir. Bu konuda bir adım atacağımızı aziz milletimizin bilinmesinde fayda var
TÜRKİYE'NİN SEÇİMLERİ DÜNYANIN EN GÜVENİLİR SEÇİMLERİDİR, NUMBER ONE'DIR: Bu tür değerlendirmeler ya bilgisizlikten yapılıyor ya da kasıtlı olarak seçimde seçim sonucu aleyhimize çıkarsa şimdiden üretilmiş bahanelerimiz olsun ki onlara dayanalım diye yapılıyor. Türkiye'de seçimler en güvenli şekilde yapılıyor. Ben hatta şunu söylüyorum. Türkiye'nin seçimleri dünyanın en güvenilir seçimleridir. Number One'dır. Sebebi şu, YSK seçimin sadece organizasyonunu yapıyor. Yani nerede sandık kurulacak, kim aday olacak? Onlara bakıyor. Ve herhangi bir usulsüzlük, şikayet itiraz olduğu zaman bunlara ilişkin şikayetleri kesin olarak karara bağlıyor ki sistem işlesin, esasında bizim sistemde seçimimizi partiler yapıyor, YSK'da o partilerin seçim yapacağı organizasyonu hazırlıyor, fiilen partiler yapıyor. Çünkü sandıkta bir başkan, bir başkan yardımcısı var, kamu görevlisi, geri kalan 5 tane partinin temsilcisi var. Orada teşkilatı olan seçime girmiş, en çok oyu almış partilerin temsilcisi oluyor. Şimdi nüfus cüzdanını bu partilerin temsilcileri beraber kontrol ediyor. İmzayı bu partilerin temsilcileri beraber kontrol ediyor. Arkasından oy pusulasını beraber veriyor. Sandığı beraber açıyor. Sayım, döküm, tanzim tutanaklarının hepsini tasnifi beraber yapıyor, her şeyde birlikte tutanak altına alıyor. (HABER MERKEZİ)