Fanteziden fiyaskoya Bitcoin-3: Kontrol büyük madencilerde

Bitcoin sistemine zaman içinde ne olduğunu anlamak için Bitcoin'un temelindeki ideal-kapitalist iktisadî ön kabulleri anmak gerekiyor.

Google Haberlere Abone ol

Emrah Irzık*

Önceki iki yazıda Bitcoin'un "dijital altın" olmadığından ve ulusal para birimlerinin aksine talebini garantileyen vergi gibi bir mekanizma bulunmadığından bahsetmiştim (yüz kızartıcı fidye ekonomisi hariç). Bu nedenle Bitcoin'un ilk katılımcılar lehine ve son katılımcılar aleyhine saadet zinciri tarzı adaletsizlik yaratan dağıtımına, yepyeni kriminal imkanlar sunmasına ve sürekli yükselen yonga ve enerji tüketimine (1) rağmen para olarak oturması, oluşabilecek gönüllü bir kabule, o da pratik işlevselliğinin çok yüksek olmasına bağlıydı. Bitcoin'un bir ödeme sistemi olarak yavaş, işlem bedeli açısından pahalı olmaya eğilimli ve fiyat açısından da çok oynak olduğu ortaya çıkınca para olarak başarısız oldu, fakat hakkındaki efsaneler sürekli tekrarlanarak yaşatıldığı için spekülatif bir sözde varlık olarak hayatımıza girmeyi başardı. Bu yazıda, dolaşımdaki belki de en az sorgulanan efsaneye, Bitcoin'un "hiç kimsenin kontrolünde olmayan", "merkeziyetsiz" bir sistem olup olmadığına değineceğim. Bugün uhrevi bir inanç halini almış olan bu iddia, diğer iddiaların aksine 'bir süre için geçerliydi' denebilir. Bitcoin dağıtık bir sistem olarak tasarlandı ve başladı ama zamanla merkezîleşti; bu nedenle sansüre dirençliliği azaldı ve sanıldığının aksine "immutable" (değiştirilemez) veya "trustless" (güvene ihtiyaçsız) değil.

Bitcoin sistemine zaman içinde ne olduğunu anlamak için Bitcoin'un temelindeki ideal-kapitalist iktisadî ön kabulleri anmak gerekiyor. Bitcoin'un önde gelen figürleri arasında yaygın uç sağ düşünce akımı anarkokapitalizmden, derslerde okutulan neoklasik iktisat teorilerine uzanan teorik yelpazede ekonomi, herkesin birer küçük üretici olduğu sınıfsız bir piyasa düzeni olarak ele alınır ve bu kurgusal durumun istikrarlı ve süreğen olduğu düşünülür. Her sektörde çok sayıda küçük üreticiden oluşan bu serbest piyasada mükemmel bir rekabet hüküm sürer. Eğer bir tekelleşme ("piyasa gücü" hüsnü tabiri ile de geçer) ortaya çıkmışsa bunun sistemin iç mantığının işleyişinin değil, harici bir müdahalenin çarpıtması sonucu olduğu varsayılır (genelde sorumlusu devlettir). Bitcoin tamamen bu teorik anlayışa sadık şekilde tasarlanmış. Orijinal fikir, arzu eden herkesin Bitcoin ağında bir "mining node" (madenci boğum) olabilmesi, yani küçük bir Bitcoin üreticisi olması ve bu üreticilerin birbirleriyle rekabet halinde ürettikleri Bitcoin'lar aracılığıyla ticaret ilişkilerine girmesi.(2) Bitcoin, gerçekten de 2008'de bu şekilde başladı ama bugün Bitcoin madenciliği ancak dev hangarlara kurulu tesislerde büyük sermayeler yatırılarak icra edilebiliyor. Neden böyle oldu?

