Çavê li deriya xwelî li seri ya / Türk s(ol)ağının korkusu
Meşhur bir Kürt atasözü der ki “ÇAVÊ LI DERIYA XWELÎ LI SERI YA”. Düz çevirisi “el kapısında gözü olanın başına kül dökülsün”, özcesi “başkasından medet umanın vay haline” olan atasözü Kürt tarihinde başkalarına bağlanan umudun sonucunu en güzel özetleyen cümledir. Kürtler on yıllardır zaten kendi göbek bağlarını kendileri kesmeye alışık oldukları için kendilerinden başkasından medet ummamaları gerektiğini de aldıkları derslerle iyice bellediler.
Ferda Fahrioğlu Akın*
Umut insanı da insanlığı da var eder. Kürtler de her daim her koşulda umut etmeye devam ettiler. Bu yüzden kim onlara doğru bir adım atsa karşılığında on adım attılar. İktidar için Kürtlerin oylarına ihtiyaç duyan her siyasetçinin pragmatist söylemlerine inandıkları için değil umut ettikleri için tutunmaya çalıştılar. Çözüm sürecinde “AKP Kürtleri kandırıyor” diye yükselen eleştirilere rağmen de AKP’ye inandıkları için değil barışa dair olan umutlarından dolayı uzattıkları eli sıkıca tuttular. Ama tarih tekerrür etmeye devam etti ve her umut gibi o da boşa çıktı. Çözüm sürecinde Kürtlerin ağzına çalacakları/çaldıkları bir parmak balla “Başkanlık hayalleri” için Kürtleri bir kukla gibi kullanabileceğini sanan AKP iktidarı da Selahattin Demirtaş’ın öncülüğünde HDP’nin “seni başkan yaptırmayacağız” çıkışından sonra Kürtlere gerçek yüzünü gösterdi. Sonrasında türlü oyunlar ve hilelerle çözüm sürecinin sona erdirilmesi ile başlayan süreç AKP ve HDP arasındaki bağları tamamen kopardı. AKP seçimlerde mağlup olmanın bedelini sopa/şiddet stratejisi ile lehine çevirerek iktidara yeniden gelse de sürekliliğini şiddetle sağlayacağını bildiği için 2015 yılından beri Türkiye savaş sisinden çıkamadı/çıkarılmadı. Kürtlerin iradesine sahip olamayacağını anlayan AKP kendi gibi pragmatist olan MHP/Bahçeli ile işbirliğine/suç birliğine girerken kurulan Cumhur İttifakı kimse için şaşırtıcı olmadı aslında.
Altı milyon seçmenin oyu ile seçilmiş HDP milletvekilleri CHP’nin AKP karşısındaki basiretsiz politikaları sonucu hapishanelerde rehin tutuluyor. Buna rağmen Kürtler hâlâ sola dair umut etmeye devam ettiler. Bu yüzden Cumhur İttifakı'na karşı kurulacak ittifakta iktidara muhalif kesimlerin, korkusuzca onlarla birlikte olacaklarına/olabileceklerine inanmak istediler. Ama CHP solunun beyni AKP tarafından “muhafazakâr seçmen miti” algısı ile o kadar iyi yıkanmıştı ki CHP elindeki kanı (milletvekillerinin hapiste olmasının nedeni) yıkamak yerine; korku ile MHP/Bahçeli’nin kadın versiyonu olan İyi Parti’nin arkasına saklandı. İyi Parti’nin seçimlere girebilmesi için onlara verdikleri 15 milletvekili gibi önemli siyasi bir kozun karşılığında bile Akşener’e HDP konusunda baskı uygulayamadı. Ne de olsa her zaman “ama iktidar bize karşı bunu koz olarak kullanır ve kendimizi halka anlatamayız” bahanesi heybelerinde hazır duruyordu. Ne var ki CHP’nin unuttuğu ya da AKP’ye mikroskopla baktığı için onun varlığını ve gücünü devasa gördüğünden dolayı gözden kaçırdığı bazı önemli noktalar mevcut:
1. HDP gerek Cumhurbaşkanlığı seçimi ile gerekse yerel seçimler ile yüzde 10 baraj sorunu olmadığını kanıtladı. Çeşitli algı operasyonlarının kaynağı olan anketlerin belirttiğinin aksine baraj sorunu olan parti İyi Parti. Bu reel gerçekliğe rağmen ve Saadet Partisi’nin de HDP’nin ittifakta yer almasını desteklemesine rağmen CHP, HDP yerine İyi Parti’yi tercih etti.
