Yeni bir yıl gelecek
Yeni bir yıl geliyor, sonsuz bir şimdiye dönüştürülmeye çalışılan zaman akacak, bilinmeli, askıya alınmış şeyler çözülecek, bilinmeli, sürekli korkutularak, tehdit edilerek, en masum eleştirilerden suç dosyaları düzenlenerek ülke yönetilemeyeceği bilinmeli, bu kadar acının zamanda kaybolmayacağı, hiçbir şeyin unutulmayacağı bilinmeli.
Süreyya Karacabey*
Henüz yeni bir yıla girmenin yasak olduğu bildirilmedi, her an yasaklanabilir ve “yılı da ileri almıyoruz, hadi bakalım” denebilir, ben şaşırmam çünkü şaşkınlık uzak bir zamana ait bir şeydi ve biz tuhaf olanla olmayan arasındaki farkı anlayabiliyorduk bir zamanlar. Hiçbir şeyimiz yoktu ama sorun olduğunda ölçüsüne başvurduğumuz nesnel bir mantığımız vardı. “Yok canım bu kadar da olmaz” diyebiliyorduk örneğin, ya da bir şeye “düpedüz saçmalık” dediğimizde bir karşılığı vardı az da olsa. Bu tıpkı gerçeklik ile kurmaca ilişkisine benziyor, bir kurmacadan söz edebilmemizin teminatı referans yapılabilecek bir gerçeklikse, bir şeye saçma diyebilmemizin teminatı da akıl ve mantık yasalarının varlığı. Gerçeklik kurmacaya döndüğünde kurmacanın önünde tek bir seçenek kalacaktır, gerçeklik olarak kendini inşa etmek, çağdaş sanatın temsilden kaçınmasının temelinde duran şey buydu, olay olarak sanatın, performatif olanın derdi en fazla bu bulanıklığa aitti. Ama bizim içinde bulunduğumuz durum, temsil krizinden de öte bir şey, maniple edilen gerçekliğin içinde anlayabileceğimiz bir yasallık yok, her şeyin mümkün olduğu bir ortamda nesnel taklidi yapan bir ölçü bile bulamıyoruz, sürekli suçlanıyoruz ama yüklenen suçları yasa kitaplarında bulamıyoruz. Giderek kriminal bir bölgede anlamlandırılan yurttaşlığın iktidarın kum torbası olarak işlevlendirilmesinin karşılığı yok hiçbir yerde. Bilmediğimiz bir bilgi bütününden sınanıyoruz sürekli ve dilini anlamadığımız bazı adamlar tarafından sürekli tehdit ediliyoruz. Kısaca yurttaşlığın açılımı bu.
Ben sadece yeni yıla seslenmek istiyorum, çünkü başka bir merci yok, ya kargalara, ya ağaçlara ya da gelecek olan yıla seslenebilirim; ey zaman derim ne çok şey yaşandı senin gölgenin altında, ne savaşlar verildi, ne çok tapınanlar oldu güç denen o acayip biçime; ne çok acılar çekildi, insanlar öldürüldü ve giderek ağırlaşan bir yükle yürüdün sen hep geleceğe. Ey zaman bir şey söyle, şu dilini anlamadığımız ve en küçük bir değer yargısında uzlaşamadığımız insanlara, onlara aynandaki gölgeleri göster, yıkımların fısıltısını dinlet ve herkesin hayatının biricik olduğu bir tarihin içinde, alt tarafı insanlardan oluşan bir organizasyonun kendine yüklediği aşkın anlamların beyhudeliğini anlat onlara. Sayısız insanın ortak iyi için bulduğu çözümlerden söz et, bizi dinlemiyorlar, tarihsellik diye bir şey olduğunu söyle, bizi dinlemiyorlar, hiçbir yasaya uymayanın yaşadıklarını anlat, bizi dinlemiyorlar, her şeyin geçtiğini ve yağmurların yıkadığı topraklardan söz et onlara, bizi dinlemiyorlar. Ve adalet duygusunun bu kadar incitilmesinin iyi bir şey olmadığını da söyle onlara, bizi dinlemiyorlar.
Ey gelecek olan, geçmişin izleri hep yara izi gibi duracak kalbimizde, doğduğumuz yerleri bize zindan edenler, arkadaşlarımızın, tanımadığımız insanların canını yakanlar, biz adalet diye bağırdıkça haksızlığı çoğaltanlara söyle, onlarla hiçbir şeyimiz ortak değil, susturmaya çalışılanların diliyle söyle, işsiz, ekmeksiz kalanların, ölen çocukların diliyle söyle, onlardan sadece derin bir ah kalacak geriye.
Yeni bir yıl geliyor, sonsuz bir şimdiye dönüştürülmeye çalışılan zaman akacak, bilinmeli, askıya alınmış şeyler çözülecek, bilinmeli, sürekli korkutularak, tehdit edilerek, en masum eleştirilerden suç dosyaları düzenlenerek ülke yönetilemeyeceği bilinmeli, bu kadar acının zamanda kaybolmayacağı, hiçbir şeyin unutulmayacağı bilinmeli. Yeni bir yıl geliyor, gelecek bir imkandır diye fısıldıyor zaman, varlık ve yokluğun karışımından yapılmıştır bazı şeyler, üzerine karlar düşecek penceremdeki ağacın, soğuğun ve sıcağın karışımından yapılmıştır bazı şeyler, kuşlar yeniden gelecek ağacın dallarına; beklentiden ve ümitten yapılmıştır bazı şeyler, ortak iyi için çalışanların sesi işitilecek bir gün göğünüzde, kardeşliğin dili yeniden işitilir olacak ve çığlıklardan fısıltılardan yapılmıştır bazı yıllar, gelecek olan için kapınızı aralık bırakın diyecek zaman.
*Doç. Dr., Ankara DTCF Tiyatro bölümünden 7 Ocak 2016 tarihinde yayınlanan 679 sayılı KHK ile ihraç edildi