Fars Dünyası: 74 kırbaç cezası, sabotaj planı ve Güney Kafkasya’da gerginlik
Seçim öncesi parlamento da bölünmüş durumda. öte yandan İranlı analistler Ermenistan-Azerbaycan geriliminde el yükseltti.
İran’da 16 Eylül 2022’de Ahlak Polisi tarafından gözaltına alındıktan sonra hayatını kaybeden 22 yaşındaki Mehsa Jina Emini’nin ölüm yıl dönümü yaklaşırken gözaltılar, tutuklamalar gün geçtikçe artıyor. Toplumsal muhalefet üzerindeki baskının günden güne artmasına karşın kadın hareketi hiç olmadığı kadar mevzi kazanıyor. Geçtiğimiz Şubat ayında Tahran Mühendisler Odası Yönetim Kurulu seçimleri sırasında “başörtüsü uygun olmadığı gerekçesiyle” adaylığı engellenen Zeynep Kazımi başörtüsünü çıkarıp sallayarak ciddi bir sivil itaatsizlik eylemi sergilemişti. Şimdi o eylemin bedeli, Mehsa’nın ölüm yıldönümüne bir hafta kala kendisine ödetilmeye çalışılıyor. Bununla birlikte mahkûm ailelerine yönelik baskı hem gazeteci Nazile Marufiyan’ın hem Maşallah Keremi’nin hikâyesinde tecelli ediyor. Özellikle reformist medya ve aktivist gazeteciler kritik durumda. İranlı yetkililer, reform yanlısı haber ajansı Entehab’ı, Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin dış politika gündemini eleştiren bir video klibi yayınlamasının ardından kapatma kararı aldı. Bütün bu kararların ve yeni başörtüsü yasa tasarısının, muhafazakâr-şahin milletvekillerinin tekelinde olan İslami Şura Meclisi’nden geçtiğini düşünürsek yaklaşan parlamento seçimleri muhalif kesimler için hayati önem taşıyor. Ancak seçim öncesi parlamento da bölünmüş durumda.
İç politika kadar dış politika gündemi de oldukça yoğun. İranlı analistler Ermenistan-Azerbaycan geriliminde el yükseltti. Cumhurbaşkanı Reisi ise “Bölgedeki herhangi bir jeopolitik sınır değişikliği bizim için kabul edilemez ve bizim kırmızı çizgimizdir.” dedi. Türkiye ve İsrail’in de Azerbaycan’a olası bir müdahaleye karşı tetikte olduğu anlaşılıyor. Militarizasyona ciddi bir bütçe ayıran İran geçtiğimiz hafta Mossad’ın doğrudan yönlendirdiği büyük bir sabotaj girişiminin ülkenin savunma sanayisini hedef aldığını ancak bu sabotaj planının bertaraf edildiğini duyurdu. Öyle görünüyor ki İran önümüzdeki dönemde de savunma sanayisini geliştirmeye ve özellikle askeri ittifaklarını çeşitlendirmeye devam edecek…
Zeynep Kazımi’ye 74 kırbaç cezası
Geçtiğimiz Şubat ayında Zeynep Kazımi, Tahran Mühendisler Odası Yönetim Kurulu seçimleri sırasında başörtüsü uygun olmadığı gerekçesiyle saf dışı bırakılmış bu durum Kazımi’nin başörtüsünü çıkartıp fırlatarak “Bir kadın mühendisi başörtüsü takmadığı için aday göstermeyen bir kurulu tanımıyorum. Arkada mühendislere saldırdılar. Mühendislere hakaret edilen, mühendislerin dövüldüğü kurulu tanımıyorum.” sözlerini sarf etmesine neden olmuştu. Bu sivil itaatsizlik eyleminin yani hukuki olarak “kamu ahlakını bozma”nın bedeli 74 kırbaç olarak belirlendi. Ceza beş yıl süreyle ertelendi, Kazımi’nin temyize gitme haklı saklı. Kazımi aldığı cezayı duyurmak için çektiği videoda: “Zulme karşı adalet çığlığını yükseltmekten hiçbir zaman pişman olmadım, şimdi de değilim.” dedi. Cezanın zamanlaması ise manidâr..
Maşallah Keremi 14 gündür gözaltında
Protestolar sırasında Besic üyesi Ruhullah Acemiyan’ı öldürmekle suçlanan ve ardından Ocak ayında idam edilen Muhammed Mehdi Keremi’nin babası Maşallah Keremi de geçtiğimiz günlerde gözaltına alınmıştı. Maşallah Keremi’nin 14 günü aşkın bir süredir gözaltında tutulması ailesini derinden endişelendiriyor. 19 Ağustos’ta Maşallah Keremi oğlu için sabah saat beş sularında yatağından kalktı ve yollara düştü. Neredeyse 90 km yürüyerek oğlunun mezarına ulaştı. Yola çıkarken paylaştığı videoda oğluna Kürtçe ismiyle (Komar) seslenerek “Onu ne kadar sevdiğimi bilmesini istiyorum. Sadece onu hatırladığımı ve sevgisinin beni bu adımların her birini atmaya ittiğini bilmesini istiyorum.” dedi. Video kısa zamanda sosyal medyada yankı uyandırdı ve tam dört gün sonra güvenlik güçleri Maşallah Keremi’yi evine baskın düzenleyerek gözaltına aldı. Ayrıca Muhammed Mehdi Keremi’nin kazandığı madalyalar dahil olmak üzere hatıralarına el koyuldu.
