Faili meçhuller davasında Mehmet Ağar ve Korkut Eken hakkındaki beraat kararı bozuldu

İstinaf mahkemesi, 1990'lı yıllardaki faili meçhul kalan cinayetlerle ilgili davada Mehmet Ağar ve Korkut Eken'in de aralarında bulunduğu sanıklar hakkında verilen beraat kararını bozdu.

Google Haberlere Abone ol

Sinan Aygül

DUVAR - Sedat Peker'in yedinci videosuyla yeniden gündeme oturan, 1990'lı yıllarda aralarında Kürt iş insanlarının da bulunduğu cinayetlere ilişkin 'Ankara Faili Meçhul Cinayetler Davası' olarak bilinen davada verilen beraat kararı Ankara Bölge Adalet Mahkemesi (istinaf) 1. Ceza Dairesi tarafından bozuldu. 

1993-1996 yılları arasında faili meçhul cinayete kurban giden Altındağ Nüfus Müdürü Abdülmecit Baskın, Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı Namık Erdoğan, ANAP Keskin İlçe Başkanı Metin Vural, Behçet Cantürk ve şoförü Recep Kuzucu, Savaş Buldan, Hacı Karay, Adnan Yıldırım, İsmail Karaalioğlu, avukat Yusuf Ekinci, Ömer Lütfi Topal, Hikmet Babataş, avukat Medet Serhat, Fevzi Aslan ve yeğeni Salih Aslan, Lazem Esmaeli, Asker Sımıtko, Tarık Ümit ve avukat Faik Candan'ın öldürülmesine ilişkin 20 Aralık 2013 tarihinde açılan ve Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada tüm sanıklar 13 Aralık 2019 yılında verilen kararla 'delil yetersizliği' gerekçesiyle beraat etmişti.

Mahkeme, Lazem Esmaeılı ve Asker Smıtko cinayetleri yönünden ise Yeşil kod Mahmut Yıldırım’ın ifadesi alınmadığı gerekçesiyle Mehmet Ağar dahil bazı sanıkların dosyasının ayrılmasına karar vermişti. Dava süresince ölen Ahmet Demirel yönünden ise dosya düşmüştü.

'AYHAN ÇARKIN'IN İFADELERİ TARTIŞILMADI'

Beraat kararına itiraz eden müştekilerin bir kısım talebi 5 Nisan 2021'de Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi tarafından yerinde görülerek bozuldu.

Bölge Adliye Mahkemesi’nin verdiği karardaki gerekçesinde ise farklı zamanlarda beyan edilen Hakkı Yaman Namlı, Doğan Özkan ve Ayhan Çarkın’ın ifadelerinin delil olarak tartışılmamış olması yer alıyor.

Davanın Türkiye’de faili meçhul cinayetlere ışık tutacak bir dava olduğuna dikkat çeken dosya avukatlarından Fırat Epözdemir “Türkiye’de faili meçhul cinayetlere ışık tutacak bu dava o dönem kararlılıkla üzerine gidilerek açılmıştı. Özellikle eski özel harekatçı Ayhan Çarkın’ın önemli itirafları vardı. Ancak süreç içerisinde ilk derece mahkemesi eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle beraat kararı verince dosya istinafa gitti. İstinaf mahkemesi de esası da etkileyecek usuli eksiklikler nedeniyle bozma kararı verdi. Tabi ki bu arada Sedat Peker’in bu dosyaya konu faili meçhul cinayetlerin bir kısmı açısından da söylemleri oldu. Bu söylemler de dahil olmak üzere birçok konu bozma sonrası yargılamanın yapılacağı Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesinde tartışılacak. Umarım Türkiye’nin geleceği açısından maddi gerçek ortaya çıkarılarak sorumluluğu olan herkes hak ettiği cezaya çarptırılır" dedi.

MAHKEMENİN BOZMA GEREKÇELERİ

İstinaf kararında, beraat kararlarını bozma gerekçelerinda şunlar kaydedildi:

1- Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 25.03.2014 tarihli ve 2013/12-74 Esas - 2014/140 Karar sayılı ilamı ile istikrarlı diğer kararlarında da vurgulandığı üzere; ceza yargılamasında sanığın sorgusu yapılmadan hüküm kurulabileceğine ilişkin kuralın, fiilin suç oluşturmaması veya yeni bir yasal düzenleme ile suç olmaktan çıkarılması gibi herhangi bir araştırmayı
gerektirmeyen bir durumun varlığı halinde, başka bir deyişle derhal beraat kararı verilmesi ile sınırlı olarak uygulanabileceği, delillerin takdir ve tayini gereken durumlarda ise sanığın savunması alınmadan hüküm kurulamayacağı gözetilmeden, 11.07.2014 tarihli duruşmada savunma yapmadığı; savunma yapmak üzere süre istediği; bundan sonra ise müdafi de dahil olmak üzere hiç bir duruşmaya katılmadığı anlaşılan sanık Enver Ulu'nun sorgusu yapılmadan eksik kovuşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması suretiyle 5271 sayılı CMK'nın 193/1 ve 289/1-e maddelerine aykırı davranılması,

2- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (Hadjianastassiou/Yunanistan,16.12.1992; Van de Hurk/Hollanda, 19.04.1994; Hiro Balani/İspanya 09.12.1994; Ruiz Torija/İspanya, 09.12.1994) kararları ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasa'sının 141/3. 5271 sayılı CMK'nın 34, 230 ve 289. maddeleri ile Dairemizce de benimsenen, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 05.05.2015 tarih ve 2014/145 Esas sayılı kararı ile istikrarlı diğer kararlarında belirtildiği gibi, mahkeme kararlarının İstinaf denetimine olanak sağlayacak şekilde açık olması ve Dairemizin bu işlevini yerine getirebilmesi için, sonuca etkili tüm argümanların, kararın dayandığı tüm kanıtların, bu kanıtlara göre mahkemenin ulaştığı sonuçların, iddia, savunma ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirmelerin açık olarak gerekçeye yansıtılması, hükme esas alınan deliller ile dosya kapsamında bulunmasına rağmen gerekçeli kararda zikredilmediğinden zımnen reddedildiği değerlendirilen delillerin genel soyut ifadelerle açıklanması ve/veya hiç tartışılmaması yerine, istinaf denetimine olanak verecek şekilde iddiaya konu olaylar bakımından ayrı ayrı tartışılıp değerlendirilmesi ve açıkça karar yerinde gösterilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Bu kapsamda; Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığının 21.12.2011 tarihli yazısı ekinde mahkemeye gönderilen ve 18.02.1995 tarihinde Tarık Ümit ile kaçırılmasından 14 gün önce yapılan görüşmeye ait bant çözümlerini, bu çözümlerin bir gerçekliği yansıttığını bildiren tanık Hakkı Yaman Namlı beyanının, Cavit kod adlı tanık Doğan Özkan'ın 24.11.1997, 01.12.1997 ve 13.01.1998 tarihlerinde ulaştığı gazeteci Hikmet Çiçek'e anlatımlarına ilişkin olup, bilahare Ergenekon soruşturmaları
sırasında adı geçenden ele geçirilen dijitaller içerisinde yer alan "_cavit_2.doç"(CavitAnlatıyor) adlı word belgelerinde bildirilen hususların, Cavit kod adını kullanan tanık Doğan Özkan'ın, 24.11.1997-13.01.1998 tarihleri aralığında el yazısı ile kaleme alıp, gazeteci Hikmet Çiçek'e verdiği; bilahare Ergenekon soruşturmaları sırasında adı geçenden ele geçirilen belgeler içerisinde yer alan ve adı geçenin yazdığını kabul ettiği 19 sayfa belge içeriğinde bildirilen hususların ve buna bağlı olarak tanık Doğan Özkan beyanlarının,
En son, sanık Ayhan Çarkın'ın aşamalardaki beyanlarının dosya kapsamındaki diğer bildirim ve deliller ile teyit edilip edilmediğinin, bu beyanların maddi olay-olaylar ile uyuşup uyuşmadığının karar yerinde tartışılmaması,
Olaylarda ele geçen kovan ve mermi çekirdeklerinin menşei, kullanımlarına ilişkin aidiyetleri, bunların ve diğer maddi olguların birbirleri ile ilişkisi, itham edilen failler, hedef alınan maktuller, organizasyon, oluş ve netice itibariyle olaylar arasında bir irtibat bulunup bulunmadığının değerlendirilmemesi,
Sadece sanık Ayhan Çarkın'ın beyanları arasında var olduğu bildirilen bir kısım farklılıklara işaret edilmek; ancak maddi olaylarla uyuşan bildirimlerinin ise irdelenmemek suretiyle, yetersiz gerekçe ile hüküm kurulması,

3- Sanıklar hakkında beraat kararları verildiği sırada uygulama maddesinin gösterilmemesi suretiyleCMK'nun 232/6. maddesine aykırı davranılması,

4- İddianamede ve gerekçeli karar başlığında adı yazılı olan maktul Hikmet Babataş'ın 28.04.1996 tarihinde öldürülmesi olayı ile ilgili idianamede bir olay anlatılmadığı, dava açılmadığı ve maktulün öldürülmesi olayına ilişkin bir hüküm verilmediği anlaşıldığından, adı geçen maktul ile mirasçıları katılan/müştekiler Ersin, Fatma, Yaşar ve Anıl Babataş'ın
isimlerinin gerekçeli karar başlığında yazılarak karışıklığa sebebiyet verilmesi,

5- İddianamede ve gerekçeli karar başlığında adları yazılı katılan/müştekiler Semih Tufan Gülaltay, Ümit Bahçacı ve Ruşen Örs'ün bildirdikleri olayların yargılama konusu olaylarla ilgisinin ve maktuller ile yakınlıklarının da olmadığı gözetilmeden katılan/ müştekilerin isimleriningerekçelikarar başlığında yazılarak karışıklığa sebebiyet verilmesi.

Öte yandan dosyada yer alan ve ölümleriyle ilgili yargılanan sanıklar hakkında verilen beraat kararı için sadece 10 maktul yakını tarafından itiraz edilirken Metin Vural, Ömer Lütfi Topal, İsmail Karaalioğlu, Recep Kuzucu, Savaş Buldan ve Tarık Ümit için istinaf başvurusunda bulunulmadı.