Başlangıçta herkesin elinin altındaki PC'lerin ana işlemcisi (CPU) ile Bitcoin üretmek mümkündü. Fakat Bitcoin madenciliğinin zorluk seviyesi, sistemdeki toplam madencilik gücü arttıkça yükselecek şekilde tasarlanmış; böylece ne kadar çok işlem gücü eklenirse eklensin, belli bir zaman diliminde üretilen Bitcoin miktarı değişmiyor. Rekabet, madencilerin birim zamanda kazanacağı önceden belirli sayıdaki Bitcoin'dan en büyük payı kapmak için "hashing" işlemlerine maksimum işlem gücünü sarf etmek üzerine. Elbette hüner maksimum işlemi minimum maliyetle gerçekleştirmekte. Bu rekabet nedeniyle zamanla kişisel bilgisayarların ana işlemcileri (CPU) ile yapılan madenciliğin yerini, önce belirli işlemleri yüksek performansla yürütebilmeleri nedeniyle GPU'lar (grafik işlemcisi), daha sonra tercih edilen bir işleme yönelik optimize edilebilen FPGA'lar (alanda programlanabilir kapı dizisi) ve en sonunda sadece kriptopara madenciliği yapmak için özel üretilmiş ASIC'ler (uygulamaya özel entegre devre) aldı. 2008'de yazılan Bitcoin teknik dokümanında birçok kez sadece CPU gücünden bahsedildiğini, Bitcoin kayıt defterinin 2009'da başladığını ve ASIC dönüşümünün Bitcoin'un ortaya çıkışından sonra yaklaşık 5 yıl içinde yani 2014 itibariyle büyük ölçüde tamamlandığını not edelim.

Bitcoin madenciliğinin zorluk seviyesinin ve madencilik cihazlarının evrimi. *y-ekseni logaritmik (Kaynak: coindesk.com)

Madencilik performans/maliyet rekabetine dayalı olduğundan kullanılan donanım spesifikleşti; artık her evde bulunabilen PC'ler ile kârlı şekilde madencilik yapmak mümkün değil. Madencilik için optimize edilmiş özel ticarî cihazlar satın almak gerekiyor. Cihaz uzmanlaşmasına ölçek büyümesi de eşlik etti. Her bir madenci cihazı ayrı bir bireyin yönetmesi yerine, bir bireyin binlerce ASIC'i merkezî bir arabirim ile yönetmesi birim başına emek maliyetini düşürüyor. ASIC cihazlarının soğutma ihtiyacının rasyonelleştirilmesi de ölçeği büyütmeyi gerektirdi. Sıkışık küçük mekanlarda cihazları ayrı ayrı soğutmaktansa düzenli şekilde dizilmiş binlerce cihazı büyük havalandırma kurulumları ile toplu şekilde soğutmak daha verimli. Mekânsal olarak da arsanın pahalı olduğu şehir içleri yerine şehir dışındaki boş alanlarda madencilik yapmak daha kârlı. Yüksek elektrik maliyeti nedeniyle operasyonları elektriğin ucuz olduğu bölgelerde yoğunlaştırmak da çok önemli hale geldi. Sonuç, ASIC çiftlikleri adı verilen endüstriyel ölçekli işletmelerin, yani büyük kapitalistlerin egemenliği.

Bitcoin madenciliğinin evrimi: GPU'lar, FPGA yongalar, ASIC çiftliği

Bitcoin madenciliği, rekabet sistemi içinde kâr amaçlı ekonomik faaliyetlerin zaman içerisinde doğal şekilde merkezîleşmelerinin çıplak bir örneğidir. İdeolojik kurgular içinde dolanmak yerine gerçek dünyayı analiz etmek ile meşgul olanlar için burada yeni bir şey yok; çok sayıda küçük üreticinin süreğen rekabetini idealize eden ideolojik ön kabul de, aynı anlayış üzerine kurulu neoklasik iktisat teorileri de gerçekle uyumsuz. Bunların ana işlevi her zaman hayalî bir mükemmel rekabet ekonomisinin özelliklerini vurgulayarak gerçek kapitalist ekonominin özelliklerini gizlemek olmuştur.

