Filistinli gazeteci Tahravi: İsrail gazetecilere bilerek saldırıyor
İzmir'deki basın buluşmasına katılan Filistinli gazeteci Hasan Tahravi, "Bu, belki tarihin gazetecilere yönelik gördüğü en büyük baskı ve şiddettir" ifadelerini kullandı.
İZMİR - İzmir merkezli Basın Özgürlüğü ve Medya Araştırmaları Derneği tarafından 10-13 Ekim 2024 tarihleri arasında düzenlenen etkinliklerde gazeteciler bir araya geliyor. Farklı şehirlerden medya mensuplarının mesleki sorunları tartıştığı ve çözüm yolları aradığı İzmir Basın Buluşmaları'nın ikinci etkinliğinin konukları arasında yer alan Filistinli gazeteci Hasan Tahravi ile Filistin'de gazeteci olmayı anlattı.
'FİLİSTİN HALKI VATANINI KOLAY KOLAY TERK ETMEZ'
35 yıl önce öğrenci olarak İstanbul'a gelen Hasan Tahravi, İTÜ Makina Fakültesi'nde kısa bir öğrenciliğin ardından Ankara'da gazeteciliğe başlamış. Ankara'da yaşayan gazeteci, son 21 yıldır Lübnan kanalı Al Manar TV için çalışıyor, Türkiye gündemini ve siyasetini takip ediyor. Ailesinin önemli bir bölümü, anne ve kardeşleri hala Gazze'de yaşayan Tahravi, ''Ailem de dahil olmak üzere Filistinliler göçebe gibi bir oraya bir buraya gidip geliyor. Ancak Filistin halkı vatanını kolay kolay terk etmez. Arkadaşlarımdan biri, kendisi mühendis ve Cebbali bölgesinde Gazze'nin kuzeyinde yaşıyor. İki ay önce ailesiyle birlikte öldürüldü ve son ana kadar evinden ayrılmadı. Bu adam ne direnişçi ne de başka bir şey. Sivil bir insan. Onun gibi binlerce Filistinli topraklarını terk etmiyor, etmeyecek de'' dedi.
Tahravi, “Geldiğimiz noktada İsrail Başbakanı Netanyahu birkaç hedef verdi. Gazze’nin içinde 200’e yakın esiri kurtaracakmış, diğer hedefi ise Filistin Direniş Güçleri’ni yok etmekmiş. Şimdiye kadar bu hedefleri gerçekleştirilmedi ama gerçekleştirilen bazı hedefler var. Gazze’deki binaların yüzde 80’i yok edildi. Resmi açıklamalara göre 42 bin Filistinli şehit edildi, 100 bine yakın yaralı var. Öyle bir ortamda Filistinliler yaşamaya, gazeteciler çalışmaya çalışıyor. Filistinlilere yapılan bu saldırılar, gazetecilere daha fazla yapılıyor. Yalnız gazeteciler baskı altında kalmıyor, insanlar, okullar baskı altında kalıyor. Gazze’de yaşam kalmadı” diye konuştu.
'GAZZE'DE BASIN KALMADI'
Hasan Tahravi, Prof. Dr. Sevda Alankuş'un moderasyonunu yaptığı panelde sözlerine şöyle devam etti: “Gazze’nin nüfusunun yüzde 6’sı öldürüldü. Gazze’nin artık yüzde 6’sı yok. Yüzde 12’si yaralı ve öyle normal yaralı değil, kalıcı yaraları var. Filistin nüfusunun yüzde 90’nı evinden göç ettirildi. Bu zor ortam içerisinde insanlar yaşamaya çalışıyor. Bu savaşta İsrail güçleri basına karşı eşi görülmemiş bir savaş açtı. Bu, belki tarihin gazetecilere yönelik gördüğü en büyük baskı ve şiddettir. Bu savaşta 176 gazeteci öldürüldü. Hiçbir savaşta bu kadar gazeteci öldürülmemişti. Yüzlerce gazeteci ve basın çalışanı yaralandı, 100’den fazla gazeteci tutuklandı. 180 kurum ve medya ofisi yerle bir edildi. Gazze’de basın kalmadı. İsrail bunları yanlışlıkla yapmıyor, bilerek yapıyor çünkü gazetecilerin orada olmasını istemiyor. AB’den aldıkları destekle, elindeki aşırı güçle ölüm ve yıkım getiriyor.”
