Dolar krizi
Faruk Birtek, ana muhalefet partisi CHP'ye ekonominin kötü gidişiyle başa çıkmak ve çözüm yolları bulmak için öneriler sunuyor. Kılıçdaroğlu'nun ekonomik krizi aşmak için verdiği 12 öneriyi değerlendiren Birtek, yapılmasının gerekli olduğunu düşündüğü adımları yazısında sıralıyor.
Faruk Birtek*
Bu yeni düzene geçildiğinde işin Erdoğan için çok zor olacağını söylemiştim. Patron tek olunca bütün bu felaket onun küfesinde olacaktır. Bugün Türkiye, tarihinde hiç olmadığı kadar çukurun dibinde. Bunun baş sebebi bugünkü iktidarın basiretsizliği, tek adamlığıdır. Meşveretin olmadığı yerde zulüm doğar. Bir hadis: "Kim istişare ederse doğru yoldan mahrum kalmaz, her kim de terk ederse hatadan kurtulmaz" (Ibn-i Abbas) der. Türkiye’nin genel şartları, bilhassa insan zenginliğini düşününce; Türkiye az buçuk düzgün yönetilse böyle bir kuyuya düşmesine hiçbir sebep yoktur. Dolar, doğru söyleyeni hapse atarak düşmez. AKP’yi ancak Hızır Aleyhisselam kurtarabilir, ona da benim sesim yetişmez.
Ben burada erişebileceğim daha dünyevi bir yere sesleniyorum. Bu çukura düşmenin değil ama bu çukurdan çıkamamanın ikinci sorumlusu CHP’dir. Ben oraya sesleniyorum. Demokratik bir düzende alternatif çıkmadıkça sadece Erdoğan daha çok bükülecektir. Türkiye’de bu kamburu saklamanın en kolay yolu aşırı milliyetçi söylemi tutturmak olur. Ümit edilir ki bu sadece bir söylem olur, fiiliyata dönüşmez. Beni korkutan bu tehlikenin yakında İdlib'te realiteye dönüşebilme ihtimali. Allah korusun.
Erdoğan’ın milliyetçi söylemi İYİ Parti’de de hemen tuttu, basın da hemen teşne. Basın, milliyetçiliği hep en kolay tiraj kazanma yolu yapmış. Ama esas konuya geleyim. CHP bir alternatif getiremedikçe bu çukurdan nasıl çıkabiliriz göremiyorum. Baş muhalefet bir yorgan kavgasına girmiş durumda ve bu kavga siyasi değil; klikler arası itişmeden ibaret. Kılıçdaroğlu MKYK’ya yeni üyeler getirmekle yenilenme çağrısına hiç de cevap vermiş olmuyor. Yeni görüşler katarak yenileme pratiği tek parti döneminin başarılı yöntemi. Bu, katılımın sığ ortamında geçerli olan bir usul. İnönü öyle yapardı. Günaltay’ın başbakanlığı, gençler kabinesi böyle birer uygulamaydı ama 1950 seçimlerinde yetmedi. Bugün yetmesine artık hiç imkan yok.
İmza sayıları gibi fevkalade formalistik bir yönteme yöneleceğine, sayılar ne olursa olsun bir kurultaya giderek bütün sesleri içeri alsaydı yerel seçimlere bir coşku ile giderdi; bu ivme ile İstanbul’u, Ankara’yı alabilirdi. Bugün İzmir bile tehlikede. Kılıçdaroğlu seçim sürecinde çok başarılı işler yaptı fakat bugün tamamen çuvallamış bir durumda; bu farkın sebeplerini bilecek kadar CHP’nin içini bilmiyorum.
Bugünkü kriz ekonomik, CHP bunu böyle vaaz etmeli. Brunson, ABD gibi unsurları söylemine dahil etmek ancak Erdoğan’ın oyununa çanak tutmak. Bugün CHP inandırıcı bir ekonomik platform oluşturmalı. Konuşan Kılıçdaroğlu değil, Faik Öztrak gibi bir ekonomi sorumlusu olmalı. Olay aslolan yerine oturtulmalı.
Kılıçdaroğlu iki gün evvel bu çukurdan çıkmak için on iki öneride bulundu. Bunların yarısı 'damda saksağan' yarısıysa yanlış. Bu önerilerden iki örnekle bitireceğim: Kılıçdaroğlu’nun ilk önerisi liyakat sistemine dönmek idi. Bu tabi doğru ama bugünün işi değil. Bu, yangın bacayı sarmışken izmaritlerinizi tablaya atın diye vaaz etmeye benziyor. Daha da damda saksağan olunabilinir mi? Yanlışa geleyim: Kılıçdaroğlu yurt dışından parasını getiren kapitalistten yüzde otuz vergi alınmasını öneriyor. Bu yangın bacada iken su hortumlarından birini kesmeye benziyor. Vergi cennetleri bizi niye ilgilendirsin. Adam parasını Türkiye’den gönderdi ise; bu burada vergisi alınmış para; eğer adam oradaki kazancından vergi cennetine parasını yatırmışsa bu Türkiye’yi niye ilgilendirsin. Yurt dışında herhalde gurbetçileri de düşünürsek beş milyondan fazla Türkiye vatandaşının banka hesabı var. Kredi dar boğazında kalmış ve fabrikası durma tehlikesiyle karşılaşmış bir sanayici eğer yurt dışındaki birikiminden destek getiriyorsa, bunu cezaladırmak değil bilhassa teşvik etmek lazım. Bunu aşırı cezalandırmak ancak cehaletle kavrulmuş yanlış bir ideoloji ürünü olabilir. Böyle bir yaklaşım bu Türkiye’de işsizliği katlar, daha çok dükkân kapattırır.
CHP kendini yenilemedikçe, olaylara ekonomik bakamadıkça ancak Erdoğan’ın trenine bir vagon olabilir. CHP çok ciddi, inandırıcı bir ekonomik alternatif sunmalı. Bu da bugünkü hükümetin plansız, programsız darmadağınık ve tek unsuru korkutma olan davranışına karşı zor olmasa gerek. Almanya’da sosyal demokrat partiler böyle iktidar oldular. Bir ihtilal yapamadıkça; bu, kapitalizmi ret etmekten değil, kapitalizmin çürük dallarını budamaktan geçiyor.
* Prof. Dr.