Gerçekte özellikle teknolojik verimlilik artışına duyarlı sektörlerde, üretim önce çok sayıda aktörün kıyasıya rekabetine tanık olur, zamanla kazananlarla kaybedenler ayrışır, üretimin ölçeği büyür (ölçek ekonomisi), aktörler birbirlerini saf dışı bırakır veya satın almalar yoluyla birleşir (konsolidasyon), yeni aktörlerin sektöre girişi için gerekli asgari sermaye yükselir (giriş engelleri) ve sonuçta olgun sektörler görece tekelleşmiş, oligopolistik bir yapıya kavuşur.(3) Bitcoin'da da kapitalist rekabetin bu kuralı bozulmadı; bunun böyle olacağını öngörmek için ya gerçek (materyalist) bir tarih bilinci ya da anlık statik analiz yerine, zaman boyutunda dinamik (diyalektik) bir analiz gerekliydi. Bunların ikisi de Bitcoin'cu propaganda kanallarında bulunabilen şeyler değil.

Madenciliğin yüzde 90'ını üstteki yüzde 10'luk dilimdeki madenciler, yüzde 50'sini üstteki yüzde 0.1'lik dilimdeki madenciler gerçekleştiriyor (Kaynak: Makarov ve Schoar) (4)

Madenciliğin ASIC çiftliklerine geçişi ile eş zamanlı olarak madencilik ödülleri de (yeni Bitcoin üretimi) madencilik operasyonlarının coğrafi konumlarından bağımsız olarak "mining pool"larda (madencilik havuzları) toplanmaya başladı.(5) Bitcoin sisteminde yeni Bitcoin üretimi algoritma gereğince 4 yılda bir yarılanarak düştüğünden ve bu sırada spekülasyon sonucu yükselmiş Bitcoin fiyatı nedeniyle toplam madencilik faaliyeti arttığından, her madenciye makul bir süre içinde yeni Bitcoin ödülü denk gelmemeye başladı. Bu nedenle tekil girişimciler anonim şirket benzeri bir mantıkla güçlerini büyük havuzlarda birleştirdi. Bu havuzlara düşen Bitcoin ödülleri, hangi Bitcoin boğumuna denk geldiğinden bağımsız olarak havuza mensup tekil girişimciler arasında sarf ettikleri işlem gücü oranında dağıtılıyor. Yani madencilik havuzlarının ortaya çıkışı yeni bir aracının doğuşu anlamına geldi. Ödüllerin bireysel girişimler yerine havuz üyelerine dağıtımı Bitcoin'un teknik dokümanında öngörülmüş bir şey değil; blokzincir üzerinde gerçekleşmeyen, havuz yöneticilerinin aracılık ettiği, blokzincir dışı ek bir mekanizma. İkinci yazımda ele aldığım ödemeler kanadında olduğu gibi, üretim kanadında da, aracısızlık vaat eden sistem yeni aracılar yaratmış durumda. Elbette bu aracılık da bir bedel karşılığı yapılıyor. Komisyonlar en büyük madencilik havuzları F2Pool ve Poolin için yüzde 2,5,(6) Antpool için yüzde 4 veya Bitcoin işlem bedelleri kadar,(7) ViaBTC için yüzde 2-4 arasında.(8)

Bitcoin madenciliği artık madencilik havuzlarında yapılıyor (Kaynak: chainalysis.com)

Bitcoin madenciliğinin merkezileşme eğilimi madencilik havuzlarının oluşumu ile de bitmedi. Madencilik havuzlarının sayısı da zaman içerisinde azalma eğilimi gösteriyor yani daha çok madencilik faaliyeti daha az sayıdaki madencilik havuzunda toplanıyor.

Bitcoin madencilik havuzlarının sayısı (Kaynak: chainalysis.com) 

Gelinen noktada Bitcoin madenciliğinin yüzde 99'u 16 havuz tarafından gerçekleştiriliyor, en büyük 4 madencilik havuzu toplam Bitcoin madenciliğinin yüzde 60'ına, en büyük 3 madencilik havuzu yüzde 48'ine hükmediyor. Burada Marx'ın "Sermaye bir yerde büyük kütleler halinde bir elde toplanabilmektedir, çünkü bir başka yerde tek tek birçok elden koparılmaktadır. Belli bir iş kolunda yatırılmış bulunan bütün sermayeler tek bir bireysel sermaye biçiminde eriyip kaynaşmış olsalardı, merkezileşme bu iş kolunda ulaşabileceği en üst sınıra varmış olurdu. Belli bir toplumda bu sınıra ancak, bütün toplumsal sermayenin, ister tek bir kapitalist isterse tek bir kapitalistler birliği olsun, tek bir elde toplandığı anda varılmış olurdu"(9) pasajında tarif ettiği türden bir sürecin bire bir yaşandığını görüyoruz.

