Fenerbahçe’yi öldürecek plan: Genişleterek özelleştirme
Kalamış Yat Limanı bir kez daha satışa çıkarıldı. Ama burada mesele özelleştirme değil sadece. Genişleterek özelleştirme! Yani parkların, yeşil alanların, yürüyüş ve bisiklet yollarının bulunduğu bölgede binlerce metrekare yeni inşaat alanı açılacak. Nitekim özelleştirme dosyasında yat limanının gelirinin ve cazibesinin, yeni imar planıyla artırılacağı vurgulanıyor.
İstanbul’un Anadolu yakasında parklara, yeşil alanlara, nefes alınacak az çok ‘boşluğa’ sahip, elde kalan ender yerlerinden birisi olan Kalamış ve kıyıları büyük bir tehlikeyle kaşı karşıya. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in talimatıyla, Kalamış Yat Limanı bir kez daha ihaleye çıkarıldı. İhalenin bir özelliği var ama: Genişleterek özelleştirme! Ne demek bu? Binlerce metrekare yeni inşaat alanı açılacak demek.
Kalamış Yat Limanı’nı 1998 yılından beri Koç Holding işletiyor. İktidar 2011 yılında liman işletmesinin özelleştirilmesine karar verdi. İlk ihale 19 Ekim 2021’de yapıldı. İhaleyi Koç kazandı. Rekabet Kurulu 21 Ekim’de sonucu onayladı. Ancak Ocak 2022’de ani bir kararla ihalenin iptal edildiği duyuruldu. Bunun altında uzun zamandır devam eden Koç-iktidar geriliminin payı da vardı elbette. Kalamış ihalesi yasalara aykırı olduğu için değil, bir gerilim sebebiyle geçici süre kurtulmuş oldu.
Tabii Kalamış Yat Limanı’nın mafyatik yüzünü de bilmeyen yoktur. Mesela en son, 24 Aralık 2021 günü, Susurluk’un meşhur simalarından eski özel harekatçı Ziya Bandırmalıoğlu, çete savaşını andıran ve dakikalarca süren bir çatışmada öldürülmüştü. Paranın her türünü çeken bir yer.
İstanbul sermayesinin gözde mekanı. Marinayı kapsayan bölgede çok sayıda lüks restoran, otel, Fenerbahçe ve Galatasaray tesisleri bulunuyor. Dolayısıyla mesele mülk değerinin artırılmasından ziyade, bölgenin sıradan vatandaşın kullanımından çıkarılması, bir şekilde tecrit edilmesi. Basitçe işletme hakkının devri ile karşı karşıya değiliz yani. Zira altında İstanbul’un en büyük imar suçlarından birisi yatıyor. Nasıl mı?
Özelleştirme kararı 2011’de alınmasına rağmen ilk ihalenin 2021’de yapılmasının bir sebebi vardı. Hedef tüm bölgeyi değiştirecek şekilde inşaatın yolunu açmaktı. Nitekim ihaleden önce 2017 yılında yat limanına özel bir imar değişikliğine gidildi. Fenerbahçe Kalamış Yat Limanı Koruma Amaçlı İmar Planı, 10 Kasım 2017’de Resmi Gazete’de yayımlandı. Peki ne öngörüyor plan? İşte esas mesele de burada başlıyor.
Yat limanının toplam alanı 242 bin 884 metrekareden 437 bin 789 metrekareye çıkarılıyor. 100 bin metrekarelik bir artış söz konusu. Bunun 314 bin 541 metrekaresi deniz, 123 bin 248 bin metrekaresi ise karada. Detaylara bakıldığında durum daha da vahimleşiyor. Planla yüzde 13 emsal artışı getiriliyor. Böylece 15 bin metrekareye yakın yeni bir alanın daha inşaata açılması anlamına geliyor. Buna binlerce araçlık otoparkı da eklersek, vatandaşın kullandığı parkın, yeşil alanların, bisiklet ve yürüyüş yollarının olduğu bölgede toplam 30 bin metrekareyi aşan bir yapılaşmaya izin verilmiş oluyor. Burada bitmiyor. Karara göre 7.5 metre yüksekliğinde turizm tesis alanı da kurulabilecek.
Ayrıca istendiği taktirde 750’şer metrekarelik en az 10 farklı ticaret, turizm alanı ve otel yapılabilecek. Denizde 1288, karada 220 olan yat bağlama kapasitesi ise yüzde 50 artırılacak.
Bu imar planına karşı Kadıköy’de yaşayan vatandaşlar dava açmıştı. Projenin ÇED raporu dahi olmadığı, yeşil alanlar ile kıyıya yapılacak bir inşaat için çevreye verilecek zararın tespit edilmesinin zorunlu olduğunu belirtilen başvuruyu mahkeme reddetti. Vatandaşlar da konuyu bireysel başvuru hakkı kapsamında Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı. Kısaca ortada ÇED raporu dahi bulunmayan bir büyük imar suçu işlenmek üzere.
Özelleştirme İdaresi’nin ihale için hazırladığı şartnamede açık açık imar suçunun yat limanının cazibesini ve değerini artırdığı da vurgulanıyor.
Kısaca İstanbul’da kıyı kesimi, parkı, yeşil alanı hâlâ vatandaşa açık elde kalmış nadir yerlerden birisi, özelleştirme ile tehdit altında. Karaköy ve Haliç’te yapılan ‘portlar’ın bölgeyi nasıl özelleştirdiğini biliyoruz. Benzer bir hikaye ile şimdi Kalamış kıyıları da karşı karşıya. Elbette çok da hükmü yok ama yasal olarak gerekli olmasına rağmen rutin bir ÇED raporunun dahi hazırlanmak istenmemesi, yaşanacak tahribata dair bir ipucu veriyor.
Şimdi söz Kadıköy’de yaşayanlar ile seçimde “İstanbullunun istemediği hiçbir projeye izin vermeyeceğiz” sözünü veren ana muhalefet partisinin yetkililerinde ve belediye başkanlarında. Seçilen başkanların ilk büyük sınavı Kalamış olacak.
Bir ihanet belgesi: Cengiz 1 milyon ağacı kimin için kesiyor? 04 Kasım 2024
Süper izin, süper soygun: 20 yıl alım garantisi veriliyor 29 Ekim 2024
Limak-İC Holding’ten skandal mektup: Para ve zeytinlikleri istediler! 22 Ekim 2024
Peker işaret etti: Türkiye’de de Los Zetas’lar mı doğuyor? 17 Ekim 2024 YAZARIN TÜM YAZILARI