'FİLİSTİN'DE YAŞANANLARIN DÜNYA KAMUOYUNA AKTARILMASINDA CİDDİ SORUNLAR VAR'
Hasan Tahravi, Filistin'de yaşananların dünya kamuoyuna aktarılmasında ciddi sorunlar ve engellemelerle karşı karşıya olduklarını aktarırken, Filistin gündeminin ancak yabancı basında çalışan Filistinli gazeteciler sayesinde dünyaya duyurulabildiğine dikkat çekti. ''Zaten bölgedeki yabancı basın adına çalışan gazetecilerin çoğu Filistinli. Gazze'ye giriş çıkışlar yasak. Gündem ancak Mısır'dan takip edilebiliyor'' diye devam eden Tahravi, şöyle devam etti: "Sadece bölgede değil Avrupa'da yaşayan Filistinliler de baskı altında. Örneğin Almanya'da Filistin bayrağı taşımak yasak. 'Filistin özgür olacak' dediğin anda içeri giriyorsun. Bu da diasporada bir medya dayanışması kurulmasını zorlaştırıyor. Keza, Türkiye'de yaşayan Filistinliler için de farklı bir boyut söz konusu. Buradaki Filistinliler kendi içlerinde yaşayan kapalı bir grup. Ankara'da ve İstanbul'da yaşayan toplam 5-7 bin kadar bir nüfusumuz söz konusu. Hatta bir dernek kurma aşamasındayız. Biz Ankara'da yaşayan 100 kadar Filistinliyiz ancak dışa kapalı olmamız biraz da bizim kusurumuz. Medya anlamında da eksiklerimiz var. Dil bilen gazeteci sayımız çok fazla değil. Bu bir handikap."
'TÜRKİYE'DE HÜKÜMETE YAKIN MEDYA FİLİSTİN'LE İLGİLİ DİNİ REFERANSLARI KULLANIYOR'
Türkiye'de medyanın Filistin konusunda yaklaşımını değerlendirmesini istediğimizde ise Tahravi şu yanıtı verdi; ''Türkiye'de İslami kanallara konuştuğumda anlattıklarım hoşlarına gitmiyor. Sol görüşlü medya ise Hamas'a tereddütle yaklaşıyor. Hamas'ın eleştirilmesi gereken yönleri elbette var ancak şu anda bunu tartışmanın zamanı değil. Ancak şu da bir gerçek Hamas bir sene önce,7 Ekim saldırısını başlatmasaydı İsrail bir nedenle yine Gazze'ye saldıracaktı. Türk medyasının Filistin'de olup bitenlere tavrı ve bakışında önemli bir sorun olduğunu söyleyemem ancak hükümete yakın medya dini referansları çok fazla kullanıyor. Filistinlileri zavallı bir konumda gösteriyorlar, bu da bizi incitiyor. Haberlerde Müslümanların öldürülmesi öne çıkartılıyor. Filistin'in nüfusunun yüzde 25'i Hıristiyan. Onlar insan değil mi? Bu mantık bana çok doğru gelmiyor."
Tahravi'ye, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İsrail'in Türkiye'ye saldırma ihtimali konusundaki demecini sorduğumuzda ise yorumu şöyle oldu: ''Bu ihtimali gerçekçi bulmuyorum. Bu biraz iç politika için söylenmiş bir söz. Türkiye devlet olarak güçlü bir ülke. İsrail, dikkat edin, savunma sistemi olmayan ülkelere savaş açıyor. İsrail devletinin yapmak istediği Tevrat'ta yazan bir hayali gerçekleştirmek, vaat edilen toprakları elde etmek ama bu o kadar kolay değil."