Son 1 ay itibariyle madencilik havuzlarının toplam Bitcoin hash gücündeki payları (Kaynak: btc.com)

Yüzde 50 eşiğinin bir avuç madencilik havuzunca geçilmiş olması, Bitcoin sistemi için kendi kendinin inkârı niteliğinde. Bunun sebebi madenciliğin Bitcoin'un işlem güvenliğini sağlamadaki rolüdür. Bitcoin'un güvenlik mantığı, farklı madencilerce blokzincir veritabanına birbiri ile çelişkili iki ekleme yapılması durumunda (blokzincir çatallanması) en çok işlem gücünün sarf edildiği zincirin doğru ve resmi kabul edilmesine dayalı. Yani güvenlik mekanizması, ağın çoğunluğunun dürüst kalmasına, hileli bir işlemi blokzincir veritabanına eklemek isteyecek kötü niyetli bir madencinin diğer boğumlarca tespit edilmesi ve azınlıkta bırakılarak ekarte edilmesine dayalı. Burada kapitalist vizyona uygun olarak azınlık ve çoğunluklar "1 kişi = 1 oy" demokratik prensibi yerine "1 işlem gücü = 1 oy" yani pratikte "1 dolar = 1 oy" piyasa prensibine göre kurgulanmış.(10) Bir kişinin elinde toplayabileceği işlem gücü, yukarıda açıkladığım rekabet sistemi içinde ne kadar paraya sahip olduğuna bağlı. Yani Bitcoin'un "merkeziyetsiz" sistemi merkezileşirken, eşitlikçi tınılarının yerini de büyük sermayenin egemenliği alıyor, tıpkı sözde alternatifi olduğu mevcut kapitalist düzenin geri kalanında olduğu gibi. Kapitalist dünyada liberal ekol siyasi kuramların açmazlarından biri her zaman bu olmuştur. Sistem, doğası gereği ekonomik kutuplaşma ve dolayısıyla politik eşitsizlik ürettiğinden demokrasi ile müzmin bir gerilim içindedir. Bu nedenle liberal demokrasi adı verilen hassas dengeyi sürdürebilmek isteyen, sistemi onaylamakla birlikte biraz olsun "aydınlanmış burjuva" perspektife ulaşabilenler, eşitsizlikleri törpüleyen, krizleri yumuşatan müdahaleler yapabilecek kamu kurumları ve siyasa araçlarını gerekli görür. Katıksız kapitalizm ideologları ise kaçınılmaz olarak çareyi altyapı üstyapı ilişkisini baş aşağı kurgulayarak mevcut tatsız durumu çeşitli harici komplolar ile açıklamaya yönelir. Bitcoin propaganda kanallarının komplo teorileri ve komplocu dünya görüşlerini ambalajlayan "meme"ler ile dolup taşması bu açıdan tesadüf değil.(11)

Gelinen noktada en büyük 50-60 madenci (12) (üst yüzde 0,5'lik dilimdekiler) veya 3-4 büyük madenci havuzunun yöneticisi danışıklı hareket ederek bir kartel gibi davranma ve Bitcoin sistemini suistimal etme gücüne sahip. Bitcoin literatüründe "yüzde 51 saldırısı" olarak anılan bu tür bir saldırı süresince harcanmış Bitcoin'lar harcayanın hesabına geri alınarak gayrimeşru işlemler yapılabilir ("değiştirilemez" iddiasının sonu) veya meşru işlemlerin onaylanması engellenebilir ("sansürlenemez" iddiasının sonu) çünkü böyle bir durumda blokzincir veritabanına yeni kayıtların eklenmesi saldırganın inisiyatifine geçmiş oluyor. (13)