Gazeteci Nazile Marufiyan’a cinsel saldırı iddiası
Mehsa Emini’nin ölümünün ardından başlayan protestolarda, muhalif sanatçı Mehdi Yarrahi’ye verdiği destek sebebiyle üçüncü kez tutuklanan ve 1 Eylül’de açlık grevine başlayan 24 yaşındaki Allame Tabatabi Üniversitesi gazetecilik bölümü öğrencisi Nazile Marufiyan, tutuklandığı sırada kendisini ağır şekilde şiddet uygulayan polis memurlarının cezalandırılmasını talep etti. Marufiyan, daha önce tüm baskılara rağmen Mehsa Emini’nin babası Emced Emini ile röportaj yapmış bunu da yayınlamıştı. Evin Hapishanesinden yolladığı sesli mesajında, “Olabilecek en kötü durumdayken cinsel saldırıya uğradım” dedi. (Iran International, 9 Eylül) 9 Eylül’de serbest bırakılan Marufiyan’ın ve avukatının “cinsel saldırı” iddialarına Yargı Erki’ne bağlı Mizen Haber Ajansı’ndan açıklama geldi: “Nazile Marufiyan geçtiğimiz günlerde medyada şiddet gördüğünü ve tacize uğradığını iddia etmişti ancak ne kendisinden ne de avukatından herhangi bir makama şikâyette bulunulmamış.” (Mizen Haber Ajansı, 7 Eylül)
Entehab Haber Ajansı’na erişim engeli
Devrim Muhafızlarına yakın Tesnim Haber Ajansı, 4 Eylül Pazartesi günü yayınladığı haberinde Basın Kanunu’nun 12. Maddesi gereğince “ulusal çıkarlara ve İran İslam Cumhuriyeti’nin dış politikasına aykırı” içerik ürettiği gerekçesiyle reformistlere yakın Entehab Haber Ajansı’na erişim engeli getirildiğini duyurdu. Entehab Haber Ajansı resmi Twitter hesabından erişim engeli kaldırılana ve adli süreç tamamlanana kadar herhangi bir paylaşımda bulunulmayacağını açıkladı. (Tesnim Haber Ajansı, 4 Eylül)
Erişim engeli, Entehab’ın yayınlamış olduğu beş dakikalık bir video klibin ve raporun ardından geldi. Raporda Reisi’nin dış politikada başarısız olduğunun ve özellikle “Doğu’ya Bakış” siyasetinin İran’ı “zayıf” bir konuma getirdiğinin, Rusya ve Çin’e olan bağımlılığı arttırdığının altı çiziliyor. Ve ekleniyor: “Bu politika İran’a, gelecek yıllarda onarılması mümkün olmayan bir hasar bırakacak.”
Hükümetin ilgili kararı tepkilere yol açtı. Pek çok İranlı, “arınma sürecinin” siyasi, ekonomik, sosyal, akademik vb. alanlardan medya ve habercilik sektörüne de sıçradığını ifade etti. Eski İletişim ve Bilgi Teknolojileri Bakanı Muhammed Cevad Azeri Cehrumi “Hükümet içinde önemli çatışma var ve bu çatışma büyük olasılıkla cumhurbaşkanı açısından yıkıcı olacak. Umarım bu çatışma cumhurbaşkanı tarafından hızlıca çözülür. Aksi takdirde bu tehlikeli kararın sorumluluğu yargıya yüklenecek. Halkın “düşman” medyaya itilmesine izin verilmemeli.” dedi. Reformist gazeteci Abbas Abdi: “Entehab Haber Ajansı’nın kapatılması, sınır ötesi medyayı güçlendirmeye ve medya otoritesini içeriden dışarıya aktarmaya yönelik bir adımdır.” diyerek İranlı diasporası konusunda hükümeti uyardı. Ayrıca sabık Merkez Bankası Başkanı Abdül Nasır Himmeti de şunları yazdı: “Hükümet ve ona bağlı medya gece gündüz yalan haber yayarken ve hükümeti eleştirenleri yok ederken, tanınmış ve yetkili bir medya kuruluşunun hükümeti eleştiren makaleler yayınladığı için kapatılması üzüntü vericidir.” Eski Cumhurbaşkanı Yardımcılarından İshak Cihangiri: "Reisi hükümeti 25 aydır hâlâ Kapsamlı Ortak Eylem Planını yeniden canlandırmaya çalışıyor ancak başarılı olamıyor. İstemediğinden değil, kapasitesi yok. Entehab Haber Ajansı da hükümetin dış politikasını eleştirdi. Hoşgörüsüz hükümet ise bunu yasakladı. Neden? Çünkü Şangay ve BRICS lolipopların kimsenin onları sevmeyeceği kadar tatsız olduğunu söyledi.” diye konuştu. (Khabar Online, 9 Eylül)
