Ey fetva sahibi RTÜK, çalışkanız senden daha!
“Eşcinsel evlilik yaşayan fertlerin de yer aldığı dizide, ailedeki gençlerin evlilik dışı çocuk sahibi olması isteğinin aile tarafından olumlu karşılanarak desteklendiği…” gerekçesiyle Modern Family dizisine RTÜK aracılığıyla ceza kesen mevcut siyasi iktidar; kendi fanatik tabanları dışında okunup, izlenip, dinlenecek ne üretebiliyorlar?
Beren Azizi
Siyasi iktidardaki İslamcılığın kültürel iktidardan yoksun kaderini daha doğrusu tembel ahlakçılığını ilk görenlerden biri Ömer Hayyam’dı sanırım ve Hayyam demiş ki,
Ey fetva sahibi, çalışkanız senden daha;
Bunca sarhoşluğa rağmen, ayığız senden daha.
Sen insanların kanını içersin, biz üzümün kanını.
İnsaf et n’olur; hangimiz hunharız daha? (1)
“Eşcinsel evlilik yaşayan fertlerin de yer aldığı dizide, ailedeki gençlerin evlilik dışı çocuk sahibi olması isteğinin aile tarafından olumlu karşılanarak desteklendiği…” gerekçesiyle Modern Family dizisine RTÜK aracılığıyla ceza kesen mevcut siyasi iktidar; kendi fanatik tabanları dışında okunup, izlenip, dinlenecek ne üretebiliyorlar?
Siyasi iktidar; istediği nizamı kanunlarda aynen yazabilir, bu kanunların yürütücülerini canı istediği gibi atayabilir, korkutup talimat verdiği yargıcı tarafından mahkeme önünde her zaman haklı ve üstün olabilir; ama kültür-sanat-fikir dedikleri meselede erk mefhumu bir gecede çıkarılan kanunlarda, atanan yürütücülerin eyyamperest icralarında veyahut da kendine ne emredildiyse onu yazan bir yargıcın kararında belirdiği gibi şıp diye belirivermez. Kültürel olanda daha adil bir kendiliğindenlik vardır. Kendiliğindendir; çünkü sevelim sevmeyelim istesek de istemesek de cazibesine kapılırız. Daha adildir, gene aynı sebepten.
Yıllardır siyasi iktidarda olan muhafazakar İslamcı gücün ve onun destekçisi kadroların kültür-sanat-fikir alanında ürettiklerinin bir kere olsun cazibesine kapılabildik mi? Kendilerini pek sevmesek de şöyle bir durup elimizde olmayan bir ilgiyle ve merakla ürettiklerini okuyup, izleyip, dinledik mi? Koca bir hayır!
Oysa tüm kısıtlı imkanlara ve tehditlere rağmen örneğin LGBTİ+ hareketince yürütülen kültür-sanat-fikir üretimleri siyasi iktidarın hiç hesap etmediği gruplara dahi ilham veriyor. Onu sevmeyenleri dahi cezbediyor. Dolayısıyla genişlemek için fanatiklerini diri tutan propagandaya muhtaç değil; çünkü kendinden olmayanı cezbediyor ve bu kendinden olmayanların bazısı dönüşüp kendinden oluveriyor. Yani kısaca fetva, kanun, yasak sahiplerinden daha çalışkan. Çok çeşitli içeriği olan, kapsayıcı ve LGBTİ+ olsun olmasın herkes için ikiyüzlü ahlakçı baskıya karşı özgürlük talebi var.
Bunun yanında yeni Türkiye dedikleri dönemde iyiliğe açlık ve susuzluk her geçen gün artıyor. Ahlak lafı bile yalanın, dolanın, saf kötülüğün ve en kötüsü de kötülerin maddi kazanımlar elde ettiği ikiyüzlülüğün hatırlanması için yetiyor. İnsanların değer, ahlak, aile gibi kavramları siyasi iktidarın atadığı, emredilen neyse onu yapan aracılardan duymaya mecali kalmadı.
Kendine benzemeyen her hayat tarzını, varoluşu, insanı, kimliği, sesi, rengi; genel ahlak, milli ve manevi değerler, ailenin korunması ilkesi gibi son derece istismara açık soyut kıstaslarla sansürlemek akla namus ve ahlak bekçiliğini getiriyor. Bu yasakçı namus ve ahlak bekçisi kibrin sahte bir performanstan ibaret olduğunu da gene Hayyam etkileyici bir yerden görüp söylemiş, demiş ki:
Bir şeyh dedi bir fahişeye: Sarhoşsun sen.
Her lahza birinin tuzağına düşersin sen.
Dedi: Ey şeyh, ne dersen, oyum ben.
Acaba göründüğün gibi misin sen? (2)
Peki ey RTÜK, ne derseniz oyuz biz, acaba göründüğünüz gibi misiniz siz?
(1) Sadık Hidayet, Hayyam’ın Teraneleri, çev., Mehmet Kanar (İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2014), 79.
(2) a.g.e., 80.