Bitcoin teknik dokümanının 4. sayfasında bu ihtimale dair şunlar söyleniyor: "Bu teşvik [madencilik ödülü kast ediliyor] boğumları dürüst kalmaya yönlendirmeye yardımcı olabilir. Açgözlü bir saldırgan tüm dürüst boğumlardan daha fazla CPU gücünü elinde toplamayı başarırsa, yaptığı ödemeleri geri alarak insanları dolandırmak veya yeni akçeler üretmek arasında bir seçim yapmak durumunda olacaktır. Sistemin ve kendi zenginliğinin temelinin altını oymaktansa kendisini diğer herkesin toplamından daha fazla yeni akçe ile ödüllendiren kurallara göre oynamayı daha kârlı bulacaktır." Alıntıda CPU gücünden bahsedildiğini yani GPU, FPGA ve ASIC evriminin öngörülmediğini tekrar vurgulayarak, buradaki argümana yakından bakalım. Görüldüğü gibi, kurucu metinde bugün gerçekte geldiğimiz noktaya dair perspektif, Bitcoin sisteminin güvene ihtiyaçsız ve hiç kimsenin kontrolünde olmayan bir sistem olduğu değil. İddia bundan ziyade; merkezileşebilecek, kontrolü ele geçirebilecek güce gene de güvenebileceğimiz, çünkü dürüst kalmanın bu gücün kendi çıkarına olduğudur. Bu görece geri mevziye dair birkaç noktanın altını çizmek gerek.

Birincisi, normal şartlarda kimsenin altın yumurtlayan tavuğu kesmek istemeyeceği düşünülebilir. Ama bu mantıkla Bitcoin'cuların tutkuyla karşı çıktığı hükümetlerin ve merkez bankalarının kontrolündeki itibarî paralar için de aynı şey söylenmeli. Ulusal paraları pul etmek de, hükümetlerin ve merkez bankalarının çıkarına değil normal şartlarda. Bitcoin'un varoluş sebeplerinden biri, merkez bankalarının ellerindeki gücü suistimal ettiği veya edeceği inancı (kurtarma paketleri fonlamak, kontrolsüz bir şekilde para basmak vs.).(14) Fakat aynı şüphecilik nedense özel sermayedarların kontrolündeki büyük Bitcoin madencilik havuzlarına yöneltilmiyor. Bitcoin sistemi, merkez bankaları ve hükümetlere dair paranoya raddesinde şüpheci libertaryen anlayışa dayalı (esas korkuları, işçi sınıfının politik nüfuzu sonucu, devletin ulusal para üzerindeki formel gücünü alt sınıflar lehine kullanarak bir yeniden dağıtım gerçekleştirmesidir). Ama aynı sistem günün sonunda yasal düzenlemelerle, seçimlerle hesap sorulabilen politikacılar ve bürokratlara kıyasla hiçbir hesap verebilirlikleri olmayan, çoğumuzun isimlerini bile bilmediği, üstelik aynı ülkede bile yaşamadığımız özel sermayedarlara güvenmeyi gerektirir hale geldi.

İkincisi, bir para sistemine yapılacak norm dışı müdahalenin mutlaka katastrofik olacağı ve bütün sistemin itibarını yok edeceği beklentisi gerçekçi değil. Müdahaleler en çok normal şartların ortadan kalktığı kriz anlarında gündeme gelir ve tam da bu kriz ortamı nedeniyle meşruluk kazanma şansı yakalarlar. Bitcoin sistemine "kitaba uymayan" bir müdahale, bir kural değişikliği yapılacaksa büyük ihtimalle geçerliliği olabilecek bazı sebepler sunulacak, yapılan müdahale de sisteme olan bütün güveni yok etmeyecek bir sınır içinde tutulmaya çalışılacaktır. Örneğin birkaç tartışmalı/hatalı işlemin geriye alınması, bazı tekinsiz aktörlerin hesaplarının bloke edilmesi gündeme gelecektir.

