Geçen haftanın hak ihlalleri (1-8 Ağustos): 'Şort giydiğimizde sadece dayak yiyoruz!'
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın Türkiye’de yaşananların vahametini ortaya koyan birbirinden skandal açıklamaları bu haftaya damgasını vurdu. Partisinin genel başkanı gibi “Türkiye’nin hiçbir dönemde bu denli özgür olmadığını” savunan Bozdağ, bunun ispatı için "Kimse hakkında giydiği şorttan dolayı adli soruşturma yapılmıyor” dedi. Türkiye’de özgürlük sınırını şort giymeye kadar indirgeyen bu sözlerin sahibi, TRT Genel Müdürlüğü'nde yaptığı açıklamada attığı tweet nedeniyle kimsenin tutuklanmadığını da söyleyerek şunu sordu: “Tweet yüzünden tutuklandı, çok büyük bir algı operasyonu. Türkiye'de tweet attı diye tutuklanan bir Allah'ın kulu var mı?”
Şenal Sarıhan
Badem var ya badem. Bademin içinin koyusunun nasıl bir renk olduğunu anladık! Çok kısa bir süre öncesine dek Adalet Bakanı olan yetkilinin Türkiye’de adaletin nasıl işlediğinden bihaber olduğunu gördük!
Binlerce kişinin yargılandığı, hapis yattığı “devletin bütünlüğünü bozmak” suçunun meğer nasıl işleye geldiğini “Yeni Türkiye”nin aynı zamanda “Yeni Devlet” de demek olduğu itirafına şahit olduk!
“Vicdan ve Adalet”i plastik mermi ve biber gazı ile uğurladık!
Köylülerin “zorla derdest” edildiğini duyduk!
Bir toplumun şiddet ile nasıl hemhal olduğunu, şiddetin tüm alanlarda nasıl gündelikleştiğini izledik!
Şort giydiğimizde yargılanmadığımıza, sadece dayak yediğimize şükrettik!
Sigara içmenin ne tür fantezileri çağırdığını öğrendik!
“BADEM VAR YA BADEM… BADEMİN İÇİNİN KOYUSU”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bir süre önce başlayan tektip kıyafet uygulamasında son kararı açıkladı. Erdoğan “Şimdi bunlara tek tip elbiseyi getiriyoruz. Fakat bu tek tip elbise renk olarak badem var ya badem… Badem içinin koyusu bir renk olacak. İki tip olacak. Bir tulum olacak bir de ceket pantolon olacak. Bunların bir kısmı darbeciler tulum giyecek. Diğerleri de diyelim teröristler ceket pantolon giyecek” sözleriyle hazırlıkların tamamlandığını duyurdu.
“ÖNÜMÜZDEKİ KHK’LARIN BİRİNDE”
Adil yargılama hakkının ve masumiyet karinesinin ihlali anlamına gelecek bu uygulama için bir diğer yetkili, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, tasarının önümüzdeki KHK’ların birine konarak yaşama geçeceğini söyledi.
EYYYY ÖZGÜRLÜK: ŞORT GİYDİĞİMİZDE SADECE DAYAK YİYORUZ!
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın Türkiye’de yaşananların vahametini ortaya koyan birbirinden skandal açıklamaları bu haftaya damgasını vurdu.
Partisinin genel başkanı gibi “Türkiye’nin hiçbir dönemde bu denli özgür olmadığını” savunan Bozdağ, bunun ispatı için "Kimse hakkında giydiği şorttan dolayı adli soruşturma yapılmıyor” dedi.
Türkiye’de özgürlük sınırını şort giymeye kadar indirgeyen bu sözlerin sahibi, TRT Genel Müdürlüğü'nde yaptığı açıklamada attığı tweet nedeniyle kimsenin tutuklanmadığını söyleyerek şunu sordu: “Tweet yüzünden tutuklandı, çok büyük bir algı operasyonu. Türkiye'de tweet attı diye tutuklanan bir Allah'ın kulu var mı?”
SAYIN BOZDAĞ, HÜKÜMETİNİN İÇİŞLERİ BAKANLIĞI SİTESİNE BİR BAKSAYDI KEŞKE
Sayın Bozdağ’ın, dahil olduğu hükümetin İçişleri Bakanlığı'nın resmi açıklamalarından dahi en iyi ihtimalle bihaber olması- diğer ihtimal ise bildiği şeyleri manipüle ederek bir algı operasyonu yürütmeye çalışması; Türkiye’yi yönetenlerin içinde bulunduğu ruh halinin “irrasyonelliğini” ortaya koydu.
