Fatih Erbakan'dan Erdoğan'a 'çay' yanıtı: Noter makamı değiliz
Erbakan, 23 Nisan resepsiyonunun ardından Meclis'teki parti genel başkanlarıyla çay içen ancak partisine herhangi bir davette bulunmayan Erdoğan'ın tavrına ilişkin konuştu.
DUVAR - Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) basın toplantısı düzenledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle dün (23 Nisan) TBMM'de düzenlenen resepsiyonun ardından TBMM'de bulunan partilerin genel başkanlarını çaya davet etmesi ancak kendisine herhangi bir davette bulunmamasına yönelik de konuşan Erbakan, "Sayın Cumhurbaşkanımızın takdiridir ve bu olayın değerlendirilmesinin takdirini aziz milletimize bırakıyoruz" dedi. Erbakan, "Noter makamı olmayız, yanlışa yanlış demeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
‘BÜYÜK YANLIŞTAN DÖNMESİ GEÇ DE OLSA OLUMLU BİR TAVIRDIR’
Erbakan, Ticaret Bakanlığı’nın yayınladığı listeyle aralarında demir çelik mamulleri, çimento, yassı çelik, inşaat malzemeleri, uçak ve jet yakıtının yer aldığı 54 türdeki malın İsrail’e ihracatına kısıtlama getirildiğini anımsatarak, şunları söyledi:
“Bununla ilgili önemli bir konu tabii hükümet yetkilileri İsrail'le ticaret konusunda daha önce yaptıkları açıklamalarda biliyorsunuz. ‘Efendim biz bu ticareti yapıyoruz ama bu gönderdiğiniz ürünler Filistin'e gidiyor, İsrail üzerinden. Çünkü İsrail devletine vermek zorundasınız. Onlar götürüyorlar’ diyorlardı. Ancak bu yapılan ticaret kısıtlaması bu açıklamanın doğru olmadığını gösterdi. Neden? Madem gönderdiğimiz ürünler Filistin'e gidiyorsa neden kısıtlıyorsunuz? Demek ki, gönderilen ihracatı yapılan ürünler İsrail'e de gidiyordu. İsrail devletinin kullanmasına da Siyonist rejimin de kullanmasına açıktı. Onun için de bu kısıtlamayı getirdiniz. Yine hükümet yetkilileri bu aylar boyunca süren eleştiriler, tepkiler karşısında ‘efendim İsrail'le ticareti özel sektör yapıyor. Biz devlet olarak herhangi bir ticaret yapmıyoruz. Bizim hükümetimizi, devletimizi suçlamayın’ diyorlardı. Ancak doğrudan Sayın Cumhurbaşkanına bağlı olan varlık fonu şirketlerinden Eti Maden’in İsrail’e 21 ton borik asit gönderdiği de sonrasında biliyorsunuz belgelerle ortaya çıktı. Yani doğrudan doğruya devletin de resmi olarak bir ticaret yaptığı belgelenmiş oldu. Tabii ki bu kısıtlamanın getirilmesi bugüne kadar göz göre göre kadın, çocuk, yaşlı, engelli demeden dünyanın gözleri önünde katleden rejimin böyle bir ticaretle aslında desteklenmiş olduğunu ve konunun vahametini maalesef ortaya koydu. Böyle bir zulüm karşısında böyle bir ticaretin yapılması gerçekten de çok vahimdir. Zaten aylardır süren saldırılar ve katliamlarda İsrail ordusunun kullandığı pek çok malzemenin Türkiye’de gittiği bizzat Genç İstatistik Kurumu ve Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin açıkladığı verilerde de açık bir şekilde görülmekteydi. Getirilen ticaret kısıtlaması ile inancımızla, insanlığımızla, tarihi misyonumuzla bağdaşmayan bir tutumdan geri dönülmüş oldu. Tabii ki çok geç de olsa İsrail’le yapılan bu ticareti sınırlı şekilde de olsa kısıtlama getirerek durdurulması, bu büyük yanlıştan dönmesi geç de olsa olumlu bir tavırdır. Türkiye'nin insani yaklaşımını, vicdanını bütün dünyaya gösterecek bu tutumu, bu tavrın daha da ileri götürülmesi, bu kısıtlamaların kapsamının genişletilmesi gerekmektedir.”
