Man’da yuva yapmak: Kılıçdaroğlu'nun açıkladığı belgeler neyi gösteriyor?
Kılıçdaroğlu, ilgili para transferinin Türkiye’deki mevzuata göre suç olduğuna dair bir belge göstermedi. Ancak mesele çok taraflı bir politik tartışmayla ilgili olduğu için ilgi çekici olmaya devam edecektir. Türkiye’de kalan az sayıda basın yayın kuruluşunun bu transferleri gerçekleştiren kişilerin diğer hesaplarını, aracı olan kuruluşların faaliyetlerini, Man Adası’ndaki şirketin sadece vergiden kurtulmak için mi kullanıldığını incelemesi faydalı olacaktır.
Ali Rıza Güngen
Bir ülkedeki finansal alana ilişkin mevzuat ve denetimden kurtulmak için düzenleme boşluklarından faydalanma eğilimi son on yıllarda daha da fazla yoğunlaştı. Denetimden uzak vergi cennetleri küresel finansal sistemin sinir merkezlerine dönüştü. Offshore (kıyıdan uzakta, açıkta) işlemlerde bulunanlar, bu merkezleri kâr transferleri için kullanılıyor ve küresel para akışının dikkate değer bir bölümü bu merkezlerden geçiyor.
Kurumlar vergisinin bulunmadığı, çeşitli vergi muafiyetlerinin ekonomik aktörlere tanındığı, yabancı ülkelerde elde edilen gelirlerin vergilendirilmediği, denetimden uzak şirket ve banka kurulmasına izin verilen çok sayıda vergi cenneti mevcut. Bu ülkelerin sadece tropikal adalar olarak düşünülmesi uygun değil. Örneğin vergi konusunda benzer istisnalar şirket sahiplerinin kimliklerinin gizlendiği Delaware, Nevada gibi ABD’nin bazı eyaletlerinde de mevcut. Çok sayıda gelişmiş ülke menşeli şirket, kârlarını Lüksemburg gibi ülkelere aktararak ya da bu ülkelerden geçirerek vergi düzenlemelerinden faydalanıyor, kendi şirketlerinin esas faaliyet gösterdiği ülkede vergi ödemiyor ya da çok daha az ödüyor.
Offshore finansal hizmetler ve hukuk firmalarından bu gayeyle alınan hizmetler aslında birey ya da şirketin kendi ülkelerindeki vergi mevzuatından kaçmaları anlamına gelmektedir. Bu hizmetlerden faydalananlar daha az vergi ödemekte, ya da hiç ödememekte ve kişisel servet bilgilerinin ya da iş bağlantılarının kamuoyunun gözünden kaçırılmasını sağlamaktadır.
SERVET GİZLEMENİN, VARLIKLARI GÖZDEN KAÇIRMANIN EN İYİ YOLU
Kılıçdaroğlu, 'Man Ada'sı dekontları'nı gösterdi: İspat ettim
Bir offshore merkezde yuva yapmanın, buradan faydalanmanın kısaca birkaç adımı bulunuyor:
Önce para saklamak ya da vergi düzenlemelerinden kaçmak üzere offshore hizmetler sunan bir firmaya ya da şahsa başvurulur. Bu firma ya da şahıs kağıt üzerinde ve offshore merkezde bulunan (Man Adası, Panama vb.) firmayı kurar. Firmanın kaç sterlinle, dolarla kurulduğu önem taşımamaktadır. Ancak genellikle kağıt üzerinde kurulan şirketler sembolik bir bedelle kurulurlar.
Sonra kağıt üzerindeki firma finansal operasyonlar ya da varlık alışverişi gerçekleştirir / ya da esas ülkedeki şirketin ihracatı buraya yapılmış gösterilir ve vergi avantajlarından yararlanılır. Söz konusu firma(lar) varlıkları vergi cennetinde yönetirken esas sahipler gizlenir.
Türkiye’de de çok sayıda birey ve şirketin kullandığı bu mekanizma kâr transferi yapmak için de kullanışlıdır. Bazı şirketler mal ve hizmet tedarikini offshore merkezlerdeki şirket aracılığıyla yaparak ya da vergi düzenlemelerindeki boşluklar üzerinden bu getiriyi gizleyerek söz konusu işlemleri gerçekleştirebilmektedir. Bir marka hakkını offshore firmaya devretmek ve marka ve tescil hakları için yapılan ödemeleri buraya aktarmak da aslında hukuki görünen bir vergi kaçırma yöntemidir.
Kılıçdaroğlu'nun bahsettiği Man Adası nerede?
KILIÇDAROĞLU'NUN AÇIKLADIĞI BELGELER NEYİ GÖSTERİYOR?
28 Kasım 2017 tarihinde Cumhuriyet Halk Partisi grup toplantısında Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı belgeler toplantıda adı geçen kişilerin Man Adası’nda kâğıt üzerinde kurulmuş bir şirkete para transferi yaptığını gösteriyor. Bu paralar Türkiye’de nasıl elde edilmiş olurlarsa olsunlar uluslararası ödeme sistemi çerçevesinde bir finansal kuruluş kullanılarak, dolayısıyla SWIFT kodu alınarak Man Adası’na aktarılmış görünüyor. Söz konusu kod, işlemin kayıt altına alındığını ve kendileri de kayıt edilen aracı finansal kuruluşlar tarafından gerçekleştirildiğini ifade ediyor.
Kılıçdaroğlu, ilgili para transferinin Türkiye’deki mevzuata göre suç olduğuna dair bir belge göstermedi. Ancak mesele çok taraflı bir politik tartışmayla ilgili olduğu için ilgi çekici olmaya devam edecektir. Türkiye’de kalan az sayıda basın yayın kuruluşunun bu transferleri gerçekleştiren kişilerin diğer hesaplarını, aracı olan kuruluşların faaliyetlerini, Man Adası’ndaki şirketin sadece vergiden kurtulmak için mi kullanıldığını incelemesi faydalı olacaktır. Türkiye’den bir şirketin buraya ihracat gerçekleştirip gerçekleştirmediğini, ilgili şirketin başka merkezlerle olan alım-satım ve fonlama faaliyetlerini ve Türkiye’de bir şirkete borç vererek yine yurtdışına kaynak aktarımı için kullanılıp kullanılmadığını araştırmak kamuoyunun doğru bilgilenmesi açısından elzemdir.
Elbette, ayrıntılı bir araştırmanın ve üzerinden sağlıklı bir tartışmanın ancak bir demokraside gerçekleşeceği itirazı gelebilir. Buna rağmen ortada ahlaki bir sorun olduğunu, söz konusu kişilerin para transferini vergi ödememek için yaptıklarını beyan etmekte bir beis yoktur.
Kılıçdaroğlu'nun Erdoğan'a 'tanıyor musun' diye sorduğu Sıtkı Ayan kimdir?
Dr. Siyaset Bilimi