İçişleri Bakanlığı’nın kendi sitesinden rahatlıkla görülebilecek resmi açıklamalarına göre; sosyal medya kullanıcılarından halihazırda 10 binlerce kişi hakkında inceleme yapılırken sadece Mart - Ağustos 2016'da 1656 kişi tutuklandı.
“Siber Suçlarla Mücadele” başlığı altında her hafta kayda geçen verilere göre sadece Temmuz ayında 7 bin 199 sosyal medya hesabı incelenmiş 448 kişi gözaltına alındı.
Tüm bu açıklamaların çok kısa bir süre öncesine dek Adalet Bakanlığı görevini yürütmüş bir isimden gelmesi ise olayın vahametini daha da artırdı.
TÜRKİYE’DE GAZETECİLİK YAPTIĞI İÇİN YARGILANAN DA YOK!
Haftaya damgasını vuran açıklamalarıyla Bozdağ’ın icraatlarından biri de gazeteci Hakan Dirik hakkında şikayetçi olarak yer aldığı dava oldu.
Türkiye’den Suriye’ye sarin gazı yapımında kullanılan kimyasal silah ham maddesi sevkiyatı yapıldığına ilişkin iddiaları haberleştirdiği gerekçesiyle Cumhuriyet muhabiri Hakan Dirik’e dava açıldı. Eski Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, gazeteciden şikâyetçi oldu. Dirik, CHP Milletvekili Eren Erdem’in “Bozdağ’ın duruşma savcısını tehdit ederek dosyayı kapattırdığı” yönündeki iddialarına da haberinde yer vermişti.
ATTIĞI TWEET NEDENİYLE TUTUKLANAN VAR MI!
CHP Seyhan İlçe Kadın Kolları Yönetim Kurulu Üyesi Aliye Şenoğlu, sosyal medya hesabından, '15 Temmuz'un zafer gibi kutlanmasını' eleştirdiği paylaşımda 'örgüt propagandası yaptığı' iddiasıyla tutuklandı.
VATANDAŞA DİJİTAL TAKİP
Öte taraftan özgürlükler cenneti Türkiye’nin vatandaşlarını izlemek için İngiltere’den en az yedi yazılım satın aldığı da bu hafta basına yansıdı. Bunlar arasında kendisini çevresindeki telefonlara baz istasyonu olarak tanıtıp, telefonlarımızı dinleyebilen, mesajlarımızı izleyebilen IMSI catchers olduğu da belirtildi.
Böylece, iddialar doğrultusunda AİHS ile güvence altına alınan ve TCK 134'üncü maddede hükme bağlanan “özel hayatın gizliliği” ilkesi de bir kez daha ihlal edildi.
“YENİ TÜRKİYE”’NİN YENİ DEVLETİ
Eski AKP Merkez Karar Yürütme Kurulu (MKYK) üyesi Ayhan Oğan'ın bir tartışma programında yeni bir devlet kurduklarını söyledi ve "bu devletin kurucu lideri Tayyip Erdoğan'dır " dedi.
CHP'li milletvekilleri, il savcılıklarına dilekçe vererek Ayhan Oğan hakkında, 'Anayasayı ihlal', 'vatana ihanet', 'devleti bölmek' ve 'halkı kin ve nefrete teşvik etmek' gibi gerekçelerle suç duyurusunda bulundu.
“HASTANEDE DAHA AĞIR TECRİTTEYİZ”
"İşimi geri istiyorum" talebiyle başlattıkları açlık grevinin ardından tutuklanan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın zorla götürüldükleri cezaevi hastanesinde ihtiyaçlarının karşılanmadığı ortaya çıktı. Gülmen ve Özakça açlık grevinde 153'üncü günü geride bırakırken günde yedi saat olan avukat görüşlerinin iki saate indirildiği basına yansıdı. Gülmen ve Özakça avukatları aracılığıyla gönderdikleri mesajda “Hastanede daha ağır tecritteyiz” denildi.
Öte yandan Gülmen ve Özakça için eylem yapmak isteyen, aralarında İHD İstanbul Şubesi yöneticilerinin de olduğu 43 hak savunucusu gözaltına alındı.
ŞEMDİNLİ’DE İŞKENCE
Hakkari’nin Şemdinli ilçesinin Şapatan köyünde asker ve polislerin köylülere işkence yaptığı öne sürüldü.
