2023 Eğitim Vizyonu'nun felsefesi ve protokoller!

2023 Eğitim Vizyonu’nun felsefesine aykırı olduğu tartışma götürmez olan, ‘Değerler eğitimi’ adı altında sadece dini-manevi değerleri anlayan, evrensel değerlerden söz etmeyen, toplumu sadece kendi kültürel değerlerine mahkum etmeye çalışan ve toplumsal mutabakatın altını oyan protokollerin bir an önce sonlandırılması; değerler eğitiminin, okullarda, okuldaki eğitimciler tarafından 2023 Eğitim Vizyonu’nun felsefesine uygun, müfredata dağıtılmış ve içselleştirilmiş şekilde gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

Google Haberlere Abone ol

Abdullah Damar*

Geçmişten bugüne, eğitim sisteminde yenileşme ve değişmenin ne denli zor ve ağır olduğu bilinen bir gerçekliktir. 2023 Eğitim Vizyonu bir yandan kamuoyunda tartışılmaya devam ederken, bir yandan da ilan edilen üç yıllık takvime göre uygulanmaya başlandı.

Uygulama ile birlikte değişime direnç, eski alışkanlıklarda ısrar ve bürokrasinin var olanı koruma anlayışı da kendini hissettirmeye başladı. Kuşkusuz bu direnç noktalarından en önemlisi, 2023 Eğitim Vizyonu'nun felsefesine ilişkin olanıdır. Çünkü felsefesi dumura uğramış, baştan ölü doğmuş bir uygulamadır.

Şöyle ki;

2023 Eğitim Vizyonu’nun en temel felsefi önermesi, insanın ontolojik birlik ve bütünlüğü içinde yeniden ele alınması gerektiği anlayışıdır. Buna göre; insanı tekrar hak ettiği biçimde eğitimin gündemine taşımak, medeniyetimizin kutsallık atfettiği insanı düşünen, sosyal bir canlı sınırlarına hapsedilmekten azat etmek ve insanı, beden-psişe-ruh fıtratıyla kabul görmesini sağlamaktır. Bu anlamda, 2023 Eğitim Vizyonu, insanı maddi manevi tüm varlık unsurlarıyla bir bütün olarak gören bakışı temsil etmektedir. Zira insan; duyumsal, duygusal ve bilişsel ihtiyaçları olan bir beşerdir. Beşerin evrensel bilince ulaştığı insana erme, insan olma yolculuğunun başkahramanıdır.(i)

Kültürün, uygarlığa dönüşümü evrensel olana bağlantısıyla gerçekleşir!

2023 Eğitim Vizyonu, kültürün uygarlığa dönüşümünün evrensel olana bağlantısıyla gerçekleştiğini, evrensel bakışın, sağlam bir eğitim sistemi için temel şart olan toplumsal mutabakatı kolaylaştırdığını net bir şekilde kayıt altına almaktadır. Aynı şekilde mutabakat olmadan zeminin olmayacağını, zemin olmadan şeklin olmayacağını, eğitim de dâhil birçok konunun, zemin olmadığı takdirde sadece şekilde kalacağını ileri sürmektedir.

Bu anlamda 2023 Eğitim Vizyonu, eğitim sistemimizin zemin bulamamasının en temel nedenlerinden birini, eğitimi herkesin kendi haklılığını savunduğu bir zemin üzerinden tartışma geleneği olduğunu ve toplumun her bir parçasının, kendi anlayışını tüm topluma hâkim kılmaya çalıştığını, tespit etmektedir. Sonuç olarak da bir topluma yapılabilecek en büyük kötülüğün, o toplumu kendi kültüründen mahrum etmek, daha büyük bir kötülüğün ise onu kendi kültürüne mahkûm etmek olduğunu cesurca kayıt altına almaktadır.

Vakıflarla yapılan protokoller, toplumsal mutabakata aykırıdır!

Oysa tam da bu anlayışa taban tabana zıt olduğu tartışma götürmez olan, geçmişte uygulanan ve 2023 Eğitim Vizyonu yürürlüğe girmesine rağmen halen çeşitli Bakanlık birimleri, özellikle de il milli eğitim müdürlükleri tarafından uygulanmaya devam edilen, ‘Vakıflarla imzalanan protokoller’dir. Bu protokoller, tam da 2023 Eğitim Vizyonu’nun felsefesine aykırı, öğrencilere sadece Sünni İslam felsefesini dikte etmeyi amaçlayan, evrensel kültürün zerresini içermeyen ve toplumsal mutabakatı zedeleyen uygulamalardır.

Bu noktada, bu protokollerden söz etmek gerekiyor;(ii)

Milli Eğitim Bakanlığı; başta Diyanet İşleri Başkanlığı olmak üzere İHH, TÜRGEV, Önder, Ensar, Kimse Yok Mu, Hayrat, İlim Yayma Cemiyeti gibi dernek ve vakıflarla çeşitli adlar altında protokoller imzalayarak, Bakanlık merkez ve taşra teşkilatı birimlerince yapılması gereken birçok etkinliği, bu vakıflara devretme yoluna gitti.

Bu protokollere dayanılarak;

-Diyanet, dernek ve vakıflar aracılığıyla ‘Değerler Eğitimi Projesi’ adı altında okullarda eğitimci kimliği olmayan kişiler tarafından, ders saatleri içerisinde toplantılar, paneller, sempozyumlar düzenlenmekte ve öğrenciler bu ideolojik, propaganda amaçlı etkinliklere katılmak zorunda bırakılmaktadır.

