Fırat Uran: Okurlara kendi hayal güçlerini kullanmaları için bir alan açıyorum

Fırat Uran'la Sander Yayınları tarafından yayımlanan kitabı 'Olamayanlar'ı konuştuk. Uran, "İmkansız aşk hikâyeleri anlatırsam, bu tarz ilişkilere denk geldiğimizde onları tanırız diye düşündüm" dedi.

Google Haberlere Abone ol

İlker Cihan Biner

DUVAR - Fırat Uran'ın yeni kitabı 'Olamayanlar', Sander Yayınları tarafından yayımlandı. Yazın dünyası hayli ilginç olan Uran'ın hikâyelerinde oluşturduğu mekanların, karakterlerin iç içe geçişi söz konusu...

Başka bir deyişle; Fırat Uran'ın metinlerinin yüzeylerinde ikili cinsiyet egemenliğinin dışında kalmış beden izlerini, melankolik imkansızlıkları ya da yaşamla ilişkili çok çeşitli olasılıklar bulunuyor. Yazarın 'Otobanda Kaybolanlar', 'Kara Köpek' adlı iki kitabı daha var. Bu yüzden onun dünyasını tek bir merkezde toplamak zor.

Fırat Uran'la kitaplarını konuştuk. 

'OKURLARA KENDİ HAYAL GÜÇLERİNİ KULLANMALARI İÇİN BİR ALAN AÇIYORUM'

'Otobanda Kaybolanlar', 'Kara Köpek', 'Olamayanlar' birbirinden farklı üç eser. Ortak özellikleri ise sayfalara yayılan diyaloglar. Neden bu kadar yoğun diyaloglar yazmaya özen gösterdiniz?

Yazar olmaya karar verdiğimde ilk iş çeşitli yazarların kitaplarında kullandıkları yazım tarzlarını incelemek oldu. Ben sayfalarca uzun uzun betimlemelerin olduğu yazım tarzını sevmiyorum. Bir mekanı tüm detaylarıyla anlatmanın çok gerekli olduğunu düşünmüyorum. Bu nedenle diyaloglara ağırlık veriyorum. Karakterler konuştukça mekanlar, düşünceler ve hissiyatlar canlanıyor. Okuyucularıma kendi hayal güçlerini kullanmaları için bir alan açıyorum ve bu hoşuma gidiyor.

Olamayanlar, Fırat Uran, 104 syf., Sander Yayınları, 2021.

Her kitabınızda işaret ettiğiniz bazı filmler, diziler ve şarkılar var. Yazarken, bu eserlerin üzerinizdeki etkilerini bizlere anlatabilir misiniz?

Kitap yazarken aynı şarkıyı yüzlerce kez dinleyerek yazarım. Bu nedenle her kitabımın yazıldığı bir şarkısı vardır.

  • 'Otobanda Kaybolanlar' - Radiohead, House of Cards
  • 'Kara Köpek' - Angelo Badalamenti, Dance of the Bad Angels.
  • 'Olamayanlar' - ABBA, The Winner Takes It All.

Bu şarkıları o kadar çok kez dinledim ki, kitabın içerisinde bir yere de yerleştirme gereği duydum. Bir insanın bambaşka bir ülkede yaptığı bir şarkı, bir başkasının, kendi eserini yaratırken ilham kaynağı olmasını sağlıyor. Bu muhteşem bir şey.

Filmlerin etkisinden örnek vereyim. 'Kara Köpek'i yazarken, Berk karakterini kitabın sonunda öldürmeyi düşündüm. Hem de çok absürt bir şekilde. Hatta kafamda sonrasında oluşacak olay örgüsünü bile kurmuştum. Çok sevdiği benji bitkisini ev bitkisi olmasına rağmen mezarına gömüyorlardı. Fakat mutsuz sonla bitmesini istemedim. 'Kara Köpek' çok güzel bir karakter ve yaşamasını istedim. Bu noktada ikisini bir araya nasıl getirebilirim diye düşünmeye başladım. Karakterleri öyle çatışmalı bir şekilde tasarlamışım ki bir araya gelmeleri imkansız gibi geliyordu. İşin içinden uzun bir süre çıkamadım. Derken bir gün "Secretary" adlı bir filmi izledim. Film bittiğinde kitabın sonu kafamda oturmuştu. Ne yazacağımı biliyordum. Son bölümü yazarken çok eğlendim.

Kitaplarınızın illüstrasyonlarının yaratımında iki kişi var: 'Kara Köpek' ve 'Otobanda Kaybolanlar'da Ece Cangüden ve 'Olamayanlar'da Birce Kirkova. Görsellerin temalarını ya da işaret ettikleri durumları birlikte mi hazırladınız? Her iki sanatçıyla da bir araya gelmeniz nasıl oldu?