Ermenistan-Azerbaycan Gerilimi
Son zamanlarda Kafkasya’da yaşanan ve İranlı yetkilileri ciddi anlamda tedirgin eden gerginlikler, İran’ın Ermenistan ve Azerbaycan’a yönelik potansiyel politikalarını gözden geçirmesine neden oldu. Ermenistan ve ABD arasındaki ortak askeri tatbikatın ve Erivan’ın Batı ile kurduğu siyasi ilişkilerin derinleşmesi, görünüşe göre İran-Ermenistan ilişkilerinde bazı belirsizliklerin ortaya çıkmasına yol açıyor. Azerbaycan’ın Ermenistan’la ihtilaflı bölgelere askeri müdahalede bulunması durumunda İran’ın nasıl bir tavır alabileceğine dair farklı öngörüler var. (Iran Nuances, 10 Eylül) Ancak şu bir gerçek: Güney Kafkasya’daki her türlü istikrarsızlık ve çatışma, İran’ın jeopolitik perspektifini, stratejik ve milli çıkarlarını doğrudan etkilemekte. Bu nedenle İran’ın bölgede statükocu bir tavır sergilediğini ve iki ülke arasındaki gerilimi azaltmaya çalıştığını söylemek mümkün. İranlı bazı şahin siyasi analistler (bkz. Seyid Muhammed Merendi) Azerbaycan’ın egemenliğinin tesis edilmesini desteklediklerini ancak Ermenistan’ın egemenliğini zayıflatmaya yönelik hiçbir girişime de tolerans gösterilmeyeceğini ve İran’dan Erivan’a giden yolların kapatılamayacağını belirtiyor.
Sosyal medyadaki İranlı kaynaklar, İran’ın diplomatik temaslar aracılığıyla Azerbaycan’ı Ermenistan’ın güneyindeki Syunik bölgesinde olası bir saldırıya karşı uyardığını iddia etti. İddiaya göre, Azerbaycan, İsrail ve Türkiye ile koordinasyon halinde, Tahran’ın Bakü’ye karşı askeri müdahalesi durumunda B planını formüle etmek için harekete geçmiş durumda ve Ermenistan’a karşı askeri harekata hazırlanıyor. (Iran International, 9 Eylül) İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emirabdullahiyan, Türk mevkidaşı Hakan Fidan ile yaptığı görüşmelerde, İran-Ermenistan sınırının kapanmasına ve Kafkasya’da potansiyel jeopolitik değişimlere yol açacak her türlü politika ve plana karşı sert bir tavır alacakları konusunda uyarılarda bulundu. Bu bağlamda Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, 9 Eylül’de Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ile de görüştü ve son gelişmeleri değerlendirdi. (Tesnim Haber Ajansı, 9 Eylül)
Sabotaj planı
İran Savunma Bakanlığı 31 Ağustos’ta yaptığı açıklamasında İsrail’in üretim hatlarına kusurlu parçalar yerleştirerek füze programını sabote etmeye yönelik büyük bir planını çökerttiğini açıkladı. Son yıllardaki “en karmaşık güvenlik ve istihbarat operasyonlarından biri” ile çökertildiği iddia edilen plan, İslam Devrim Muhafızları İstihbarat Koruma Teşkilatı’nın gayretiyle gerçekleştirildi. İranlı bir savunma yetkilisi, söz konusu planın neredeyse on yıldır hazırlandığını ve engellenmemiş olsaydı yaklaşık 19 milyon dolarlık zarara yol açacağını iddia etti. Daha da önemlisi, bazı uzmanlar “Sabotaged components” olarak ifade ettikleri parçaların – ki bu ifade genellikle bir sistemin veya cihazın normal çalışmasını engellemek veya bozmak amacıyla bilinçli olarak hasar verilen veya değiştirilen parçaları ifade eder – Rus yapımı teçhizatlarla benzerliğine dikkat çekti. Eğer doğruysa bu durum Mossad’ın Moskova-Tahran arasındaki askeri tedarik zincirine sızdığını gösterebilir – ki bu da öngörülemeyen sonuçlar doğurabilir. İsrail iddialar hakkında yorum yapmazken, İran sık sık “küçük şeytan” olarak gördüğü İsrail’i savunma ve nükleer programlarını sürekli sabote etmeye çalışmakla suçluyor. (Amwaj Media, 4 Eylül)