Fars Dünyası: İslam Emirliğinin kuruluşunun ikinci yılında Afgan kadınlar eğitim hakkı için direnmeye devam ediyor
Altıncı sınıfın üzerindeki kız çocukları eğitimden men edildi. Ortaöğretimdeki yasaklar üniversitelere de sıçradı. Bir sonraki duyuruya kadar Afgan kadınların ülkedeki üniversitelere girişleri yasak.
İran ve Afganistan’da kadın hakları tehlikede. Süregelen uygulamalar ve yeni yasa tasarıları kadınların kamusal hayattaki varlığını tehdit ediyor. Afgan kadınlar Taliban’ın Afganistan’daki yönetimi ele geçirişinin ikinci senesinde haklarının iyileştirilmesini ve eğitim hayatına geri dönmeyi beklerken, İranlı kadınlar “Tesettür ve İffetin Teşvikiyle Ailenin Korunması” yasa tasarısının meclisten geçmesi halinde çok daha sert cezalarla karşı karşıya kalmaktan korkuyor. İran’daki kısıtlamalar ve cezalar kadınları olduğu kadar erkekleri de tehdit ediyor. Bu konuda İranlı yönetmen Saeed Roustayi’nin aldığı ceza ülkemizde de günlerce konuşuldu ve uluslararası toplum tarafından muhataplara “sinemacıların, sanatçıların, akademisyenlerin, gazetecilerin ve kamu yararını gözeten birçok meslek grubunun caydırıcı cezalarla terbiye edilmemesi” hususunda açık çağrılarda bulunuldu. Ancak uluslararası ilişkiler “demokratik değerlerin gölgesinde” geliştirilmeye devam etti. Afganistan uluslararası sisteme her geçen gün biraz daha entegre edilirken İran ve ABD arasında imzalanan esir takası anlaşması çerçevesinde Güney Kore Merkez Bankası, İran’a ait altı milyar dolarlık fonu İsviçre’ye transfer etti.
İşte Farsça basında bu haftanın öne çıkan haberleri…
Afgan kadınların eğitim için verdiği mücadele
Afganistan’da Taliban’ın Kabil merkezli İslam Emirliği’ni yeniden kurmasının üzerinden iki yıl geçti. Emirlik kurulduğunda diğer ülkelerle barışçıl ilişkiler kurulmak istendiğinin, ılımlı ve kadın haklarına saygılı bir politika izlenileceğinin sinyalleri verilmişse de Afgan kadınlar Eylül 2021’den bu yana türlü kısıtlamalarla karşı karşıya kaldılar. ABD Barış Enstitüsü'nün (USIP) raporuna göre, Afganistan’da kadın ve kız çocuklarına karşı yetmişten fazla kısıtlayıcı kararname çıkarıldı. Bunlardan biri de eğitim öğretim haklarının askıya alınmasıydı. (Tolo News, 15 Ağustos)
Taliban Afganistan’da kontrolü ele geçirir geçirmez 12 Eylül 2021’de karma eğitime son verdiğini açıklamıştı. Önce kız çocuklarının İslami kıyafet yönetmeliğine uygun şekilde giyinerek yalnızca kadın veya yaşlı erkek öğretmenlerden ders alabileceklerini duyurdu. Ardından daha da ileri giderek ve kız çocuklarının eğitim alabilecekleri tesislerin yetersizliğini gerekçe göstererek kız ortaokullarının kapatılması talimatını verdi. Buna göre altıncı sınıfın üzerindeki kız çocukları eğitimden men edildi. Ortaöğretimdeki yasaklar üniversitelere de sıçradı. Bir sonraki duyuruya kadar Afgan kadınların ülkedeki üniversitelere girişleri yasaklandı. Böylece Afganistan’da kız çocuklarının ve kadınların eğitim hakkı sadece ilköğretimle sınırlandırılmış oldu.
Eğitime erişimin sınırlandırılması küresel tepkilere yola açtı. Çok sayıda ülke bu konuyu, dünya ile Afganistan arasında büyüyen uçurumun ana nedeni olarak nitelendirdi. BM Küresel Eğitim Elçisi Gordon Brown, salı günü yaptığı açıklamada “Afgan kız çocuklarının eğitim görmemesi ve Afgan kadınların istihdam edilmemesinin cinsiyet ayrımcılığı olduğunu, insanlığa karşı suç sayılması gerektiğini ve Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından sorumluların yargılanması gerektiğini” ifade etti.
