Zika, dang humması ve chikungunya virüsleri Latin Amerika’dan hızla yayılıyor!
Sivrisinekler Latin Amerika’dan dünyaya hızla zika, chikungunya ve dang humması virüslerini bulaştırıyorlar! Bu üç virüs arasında en yaygın ve tehlikelisi ise dang humması.
Zeynep H. Gümüş*
Baharın gelmesi ile sivrisinek sezonu da açılmak üzere. Latin Amerika’yı geçen sezon kasıp kavuran ve hamile kadınlara bulaştığında bebeklerinin kafalarının normalden küçük doğumuna sebep olan zika virüsü de ABD’de bu hafta sezonu açtı ve ilk anormal bebek doğumu Kaliforniya’da gerçekleşti. Oysa ABD’nin ulusal sağlık enstitüsü (NIH), son bir yıldır olası bir zika salgınına hazırlanıyordu. Hatta tam da bu hafta NIH’in liderliğinde virüsler üzerine çalışan hocalarla beraber Potomaç, Maryland’da toplanmıştık. Toplantıdan izlenimlerim özetle şöyle.
Zika virüsü Aedes ailesi sivrisinekleri tarafından taşınıyor. Aedes, eski Yunanca’da hoş olmayan ya da iğrenç anlamında. Aslen tropik iklimlerden gelse de zamanla Antarktika hariç dünyanın her yerine yayılmış. Türkiye’de de yaygın. Aedes (yani iğrenç) gündüz ısırıyor; görsel olarak da diğer sivrilerden farklı, beyaz benekli esmer bir sivrisinek.
Aedes, sadece zika değil yine Latin Amerika’dan dünyaya hızla yayılmaya ihtimali olan chikungunya ve dang humması virüslerini de bulaştırabiliyor. Bu üç virüs arasında en yaygın ve tehlikelisi dang humması. Kırık kemik humması ismi ile de anılıyor, çünkü hastanın sanki tüm kemikleri kırılmış gibi ağrı yaratabiliyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre Avrupa kıtası dışında dünyanın her yerine hızla yayılmış durumda ve yılda 100 milyondan fazla insana bulaşıyor!
Dang humması ilk bulaştığında çoğu kişide, özellikle çocuklarda ve gençlerde hiçbir semptoma yol açmıyor. Semptomlar ortaya çıkıyorsa, bu genellikle ısırıldıktan 4-10 gün sonra oluyor. Yüksek ateş, baş ağrısı, kas, kemik ve eklem ağrısı, göz çukurlarında ağrı yaratabiliyor. Aynı zamanda tüm vücuda yayılan isilik, kusma ve mide bulantısı, nadiren de burun ve dişeti kanaması görülebiliyor. Çoğu kişi bir hafta içinde iyileşiyor, ama bazen semptomlar hayatı tehlike taşıyor çünkü hastalık damarlara zarar verebiliyor.
Zika ise ilk Uganda ormanlarında görülmüş ve ismini de bu ülkedeki Zika ormanlarından almış. Aslında bulaştığında ya hiç semptom göstermiyor ya da çok hafif ateş, isilik, baş ağrısı, eklem ağrısı, göz kızarması ve kas ağrısı görülebiliyor.
Aslında zika, Afrika ve Güney Asya’da küçük salgınlar dışında pek bilinen bir virüs değildi. Ta ki 2007’de Mikronezya’da küçük bir ada olan Yap’ta büyük bir salgına yol açana kadar. Daha sonra Pasifik Adaları’na ve batı yarımküreye sıçradı. Brezilyalı ilk zika hastası Aralık 2015’te görülse bile şu anda ülkede 1.3 milyon zika vakası olduğu tahmin ediliyor ve en önemlisi zika diğer ülkelere yayılmaya devam ediyor. Hatta hızlı yayılması ve hamile kadınların doğan bebeklerindeki etkisi yüzünden WHO, 2016 yılında küresel acil durum ilan etmişti.
Buradaki önemli nokta zika ve dang hummasının yakın ilişkisi. Şöyle ki daha önce dang humması bulaşan birisine zika bulaşırsa, o zaman hastalık ağır geçiyor. Bunun sebebi de vücudun dang hummasına karşı geliştirdiği antikorların, zika karşısında hastanın aleyhine çalışması. Hatta dang humması bunu kendi kendisine de yapıyor çünkü virüsün dört çeşidi var. Bunlardan birisi bulaşan hasta sadece o dang hummasına karşı bağışıklık kazanıyor. İlk bulaşmadan sonra ise diğer dang virüs tiplerinin bulaşma riski artıyor çünkü vücudun dang hummasına karşı ürettiği antikorlar bu virüslere karşı da vücudun aleyhine çalışıyor. İlk dang bulaşmasında hiçbir semptom göstermeyen bir kişi için ikinci ya da üçüncü seferlerde ağır rahatsızlık riski artıyor.