Bu ihtimal teorik bir akıl yürütmeden ibaret değil, kriptopara dünyasında yaşanmış örnekleri var. Mesela, ikinci büyük kriptopara sistemi olan Ethereum'da, 2016 yılında DAO "akıllı kontrat"larında bir yazılım hatası sonucu 50 milyon dolarlık (O tarihteki toplam ETH'in yaklaşık yüzde 5'i) bir kriptopara hırsızlığı gerçekleştiğinde blokzincir veritabanı tamamen kural dışı şekilde değiştirilerek bu işlem geriye alındı.(15) Hatta söz konusu müdahaleye prensip gereği karşı çıkanlar hırsızlığın gerçekleştiği kaydı geçerli sayan ortodoks versiyon ile yola devam ettiler. Ethereum blokzincirinin bu ortodoks versiyonu "Ethereum Classic" ismiyle varlığını sürdürüyor fakat işlemin geriye alındığı ve halen Ethereum olarak bilinen versiyona kıyasla popülerliği de fiyatı da çok düşük. Daha az bilinen bir örnekte, Bitcoin'daki bir yazılım hatası dolayısıyla 2010 yılında bir hesapta 184 milyar Bitcoin ortaya çıktı. Çare yine blokzinciri bu olayı içermeyen bir versiyon yaratacak şekilde çatallayan bir müdahalenin yapılması ve bu müdahalenin madenciler ve diğer unsurlarca kabul görmesiydi.(16)

Bitcoin Cash, Bitcoin SV gibi Bitcoin versiyonları da, belli bir zamandan sonra Bitcoin alemindeki lider figürler, madenciler ve boğum işletenlerin fikir ayrılıkları nedeniyle doğmuş çatallanma örnekleridir ve "hash savaşları"na konu olmuşlardır.(17) Yani "ilelebet en fazla 21 milyon Bitcoin var olacak" amentüsü de pratikte çoktan "en fazla 21 milyon Bitcoin, 21 milyon Bitcoin Cash, 21 milyon Bitcoin SV var olacak" (ve daha nice kriptopara) şeklinde güncellendi. Bu durum Bitcoin'a değer atfetmek amacıyla öne sürülen "scarcity" (kıt olma hali) argümanının da ne kadar gevşek olduğunu ortaya koymaktadır.

Bu olaylar blokzincirin "değişmezliği"nin bir yanılsama olduğunu, kriz anında yapılan kural dışı müdahalelerin kabul görebildiğini ve her şeyin normalmiş gibi devam edebildiğini gösteriyor. Tıpkı ulusal itibarî paralara yapılan müdahalelerin çoğu zaman söz konusu para birimlerinin sonunu getirmemesi gibi. Özetlersek, tam bir zihni sinir mekanizması olan blokzincir sisteminin gölgelediği gerçek, Bitcoin'un günün sonunda hesap verebilirliği olmayan grupların kontrolündeki bir itibarî (evet "fiat") para sistemi girişimi olduğu. Bugün bu sistemin ne şekilde evrilmesi gerektiğine dair bir görüşünüz varsa, ortada herhangi bir demokratik mekanizma olmadığından (bu inançlı bir ideolojik tercihtir) bunu oy ile ifade etme şansınız yok; onun yerine isterseniz büyük Bitcoin madencileri ile madencilik yarışına girebilir, yani paranız kadar nüfuza kavuşabilirsiniz.

Bitcoin madenciliğinin 3-4 havuzda merkezileşmiş olması, aslında ulusal ve uluslararası regülatörler için de uygun bir hedef sunuyor. Otoriteler, Bitcoin borsalarına yapmaya başladıkları gibi, madencilik havuzlarına da diğer finansal kurumlara uygulanan kuralları uygulayarak kriminal transferlerin engellenmesini, suçluların hesaplarının bloke edilmesini sağlamayı deneyebilir. Aslında, Çin kriptoparaları toptan yasaklamayı seçmeseydi bu tarz bir regülasyonu hayata geçirmeye aday bir ülkeydi. Yasaktan sonra madencilik coğrafi olarak daha dağıtık hale döndüğünden, bunun için artık bir yıl öncesine kıyasla daha çok uluslararası işbirliği gerekiyor. Buradaki ironiye de dikkat çekmek isterim; dış müdahaleden tamamen azade rekabet merkezileşme, devlet müdahalesi ise dağıtıklaştırma etkisi yapmıştır.(18) Bitcoin madenciliği Çin'de olduğu gibi her yerde yasaklanmaya başlanırsa tıpkı esin kaynaklarından biri olan Bittorrent gibi tekrar radarın altında kalan küçük birimlerce icra edilen orijinal dağıtık yapısına kavuşabilir. Bu açıdan idealist bir Bitcoin savunucusunun madencilik yasaklarına hayırhah bakması bile düşünülebilir.

