Çok alametler belirdi! Dow Jones ve küresel borsalarda neler oluyor?
Dow Jones Endeksi, dünyanın en etkili ve en eski endekslerinden bir, bugün tepe aşağı çakıldı. Sonra bir nebze doğrulmaya çalıştı; ama yüzü gözü aldığı darbenin şiddetinden darmadağın olmuş vaziyette.
Cüneyt Akman
Tek bir gün içinde yüzde 4,6 değer kaybetti Down Jones Industrial; tam 1175 puan… Gün içinde düştüğü 23.924 ile dünkü kapanış olan 25.521’i kıyaslarsak bir ara kaybı 1597 puanı bulmuştu. Yani yüzde 7’lik bir değer kaybı… Bizim BİST gibi hayli oynak borsalar için bile nadir görünen gün içi böyle bir düşüş, bir ABD borsası için neredeyse bir tür “crash”, bir mini kriz sayılabilecek derecede olağandışı… Hele cuma günü günü de Dow Jones’un 666 puan düştüğünü hesaba katarsak… Malum Hristiyan mitolojisini temel alan Hollywood korku filmlerinde 666 şeytanın sayısıdır. Acaba bu “uğursuz”sayı üç gün öncesinden bugünkü “felaket”i mi haber veriyordu?
Bu işin şakası tabii… Fakat gerçek olan şu ki sadece bu iki uğursuz günde Dow Jones Industrial ocak ayında edindiği bütün o şahane primleri hiç ediverdi. İşin ciddiye alınacak bir yanı da bu yaşlı endeksin geçen senenin yaz ayından beri neredeyse soluksuz ve hiç düzeltme yapmaksızın sürekli yükselmesi; ondan çok öncesinden beri de sadece çok ufak düzeltmelerle neredeyse sonsuza kadar yükselme hırsıyla uçuşta oluşu… Dolayısıyla “hızlı yükselenin hızlı çökeceği o malum günler mi geldi” sorusu gündemde şimdi… Yine bugünkü kalp sektesini ciddiye almayı gerektiren bir diğer sebep, bu sektenin sadece yaşlı, iyi endekse münhasır olmayışı… S&P-500 de düştü, pek çok Avrupa borsası da… Bazıları bugün yaşanan darbeyi 1987 ‘deki tek gün süren ama neredeyse bütün dünyanın yüreğini ağzına getiren “crash” ile kıyaslıyor.
Bu yaşananı yorumlarken Federal Reserve başkanlığı görevini yeni bırakan Janet Yellen’in sözlerini de dikkate almalı mıyız? Tıpkı diplomatlar gibi, merkez bankaları başkanları da ancak görevi bıraktığında doğruları konuşuyor. Ne demişti daha yeni?
“Ticari gayrimenkul fiyatları kiralara kıyasla şu anda yüksek. Şimdi bu bir balon mu yoksa sadece çok mu yüksek? Bunu anlamak çok zor. Fakat değerlemelerin çok yüksek olması bir miktar endişe kaynağı” demişti.
Eh, bir merkez bankası başkanı, sabık başkan bile olsa, ancak bu kadar uyarabilir. Üstelik bu “balon mu değil mi, bilmek zor” lafı, tam 2008 Krizi öncesi Fed başkanı Ben Bernanke’nin “balon olup olmadığını sadece piyasa bilir” lafıyla, “orada balon var patlayacak” diyenlere “siz ne bilirsiniz!” mealinde verdiği cevabı da biraz olsun andırmıyor mu?
MAHŞERİN DÖRT ATLISI
Aslında çok alametler belirdi ufukta… Tıpkı 2008 krizi öncesinde olduğu gibi, hem konut hem de emtia fiyatları küresel ölçekte artıyor. Menkul fiyatları ise malum, küresel ölçekte çılgın gibi yükseliyor senelerdir ve bunun tek nedeninin merkez bankalarının çılgın gibi likidite yaratmaları olduğunu aslında herkes biliyor. Tamam dünya ticareti, küresel büyüme filan canlandı; nihayet “2008 krizinden artık tam anlamıyla çıkıyoruz” diyebiliyoruz. Fakat bu ılımlı küresel büyüme acaba yaratılmış devasa likidite çığını massedebilecek kadar iri ve çevik olabilecek mi? Acaba tam “krizden en nihayet çıktık” derken, bu kez bir başka krize mi yuvarlanılacak?
“O kadar kolay değil, herkes geçmişi hâlâ net hatırlıyor; en azından devlet yöneticileri ve merkez bankacıları…” denebilir. Malum, krizlerin ortaya çıkma ihtimali, genellikle eski kriz artık unutulmaya yüz tuttuğunda zirveye tırmanır. Mesela, ABD Merkez Bankası Federal Reserve’in kurulmasına sebep olan meşhur 1907 krizinden sonraki devasa küresel kriz, yani Büyük Depresyon 1929’da patlak verebilmişti. Ama belki de o zamandan bu zamana her şeyde olduğu gibi krizler tarihinde de zaman eskiye göre günümüzde daha hızlı akıyor olamaz mı?
