YAZARLAR

Fenerbahçe Kocaman sınavından geçemedi

Pereira oyun alanının göbeklerini kullanmayınca Aykut Kocaman büyük bir iştahla göbeği bir kale gibi inşa etti. Bunun anlamı şuydu; Fenerbahçe golü normal koşullarda bulamaz. Bulsa bile bu tekrarı olmayan bir gelişigüzellik olurdu.

Avrupalı teknik adamların, Türk futbol oyun pratiğine uyum sağlama yetenekleri, bende her zaman şaşkınlığa yol açar. Pereira, ne kadar da hızla Rıdvan Dilmen’leşiyor. Serseri hücumlar adına, futbolun en temel prensiplerini yok saymak, galiba bu topraklara dair bir karakter özelliğidir. Pereira bir an önce gole gitmek istiyor. Bir an önce gol bulmayı herkes ister ama bir an önce gole gitmenin kestirme yolu yoktur. Dolayısıyla gole giden, aklı başında ve dengeli bir yol inşa etmek gerekir. Fenerbahçe ve dolayısıyla Pereira oyun alanının göbeğini hiç kullanmadan sonuç almaya çalışıyor. Göbeğin gerisini, ortasını ve ilerisini, akışkan oyun planına dahil etmeden, sadece iki kenardan hücum etmek, doğası gereği, oyunu ve maçı dengesizleştirir. 

Savunmadan topun kenara taşınması, yanlış bir akışkanlık değil; ama kenara taşınan her topun jet hızıyla ceza sahasına gönderilme arzusu ve çabası makul kabul edilmez. Topu kenara taşı ama kenarda çoğalma, Bu kabul edilemez. Kanatların, göbekten gelebilecek destekleri, önemsenmeden kullanılması, topun bir büyük boşluğa vurulması anlamına gelir. 

Pereira bu oyunu benimsiyorsa, bu oyunu üçlü defansla oynayamaz. Olmaz. Çünkü böyle bir oyunda rakibin ikinci top kazanma ihtimali yükseliyor ve kontraya, üçlü defansla yakalanmak, hiç de mantıklı olmaz. Üçlü defans, ani kontra ataklarda, yeterli alan savunması ve markaj yapmaya uygun değil. 

Türk taraftar gruplarının bayıldığı, dik ve dikine oyun, aslında bu oyunun baş belalısı. Karşı kaleye gidebilmek için elbette kimi pasların dikine oynanması gerek. Ama her pasın dikine kullanılması, dikine pasa maruz kalan oyuncuyu yalnızlaştırır. Bu yalnız kalma durumunu hiç kimse umursamıyor. Oysa, boşta olan oyuncuya top atan her takım, boşta top alan oyuncunun seçeneği olmak için yeniden organize olmak zorunda. Peki önceden organize olmak daha avantajlı değil mi? Neden top atıldıktan sonraya bırakılıyor her şey. Bu yaman çelişki sanırım önemsenmiyor. Çünkü amaç oyun oynamak değil, topu bir an önce ceza sahasına kesmek. 

Pereira oyun alanının göbeklerini kullanmayınca Aykut Kocaman büyük bir iştahla göbeği bir kale gibi inşa etti. Bunun anlamı şuydu; Fenerbahçe golü normal koşullarda bulamaz. Bulsa bile bu tekrarı olmayan bir gelişigüzellik olurdu. Fenerbahçe’nin geniş aralıklarla duran ve öyle oynamaya çalışan oyuncularını kontrol etmek çok kolaylaştı. Geniş aralıklarla top dolaştıran Fenerbahçe’ye karşı, her durum ve her pozisyonda kademeli savunma yapmak, Kocaman açısından oyunun kaderini belirlemek oldu. Aykut Kocaman, oyunun boyunu kısa tutup, kendi oyuncularına çoklu pres yapma imkanı sağladı. Hiçbir pozisyonda Fenerbahçe, Başakşehir’den daha fazla çoğalamadı. 

Pereira bu oyunu oynamak için savunma prensiplerinden ödün verdiğini daha önceki maçlarda göstermişti. Bu maçta da hücum prensiplerinden büyük ödünler verdi. Pereira bu döngüden çıkmak istiyorsa, oyun planına göbek versiyonlarını katıp, Mesut Özil ritminde bir hücum planı yapmak gerekecek. Mesut varken hücum Mesut’un temposuna ve oyun görüşüne göre yapılanmak zorunda. Çünkü Mesut bu oyunun hem verisi hem de dinamiğidir. 

 


Ali Fikri Işık Kimdir?

Ali Fikri Işık, 1958 yılında Mardin’in Savur ilçesine bağlı Xeramemo köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Batman’da, liseyi ise Silvan’da okumuştur. 1978 yılında Batman'da “Sesleniş” Gazetesiyle yazın hayatına başlamış. 1985 yılında yazarlar kooperatifi olan Yazko’nun dergisi “Yazko Somut”ta, 1994 yılında “Zone News” gazetesinde, 1995 yılında haftalık dergi “Roj”da, 2010 yılında Taraf gazetesinde, 2016 yılında “BasNews ve Kurdistan24 Türkçe'de yazmıştır. Amedspor Kaos ve Direniş Amedspor kitaplarının yazarıdır.