Fars Dünyası: BRICS zirvesi, Çin yatırımı, Tehran Times skandalı
ABD merkezli tek kutuplu dünya düzenine karşı çıkan ve küresel ekonomiyi belirlemeye talip BRICS'in bir parçası olmak, İran’ın elini güçlendirecek ve ittifaklarını çeşitlendirmesini sağlayacak.
İran, ABD Başkanı Donald Trump’ın 2018’de nükleer anlaşmadan tek taraflı çekilmesinin ardından uygulamaya koyduğu “maksimum baskı” stratejisi çerçevesinde ağır yaptırımlarla karşı karşıya kalmıştı. Bu durum İran’da Hasan Ruhani gibi ılımlı pragmatik liderlerin Batı’ya karşı izlediği politikaların yanlış olduğu düşüncesinin muhafazakârlar arasında yaygınlık kazanmasına neden oldu. Muhafazakârlar Trump kadar Ruhani hükümetine de yüklendi, gelinen noktadan onları da sorumlu tuttu. İbrahim Reisi’nin cumhurbaşkanı seçilmesi akıllara daha şahin bir dış politika izlenileceğini getirmişse de yaptırımların ve pandeminin etkisi, yüksek enflasyon, işsizlik, toplumsal huzursuzluk vb. sebepler İran’ı uluslararası ilişkilerde müzakereci olmaya itti. Bu nedenle nükleer anlaşmanın yeniden yürürlüğe girmesi için yapılan görüşmeler çıkmaza girse de İran müzakere kapısını hep açık tuttu. Toplumsal mobilizasyonu sağlamak ve dış politikada caydırıcı olmak adına sürdürülen askeri tatbikatlar, günden güne geliştirilen yerli savunma sanayi teknolojisi ve keskin çıkışlar yapan Devrim Muhafızları komutanlarının aksine uluslararası ilişkilerde diplomasiyi kullandı ve denge politikası izlemeyi tercih etti. Bu durum İran’ın Çin ve Rusya gibi doğal müttefikleriyle ilişkilerini geliştirmesine ve Suudi Arabistan ile normalleşme sürecine girmesine imkân sağladı. BRICS üyeliği de aynı politikanın bir ürünü oldu. Şimdi, ABD merkezli tek kutuplu dünya düzenine karşı çıkan ve küresel ekonomiyi belirlemeye talip devletlerin oluşturduğu bu topluluğun bir parçası olmak, İran’ın elini güçlendirecek ve ittifaklarını çeşitlendirmesini sağlayacak.
Bu arada İran, Batı hegemonyasına karşı ittifaklarını çeşitlendirmekle kalmadı, istihbarat gücünü de devreye soktu. ABD’nin İran Özel Temsilcisi Robert Malley’nin güvenlik izninin neden iptal edildiğine dair kendisine sunulan bir belgenin Tehran Times’da yayınlanması Amerikan diplomatları ve analistler tarafından büyük bir skandal olarak değerlendirildi.
En nihayetinde İran’ın dış politikadaki müzakereci ve ılımlı tavrını iç politikada sürdürdüğünü söylemek zor, hatta neredeyse imkânsız. Mehsa Emini’nin ölüm yıl dönümü yaklaşırken İran üniversitelerinde öğrencilerine sahip çıkan öğretim üyeleri ihraç ediliyor, öğrencilere soruşturmalar açılıyor ve toplumsal muhalefet bastırılmaya çalışılıyor. Üniversitelerdeki eylemlerin bu kadar ciddiye alınmasının temelinde, devrimden önce dahi tüm toplumsal hareketlerin fitilinin öğrenciler tarafından ateşlenmiş olması yatıyor. Tahran Hükümeti yeni bir protesto dalgasıyla karşıya kalmamak için ağır önlemler almaya devam edecek gibi görünüyor.
BRICS üyeliği
İran yoğun diplomasi trafiğinin ardından kısa zamanda hem Şangay İş Birliği Örgütü’ne katıldı hem de BRICS Zirvesi’ne tam üye olmak üzere Johannesburg’daki BRICS Zirvesi’ne davet edildi. Tek kutuplu dünya düzenine meydan okuyan, hızla gelişen ve küresel ekonomiye toplu olarak yön vermeyi hedefleyen ülkelerin oluşturduğu bu topluluğa dahil olmak, İran için önemli bir dış politika atılımı olarak değerlendirildi.