Yetkililer daha önce bu yasağın nihai olmadığını ve bu konudaki çalışmaların sürdüğünü söylemişti. İslam Emirliği sözcüsü Zabihullah Mücahid, “reforma ihtiyaç duyan sorunlar olduğunu inkâr etmiyoruz” demişti. Ancak henüz kadınların beklediği o duyuru gelmedi. (Tolo News, 16 Ağustos)
Taliban Yüksek Öğrenim Bakanlığı yetkilileri, bir yılda beş yüz ellisi İslam tarihi ve kültürü uzmanı olmak üzere 850 üniversite profesörünü işe aldıklarını açıkladı. Bu uygulamanın amacı dinî ilimlerin kapasitesini yükseltmek ve Afganistan’ın tüm bölgelerinde “kapsamlı dinî uzmanlıklar” oluşturmak. Ancak yetkililer, bu program kapsamında üniversitelerin yeniden kız öğrencilere açılmasıyla ilgili herhangi bir şey söylemedi. (Afganistan International, 21 Ağustos)
Başörtüsü yasa tasarısının 39 maddesi komisyondan geçti
İran’da Ahlak Polisi tarafından gözaltına alındıktan sonra hayatını kaybeden Mehsa (Jina) Emini’nin ölümünün ardından başlayan ve rejim karşıtı gösterilere dönüşen eylemlerde, İranlı kadınların başörtülerini çıkarıp sallamaları veya yakmaları artık alışık olduğumuz bir pratik haline geldi. Kamusal alanda gittikçe artan bu sivil itaatsizlik eylemlerine karşı hükümet harekete geçti. Aylardır üzerinde çalışılan yasa tasarısı, İranlı kadınları çok daha zor günlerin beklediğinin habercisi…
İran’da “Tesettür ve İffet Kültürünün Teşvik Edilerek Ailenin Korunması” adıyla bildiğimiz yasa tasarısı son günlerde İran medyasının da gündeminde. Reformculara yakın Etemad Gazetesi’nde yayınlanan habere göre tasarının 39 maddesi Hukuk ve Yargı Komisyonundan geçmiş bile.
Günler önce yapılan kapalı oturumda anayasanın 85. maddesi gereğince (72. maddesi ile uyumlu olmak kaydıyla) yasa yapma yetkisi meclisin alt komisyonlarından birine, Hukuk ve Yargı Komisyonuna verilmişti. On bir üyeli bu komisyonda, meclis iç tüzüğüne göre, üyelerin 2/3 oyuyla hazırlanan kanun geçirilebilir. Bu arada küçük bir not, komisyon üyelerinin çoğu aşırı radikallerden oluşuyor. Ruhani önderliğini 2021 yılında hayatını kaybeden Ayetullah Muhammed Taki Misbah Yezdi’nin yaptığı Payidar Cephesi’ne de yakın isimler.
Etemad Gazetesi, şimdiden (iki gün içinde) tasarının 39 maddesinin onaylandığını yazıyor. 70 maddelik tasarının tamamının onaylanması ve bir süreliğine yürürlüğe girmesi bekleniyor. Bu durumda kadınları çok daha zor günler bekliyor. Zira tasarının; tırnak uzatmanın, manikür ve pedikür yaptırmanın yasaklanması, üniversitelerde ve okullarda çarşaf giymenin zorunlu kılınması, okullarda din adamı istihdamının desteklenmesi ve Besic’lere (gönüllü milisler) şok tabancası ve biber gazı taşıma izni verilmesi gibi birtakım yeni kısıtlamaları içerdiği söyleniyor.