Ece Cangüden benim liseden arkadaşım. O zamanlar yakın değildik. O fen, ben Türkçe-matematik bölümünde okuyordum. Üniversiteden mezun olduktan sonra Facebook’ta yaptığı resimleri paylaşmaya başladı. Çok güzel işleri vardı. Dikkatimi çekti, konuşmaya başladık. New York’tan yeni dönen bir arkadaşım sergi mekanı açmıştı ve sanatçı arıyordu. Ece’nin ilk sergisi orada yapıldı.

Ece’ye 'Otobanda Kaybolanlar'dan ne zaman bahsetsem, beni destekledi ve dinledi. Çizimlerin yapılması vakti geldiğinde, sanatçı ararken, ‘Aslında ben çizmeyi denemek isterim’ dedi. Alaz ve Batu’nun ilk taslağını gönderdiğinde, o kişinin Ece olduğunu biliyordum.

Birce Kirkova’yı Kadıköy sokaklarında görüyordum. Bir gün arkadaş olacağımızı hissediyordum. Hatta bunu bir akşam arkadaşıma dile getirmiştim. Sadece zamanı vardı. 'Otobanda Kaybolanlar'ın lansman gecesinin olduğu Kadıköy Bina’ya Birce de katıldı. O gece tanıştık. Birce kendine has tarzı olan bir sanatçı. Yaptığı çizimlerde neon renkler, yılanlar, üzgün insanlar var. Bu nedenle 'Olamayanlar' kitabım için çok doğru bir seçim olduğunu düşündüm. Çünkü kitap toksik ilişkileri anlatıyor.

Çizim: Ece Cangüden - Otobanda Kaybolanlar

' Otobanda Kaybolanlar'da işlediğiniz karakterlerin tamamı kurgu mu? Yoksa kendi hayatındanız mı izler taşıyor? 

Her yazarın kitabı, kendi hayatından kesitler içerir. Bunun böyle olmaması imkansızdır. Burada önemli olan nokta ne kadarı kendi hayatından, ne kadarının kurgu olduğudur. Bir kitap tamamen gerçek hayat anlatılarak yazılırsa o zaman anı türünde bir eser olur. Anılar, tarihte önemli bir yerde geçmiyorsa çoğunlukla unutulup giderler.

Bir kitap yazarken tamamen kurgu yapmayı denemenin insanı kendinden uzaklaştıracağını düşünüyorum. Bu noktada samimiyet kaybolabilir. Ben, anı ve kurgu arasında bir noktada duruyorum. Gerçek hayattan yola çıkıp kurgulaştırıyorum. Böylelikle kitabım bir anı değil, roman oluyor.

Örnek olarak, 'Otobanda Kaybolanlar'  kitabımda şöyle bir kısım vardı:

"-Birinin Kayıp Otabanında kayboldun mu hiç?
-Hayır, o otobanın yan taraflarında çıkış yolları var, sen sarı çizgilere bakmaktan görmüyorsun.
-O halde, birçok kişinin otobanına girip ilk çıkıştan çıktın?
-Öyle de denilebilir. Sen kaybolmayı seviyorsun anlaşılan."

Bu konuşma gerçek hayatta hiçbir zaman yaşanmadı. Benim içimde yaşadığım iki farklı bakış açısının çakıştırılmasıydı. Bu noktada karakterler benden parçalar taşıyorlar.

'HAYATTA HEPİMİZİN 'KARA KÖPEK'İ GELEBİLİR'

'Kara Köpek' eserinizin sonunda ‘havlayın, havlayın’ diyorsunuz. Ben bunu bir çağrı olarak algıladım... 'Kara Köpek' imgesinin yaratım aşamasında nasıl bir zihin dünyanız vardı?

Şimdi dönüp bakınca, hayatımda her zaman güzel hatırlayacağım nostaljik bir yanı var o dönemin. İlk kitabım yeni çıkmıştı. Çok sık Kadıköy’e gidiyordum. Sokakların tıklım tıklım kalabalık olduğu zamanlardan bahsediyorum. Orada Kadıköy’den çıkmayan birçok insanla tanıştım. Dışarıda hayat tüm coşkusuyla akarken evde sevdikleriyle güvenli ve samimi bir gece geçirmek isteyen insanlar. Onlardan etkilendim. Sürekli bir şey yapmak durumunda olmayıp durma halinde olmak bana çok çekici geldi. Üzüldüğün bir şey varsa, onu hayatın yoğunluğu ile uyuşturmayıp yasını yaşamak durumu. 'Kara Köpek' karakteri böyle detaylarla çevriliyken oluştu.

Evet, kitabın sonunda okuyucuya yazdığım mektupta bir çağrı vardı. Hayatta hepimizin 'Kara Köpek'i gelebilir. Evden hiç çıkmak istemeyeceğimiz bir depresyon olarak kendini gösterebilir. İşte böyle durumlarda insanın içindekileri bir şekilde ifade etmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Bu bir şarkı bestelemek, resim yapmak veya roman yazmak şeklinde olabilir. Havlayın derken, içinizdekileri sanat formuna çevirip kendinizi ifade etmeyi deneyin demek istiyordum.

