Faruk Bildirici: 'Terörist Hafter' gitti, 'lider Hafter' geldi!

Medya dilinin devletin izlediği resmi politikayla birlikte dönüştüğünü yazan Faruk Bildirici, "Medyanın dili rüzgar gülü gibi, siyasi iktidarın politikası ne yöne üflerse o yöne dönüyor" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Medya ombudsmanı Faruk Bildirici, medyanın kullandığı dilin devletin izlediği resmi politikayla birlikte dönüştüğünü ve bunun bir örneğinin Libya konusunda yaşandığını belirtti. 'Medya rüzgar gülü gibi; "Terörist Hafter" gitti, "Lider Hafter" geldi' başlıklı yazısında, “Çok değil, kısa zaman öncesine kadar Türkiye, Libya'daki iç savaş sırasında doğudaki güçlerin lideri olan General Halife Hafter’i ‘terörist’ ve ‘darbeci’ olarak görüyordu" diyen Bildirici, son dönemde söz konusu tavrın değiştiğini kaydetti. Bildirici, şu ifadeleri kullandı:

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Libya ve Hafter hakkındaki sorulara “Ben bu noktada bir teröristle asla masaya oturmam, masaya oturulmasına da müsaade etmem” yanıtını veriyordu.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da Hafter tarafını “gayrimeşru güçler” diye anıyordu açıklamalarında. Hatta Çavuşoğlu, Hafter’i Atina’ya davet eden Yunanistan’ı “Libya’ya barış getirme çabalarını sabote etmek”le suçluyordu.

Oysa Birleşmiş Milletler’in girişimiyle 2015’te hazırlanan Libya Siyasi Anlaşması’nda Trablus’taki Başkanlık Konseyi ve Ulusal Mutabakat Hükümeti yürütme organı, Tobruk’taki Temsilciler Meclisi de yasama organı olarak kabul ediliyordu. Bu nedenle iki taraf da meşru organlardı.

...

Son aylarda bu tavır değişmeye, Hafter güçlerine karşı daha farklı bir dil kullanılmaya başlandı. Geçen hafta da Libya’nın doğusundaki Libya Temsilciler Meclisi’nin Başkanvekili Fevzi El-Nuveyri ve beraberindeki heyet Ankara’ya geldi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından da kabul edildi.

Hafter’e ilişkin sessizce yürütülen bu politika değişikliği, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun önceki gün düzenlediği basın toplantısında açıkça dile getirildi. Çavuşoğlu, Libya heyetinin Ankara ziyaretini anımsatan gazeteciye özetle şu yanıtı verdi:

“Biz hiçbir zaman Libya’da ayrımcılık yapmadık. Meşru hükümetlerle iş birliği içinde çalıştık. Biz başından beri bu anlayış içinde olduk. Fakat nedense doğu tarafı Türkiye'ye biraz mesafeli oldu. Çünkü onların gündemi farklıydı.

Akile Salih birkaç defa Türkiye'ye gelmek istedi. Davet ettik, tarihler belirlendi, sonra vazgeçti. Hafter de bir kere gelmek istedi. Bir şartla gelmek istedi o da Sayın Cumhurbaşkanımızla görüşürsem diye. Sayın Cumhurbaşkanımız, Cumhurbaşkanı Yardımcımız Fuat Oktay ve Dışişleri Bakanı olarak bana ‘Siz görüşün. Çünkü Hafter benim muhatabım değil. Ülkede yetkili bir kişi değil’ dedi. Ama Hafter o zaman gelmedi. Gelseydi biz onunla da görüşmeye hazırdık.”

Bir yıl kadar önce Hafter’in Atina’ya gidişini “düşmanlık” olarak nitelendiren Çavuşoğlu, aynı kişinin Ankara’ya gelebileceğinden söz ediyordu. Bu büyük bir değişimdi ama Çavuşoğlu sanki hep böyle bir tavır içindeymiş gibi olağan bir dille anlatıyordu bunu.

Basın toplantısını izleyen gazetecilerden de bu politika değişikliğine dikkat çeken, Hafter’in bir zamanlar “terörist” olarak nitelendirildiğini hatırlatan olmadı. Hatta Çavuşoğlu’nun basın toplantısı haberlerinin çoğunda Hafter ile ilgili sözleri yer almadı bile…

Basın toplantısının bu bölümü Anadolu Ajansı’nın haberi dışında internet medyasında ilgi görmediği gibi basılı medya da daha çok Ermenistan konusunu öne çıkardı. Hafter hakkındaki sözler, Hürriyet ve Milliyet’te bir kutu olarak aktarıldı.

Medya, daha kısa süre öncesine kadar haberlerde “terörist” ve “darbeci” olarak tanımlanan Hafter’in Ankara ziyaretinden söz edilmesine şaşırmamıştı bile! Böyle bir ziyaret olağan karşılanmış, Libya politikasında bir değişiklik olduğu bile vurgulanmamıştı.

YAZININ TAMAMI