Şu anda zikaya atfedilen anormal doğumlarda azalmalar görülse de bu aslında bir yanılsama. Bunun iki sebebi var. Birincisi zikanın biyolojisi ile ilgili. Bir kadına sadece ilk zika bulaştığında eğer hamile ise bebeğinde anormallik görülüyor. Hamilelik öncesinde zika bulaşan bir kadın zaten zikaya karşı antikor geliştirmiş oluyor ve tekrar tekrar virüs bulaşsa bile antikorları sayesinde hasta olmuyor ve bebeği de virüs etkilemiyor. Zikanın azaldığı raporlarına aldanıp mesela Türkiye gibi zika görülmeyen bir yerden zika bölgelerine giden kadınlar ise hala risk altındalar. Çünkü eğer hamile iseler ilk virüs bulaşmaları olacağı için bebeklerinin sağlığını riske atabilirler. Bu açıdan Hindistan ya da Meksika’ya gidip yerel halkın yediklerini yiyip onlara bir şey olmasa da mide fesadına uğrayan Avrupalıların durumundan çok farklı değil bu durum.
Zika ile ilişkili anormal doğumların azalmasındaki ikinci sebep ise, 2016’da Brezilya’da 1.3 milyon zika bulaşan insan olduğu tahminlerinin belki de doğru olmaması. Bu da bizi chikungunyaya getiriyor. Şu anki teori, geçen sene zika geçirdiği sanılan hastaların çoğuna aslında bambaşka bir virüs olan chikungunya bulaştığı. O sebeple zika semptompları görülen hamile kadınların bebeklerinde anormal doğum sıklığı azaldı. Peki nasıl? Çünkü zika zaten çok semptom göstermeyen bir rahatsızlık. Sadece hasta daha önce dang humması oldu ise ya da bağışıklık sistemi ile ilgili sorunlar varsa o zaman semptomlar görülür düzeyde. Ve ağır zika ile normal chikungunya semptomları hemen hemen aynı.
Chikungunya Tanzanya’nın yerel Makonde dilinde ‘iki büklüm yapan’ kelimesinden türemiş, çünkü hastalar ayakta duramıyor, iki büklüm eğiliyorlar. Eskiden nadiren görülen chikungunya, 2004’un başından beri Afrika ve Asya’da büyük salgınlara sebep olmuş ve artık 44 ülkeye yayılmış. Bulaştığı insanların yüzde 34-45’ini hasta ediyor. Fransa ve İtalya’da görülmüş olsa da henüz Türkiye’ye gelmedi.
İlk defa chikungunyaya yakalanan bir insanın semptomları ilk dang humması ya da zikaya yakalananların aksine ağır ilerliyor, ama semptomlar zika ile hemen hemen aynı ve iki hastalık karıştırılabiliyor. Birkaç günlük kuluçka döneminden sonra genellikle birden başlayan ağır ateş ve eklem ağrıları görülüyor. Ağrı sabahları daha kötü oluyor ve egzersiz ile azalıyor, ama çok hareket edince daha kötüleşiyor. Genellikle el, ayak bileklerini ve parmakları etkiliyor. Hastaların yarısında isilik de görülüyor. Diğer semptomları ise baş ağrısı, kas ağrısı ve eklem şişmesi. Chikungunya ölüme sebep vermese bile çok ağır olabiliyor. Genellikle bir haftada çoğu hasta iyileşiyor, ama bazı hastalarda eklem ağrısı aylarca sürebiliyor. Ama bir kere hastalanan bir daha hastalanmıyor.
ABD’li bilim insanları orta Amerika yerlilerinde, özellikle Nikaragua’da bu virüslerin etkilerini araştırıyor ve onları daha iyi anlamaya çalışıyor ve Japon ilaç şirketi Takeda ile beraber acilen zika aşısı geliştirmeye çalışıyorlar. Hatta ABD Takeda’ya 312 milyon dolara kadar kaynak ayırdı!
Amerikan Hastalık Kontrol ve Koruma Merkezi (CDC) de virüsleri bulaştıran Aedes sivrisineklerinin hareketlerini haritalarla takip ediyor. Gerçi ABD’nin yaşanan çoğu bölgesine sıçramış durumdalar. Bu sebeple acil yardım doktorları da virüslerin bulaştırdığı hastalıkların tedavisi üzerine eğitiliyor. Bu yaz neler getirir, bu virüsler ülkemize de bulaşır mı, bulaşmasına karşı ülkemizde ne gibi önlemler alınıyor, izlemeye devam edeceğiz…