Fenerbahçe'nin panzehiri
Son maçlar gösterdi ki Fenerbahçe'nin ceza sahasına girmesi gol bulması için yeterli değil. Sarı lacivertlilerin puan kayıpları yaşamamak için duran top organizasyonlarını geliştirmesi ve ceza sahasını kalabalık tutan rakiplerine karşı yeni formüller bulması artık zorunluluk. Yoksa İsmail Kartal için sezonun geri kalanı, geçtiğimiz sezon Jorge Jesus'un yaşadıklarından farklı olmayacak.
Geçtiğimiz sezona karizmatik teknik direktörü Jorge Jesus ve yenilenmiş kadrosuyla iddialı bir başlangıç yapan Fenerbahçe, kasım ayındaki milli takım arasına kadar çok gollü galibiyetler almış, ofsayt taktiği gibi kendine özgü oyunlar izletmiş, liderlik koltuğuna yerleşmişti. Ancak milli takım arasından sonra ligdeki takımların çoğu Fenerbahçe'nin oyununa kadroları el verdiği ölçüde bir karşılık geliştirmiş, Fenerbahçe ise yeni oyunlar geliştirmekte yetersiz kalmıştı. Üstüne derbilerde alınan farklı mağlubiyetler, 3'lü-4'lü defans, Jesus'un kontratı gibi tartışmalar da gelince sarı lacivertliler sezonun geri kalanını Galatasaray'ın arkasında ikinci olarak geçirmişti.
Bu sezon oynanan oyun ve kadro bambaşka olmasına rağmen geçen sezonkinden çok daha iyi bir başlangıç yapan sarı lacivertliler, ocak ayının sonlarında averajla da olsa hâlâ liderlik koltuğundaki yerini korumayı sürdürüyor. Kadroda problem çözme tecrübesi olan birden çok futbolcunun bulunması ve takımın A Planı'nın "daha güçlü" olması da elbette belirleyici.
FENERBAHÇE KİLİDİ NASIL AÇIYOR?
Fenerbahçe bu sezon çıktığı 22 lig maçının 9'unda ilk 15 dakikada gol buldu. Bunların 7'sinde goller ilk 10 dakika içerisinde geldi. Sarı lacivertli takım çıktığı maçların neredeyse yarısında kilidi erken açmayı başardı. Bu, A Planı'nın ne kadar güçlü olduğunu göstermesi açısından değerli bir istatistik.
3 maçta rakibi açan gol 60'ıncı dakika civarında gelirken 3 maç ise 80'den sonra gelen gollerle çözüldü. Erken gol attığı maçlarda farka giden Fenerbahçe gol atamadığı iki maç olan Adana Demirspor ve Galatasaray maçlarında 0-0'lık sonuçla birer puan aldı. Yani maçın neredeyse hiçbir bölümünde oyundan kopmayan İsmail Kartal'ın takımı, mental olarak da oldukça güçlü durumda.
Sarı lacivertli takım bu sezon Tadic-Ferdi ve İrfan-Osayi ikilileriyle kanatlarda etkili oyunlar geliştirdi, çizgiye inerek geliştirdiği hücumlardan çokça gol çıkardı. Merkezde de hem Dzeko'nun derine gelerek kurduğu bağlantılarla hem Syzmanski'den alınan ekstra skor katkısıyla rekor gol sayısına ulaştı. Ancak son 3 maç ligdeki takımların artık bu "daha güçlü" A Planı'na karşı da bir panzehir bulduğunu gösterdi.
ÖNDE BASKI, GERİDE KALABALIK CEZA SAHASI
Fenerbahçe 7 puan çıkardığı son 3 lig maçında da yalnızca birer gol atabildi. Kadıköy'de Samsunspor'la berabere kalırken Antep ve Başakşehir deplasmanlarında 3 puanı getiren golleri ise son dakikalarda buldu. Yani maçların büyük bölümlerini rakiplerine skor üstünlüğü sağlayamadan geçirdi. Sezon başından beri erken bulduğu gollerle rahat galibiyetler alan sarı lacivertliler için son 3 maç da stresli geçti.
