'Kadınların dilindeki erillik 2'
Kadınların neden salt politik hatası olamaz? Örneğin bir kadın neden tek başına eril dil kullanıyor olamaz da yanında bir de ruhsal hastalık teşhisi alır? Hem de tanı kriterlerini açıkça etik dışı kullanan "psikolog" sıfatlı kimselerden? Çünkü kadın nature erkek ise culture'dır.
Beren Azizi
Tuğçe Isıyel'in Duvar'daki "Kadınların dilindeki erillik" başlıklı yazısını okudum. Sevan Nişanyan ve Mustafa Ceceli gündemi sonrası bu iki isme tepki gösteren bazı kadınların eril dilini eleştirmek istemiş ve yazısının içeriğini tam da yansıtmayan eksik bir başlık seçerek yapmış bunu. Neden eksik bir başlık olduğuna birazdan değineceğim.
Halbuki kadınların eril dilinden bahsediyorsak Tuğçe Isıyel'in yazısındaki dil, kadınların eril dilinin tipik örneğidir; çünkü yazı aynı anda iki olguyu iddia eder:
- Yazıda eleştirilen kadınlar eril dil kullanıyorlar.
- Yazıda eleştirilen kadınlar yaşadıkları kişisel/ruhsal sıkıntıları "feminizm" adı altında meşrulaştırmaya çalışıyorlar.
Yani yazıda eleştirilen kadınlar hem eril dil kullanıyorlardır ama hem de ruh sağlıklarına ilişkin sıkıntı yaşamaktadırlar. Dolayısıyla yazının başlığı aslında "Kadınların ruh hastalıkları ve dillerindeki erillik" olmalıymış.
Şimdi gelelim bahsettiğim yazı neden eril dilin tipik örneğinir.
Eril dilin önemli bir özelliği kadını herhangi bir konu üzerinden salt eleştirememek, kadına tek başına velev ki politik olarak yanlış bir davranışı bahşetmemek, kadının her türlü velev ki politik/sosyal hatasına ruh hastalığı bozukluğu iliştirmektir. (Erkeğe bunu sadece cinsel saldırı failiyse yapar, diğer durumlarda erkeğin yanlışlarını da "bilgisizlik" olarak açıklar.)
Kadınların neden salt politik hatası olamaz? Örneğin bir kadın neden tek başına eril dil kullanıyor olamaz da yanında bir de ruhsal hastalık teşhisi alır? Hem de tanı kriterlerini açıkça etik dışı kullanan "psikolog" sıfatlı kimselerden? Çünkü kadın nature erkek ise culture'dır. Kadını doğal yasanın erkeği de toplumsal yasanın faili gören eril düşünme kodlarının sonucu kadın eril dil kullanırsa ruh hastasıdır aynı zamanda, bu bilgi vurgulanmadan geçilemez, kendi başına hareket edemez, doğasının esiridir; erkek eril dil kullanırsa eril ve cinsiyetçidir sadece.
Bunun yanında bir klinik psikolog adayı kadının ruh sağlığı alanında otorite sunacak olan bir unvanı kazanmaya yaklaştığında ilk işinin de Sevan Nişanyan ve Mustafa Ceceli gibi iki kötü isme eril dil kullanan kadınlara tanı koymak olması üzücü. Daha doğrusu tanı koymak değil tanı kriterlerini kötüye kullanarak eril dil kullanması üzücü ve tesadüf değil. Dikkat ederseniz Tuğçe Isıyel yazısında Mustafa Ceceli'nin yaptığı için "ahlaksızlık", Sevan Nişanyan'ın yaptıkları için "fütursuzluk" demiş; ama bu iki insana eril dil kullandığını iddia ettiği kadınlara ruh sağlığı sorunu teşhisi koymuş. Acaba feminizm adı altında kadınların meşrulaştırmaya çalıştığını iddia ettiği o bazı kişisel sıkıntılar veya ruhsal sıkıntılar ne ola ki diye yazıya baktığımızda hiçbir açıklık da yok. Dolayısıyla bu yazıda "ruhsal sıkıntı" tabiri de istismar edilmiş aslında, öcüleştirip siyasi/felsefi eleştirinin aracı haline getirilmiş. Bu da ruh sağlığı uzmanlarının meslek içi etiğinin tartışılacağı başka bir yazının konusu tabii.