Bitcoin'a dair içsel, yani kendi vaatlerini gerçekleştiremediğini, iç tutarlılığının olmadığını ortaya koyan eleştirimi burada tamamlamış oluyorum. Elbette bu eleştiriye çok sayıda dışsal, yani vaatlerini gerçekleştirse bile bunların sonuçlarının kötü olacağını savunan eleştiriler de eklenebilir. Bu açıdan Bitcoin ve benzeri kriptoparaların vaatleri, "ne mümkün, ne arzu edilir" kategorisinde yer alıyor. Orijinal hedef merkeziyetsiz şekilde üretilen paraların aracısız şekilde mal ve hizmet alışverişinde kullanılmasıydı, gerçekleşen ise oligopolistik şekilde üretilen sözde varlıkların aracılar vasıtasıyla spekülatif alım satımı yani bir tür saadet zinciri / zamanlama kumarı oldu. Bitcoin üretilirken de, harcanırken de, alınıp satılırken de aracılar egemen; sırasıyla madencilik havuzları, Bitpay benzeri ödeme sistemleri, kriptopara borsaları.

Desantralize, eşitlikçi bir ekonomik yapı ancak demokratik temelde oluşturulabilir. Bunu kapitalist rekabet temelinde yaratmak imkansızdır. Bitcoin, imkansızı istedi ve absürde ulaştı; fantezi olarak başladı, fiyasko olarak devam ediyor. Geçmişe dair anlık olarak geçerli tasvirler, ortadan kalkmış koşullara dair fikirler, yeni koşullarda ideoloji rolü oynar. Bu açıdan Bitcoin'a dair hâlâ dolaşımdaki iddialar ve inançlar, kapitalizme dair egemen iddialar ve inançların benzeri, Bitcoin sistemi de mevcut kapitalizmin alternatifi değil onun damıtılmış ve hızlandırılmış simülasyonu gibi.

Bitirirken eklemek isterim ki Bitcoin fiyatının artması veya daha çok aktörün Bitcoin vb. kriptopara spekülasyonuna dahil olması sistemin başarılı olduğunu değil, irrasyonel coşkunun daha yaygın hale geldiğini gösterir. Üç yazıda Bitcoin'a dair sunduğum eleştirileri çürütmenin tek geçerli yolu Bitcoin'un gerçekten de dağıtık şekilde üretilmesi, aracısız şekilde mal ve hizmet alımında kullanımının artması, yani gerçekten bir para olarak benimsenmesidir; tıpkı teknik dokümanında vaat edildiği gibi.

*Sosyolog

Dipnotlar:

1- Digiconomist Bitcoin Elektronik İsraf Monitörü ve Cambridge Bitcoin Elektrik Tüketimi Endeksi'ne göre Bitcoin şimdilik Hollanda kadar elektrik ve yonga tüketiyor. https://cbeci.org/index/comparisons, https://digiconomist.net/bitcoin-electronic-waste-monitor/ 

2- Bu temelde kurgulanan ütopyaların en sol versiyonu Proudhon'un Sefaletin Felsefesi eserinde, çürütülmesi ise Marx'ın Felsefe'nin Sefaleti eserinde incelenebilir.

3- Kapital 1. Cilt 23. Bölüm, sf. 605. "Rekabet savaşı, metaları ucuzlatarak yürütülür. Metalarda ucuzluk sağlanması, caeteris paribus (diğer her şey aynı kalmak koşuluyla), emeğin üretkenliğine, ama bu da üretimin ölçeğine bağlıdır. Bu nedenle, büyük sermayeler, küçüklerin hakkından gelir. Dahası, hatırlanacağı üzere, kapitalist üretim tarzının gelişmesiyle birlikte, bir işi bunun normal koşullarına uygun olarak yürütebilmek için gereken bireysel sermayenin asgari hacmi büyür. Bundan dolayı, daha küçük sermayeler, büyük sanayinin ancak henüz yer yer ya da tam olmayan bir biçimde hükmü altına almış bulunduğu üretim alanlarına yığılır. Rekabet, bu gibi üretim alanlarında, rakip sermayelerin sayısıyla doğru orantılı, büyüklükleriyle ters orantılı bir güce sahiptir. Rekabet, her zaman, sermayeleri kısmen galibin eline geçen, kısmen yok olan, daha küçük boydaki birçok kapitalistin ortadan kalkmasıyla son bulur."

