Sen rehetiye bax!
Sevgili Yeğin, emin ol ki belediye eş başkanlarının dava dosyalarında çok dilli belediyecilik, kreş açmak, eğitim destek evi açmak, taşeron işçilerin fiili sendikal güvenceye kavuşturulma politikaları ile ilgili kararlar var. Mesela şiddet gören kadınlar için oluşturulan kadın sığınma evleri ile ilgili çalışmalar “örgütsel doküman” kategorisinde binlerce sayfalık iddianamelerin eklerinde yer alır.
İrfan Uçar*
Latin Amerika’daki sosyal hareketleri yakından takip eden, ekolojist sevgili Metin Yeğin, Gazete Duvar’a 3 Mart 2019 günü “HDP'nin yerel seçim politikası neden yanlış?” diye yazdı.
Diyarbakır’da HDP siyasetindeki belediyelerin neyi nasıl yapacağına dair yapılan onlarca çalıştaydan en azından bazılarına Yeğin’in de katıldığını tahmin ediyorum. Yeğin’in yazısı Türkiye’de demokrat olup da belediyelerin HDP’de olduğu dönemde en azından Diyarbakır’a gidip gözlem yapmamış veya tanıklık yapmamış olanların kafasını karıştırabilecek türden. “HDP’nin nasıl bir belediyecilik yapacağını duyan var mıdır?” diye soruyor. Ve ekliyor: “Benim bildiğim sadece kayyımların kovulacağıdır o kadar.”
Evet, zaten sorun da biraz burada. Türkiye’nin ağır sansür sorunu olmadığı dönemde bile Diyarbakır’dan, Batman’dan, Şırnak’tan, Van’dan sadece bir iki kelime, bir iki cümle ancak ya “duyulur” ya da “duyulmaz”. O kadar. Ve duyulan ya da duyulmayan üzerinden siyasi analizler, eleştiriler yapılır. Hem gasp edilen belediyelerde kayyımların kovulması az mı bir şey?
Sabah bir saat, öğleden sonra bir saat 15 televizyonda canlı olarak yayımlanan mitinglerde, ara haberlerde, ana haberlerde, haber analizlerde, akşam oturumlarında, iyi geceler mesajında, sabah günaydınlarında “HDP eşittir bilmem ne” mesajları verilirken; HDP’nin gölgesi “Atatürkçü”, “muhafazakar”, “ülkücü” partilerin üzerine düştü, düşecek diye yer gök inletilirken sevgili Yeğin, “Seçimden sonra vapurla bedava karşıya geçerken çay içtiğimizde kulaklarınızı çınlatmak” istiyor.
Elbette HDP’nin eksiklikleri olabilir, vardır da. Elbette HDP’li ve dostları da eleştiri yapabilir. Buna bir şey diyemem. Hatta dost olmayanlar da HDP’yi eleştirebilir. Hatta ve hatta bugünlerde olduğu gibi yoğunca küfür ve hareket edenler de var.
Nedendir bilmem ama HDP siyaseti kimi zaman bire bir cevap vermiyor. Belki de sandığa saklıyordur söyleyeceklerini, bilemem. Sevgili Yeğin, tepki almadığı için “şizofrenik bir durumda” olduğunu ima ediyor. İyi gelmesi dileğiyle.
Uzun bir süredir gözlemimdir. HDP’li belediyelerin olduğu yerlerdeki yurttaşlar nasıl bir belediyecilik yaptıklarını bizzat yaşayarak biliyorlar. Her seçimde belediye sayılarını ve seçilme oranlarının artması en iyi sağlama yöntemi olsa gerek.
Diyarbakır’da en azından hiçbir aday ve siyasetçinin “Kamu kaynaklarını çarçur etmeyeceğiz, rüşveti sonlandıracağız” söylemi veya vaadi ilgi görmez. Mesela Diyarbakırlı bir seçmen böyle bir vaadi Osman Baydemir’den, Gültan Kışanak’tan ya da Selçuk Mızraklı’dan duysa dalga geçer. Bunun için kimse böyle bir vaade ve övünmeye tenezzül etmez. Türkiye’nin batı yakasındaki seçmenler rüyasında görse inanmayacağı böyle ayıplı şeyler Diyarbakır ve bölgede tarihe gömülmüştür. Ta ki kayyımlara kadar.
