Faruk Çayır: İktidarın internet yasa teklifi, AK Partilileri de etkileyecek
İktidarın “Dezenformasyonla mücadele” adını verdiği sosyal medya teklifinde sona gelindi. AB’yi referans aldığı savunulan teklife uzmanlardan uygulamada farklar olacağı yönünde itiraz var.
ANKARA - AK Parti’nin uzun süredir üzerine çalıştığı sosyal medya yasa teklifine bayramdan sonra son şeklinin verilip Meclis tatile girmeden önce çıkarılması hedefleniyor. İttifak ortağı MHP ile birlikte yürütülen çalışmanın içeriği merakla beklenirken AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal, Avrupa Birliği ve ABD’deki düzenlemelere dikkat çekti.
Çalışmanın çerçevesi ile ilgili açıklama yapan Ünal, Avrupa Birliği’nin 23 Nisan 2022’de kabul ettiği, ‘Dijital Hizmetler Yasası'nı, Meclis’e getirecekleri yasa teklifine aynen ekleyeceklerini söyledi, “Dijital platformlarda dezenformasyon önlenecek ve platformların algoritmalarının şeffaflığı artırılacak” dedi.
‘AB’NİN DEZENFORMASYONA BAKIŞI İLE TÜRKİYE’NİN BAKIŞI ARASINDA FARKLAR VAR’
Avrupa Parlamentosu ve AB Konseyi’nin resmi onayı olmadan yürürlüğe girmeyecek bu yasayla ilgili konuşan Alternatif Bilişim Derneği Başkanı Faruk Çayır, AB’nin tek pazar anlayışına sahip olduğu için üye ülkelerdeki medyaları da kapsayacak şekilde yasayı ele aldığını, daha çok nefret söylemi, çocukların korunması gibi amaçlarla teklifin hazırlandığını, özellikle yasanın yükselen ırkçılığa karşı adım atma çabasını içerdiğini söyledi. Çayır, AB’nin dezenformasyona bakışı ile Türkiye’nin bakışı arasında farklar olduğunu söyledi.
AB’nin Dijital Hizmetler Yasası’nın Türkiye’de çok farklı bir şekilde yorumlanarak uygulanabileceği uyarısında bulunan Çayır, özellikle sosyal medya mecralarında dile getirilen ‘Hiciv ve parodi’ içeriklere yönelik tümden bir engelleme riskine dikkat çekerek şunları söyledi:
“Örneğin siz ‘128 Milyar dolar nerede’ diye soramayacaksınız. Çünkü, ‘kamuya zarar veriyor bu soru’ diyerek bu tarz ifadeler sosyal medyada yayılamayacak. Genel anlamda hükümeti eleştiren şeylere izin verilmeyecek. Şu anda işleyen sansür mekanizması, ‘Dezenformasyon’ denilerek ‘Tamamen kapatalım’ gibi bir anlayışa gidecek.”
'10 KİŞİLİK TERÖR ÖRGÜTÜ OLUŞTURULABİLİR'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ekim 2021’de sosyal medyaya dair bir düzenleme hazırlığını kamuoyuna duyurmuş ve ‘yalan terörü’ ifadesini kullanmıştı. Erdoğan’ın bu sözünü hatırlatan Çayır’a göre sosyal medyaya dair düzenleme bu bakış açısını yansıtıyor ve “terör” ile ilişkilendirilen içeriklerin yaptırımı da bu çerçevede hazırlanıyor. Bir paylaşımı 10 kişinin retweet ettiği, içeriğin de “Yalan terörüyle” ilişkilendirildiği durumların açığa çıkabileceğini belirten Çayır, “10 kişilik terör örgütü oluşturulabilir. Bu yasa geçtiğinde böyle bir tehlike açığa çıkabilir” dedi.
Türkiye gibi yetkinin bir kişide olduğu ülkelerde, “Bu yalan haberdir, dezenformasyondur” tanımlamasının da bir kişi tarafından yapılabileceğini söyleyen Çayır, “Yargı bağımsızlığı da söz konusu olmadığı için bunun denetim yolları nasıl yapılacak? Cumhurbaşkanı, gazetecinin yazdığı bir haberle ilgili ‘Bu dezenformasyon içeriklidir’ diye mahkemeye başvurdu diyelim. Hangi hâkim bu içeriği kaldırmayacak” diye sordu.
‘BU ZAMANA KADAR KAYDEDİLEN VERİLERE NE OLACAK?’
AB Dijital Hizmetler Yasası’nı referans olarak gösteren AK Partili Ünal yasanın, büyük teknoloji şirketlerinin kontrolsüz gücünü etkin bir şekilde frenlenmeyi amaçladığını söyledi. Şirketlerin gücünün sınırsız olmadığını, çok sınırlı da denemeyeceğini söyleyen Çayır’a göre AB şirketlerden özetle, kişilerin verilerini kullanmamasını istiyor ve gizlilik ayarlarının hepsinin açık olmasını talep ediyor. Bu adımın olumlu olduğunu söyleyen Çayır’a göre şirketlerin bunu nasıl yapacağı ise bilinmiyor, çünkü şirketler bu veriler üzerinden varlıklarını devam ettiriyor ve bu verileri satarak, veriler üzerinden reklam alarak varlıklarını sürdürüyor.
Yasa teklifini hazırlayanların, “Bu zamana kadar kaydedilen verilere ne olacak”, “Devletlerin kendi kaydettikleri verilerin akıbeti ne olacak” sorularına yanıt vermediğini belirten Çayır, devletin hangi verileri kaydedip kaydetmeyeceğine dair bir düzenlemenin ortada olmadığını söyledi.