Bir başka alamet daha dolaşıyor ortalıkta aslında.
Şu Bitcoin ve bir cümle kripto paraların fiyatlarındaki aralık ayı ortasından beri görülen serbest düşüş… Hatırlayın, daha 16 Aralık’ta 1 Bitcoin 19 bin doların üstüne çıkmıştı. Bugün 7.173 dolar; üstelik gün içinde 6.500’leri bile gördü.
Denebilir ki “Eh canım onlar ne idüğü belirsiz, nevzuhur varlıklar, gerçek bir değerleri yok, zaten düşecekleri belliydi, bir cins ‘lale çılgınlığı”ydılar. Onların düşüşü diğer piyasaları bağlamaz.”
Doğru bu, söylenenler kabul edilebilir. Fakat ya mesele bundan ibaret değilse? Ya buradaki çakılma da bir başka uğursuz alametse; ya geçen hafta ekranda da söylediğim gibi aslında kripto para piyasası küresel varlık piyasalarının sadece en zayıf halkasıysa… Buradaki düşüş, sadece o piyasadaki gerilimin değil de, aslında küresel varlık pazarlarındaki asıl gerilimin bir göstergesiyse… Yani zincir fazla gerildiği için en zayıf halkasından kopmuşsa?
Ve gelelim asıl alamete… Unutmayalım ki bu mini kriz cuma günü ABD tarım dışı istihdam verilerindeki sağlam rakamlar, hele de saatlik ücretlerdeki yükselmeden (ve bunun enflasyona sebep olacağı, enflasyon beklentisinin de Fed’in üç değil de mesela dört kez faiz arttırmasına sebep olacağı beklentisine yol açmasından (Yarabbi ne çok “beklenti”li bir cümle oldu; yoksa her şeyin bu kadar “beklenti”lere bağlı kalması da bir başka “alamet”mi?) kaynaklanmış görünse de işin başlangıcının ABD 10 yıllık hazine kağıtlarının getirisinin 2,75 sarı alarm sınırını geçmesi ve kimilerinin bir cins “küçük kıyamet” göstergesi saydığı yüzde 3’e doğru kararlı bir şekilde ilerliyor görünmesi olduğunu hatırlatayım.
Yani asıl alamet tahvil piyasasıydı! Tahvil piyasalarının hisse senedi piyasalarına göre daima biraz daha mantıklı davrandıkları genel kabul görür; öyleyken orada bile çılgın bir balonlaşma olduğu iddiası uzun süredir pek revaç gören bir iddiaydı. Sonunda tahvil piyasasında beklenen satış geldi. Şimdi de daha çılgın kardeş, yani hisse senedi piyasası, genelde olduğu gibi, daha aklı başında olduğu umulan büyük kardeşi takip mi ediyor?
Tabiri caizse “Mahşerin dört atlısı” gökyüzünde dolaşmaya başladı ama bunu ne kadar görmek istiyoruz? Peki tersinden bakalım. İyimserlik için elimizde ne var? İlkin mesela “Gelişen Piyasalar” varlıklarının halen daha ucuz oluşu mesela… Fakat neye göre ucuz? Çılgınca balonlaşmış gelişmiş piyasa varlıklarına nazaran “ucuz.” Öyle olsa bile küresel bir tehlikeyi göğüslemeye cürümleri yeter mi?
İyimserlik için elimizde başka ne var? Bu neslin karar alıcılarının hâlâ 2008 krizini çok net hatırlıyor oluşu; o nedenle de aynı hataları tekrar yapmayacakları… Bir ölçüde doğru. Fakat hatırlatmalıyım ki özellikle “trader” denilen meslek, hatta analistlik artık çok genç insanlarca yapılıyor ve bunların büyük bölümü 2008’i yetişkin bir kafaya sahipken görmedi, hatırlamıyor.
**
Neyse, biz yine iyimserliği elden bırakmayalım ve bu mini krizin çok kısa bir sürede atlatılıp piyasaların kendini toparlayacağını umalım; ki şu an hâlâ en kuvvetli ihtimal bu! Fakat bir toparlanmanın gerçekleşmesi, tüm bu alametlerin boşu boşuna boy gösterdiği anlamına gelmiyor. Bunlar gerçekten de kıyamet alameti ve eğer “Bak atlattık! Korkacak bir şey yokmuş” denirse –daha önce yine şanslı olunan o seferlerde defalarca denildi- günün birinde, ve çok da uzak olmayan günün birinde, bu kez mahşerin atlılarının haber verdiği, o kadar şanslı olunamayan gün de gelecek.
*Bu yazı ilk olarak paraanaliz.com sitesinde yayınlanmıştır.