İlk olarak Antep, Fenerbahçe'ye karşı 5'li savunmayla çıktığı maçta kendi ceza sahasını kalabalık savundu. Kanatları sarı lacivertlilere bırakan Antep, ceza sahasına gelen ortaların ve ara pasların hemen hepsini 81 dakika boyunca savuşturdu. Antep'in savunması panzehirin formülünün bir kısmını gösterdi; ceza sahasını kalabalık savunmak.
Samsunspor da savunmada harikaya yakın bir performans sergiledi. Hem sarı lacivertlilerin sağ kanattan sol kanada yönünü değiştirdiği top karşısında takım olarak kaymaları başarılı şekilde yaparak açık vermedi hem de rakibini önde karşılayarak rahat oyun kurmasını engellemeye çalıştı, sarı lacivertlilerin geriden çıkardığı hat kıran pasları önledi. Böylece panzehirin formülünün diğer kısmı da ortaya çıktı; önde karşılama.
İSTATİSTİKLERDEKİ REKORLAR SKORA YANSIMADI
Başakşehir ise hem Samsun'un yaptığı gibi Fenerbahçe savunmasına önde baskı uyguladı hem de top kendi yarı sahasına geçtiğinde Antep'in yaptığı gibi ceza sahasını kalabalık tuttu, 6-7 futbolcuyla savundu.
Sarı lacivertliler maç boyunca rakip ceza sahasına 71 kez girmesine, 28 şut çıkarmasına, 3.13 gol beklentisine ulaşmasına rağmen 3 puanı uzatma dakikalarında gelen penaltı golüyle kurtarabildi. Fenerbahçe rakip ceza sahasına giriş konusunda zorluk yaşayan bir ekip değil ama bu maçta sayının bu kadar yüksek olmasında Başakşehir'in ikinci yarının tamamını 10 kişi oynamasının da etkisinin olduğunu belirtmek gerek.
İsmail Kartal'ın takımının son 3 maçta da gol bulmakta zorlanmasının nedeni sadece son vuruşlardaki yetersizlikler değil elbette. Fenerbahçe bu 3 maçta da rakiplerine oyun olarak üstünlük kurdu, oyunu rakip yarı sahaya yıkmayı başardı. Ancak bu 3 maç gösterdi ki Fenerbahçe'nin ceza sahasına girmesi gol bulması için yeterli değil. Ceza sahasına nasıl girdiği ve girdiğinde nasıl bir savunmayla karşılaşacağı da belirleyici.
DURAN TOPLAR VE YENİ OYUNLAR
Savunmayı kalabalık tutan takımlara karşı duran toplar büyük bir avantajdır. Etkili kornerler ve serbest vuruşlar rakibi çözemediğiniz maçlarda imdada yetişir. Fenerbahçe'nin bu sezon sıkıntı yaşadığı konulardan birisi duran toplar. Sarı lacivertlilerde ligin geri kalanında penaltıları kimin kullanacağı bile net değil. Takımın penaltıcısı Tadic üst üste kaçırdığı penaltılardan sonra görevi Dzeko'ya devretmişti ki o da Antep deplasmanında penaltı kaçırdı. Başakşehir maçında uzatmalarda kazanılan penaltıyı ise yedek forvet Batshuayi gole çevirdi.
Ligin kalan haftalarında birçok ekip, sarı lacivertlilerin son 3 haftaya kadar kusursuza yakın işleyen A Planı'na karşı benzer bir savunma stratejisiyle çıkacaktır. Fenerbahçe'nin puan kayıpları yaşamamak için duran top organizasyonlarını geliştirmesi ve ceza sahasını kalabalık tutan rakiplerine karşı yeni formüller bulması artık zorunluluk. Yoksa İsmail Kartal için sezonun geri kalanı, geçtiğimiz sezon Jorge Jesus'un yaşadıklarından farklı olmayacak.