4-Igor Makarov ve Antoinette Schoar, 2021. "Blockchain Analysis of the Bitcoin Market", sf. 45.

5- Çin kriptopara madenciliğini önce kısıtlamaya başlayıp sonra toptan yasaklamadan önce, madencilik coğrafi olarak da merkezileşmişti. 2019 yılında Bitcoin madenciliğinin %75'i Çin'de toplanmış durumdaydı. (https://cbeci.org/mining_map)

6- https://f2pool.io/mining/support/, https://help.poolin.com/hc/en-us/articles/360006827932-Fee-and-Payment-Method-of-Each-Currency 

7- https://antpoolhelp.zendesk.com/hc/en-us/articles/900001002086-Miners-Settings-Fees 

8- https://www.viabtc.com/pricing

9- Kapital 1. Cilt 23. Bölüm, sf. 606

10- Dikkatli okuyucular, en önemlisi Ethereum olan bazı kriptoparalarda iş ispatı yerine geçilmesi düşünülen "Proof of Stake" (hisse ispatı) sisteminin aslında aynı "1 dolar = 1 oy" mantığının daha dolaysız bir ifadesi olduğunu fark edecektir. Burada kapitalizmdeki endüstriyel sermaye / finansal sermaye gelişiminin tekrarı söz konusudur.

11- Bu ideolojik bağlantıyı merak edenler David Golumbia'nın The Politics of Bitcoin: Software as Right-Wing Extremism eserine ve David Gerard'ın Attack of the 50 Foot Blockchain eserinin "The Bitcoin Ideology" başlıklı 2. bölümüne bakabilir.

12- Igor Makarov ve Antoinette Schoar, 2021. "Blockchain Analysis of the Bitcoin Market", sf. 23.

13- https://en.bitcoin.it/wiki/Weaknesses#Attacker_has_a_lot_of_computing_power 

14- Paranın politik kontrolden bağımsız olmasının iyi bir fikir olup olmadığına girmek bu yazının konusunu aşıyor, fakat spoiler mahiyetinde şunu söyleyebilirim: Apolitik para iyi değil; altın standardı da iyi değildi. Bu, 1930'daki büyük buhran döneminde açıkça belli olmuş ve altın standardı ülkelerce peş peşe terk edilmiştir. Mesele kapitalizmin rutin krizlerine müdahale edilmeli mi edilmemeli mi değil, ne tür bir müdahale yapılması gerektiğidir. Post-altın standartçıları diyebileceğimiz Bitcoin'cular bu açıdan teknolojik devrimcilik kisvesi altında tam bir sosyal-ekonomik gericiliği temsil ediyor.

15- https://en.wikipedia.org/wiki/Ethereum#The_DAO_event 

16- https://en.bitcoin.it/wiki/Value_overflow_incident 

17- Bu örneklerdeki fikir ayrılığı, bir önceki yazımda tarif ettiğim, Bitcoin'un ödeme sistemi olarak işleyememe sorununu blokları büyüterek çözme önerisine dairdi.

18- "Serbest piyasa"dan her bahsedildiğinde sormak gerekir: Rekabetin yüksek olduğu bir piyasa mı kast ediliyor, yoksa tekel oluşumunun serbest olduğu bir piyasa mı (ve regülasyon seçeneği burada nereye oturuyor)? Bu iki zıt anlam arasında yapılan kelime oyunu (cinas) kapitalizm savunucusu demagogların en sık başvurduğu ideolojik silahlardan biridir. İnsanların birincisine duyduğu sempati onlara ikincisini kabul ettirmek için kullanılır; temelinde rekabetin zaman içinde kendi kendine zıddına (tekele) dönüşme eğiliminin inkarı vardır.