ABD’nin 2018 yılında nükleer anlaşmadan tek taraflı çekilmesi üzerine ağır yaptırımlarla karşı karşıya kalan İran bir süredir “ılımlı” ve “yapıcı” bir dış politika izleyerek bölgede hem “normalleşme” hem de “bölgesel aktörlerle ittifak çemberini genişletme” eğilimindeydi. Orta Doğu’daki askeri gücünü frenleyen, Suudi Arabistan ile buzları eriten, Asya-Pasifik ülkeleriyle bağlarını güçlendiren İran’ın BRICS üyeliği de İbrahim Reisi hükümetinin izlediği başarılı dış politikanın somut bir kazanımı olarak görüldü.
Dışişleri Bakanı Emir Abdullahiyan, önceki ay Güney Afrika’ya yaptığı gezi sırasında “İran’ın çok taraflılığı güçlendirmek üzere BRICS ülkeleri arasına katılmayı umduğunu” dile getirmişti. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kenani ise “BRICS üyeliği, İran’ın kendisiyle iş birliği yapmaya istekli ülke ve şirketlerle bağlarını güçlendirme isteği çerçevesinde geliştirdiği stratejik bakış açısıyla ilişkilidir” açıklamalarında bulundu. İçerden gelen tepkilere bakılacak olursa, müesses nizam söz konusu üyelikten oldukça memnun. Birçok yetkili BRICS üyeliğini yaptırımların etkisini kırmak ve uluslararası izolasyonun başarısız olduğunu kanıtlamak adına atılmış önemli bir adım olarak yorumluyor. (Fars Haber Ajansı, 26 Ağustos)
Tehran Times skandalı
Geçtiğimiz Temmuz ayında Tehran Times, ABD’nin eski İran Özel Temsilcisi Robert Malley’nin güvenlik izninin 21 Nisan’da askıya alındığını bildirmişti. Genel yayın yönetmeni doğrudan Devrim Rehberi Hamaney tarafından atanan ve uzun süredir radikallerin kontrolünde olan Tahran merkezli günlük gazete Tehran Times, Malley’nin üç ulusal güvenlik kuralını ihlal ettiği gerekçesiyle güvenlik izninin askıya alındığını iddia eden önemli bir belge yayınladı.
Malley’nin durumu konusunda yaşanan belirsizlik, pek çok yetkilinin Biden yönetimine öfkelenmesine neden oldu. Özellikle Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Michael McCaul, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’a bir mektup göndererek Malley hakkında açıklamada bulunulmasını istedi. McCall: “Eğer son derece hassas veya gizli bilgileri yabancı düşmanlarımıza (İran veya Rusya gibi) sızdırdıysa, bu vatana ihanet olarak kabul edilir.” dedi. Ancak Biden yönetimi Malley konusunda ağzını sıkı tutmaya kararlıydı.
Tehran Times tarafından ele geçirilen belgenin 21 Nisan’da Diplomatik Güvenlik Bürosu, Personel Güvenliği ve Uygunluk Ofisi Direktörü Erin Smart tarafından Malley’e verildiği iddia ediliyor. Belgede Malley’nin güvenlik yetkisinin devam etmesinin ABD’nin ulusal güvenlik çıkarlarıyla bağdaşmadığı belirtiliyor. Bu bağlamda Smart, Malley’ye “Sizinle ilgili olarak ciddi güvenlik endişeleri taşıyan ve Ulusal Güvenlik Yargılama Yönergelerinin E (Kişisel Davranış), K (Korunan Bilgilerin Kullanılması) ve M (Bilgi Teknolojilerinin Kullanımı) maddeleri kapsamında diskalifiye edici olabileceğini düşündüğümüz bilgiler aldık.” dedi. Sonrasında Malley’den bina kimlik kartını, devlet tarafından verilmiş tüm kimlik belgelerini ve diplomatik pasaportunu teslim etmesini istedi. (Tehran Times, 27 Ağustos)
Bu belge, Tehran Times’ın ortaya çıkardığı ilk belge değildi. Zira gazetede, 24 Temmuz’da Malley’ye ait bir ses kaydı –ki kayıtta İran ile nükleer anlaşmayı imzalasak dahi yaptırımlara ve baskıya devam etmeliyiz diyordu– ve 13 Ağustos’ta Mehsa Emini’nin ölümünün ardından başlayan protestolarda Amerika’nın rolü olduğunu iddia eden bir belge de yayınlanmıştı.