‘ASGARİ ÜCRETLİNİN AÇIK BİR ŞEKİLDE AÇLIĞA MAHKUM EDİLMESİ DEMEKTİR’
Yeniden Refah Partisi olarak borç, faiz, zam, vergi ekonomisinin milletin en büyük problemi haline geldiğini söyleyerek, “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız, asgari ücret3 temmuz ayında zam olacak mı deyince öyle bir şey gündemimizde yok dedi. 17 bin lira asgari ücret, açlık sınırı 16 bin 800 lira TÜRKİŞ'in verilerine göre, yoksulluk sınırı 54 bin 700 lira. Ve siz enflasyonun yüzde 70 olduğu bir ülkede açlık sınırının 17 bin liraya dayandığı bir ülkede 17 bin lira olan asgari ücrete senede bir kez zam yapacağım, temmuzda zam yapmayacağım diyorsunuz. Bu milyonlarca asgari ücretlinin açık bir şekilde açlığa mahkûm edilmesi demektir. Kamu özel iş birliği halinde yapılan köprülerin, otoyolların müteahhitlerine yapılan ödemeler yılda dört defa zam görüyor. Yani imtiyazlı holdinglerin devletten alacakları garanti ödemeleri yılda dört kez arttırılırken, asgari ücretliye gelince vatandaşa gelince yılda bir kez artıracağım, enflasyonun yüzde 70’e dayandığı bir ortamda. Yeniden Refah Partisi olarak dost acı söyler prensibi doğrultusunda iktidarı bir kez daha uyarıyoruz. Geçen seçimde bu millet size bu anlayışınız yüzünden bir sarı kart gösterdi. Bu anlayışla devam ederseniz bir dahaki seçimde bu millet size kırmızı kart göstermesini bilir. Türkiye'nin bir an önce milli görüşün ekonomi modeline dönmesi gereklidir. Denk bütçe olmadan, borçtan kurtulmadan faizden kurtulamayız. Faiz canavarını da kurtulamadan da milletin yüzünü güldüremeyiz. Kamuda israfı önlemeden, şatafatı, lüksü önlemeden bu gidişattan kurtulamayız. Aynı zamanda da imtiyazlara haksız kaynak aktaran, hortumları kesmeden de yine bu gidişattan kurtulamayız. Bütün bunları yapmak üzere de Millî Görüş kadroları Yeniden Refah Partimiz hazırdır. Ve inşallah 2028’de iktidarı devralarak bunları uygulayacak ve milletimizin yüzünü yine Millî Görüşle, Yeniden Refahla güldürecektir” dedi.
‘BİZE DAVET GELMEDİ’
Fatih Erbakan, bir gazetecinin ‘Cumhurbaşkanı Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Özel’in görüşmesinde Cumhur İttifakı’nın üyelerinden de bazı liderler yer aldı, Yeniden Refah Partisi davet edilmedi mi’ sorusu üzerine, “Bize tabii davet gelmedi. Bu Sayın Cumhurbaşkanımızın takdiridir. Ve bu olayın değerlendirmesinin takdirini de tabii ki aziz milletimize bırakıyoruz. Biz Yeniden Refah Partisi olarak kurulduğumuz günden beri Millî Görüş çizgisinde siyaset yapan bir partiyiz. Doğruya doğru, yanlışa, yanlış demeye her zaman devam ettik. Bundan sonra da devam edeceğiz. Doğrular milletin doğruları, milletin faydasına olan işler, yanlışlarda milletin aleyhine olan işlerdir. Ama bizden ‘yanlışa da doğru değil, bir noter makamı olur yaklaşımı’ bekleniyorsa zaten bizim de orada durmamızın bir anlamı olmaz. Son seçimdeki tavrımız ve seçtiğimiz yol Cumhur İttifakı’nda yer almadığımızı ortaya koyuyor. Biz Cumhur İttifakı demek özellikle seçimlerde birlikte hareket edilmesi demektir. Belediye seçimlerinde en azından büyük şehirlerde ortak adayı desteklemiş demektir. Biz böyle bir tavır içerisinde yer almadık. Bunun sebepleri de dediğiniz gibi 30 maddelik mutabakat metninin maalesef neredeyse bir senede bir maddesini bile uygulanmaması, Gazze konusu, ekonomik sıkıntılar ve rant belediyeciliğinden Türkiye'nin kurtulması gerektiği konusu ve bununla beraber de milletimizin bizden böyle bir yol izlememizi istemesi, teşkilatlarımızın bu yönde görüş belirtmesi. Dolayısıyla biz bu seçimlerde tabii Cumhur İttifakı’nın içerisinde yer almadık. Bundan sonra da yine eleştirilerimize, yanlış gördüklerimizi belirtmeye de devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Ne olmuştu?
Erdoğan, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle dün TBMM'de düzenlenen resepsiyonun ardından TBMM'de bulunan partilerin genel başkanlarını çaya davet ederken Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan görüşmeye çağrılmadı.
Erdoğan, resepsiyona katılan parti genel başkanlarıyla bir araya gelip çay içti. Erdoğan; Özgür Özel, Önder Aksakal ve Zekeriya Yapıcıoğlu ile sohbet etti. Resepsiyona katılamayan MHP lideri Devlet Bahçeli yerine ise partiyi temsilen TBMM Başkanvekili Celal Adan görüşmeye katıldı.
(HABER MERKEZİ)