Özel Harekat polisinin PKK’lılarla çatışmada yaşamını yitirmesinin ardından 2 bin nüfuslu köy ablukaya alındı. Köyün giriş çıkışları kapatılırken, gözaltına alınan 36 köylüye işkence yapıldığı iddia edildi. İşkence izlerinin fotoğraflarının yer aldığı haberde, aralarında kadın ve çocukların bulunduğu 100’ü aşkın kişinin meydanda dövüldüğü belirtildi.
Valilik konuya ilişkin yaptığı açıklamada ise köylülerin “Zor kullanarak derdest edildiği”ni belirtti.
“VİCDAN VE ADALET” PLASTİK MERMİ İLE UĞURLANDI!
HDP’nin abluka altında devam eden Vicdan ve Adalet Nöbeti İstanbul'dan Van’a biber gazı ve plastik mermi ile uğurlandı!
Kadıköy Yoğurtçu Parkı'nda polislerin oluşturduğu koridor ve barikatlarla altı gün devam eden nöbet sonunda gerçekleştirilmek istenen yürüyüşe, polis biber gazı ve plastik mermiyle orantısız ve gereksiz bir güç ile “müdahale” etti.
ANKARA VALİLİĞİ'NDEN YENİ BİR YASAK DAHA
Ankara Valiliği bugün yaptığı açıklama ile Ağustos ayı boyunca açlık grevi, oturma eylemi, anma toplantısı, konser ve bu gibi toplu etkinliklerin tamamını yasakladı.
Valilik Mayıs ayında kent genelinde güneş battıktan sonra ateş yakmayı ve türkü söylemeyi yasaklamış ardından Temmuz ayındaysa Kızılay ve çevresinde basın açıklaması ve her türlü etkinliği yasakladığını duyurmuştu.
GÜVENLİK TERÖRÜ
Türkiye’de bu hafta yaşanan üç olay bir toplumun şiddet ile nasıl hemhal olduğunu, şiddetin nasıl gündelikleştiğini gösterdi.
Simit satan çocuk, çellist bir kadın ve bir hasta yakını güvenlik personellerinin saldırısına uğradı.
İstanbul Kadıköy metrosunda polisler, çellist Gülşah Erol’un çello çantasında bomba olduğu iddiasıyla Erol’u alıkoyup darp etti.
Burgazada’dan Heybeliada’ya giden şehir hatları vapurunda A.K. isimli 16 yaşındaki çocuk, “izinsiz simit sattığı” gerekçesiyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi güvenlik personeli tarafından vapurun makine dairesine indirilerek darp edildi. Çocuğun burnu kırıldı.
İstanbul, Kartal Yavuz Selim Hastanesi’nde annesini bekleyen hasta yakını Erman Aksoy, odadan çıkmadığı gerekçesiyle hastanenin özel güvenlikleri tarafından darp edildi.
SIĞINMACILARA “CİNSİYETÇİ İŞKENCE”
Mülteciler konusunda hükümetin izlediği politikasızlık politikasının topluma yansımasına vahim bir örnek daha bu hafta kayıtlara geçti. Geçen hafta sınırdan geçerek Türkiye’ye sığınmaya çalışan mültecilerin jandarma tarafından dövüldüğü görüntülere bu hafta da “cinsiyetçi işkence” görüntüleri eklendi. İdlip’ten kaçarak Antakya’ya gelen sığınmacılara jandarmanın kadın iç çamaşırları giydirerek darp ettiği fotoğraflar basına yansıdı. Fotoğrafları ve videoları çekilerek darp edilen mülteciler Suriye’ye geri gönderildi.
“TÜRK POLİSİ ADİLDİR”
Güvenlik araçlarının insanları ezdiği haberlerinden sonuncusu İstanbul Okmeydanı'nda meydana geldi. Zırhlı polis aracının altında kalan Suriyeli bir çocuk hayatını kaybetti. Mahallelinin tutanak tutulması talebine “Türk polisi adildir. O akrepteki polisler zaten tutanağı tutmuşlardır. Ekip göndermeye gerek yok” karşılığı verildiği iddia edildi. Polislerin daha sonra ölen çocuğun Örnektepe’deki evine gittikleri ve sekiz yaşındaki çocuğa ait bütün fotoğrafları ile evdeki tüm telefonların topladığı iddia edildi.