Bu arada reformcuların Malley konusundaki tutumu oldukça dikkat çekici. Haberin yayınlanmasının ardından İran’daki bazı reformistler, İran içindeki bir kliğin onu açık ettiğini iddia etti. Ancak Tehran Times gazetesi, ABD’nin Malley’nin de içinde olduğu bir ekip ile İran’daki protestolara müdahale etme planının ortaya çıkarılmasının ve Malley’nin ses kaydının paylaşılmasının ardından onun hala İran’ın çıkarlarına uygun davrandığını düşünen kimsenin kalmadığını vurguluyor. (Fars Haber Ajansı, 15 Ağustos)
Çin’in İmam Humeyni Havalimanı yatırımı
Üst düzey bir ulaştırma bakanlığı yetkilisine göre İran, en büyük uluslararası havalimanını geliştirmek üzere Çinli bir şirketle 2,5 milyar euro değerinde bir anlaşma imzaladı. Ancak İran ödemeyi ham petrolün mali kaynaklar, ekipman ve teknik hizmetlerle takas edilmesine olanak tanıyan bir takas mekanizması kullanarak yapacak. Proje muhtemelen Eylül ayının sonunda başlayacak ve havalimanının güneyinde yer alan 410.000 hektarlık alanda gerçekleştirilecek.
İran, söz konusu havalimanını uluslararası bir havacılık merkezi haline getirmek için büyük genişleme projeleri planladı ancak bu projelerden bazıları son yıllarda özellikle ABD’nin ülkeye uyguladığı yaptırımlar nedeniyle durmuştu. (Mehr Haber Ajansı, 27 Ağustos)
Hocalara tasfiye, öğrencilere soruşturma, sınıflara cinsiyet ayrımı
Mehsa Emini protestolarından sonra öğrencileriyle dayanışma gösteren birçok öğretim üyesi ihraç edildi, tutuklandı, görevden uzaklaştırıldı veya erken emekliye zorlandı. Reformist Etemad gazetesi, Reisi yönetimindeki 13. hükümetin göreve geldiği günden bu yana kendi iradeleri dışında görevlerinden alınan 52 profesörün ismini yayınladı. Aynı gazete geçtiğimiz hafta, Ahmedinecad, Ruhani ve Reisi hükümetlerinde üniversitelerden ihraç edilen toplam 157 üniversite profesörünün olduğunu da duyurmuştu. (Etemad Gazetesi, 31 Ağustos)
İhraç edilen hocalardan biri de Amine Ali idi. Ali, Allame Tabatabi Üniversitesi’nden ihraç edildikten sonra yayınladığı açık mektupta şunları vurguladı: “Biz hocalar hükümetlere itaatkâr olamayız ve olmamalıyız.”
Üniversite profesörlerinin ihraç dalgası karşısında tepkiler büyürken, öğrencilere de disiplin soruşturmaları ve davalar açılmaya devam ediyor. Emir Kebir Üniversitesi’nde 200’e yakın öğrenci hakkında disiplin soruşturması açıldığı, hakkında dava açılan öğrenci sayısının 400’ün üzerinde olduğu ve ülke genelinde disiplin kurullarına çağrılan öğrenci sayısının ise 2843’ü bulduğu söyleniyor.
İran Öğrenci Birliği Konseyi, 27 Ağustos’ta Meşhed’deki Firdevsi Üniversitesi’nin Kültür ve Sosyal İşlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Ebulfezl Gaffari’nin Matematik Fakültesi Dekanına gönderdiği genelgenin fotoğrafını yayınladı. Genelgede Gaffari, İran Kültür Devrimi Yüksek Konseyi’nin eğitim kurumlarında İslami kurallara uyulmasını zorunlu kılan ve sınıflarda kız ve erkek öğrencilerin ayrılmasını onaylayan bir kararına atıfta bulunuyor.
Öğrenciler uygulamaya tepki gösterirken Gaffari kararın yeni olmadığını Kültür Devrimi Yüksek Konseyi tarafından 28 Temmuz 1987 tarihli toplantısında alınan kararı hatırlatma niteliği taşıdığını ifade etti. Buna göre “bir üniversitede kadın ve erkek sınıflarının ayrılması mümkünse, bütçe ve eğitim kalitesi açısından bir sorun teşkil etmiyorsa sınıfların ayrı olması gerekir” notu vurgulanmış oldu.
Üniversitelerde de karma eğitime son verilmesi İran’daki muhafazakârlar arasında uzun süredir tartışılan bir konu. Kırk yıldır üniversitelerin çeşitli bölümlerinde cinsiyet ayrımcılığına dayanan politikalar uygulanması öğrenciler arasında protestolara neden oluyordu. Hatta 80’li yıllarda üniversiteler, kız ve erkek öğrencileri ayıracak şekilde sınıfların perdeyle bölündüğü bir sistemi uygulamaya başlamış, bu tedbir o zamanlar Cumhurbaşkanı ve şimdilerde ise İran’ın Devrim Rehberi olan Ali Hamaney’in muhalefetiyle karşılaşmıştı. (Radyo Ferda, 29 Ağustos)