- Okullarda hacca veya umreye gitme gibi ‘ödüllendirme’ler üzerinden kuran okuma, peygamberi anlatan yazılar, şiirler yazma vb. adı altında yarışmaları bizzat il, ilçe milli eğitim müdürlükleri ve okul idareleri üzerinden teşvik edilerek, istedikleri gibi düzenlemektedir.

- ’Okullar Hayat Olsun Projesi’ adı altında Diyanet ve adı geçen dernek ve vakıflar, okullarda yaz okulu kapsamında okul binaları, derslikleri, her türlü imkanı kullanılarak ideolojik çalışma yürütmektedir.

- MEB, Diyanet, Eğitim-Bir Sen ve İHH’nın ortaklaşa yürüttüğü “Her Sınıfın Bir Yetim Kardeşi Var-İyilikte Yarışan Sınıflar” kampanyası adı altında, okul girişlerinde İHH panoları oluşturulup, sınıflara İHH kumbaraları dağıtılarak, para toplanmakta, protokol iptal edildiğinde, yeni adlarla aynı çalışmaya devam edilmektedir.

- MEB ve Diyanet’in ortak projesi “4 gün okul 1 gün cami, “Minik Yürekler Kardeşlik Bilincinin Farkında” Mersin'den başlamak üzere, ilkokullarda öğrenim gören tüm öğrencilere yönelik, hayata geçirilmiş, projenin amacı, “İslam dinini ilkokul çocuklarına erken yaşlarda keşfettirmek” şeklinde ifade edilmiştir.

-Milli Eğitim Bakanlığı ve Diyanet Vakfı’nın uygulamaya geçirdiği yeni proje kapsamında cemaat evlerine benzer olarak öğrenciler için vakıf evleri kurulmaktadır.

Bu protokoller, yürürlükteki hukuka da aykırıdır.

Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü ile Ensar Vakfı arasında 24.07.2017 tarihinde “T.C. Milli Eğitim Bakanlığı ile Ensar Vakfı Arasında Çeşitli Eğitim, Seminer ve Sosyal Etkinlikler Düzenlenmesine Dair İşbirliği Protokolü” isimli bir protokol imzalanmış, beş yıllığına imzalanan ve yenilenmediği takdirde beş yıl daha devam edeceği belirlenen bu protokol ile Ensar Vakfı’na, örgün ve yaygın eğitime dahil olan tüm öğrencilere, kursiyerlere, eğiticilere ve öğretmenlere yönelik sosyal, sanatsal, kültürel, sportif, bilimsel, teknolojik etkinlikler ile ilgili seminerler düzenleme; proje çalışmaları, yarışmalar ile mesleki ve teknik kurslar düzenleme yetkisi verilmekte, bu etkinliklerin kurumlarda ya da kurum dışı vakfın belirleyeceği mekan ve yerlerde, vakfın belirleyeceği materyallerle ve vakıf personeli olan eğiticiler eliyle yapılmasına olanak sağlanmaktaydı.. Yani tüm örgün ve yaygın eğitim kurumları tüm personelleri ile birlikte vakfın kullanımına sunulmakta, öğrenciler de vakfın ellerine teslim edilmekteydi. Ayrıca e-yaygın sistemini kullanma hakkı ile birlikte vakfın, sistemde kayıtlı tüm öğrenci ve velilerin kişisel bilgilerine erişebilmesine de olanak sağlanmıştı.

Kamusal eğitim devletin görevidir, devredilemez!

Danıştay 8. Dairesi, 2017/6285 no'lu kararıyla, bir kamu hizmetinin yürütülmesi ile ilgili iş ve işlemlerin muğlak, ne zaman hangi koşullarda değiştirileceği belli olmayan, hiçbir kural içermeyen maddelerle düzenlenemeyeceği; okullarda kurulacağı belirlenen kulüplerin neler olacağının, öğrencilerin hangi kurs ya da seminerlere katılacağının, eğitim kurumları dışında hangi mekanlarda, hangi eğiticiler tarafından nasıl bir eğitime tabi tutulacağının, eğitim materyali olarak kendisine hangi kitap ya da broşürlerin okutulacağının, hangi gezi, seminer ya da kamplara götürüleceğinin vakıf yetkilileri ile il ya da ilçe milli eğitim müdürünün keyfiyetine bırakılamayacağı; e-yaygın sistemini kullanma hakkı ile birlikte vakfın, sistemde kayıtlı tüm öğrenci ve velilerin kişisel bilgilerine erişebilmesine de olanak sağlanmasının özel hayatın gizliliğine aykırı ve sakıncalı olduğu gerekçeleriyle protokolün, örgün eğitimi ilgilendiren bölümünü iptal etmiştir. (iii9

Sonuç olarak, 2023 Eğitim Vizyonu’nun felsefesine aykırı olduğu tartışma götürmez olan, ‘Değerler eğitimi’ adı altında sadece dini-manevi değerleri anlayan, evrensel değerlerden söz etmeyen, toplumu sadece kendi kültürel değerlerine mahkum etmeye çalışan ve toplumsal mutabakatın altını oyan bu protokollerin bir an önce sonlandırılması; değerler eğitiminin, okullarda, okuldaki eğitimciler tarafından 2023 Eğitim Vizyonu’nun felsefesine uygun, müfredata dağıtılmış ve içselleştirilmiş şekilde gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

(i) 2023 Eğitim Vizyonu.

(ii) Eğitimde gericileşmenin kodları… FERAY AYTEKİN AYDOĞAN Veli-Der (Öğrenci Veli Derneği) Genel Başkanı.

(iii) http://egitimsen.org.tr/kamusal-egitim-devletin-gorevidir-devredilemez/

*Eğitimci-Yazar