2. Velev ki HDP baraj altında kaldı ve meclise hiç vekil yollayamadı bu durumda da HDP’nin ağırlıklı olduğu bölgede HDP’den çalınan pasta diliminin hepsini yiyecek olan AKP olacaktır. Çünkü Kürtler CHP’nin milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına verdiği desteğin sonuçlarını unutmadıkları gibi bir de muhafazakâr seçmeni kaybetme korkusu ile HDP’ye sırt çevirmesini de asla unutmayacaklardır.
3. Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kalırsa “Erdoğan’ın karşısına kim çıkarsa çıksın HDP seçmeni ona oy verecek mitine” fazlasıyla bel bağlayan CHP’nin başına Erdoğan kadar Kürt taşı düşebilir. Zira Türkiye’nin kaderini belirleyen seçimde hâlâ korkuyla adım atan muhalefet partilerine Kürtler “ne haliniz varsa görün” deyip sandığa gitmek yerine korku ile siyaset yürüten muhalefetin yenilgisini izlemeyi tercih edebilir. Çünkü Kürtler zaten on yıllardır iktidarda kim olursa olsun hep görmezden gelinen/mağdur edilen/yok edilmek istenen tarafta yer aldılar. Kürt illerinde yıllarca uygulanan sıkıyönetime tepki göstermeyen Türkiye halkı 15 Temmuz’un kaymağı olan OHAL ile bütün Türkiye karşı karşıya kalınca bağırmaya başladı. Gezi Parkı'ndaki ağaçların kesilmesine, Karadeniz’de HES’lerin kurulmasına karşı canla başla tepki veren Türkiye muhalefeti olan Türkiye S(OL)AĞI, Hevsel Bahçeleri'ndeki bütün ağaçların kesilmesine, bölgedeki ormanların ordu tarafından yakılmasına ve Hasankeyf’in sular altında bırakılmasına gözlerini yumdu. Kürt’ün her derdine sırtını dönenler bir defa da olsa Kürtlerin onlara sırtlarını dönmeyeceklerini ve onlara mecbur olduklarını düşünmekle hata etmektedirler.
4. Yani velhasıl Kürtler karşılarına kim çıkarsa çıksın umut etmeye çalıştılar; ama artık başkasından bir fayda göremediklerini de anladılar. Bu yüzden bu seçimde Kürt kanadında ve HDP seçmeninde ezberler bozulacak.
Meşhur bir Kürt atasözü der ki “ÇAVÊ LI DERIYA XWELÎ LI SERI YA”. Düz çevirisi “el kapısında gözü olanın başına kül dökülsün”, özcesi “başkasından medet umanın vay haline” olan atasözü Kürt tarihinde başkalarına bağlanan umudun sonucunu en güzel özetleyen cümledir. Kürtler on yıllardır zaten kendi göbek bağlarını kendileri kesmeye alışık oldukları için kendilerinden başkasından medet ummamaları gerektiğini de aldıkları derslerle iyice bellediler.
24 Haziran’da oy vermeye giderken sadece HDP seçmeninin değil bütün Türkiye halkının aklında tutması gereken cümle Çavê li Deriya Xwelî li Seri Ya olmalıdır. Zira bu seçim “kader seçimi” ve kaybedilecekler Türk s(ol)ağının korkularına teslim edilmeyecek kadar hayati önemdeler!
*Yıldız Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Doktora Araştırmacısı, “Akademisyenlerden KHK Öyküleri” kitabının 686 sayılı KHK ile ihraç edilmiş yazarı.