Falyalı cinayeti sonrasında Kıbrıs’tan izlenimler: 'Türkiye tüm olumsuz yanlarıyla artık hayatımızın her alanında'
Falyalı cinayeti sonrası KKTC'de endişe hakim. "Cumhurbaşkanımızı seçtirtmeyen, en büyük partimizin kongresine karışan Türkiye tüm olumsuz yanlarıyla artık hayatımızın her alanında” algısı yerleşiyor.
DUVAR - "Cumhurbaşkanlığı seçimlerimize yapılan müdahale, pandemi ve ekonomik kriz sonrasında karşımıza bir de mafya hesaplaşması çıktı. Toplum deyim derindeyse donmuş durumda. Nelerle baş edeceğimizi bilemiyoruz. Tüp alma, elektrik faturasını ödeme konusundaki zorluklara mı yanalım, Türkiye’nin her işimize karışmasını mı dert edelim, yoksa artık sokaklarda mafya kurşunlarından mı korkalım? Adada hayatımız gün geçtikçe zorlaşıyor."
Yukarıdaki endişesini Duvar ile paylaşan Ayşe, bugünlerde hayatını yurt dışında devam ettirmenin hayalini kuran genç Kıbrıslı Türklerden biri.... Birçok yaşıtı gibi Ayşe üniversite tahsilinin sona ermesinden sonra Kıbrıs’ın kuzeyinde pandemi ve ekonomik buhran döneminde zorlaşan hayat şartlarıyla yüz yüze geldi. Mezun olduktan sonra Kıbrıs’ın kuzeyinde kötü şartlarda emek mücadelesine atılan genç Kıbrıslı Türk, son dönemde adanın güneyinde iş aramaya başladı. “Güneyden yakın zamanda ses çıkmazsa, CV’me ilgi olmazsa bize yurt dışı yolu görünecek” diyen Ayşe son dönemde yakınlarının yaşadığı İngiltere ve Avustralya ile olan temaslarını yoğunlaştırmış durumda. Bir yandan da dikkatini binbir güçlükle biriktirebildiği 110 euro ile Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportu ve kimliğini yenileme hedefine odaklandırıyor...
CAN GÜVENLİĞİ ENDİŞESİ
Ayşe gibi birçok Kıbrıslı Türk'ün gözü son günlerde, kumarhane işletmecisi Halil Falyalı ile şoförünün Girne’nin Çatalköy/Ayios Epiktitos bölgesinde uğradığı silahlı saldırıda. Saldırının ‘güpegündüz’ diye nitelendirilebilecek bir vakit diliminde, Girne’nin sakin ve nadide bir noktasında gerçekleştirilmesi, saldırganların tüm ayrıntıları göreceli bir kolaylıkla planlamış olması ve saldırıyı gerçekleştirmesi Kıbrıslı Türkleri kaygılandırıyor. Bu bağlamda, Duvar’a konuşan Kıbrıslı Türkler can güvenliği endişesini ön plana çıkarıyor. 80’li ve 90’lı yılları yaşayan kuşaklarsa, "90’lardaki derin devlet ve mafya hesaplaşması adaya geri döndü” endişesini paylaşıyor.
TÜRKİYE EKSENLİ OLUMSUZ GELİŞMELER EŞ ZAMANLI YANSIYOR
Kıbrıslı Türkleri can güvenliğinin yanı sıra kaygılandıran diğer bir durum da, Türkiye eksenli olumsuz gelişmelerin neredeyse eş zamanlı olarak Kıbrıs’ın kuzeyindeki hayatın her alanında artık kendini hissettiriyor olması. “Cumhurbaşkanımızı seçtirtmeyen, en büyük partimizin kongresine karışan Türkiye bütün olumsuz yanlarıyla artık hayatımızın her alanında” algısı son dönemde adanın kuzeyinde, özellikle de muhalif kesimlerde yerleşmiş durumda.