FRANSIZ GAZETECİ LOUP BUREAU TUTUKLANDI
İki hafta önce Erbil'i ziyaret eden ve sonra Habur Sınır Kapısı üzerinden Türkiye'ye dönen Fransız gazeteci Loup Bureau, Silopi Savcılığı'nın kararı ile polisler tarafından gözaltına alındı. Gazeteci çıkarıldığı mahkeme tarafından “örgüte yardım ve yataklık etmek” suçundan tutuklandı.
TUTUKLU GAZETECİNİN SAÇLARI ZORLA KESTİRİLDİ
15 Temmuz Darbe Girişimi sonrasında başlatılan soruşturma kapsamında 29 Temmuz 2016’da tutuklanan gazeteci Cihan Acar’ın bir yıldır uzattığı saçları tutuklu bulunduğu Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu 9 Nolu’daki gardiyanlar tarafından zorla kestirildi.
KAYYIM ERMENİ MEZARLIĞININ ÜZERİNE TUVALET YAPTIRDI
DBP’li Belediyelere atanan kayyımların bu haftaki uygulaması, Ermeni mezarlığının üzerine tuvalet yaptırmak oldu. Van Edremit Belediyesi kayyımı, halk plajındaki tarihi höyüğün ve Ermeni mezarlığının üzerine tuvalet yaptı. Mezarlıktan çıkan kemikler etrafa saçıldı.
TETİKÇİ MEDYANIN BU HAFTAKİ HEDEFİ CHP OLDU
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kimi yurt dışı gezilerinde uçakta yer alan ve Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın hastanede kendisini ziyaret etmesi ile dikkat çeken Akit yazarı Mehtap Yılmaz, yazısında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun tutuklanması çağrısı yaptı. Yılmaz; “Kulağından tuttuğunuz gibi atın içeri bu herifi olsun bitsin! Yan hücreye de yeşillik niyetine, 2 milyonluk iletişim faturasını millete gömen Elif-Cell’le, elini beline koyup “Erdoğan Işid’e sarin gazı veriyo gomşulaaaar” diye şirretlik eden Eren Erdem’i, terörist cenazesinde salya sümük ağlayan Gamze İlgezdi’yi koyun...” ifadelerini kullandı.
İMAM HATİPLER SINIR TANIMAYACAK YA DA ÜMMET COĞRAFYASI
“Dindar ve kindar” bir nesil yetiştirmek konusunda her gün yeni bir uygulamaya imza atan AKP hükümeti bu kez de Türkiye sınırları dışında bir uygulama ile gündeme geldi.
ÖSO gruplarının kontrolüne bırakılan Suriye kentlerinde Milli Eğitim Bakanlığı tarafından imam hatiplerin açılması kararı verildi. Bakanlık, yaklaşık 65 bin çocuğa eğitim verilen bölgede, yıkılan okulları tamir etmek ve yenilerini yapmak için ise dini vakıflarla anlaştı.
“OHAL’DEN İSTİFADE EDEREK” 27 İŞÇİ DAHA İŞTEN ATILDI
Petrol-İş’te örgütlendikleri için 22 işçinin işten atıldığı Akkim Kimyasal Yapı fabrikasında beş işçi daha işten atıldı. İşçilere bizzat patronlar ve yöneticiler “Sendika teröristlerin, solcuların Alevilerin işidir. Hepimiz Müslümanız. Müslümanlıkta iş bırakma yoktur” söylemleriyle baskı yapıldığı kayıtlara geçti.
Anayasal bir hak olan grev ve örgütlenme hakkının bu dönemde nasıl görüldüğü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerine şu şekilde yansımıştı: “OHAL'i biz iş dünyamız daha rahat çalışsın diye yapıyoruz. Grev tehdidi olan yere biz OHAL'den istifade ederek anında müdahale ediyoruz”
KARAMAN'DAN BAŞÖRTÜLÜ SİGARA İÇEN KADIN AÇIKLAMASI
Yeni Şafak gazetesi yazarı Prof. Hayrettin Karaman, sigara içmenin 'caiz' olmadığını belirterek "Ben başını örten ama göstere göstere sigara içen bir bayan gördüğümde şöyle bir intibaya kapılıyorum: Sanki farklı olanlara şunu diyor: 'Siz benim başımı örttüğüme bakmayın, benden ümidinizi kesmeyin, sizinle paylaşacağım daha çok şeyim var" ifadelerini kullandı.
CHP Ankara Milletvekili – TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkan Vekili