Şu ana kadar bu tasarıyı oluşturan maddelerden hangisinin onaylandığı veya onaylanacağı belli değil. Hukuk ve Yargı Komisyonunda, üzerinde mutabakata varılan 39 maddenin hangileri olduğu henüz bilinmiyor. Etemad Gazetesi, uzun bir süredir kimsenin tek başına sorumluluk almak istemediği yasa tasarısı konusunda nihayet üç erkin (yasama-yürütme-yargı) devreye girdiğini ve tasarı yasalaştıktan sonra da uygulama konusunda artık bu sorumluluğu paylaşacaklarını yazdı. Burada sorumluluğun tek bir organda değil tamamıyla devletin tüm organları, yapıları, kurum ve kuruluşları tarafından alındığı, onaylanacağı ve uygulanacağı belirtiliyor. Bunun temel amacı faturanın tek bir organa veya kuruma kesilmesini önlemek gibi duruyor. Böylece Reisi hükümetine gelen tepkiler absorbe edilmiş ve İslami normların tüm devlet aygıtları tarafından sahiplenileceği ve korunacağı iddiası da güçlendirilmiş olacak (Etemad Gazetesi, 20 Ağustos)
'Milli Sinema' eğitimi
İran rejimi, 75. Cannes Film Festivali’nde FIPRESCI ödülü kazanan ve Türkiye’de başarılarıyla adından sıkça söz ettiren “Leyla’nın Kardeşleri” filminin yapımcısı ve yönetmeni Saeed Roustayi’yi, “rejim karşıtı propaganda yapmak” suçlamasıyla altı ay hapis cezasına çarptırdı. Ceza kapsamında Roustayi ve yapımcı Cevad Noruzbegi 6 aylık cezalarının yirmide birini yani 9 günü cezaevinde geçirecek, beş yıl sinema faaliyetleri ile uğraşmayacak ve Şii İslam’ın kalelerinden sayılan Kum şehrinde “Yerli, millî ve ahlakî sinema eğitimi” alacak. (Entehab Gazetesi, 15 Ağustos)
İran Sinema Yönetmenleri Birliği konuyla ilgili Instagram hesabında yaptığı paylaşımla kararı kınadı ve “İran sinema tarihindeki en garip mahkeme kararı” ile karşı karşıya olduklarını ifade etti.
Takas anlaşmasının 6 milyar dolar değerindeki meyvesi
İran ve ABD arasında imzalanan esir takası anlaşmasına göre, Biden yönetiminin İran petrolünün Güney Kore’deki satışından elde edilen ve yaptırımlar çerçevesinde dondurulan 6 milyar dolarlık varlığı serbest bırakması bekleniyordu. Bunun karşılığında Evin Hapishanesi’nde “casusluk” suçlamasıyla tutulan beş çift uyruklu İran-ABD vatandaşı ülkelerine dönebilecekti. Bu doğrultuda paranın Katar’da İran’ın da ulaşabileceği bir hesaba gönderilmesine karar verildi.
20 Ağustos’ta Güney Kore medyası, ülke bankalarında dondurulmuş olan İran’a ait varlıkların takas ve transferi kapsamında yaklaşık 6 milyar dolar değerindeki fonun İsviçre Merkez Bankası’na aktarıldığını duyurdu. Bu doğrultuda İsviçre Merkez Bankası, elindeki 6 milyar dolarlık won’u döviz piyasasında önce dolara, ardından euroya çevirmeyi planlıyor. Yonhap Infomax’ın ismi açıklanmayan bir döviz piyasası kaynağına dayandırdığı haberine göre, önümüzdeki beş hafta boyunca her gün yaklaşık 300 milyar won (223,85 milyon dolar) ila 400 milyar won’un dönüştürülmesi planlanıyor. İran’ın resmi haber ajansı ISNA, Güney Kore Maliye Bakanlığı’nın konunun hukuki ve diplomatik hassasiyeti sebebiyle yorumda bulunmayı reddettiğini yazdı. (ISNA Haber Ajansı, 21 Ağustos)
Yedi yıl aradan sonra tarihi fotoğraf
İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Emir Abdullahiyan, Suudi Arabistan’daki istişarelerinin devamında Cidde’de Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile bir araya geldi. Bu fotoğraf, Abdullahiyan ile Muhammed bin Salman’ın yan yana verdiği ilk kare olması bakımından oldukça önemli.
Taraflar bölgesel ve uluslararası gelişmeler hakkında üç buçuk saat boyunca verimli bir görüşme gerçekleştirdi. Fars Haber Ajansı’na göre Riyad’daki yeni büyükelçisi Ali Reza İnayeti de bu görüşmede hazır bulundu. Abdullahiyan, Suudi Arabistan ile normalleşme kapsamında bir gün önce de mevkidaşı Faysal bin Ferhan ile görüşmüştü. Abdullahiyan, Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz’in resmi daveti üzerine, Riyad’ı uygun bir zamanda ziyaret edeceğini açıkladı. Taraflar arasındaki bu diplomatik gelişmelerin, Orta Doğu’daki vekalet savaşlarının sonuçlandırmasında etkili olacağı söylenebilir. (Fars News, 18 Ağustos)