‘DENETİMİ ŞİRKETLERİN ÜZERİNE BIRAKIRSANIZ İNTERNET HABERCİLİĞİNİ BİTİRMİŞ OLURSUNUZ’
Faruk Çayır, platformların bildirilen “yasa dışı ürün” veya “hizmet içeriğini” hızla kaldırmak zorunda kalacağı bir uygulamayı hayata geçireceklerini belirten AK Partili kurmayların bu sözlerine de itiraz etti.
AB’nin yasasının temelinde “Önce uyar, sonra kaldır” şartının yattığını, sosyal mecralara 12 saat gibi bir süre verildiğinde gelecek olan binlerce şikâyetin hemen incelenemeyeceğini ifade eden Çayır, “Sosyal medya platformları büyüdükçe bunun önünün alınması mümkün değil. Denetleme mekanizmaları içerik olarak olsun ama bu da sansüre götürmesin. Türkiye’de haberciliğin en önemli mecrası sosyal medya. Bu denetimi şirketlerin üzerine bırakırsanız internet gazeteciliği ve haberciliğini bitirmiş olursunuz” diye konuştu.
‘ULUSLARARASI MEDYA SAHİPLERİ TÜRKİYE’DEN ÇEKİLMEYE BAŞLAYACAK’
İktidarın üzerinde çalıştığı teklifte internet medyası ile ilgili düzenlemelerin de yer alması bekleniyor. İnternet medyasının basın kanununda tanımlanması ve bu sektörde çalışanların basın kartı alabilmesi gibi yeni adımlara karşılık Çayır, özellikle ‘dezenformasyon’ üzerinden gazeteciliğin ve haber içeriklerinin sansürlenebileceği görüşünde.
Ukrayna ile Rusya arasında başlayan çatışmaların ardından Rusya’da da benzer bir uygulamanın hayata geçirildiğini, “dezenformasyon” düzenlemesinin ardından birçok haber içeriğinin engellendiğini hatırlatan Çayır, “CNN, BBC gibi uluslararası gazeteler Rusya’dan çekildi. Aynı şeyin Türkiye’de de olacağını, uluslararası medya sahiplerinin ve gazetecilerin Türkiye’den çekilmeye başlayacağını düşünüyorum” dedi.
‘YASA TEKLİFİNİN HIZLI BİR ŞEKİLDE GETİRİLMESİNİN AMACI SEÇİM’
Alternatif Bilişim Derneği Başkanı Çayır, AK Parti ve MHP’li isimlerin uzun süredir bu yasa teklifine çalıştığını, meslek örgütü ve temsilcilerinden görüş alınmadığını, siyasi aktörlerin merkezde olduğu teknik bir konunun sonuçlarının da siyasi olmaktan öteye geçemeyeceğini söyleyerek, “Bir düzenleme yapılıyor ve bunu nasıl yapacakları kervan yolda düzülür hesabı oluyor. Önce düzenleme çıkıyor ona göre de teknik altyapıyı kurmaya çalışıyorlar ama başaramıyorlar” dedi.
Sosyal medyaya dair yasa teklifinin “hızlı bir şekilde” Meclis’e getirileceği söylemlerini de seçime dönük bir hamle olarak nitelendiren Çayır, “Ekonomik olarak, siyasal olarak gerilemeye doğru giden bir iktidar var. Ekonomiyle ilgili yapılan eleştirileri kaldırmak için de bir yöntem bu. Siyasal eleştirilere ilişkin içeriklerin dolaşımını hızlı bir şekilde kaldırmayı amaçlıyorlar” diye konuştu.
AK Parti ve MHP ortaklığında hazırlanan kanunun yasalaştığı tabloda, bu iki partinin muhalefete düştüğü durumda ne olacağı sorusunun yanıtlanması gerektiğini, aynı zamanda değişiklikten AK Parti’ye oy veren seçmenlerin de olumsuz etkileneceğini söyleyen Çayır, “Bunu görmüyorlar. Günü kurtarmak ve seçim odaklı yaklaşıyorlar. Sosyal medya platformları, bildir uyar mekanizmasında AK Parti iktidarının içeriklerini de trollerin içeriklerini de engelleyebilecek” dedi.
‘HER GELEN TEKLİF, ‘MUHALİF OLAN HER ŞEYİ ENGELLEYELİM’ BAKIŞ AÇISINI TAŞIYOR’
AK Parti’nin sosyal medya alanına dair bir önceki adımının, sosyal ağ sağlayıcılarının Türkiye’de temsilci bulundurması ve unutulma hakkı gibi yeni kurallar getiren düzenleme olduğunu hatırlatan Çayır’a göre o dönem dile getirdikleri eleştirilerde haklı çıktılar ve binlerce içerik geride kalan birkaç yılda engellendi ve internet ortamından kaldırıldı.
İktidarın sosyal medyaya dönük adımlarının devam edeceğini belirten Çayır’a göre bu alana dair Meclis’e gelen her yasa teklifinin içeriği “Muhalif olan her şeyi engelleyelim” bakış açısını taşıyor.
İktidarın bu alana bakışının böyle devam etmesi durumunda insanların sosyal medya platformlarını kitleler olarak terk etmeye başlayacağını söyleyen Çayır, “Her yeni sosyal medya uygulamasını engellemeleri, önünü alabilmeleri gibi bir durum da mümkün değil. Her yapılan şeye karşı bir çaba da gelişiyor. Dijital dünya durmaz. Bilişim dünyası kendine alternatif illa ki üretir. Alternatif mecralara geçiş de hızla başladı. Buradaki kaygımız internet haberciliğinin, yurttaş haberciliğinin kendini ifade ettiği sosyal mecraları kapatılması ama bu da hiçbir işe yaramaz” diye konuştu.