'İMKANSIZ AŞK HİKÂYELERİ ANLATIRSAM, BU TARZ İLİŞKİLERE DENK GELDİĞİMİZDE ONLARI TANIRIZ DİYE DÜŞÜNDÜM'

Son kitabınız 'Olamayanlar'daki her bir öykü ilişkilerdeki imkansızlıkları veya ihtimalsizlikleri işaret ediyor. Eseriniz her halükarda krizlere dair çatlaklar yaratıyor. Hatta bu sarsıntılar için ırkçılıktan homofobiye ve göçmen düşmanlığına uzanan geniş bir ağ da diyebilirim. Bu kitaba başlarken motivasyonunuzdan biraz bahseder misiniz?

Tam kapanma yeni başlamıştı. Çok yoğun geçen hayatım bir anda inanılmaz derecede yavaşladı. Tüm özel derslerim iptal oldu. Evde bir iki gün depresyona girdikten sonra benim bir şey yazmam lazım dedim. Bu noktada aklıma 'Olamayanlar' geldi. Daha önce öykü türünde yazmamıştım. Romana kıyasla, öykünün inanılmaz bir kolaylığı var. Olay örgüsü daha kısa olduğu için düzeltmeleri yapıp tamamlamak çok daha pratik. Bu sebeple çok kısa sürede bitti. Birce Kirkova’ya telefon açıp kitabı anlattım. O da o sırada eve kapandığı için çizimlerini jet hızıyla bitirdi.

'Olamayanlar'ı yazarken, bir roman olamayacak kadar kısa fakat anlatılmaya değer hikâyelerin olduğunu düşündüm. Yarım kalmış, toksik eşcinsel aşk hikâyeleri. Hızlı parlayıp çabuk sönen, içinde türlü türlü imkansızlıkların olduğu bir kitap hayal ettim. Düşündüm ki, imkansız aşklar hakkında hikâyeler anlatırsam, gündelik hayatta bu tarz ilişkilere denk geldiğimizde onları tanırız. Yara almadan yolumuza devam ederiz.

Çizim: Birce Kirkova - Olamayanlar

Tüm bu eserlerinden birini ya da birkaçını tiyatro, sinema, dizi projesine çevirme amacınız var mı?

İstanbul Bilgi Üniversitesi, sinema yüksek lisansından 'Kara Köpek' kitabımı senaryoya çevirerek mezun oldum. 84 sayfalık, akıcı bir senaryo ortaya çıktı. Senaryo doktoru Öktem Başol’un denetiminden geçti.

'Kara Köpek'in çekilmesi için hazırlıklara başladık. Küçük bir ekip oluşturdum. İlk hedefimiz Köprüde Buluşmalar adındaki etkinliklerine katılmak. Hemen arkasından Kickstarter ile bağış toplayacağız. Bunu yapabilmek için oyuncu kadrosunu belirleyip filmden sahne çekmek gerekli. Bugünlerde filmin bu kısmını yapacak birini aramaktayım. Bu aşamada kitlendim. Ustaca seçilmiş, genç yetenekli oyunculara ihtiyacımız var.

'Otobanda Kaybolanlar'ın tiyatro metnini yazmıştım fakat pandemiden dolayı tiyatro sektörü büyük bir darbe aldı. Sahneler çok uzun süre kapalı olduğu için proje rafa kalktı. Derken Storytel uygulamasında (sesli kitapların olduğu dijital bir platform) Podacto adında bir oluşuma denk geldim. Birçok oyunu seslendiren muhteşem bir oluşum. Önümüzdeki hafta Naz Güven ile görüşüp 'Otobanda Kaybolanlar'ın seslendirilmesi konusunda bana yardım etmek isteyip istemediğini soracağım. Naz evet derse, 'Otobanda Kaybolanlar', 2022’de Spotify’da bölüm bölüm seslendirilecek. Bu beni çok heyecanlandırıyor. Umarım bir gün tiyatrosu da olur.

'2022'DE BEDELLİ ASKERLİĞİ ANLATAN 'TÜFEKSİZ HAREKETLER' GELİYOR'

Ufukta yeni bir kitap görünüyor mu?

2022’de çizimlerini Caniş Vardal’ın yaptığı 'Tüfeksiz Hareketler' adlı yeni kitabım geliyor. Bedelli askerliği anlatıyor. Şu an da çizimlerini tamamlıyoruz. 74 tane çizim var, 40’ı tamamlandı. Caniş harika bir iş çıkarıyor. 

Bunun dışında bir de bir kitabın yayınlanmasından sonraki serüvenini anlatan 'Raf ve Ötesi' adlı teknik bir kitap yazıyorum. Yetiştirebilirsem 2022’de çıkacak. 4. kitabım 'Ben Kitap Yazmak İstiyorum'un kardeşi. Çizimlerini Duru Ekşioğlu yapacak.

Çizim: Caniş Vardal - Tüfeksiz Hareketler