Kentleri ilgilendiren tüm projeler halka sorularak oluşturulur, öncelikler mahalle mahalle bıktırıcı toplantılar sonucu belirlenir. Mesela çılgın projeler olmaz. Büyük projeler mutlaka kentin tüm dinamiklerinin aktif katılımı ile planlanıp uygulanır. Belediye bütçesinin ne kadarı kadın projelerine harcanacağı, ne kadarı yoksul ve dezavantajlı mahallelere harcanacağı daha baştan katılımcı bir şekilde planlanır.
Özelleştirmelerin kutsandığı bir dünyada/ülkede önceliği kar değil hizmet olan kamu eliyle toplu taşıma projeleri –yerel güçlerin/çıkarların direncine rağmen de olsa- hayata geçirilir.
Belediyelerin bütçe harcamaları iç denetçiler, belediye meclis denetimi, Sayıştay denetimi, Mülkiye müfettişlerinin denetimleri ile sınırlı değildir. Belediye yönetimleri tüm bütçe kalemlerini anlaşılır bir dille bilbordlarda, afişlerle, web sayfalarında duyurur. Bu yetmez mahalle mahalle toplantılar yaparak ne kadar gelirleri olduğunu, neyi nereye harcadıklarını tek tek anlatır ve hesabını verir. Bu da yetmez. Belediyeler, bütçelerini Kent Konseyleri’nin belirlediği bağımsız denetçilere açar, denetçiler denetim raporları geniş katılımlı Kent Konseyleri’nde okunur ve orada ibra edilir. Yani kelimenin tam anlamıyla açıklık, şeffaflık, hesap verebilirlik vardır. Esasında açıklık, şeffaflık, hesap verebilirlik gibi ilkeler HDP belediyeciliğinin temel şartlarındandır.
“Aday partiler” bu ve benzeri durumlardan rahatsız oldukları için Nisan 2009’dan bu yana HDP belediyeciliği sistematik saldırı altındadır. Onun içindir ki 96 belediyeye kayyım atadılar. Onun içindir ki Gültan Kışanak, Bekir Kaya, Tuncer Bakırhan, Nurhayat Altun gibi onlarca belediye eş başkanı cezaevinde.
Sevgili Yeğin, emin ol ki belediye eş başkanlarının dava dosyalarında çok dilli belediyecilik, kreş açmak, eğitim destek evi açmak, taşeron işçilerin fiili sendikal güvenceye kavuşturulma politikaları ile ilgili kararlar var. Mesela şiddet gören kadınlar için oluşturulan kadın sığınma evleri ile ilgili çalışmalar “örgütsel doküman” kategorisinde binlerce sayfalık iddianamelerin eklerinde yer alır. Yoksa iktidar medyasının “hendek kazıyorlar” balonu ile mi uçuyorsunuz siz?
Sen rehetiye bax. HDP’li belediyelerin olduğu yerler için telaş etme.
Batı metropolleri için de endişe etme. HDP deneyim ve yönetim anlayışını batıdaki belediyelere de bulaştıracak. Hop oturup, hop kalkanlara baksan bile görürsün. Küçük bir tüyo. En batıdaki Mersin Akdeniz Belediyesi’ne bile kayyım atadılar. Hendek mi vardı Akdeniz’de? Belediye eş başkan adayını bile veto ettiler üç gün önce. Neden acaba?
HDP tıkatılan, kutuplaştırılan, kör düğüme dönüştürülen siyaseti normalleştirmek için MHP-AKP ittifakını geriletmek istiyor. Mevzu biraz da bu. Buradan da bakmak lazım.
Valla bana da iyi geldi. Sevgiyle Metin Yeğin.
*Gazeteci