Muhalif kesimler bir yandan Falyalı’nın Türkiye’deki kirli ilişkiler yumağıyla ilişkilerine, diğer yandan da adanın kuzeyinde Türkiye’ye yakın duran siyasetçilerle işbirliğine dikkat çekiyor. Söz konusu ilişkileri gündeme taşıyan Yeni Düzen gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Cenk Mutluyakalı geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın serzenişine ve öfkesine maruz kaldı.
SOLA GÖRE, TÜRKİYE'DEKİ SEÇİM SÜRECİYLE DOĞRUDAN BAĞ VAR
Sosyoekonomik çalkantı sürecinde can güvenliğiyle ilgili endişeler Türkiye ile olan sorunlu ilişkilerle birleşince, birçok Kıbrıslı Türk’ü can alıcı bir soruyla karşı karşıya kalıyor: Siyasi ve ekonomik açıdan kendi ayakları üzerinde durmakta zorlanan Kıbrıs Türk toplumu, Kıbrıs sorununun çıkmazda olduğu, adanın nihai taksime doğru gittiği bir süreçte, Ankara-kirli ilişkiler yumağı karşısında otonomisini nasıl koruyacak?
Kıbrıs Türk solunun geniş kesimlerine göre bu sorunun tek bir cevabı var: Kıbrıslı Türkler adadaki varlığını ancak Kıbrıs müzakerelerinde federal çözüme dönüşle güçlendirebilir. Bazı muhalif isimler söz konusu görüşe, ilerleyen dönemde Türkiye’de gerçekleştirilecek seçimlerin Kıbrıs’taki yankısını da eklemlendiriyor. Bu bakış açısına göre, Kıbrıslı Türkler derin sosyoekonomik ve siyasi çıkmazdan ancak Türkiye’deki olası iktidar değişikliği ve federal çözümle çıkabilir. Bu görüşün Kıbrıs Türk sağında ve merkezinde konumlanan siyasi aktörlerin büyük bölümü tarafından katî bir suretle reddedildiğinin altını çizmekte yarar var. Öte yandan Kıbrıs Türk sağı, ‘eşit egemen KKTC’ söyleminin içini son gelişmeler karşısında doldurmakta sınıfta kalmış durumda.
RUM TARAFININ PERSPEKTİFİ: İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM BU ŞARTLARDA ZORLANAMAZ
Peki, Falyalı cinayeti sonrasında Kıbrıs Türk toplumunda oluşan can güvenliği endişesi - Türkiye'yle sorunlar yumağı -gelecek kaygısı ‘üçgeni’ karşısında, Kıbrıs Rum tarafı kendisini nerede konumlandırıyor?
Kıbrıs Rum liderliği ve Rum medyası, söz konusu üçgeni dikkatle takip ediyor ve kayıt altına alıyor. Rum medyasının Falyalı cinayetiyle ilgili tüm gelişmeleri yakından izlediği bir esnada, Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı'nda “Kıbrıs Türk toplumu kaynayan bir kazan” yorumları yapılıyor. Duvar’a konuşan bir kaynak, şu vurguda bulunuyor:
“Türkiye’de seçimler yaklaştıkça, eski hesaplar görülmeye başlandıkça ve tabii ki ekonomik kriz sürdükçe Kıbrıs Türk tarafındaki durum kötüleşecek. Bu şartlar altında en az 2023’e dek elle tutulur bir yanı olmayan iki devletli çözüm tezi ne Kıbrıs’ta ne de dünyada zemin bulamayacak. Bu nedenle, müzakere sürecini başlatamasak bile, Türkiye’deki ve bizdeki seçimlere kadar güven yaratıcı önlemler ve olumlu adımlarla Kıbrıs sorunundaki çözüm atmosferini bir şekilde canlı tutmak zorundayız. Esasında buna en çok ihtiyaç duyan taraf, bugün bunu pek anlayacak durumda olmasa da, Kıbrıslı Türkler."