YAZARLAR

Farioli Türk futbolunun emarını çekiyor 

Francesco’nun oyunu, her şeyden önce, sadece kazanmaya odaklanış ve o telaşlı aceleyle, hiçbir detayı örülmemiş, melez dikine oyunun ipliğini pazara çıkardığı için çok memnunum.

Fatih, Efe, Aksel, Serhat ve Mevlut'le icra edilen Karagümrük oyununun; bu kadar kısa sürede, Türk futbolunun yüzyıllık arızalarına ayna olabileceği, önceden söylenseydi bana, herhalde omuz silker gülüp geçerdim. Henüz otuzlu yaşlarının başında bir İtalyan teknik direktörün, sadece üç maçla bir röntgen cihazına dönüşüp, hileli Türk futbolunun ciğerini silkeleyeceğini hayal etmek, benim gibi iflah olmaz bir iyimsere bile, ‘’haydi canım’’ dedirtirdi. Ama oldu. Ama oluyor. 

Francesco’nun oyunu, her şeyden önce, sadece kazanmaya odaklanış ve o telaşlı aceleyle, hiçbir detayı örülmemiş, melez dikine oyunun ipliğini pazara çıkardığı için çok memnunum. Karagümrük oynadığı ve her detayı önceden çok iyi kurgulanmış oyunuyla bir doktora öğrencisi gibi dururken, Trabzonspor okuma yazmayı yeni sökmüş, harflerle sesler arasında çaresiz kalmış bir ilkokul öğrencisi gibiydi. 

Francesco bir daha gösterdi ki pas ritmi ve pas seçenekleri aslında bir bütünün çok önemli parçalarıdır. Seçtiği pas ritminin, Biglia’nın çay kahve ritminden esinlendiği çok açık. Açık ve doğru, ritmi bu kadar yavaşlatmadan, aynı pozisyonun içinde dört ayrı oyuncunun doğru seçeneklerle yerleşmesi neredeyse imkânsız. Ama ritim düşüklüğü sadece oyuncuların pozisyon içinde yer almalarına imkân tanımıyor; aynı zamanda en doğru pas seçeneği için epeyce zaman kazanmalarını da sağlıyor. 

Ama bu top dolaşım modelinde en bayıldığım ve şapka çıkardığım ayrıntı, topun boş oyuncuya atılmaması, mutlaka oyun içinde kalan oyuncuya atılması. Bilirsiniz genel olarak, top dolaşımındaki kural boşta olan oyuncuya atmaktır. Ama boşta olan oyuncuya topu atmak demek oyundan çıkmak demektir. Oyunun akışkanlığı ve muhtemel hedefleri için topu riskli alana yani pozisyonun kilit noktasındaki oyuncuya atmak, bu oyunun ruhunu taçlandırmak demektir. 

Açılış paslarındaki kusursuzluk, Trabzonspor’un gözünü öyle korkuttu ki, önce pres yapmaya bile yeltenemediler. Birinci bölgeden ikinci bölgeye geçiş, her durum ve pozisyonda, çoklu oyuncu, döngülü ve çok seçenekli gerçekleşti. Sırf bu nedenle Karagümrük, deyim uygunsa Trabzonspor birinci bölgesine, topu hiç kaptırmadan gelebildi. 

Skoru aradan çıkarın, bu maçın mutlak hâkimi ve iktidar sahibi kesinlikle Karagümrük’tü. Oyun inisiyatifini hiçbir durumda Trabzonspor’a kaptırmadı. Futbolu bütün zarafetiyle oynayan Karagümrük oldu ve bu şahane oyunu sadece izleyen de Trabzonspor’du. 

Doğrusu bu oyunu daha yüksek bir ritimde izlemek için, çok şey vermeye hazırım. Bu oyuna monte edilecek birkaç hızlı kontra planı, Karagümrük ve dolayısıyla Türk futboluna seviye atlatır. 

Umarım Karagümrük Futbol Kulübü popülizme yenilmez ve bu güzel futbol beyni, ürününü bitirebilme fırsatı bulur.

 


Ali Fikri Işık Kimdir?

Ali Fikri Işık, 1958 yılında Mardin’in Savur ilçesine bağlı Xeramemo köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Batman’da, liseyi ise Silvan’da okumuştur. 1978 yılında Batman'da “Sesleniş” Gazetesiyle yazın hayatına başlamış. 1985 yılında yazarlar kooperatifi olan Yazko’nun dergisi “Yazko Somut”ta, 1994 yılında “Zone News” gazetesinde, 1995 yılında haftalık dergi “Roj”da, 2010 yılında Taraf gazetesinde, 2016 yılında “BasNews ve Kurdistan24 Türkçe'de yazmıştır. Amedspor Kaos ve Direniş Amedspor kitaplarının yazarıdır.