Demirel’den Erdoğan’a Kürt illerinde ekonomik kalkınma!
Devletin ve siyasilerin gönülsüz girişimleri çoğu zaman trajikomik durumlara neden oldu. Van’da son 50 yıldır yaşananlar bize devletin bölgeye bakış açısı konusunda önemli ipucu veriyor. Örneğin Erciş Şeker Fabrikası’nın temeli 1964’te atıldı ama açılışı 1989'da yapıldı. Fabrikanın temeli atıldığında görevlendirilen ve 25 yıl boyunca temeli koruyan bekçinin emekli olduğu yıl açılabilen şeker fabrikası için hükümet tarafından geçen yıl özelleştirme kararı alındı.
Oktay Candemir*
‘Sağ’ jargonla 'devlet mekanizması yavaş hareket eden bir tank gibidir, ama ezer geçer' sözü Kürt illerinde konu hizmet ve icraat olduğunda doğrudur ama bu mekanizma, mesele ‘güvenlik’ olduğunda pek de yavaş sayılmaz. Gayet hızlı ve seri işleyen bir güvenlik mekanizması var.
Cumhuriyet kurulduğundan bu yana devlet bölge illerinde 'güvenlik bürokrasisi' dışında neredeyse işlemez durumdadır. Devlet askeri-polisi ile oldukça hızlıdır. Anında her şeye müdahale edebilecek güce sahiptir ama bir hastaneyi 10 yılda yapamayacak kadar da yavaştır.
Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana devlet Kürt illerine yatırım yapmak konusunda hep isteksiz davrandı. Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, "Kürt sorunu yok, ekonomik sorun var" tespitinde bulunmasına rağmen neredeyse bölgeye çivi bile çakmadı.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ne yatırım yapma konusunda en gönüllü (!) gözüken Süleyman Demirel ise, Malatya, Erzurum ve Elazığ’dan bu yan ‘Kimin yurdu’ diye sorma gereği bile duymadı. Onun için Doğu Anadolu; Malatya, Erzurum ve Elazığ’dan ibaretti.
Kürt illerine yatırım yapmayan Süleyman Demirel siyasi hayatı boyunca memleketi Isparta’ya çok önem verdi. Kendisinden yatırım isteyen hemşehrilerine "Hiç merak etmeyin, size iki büyük fabrika yapacağım hem de bacasız, dumansız" dedikten birkaç yıl sonra memleketin en büyük askeri birliklerini ve üniversitesini Isparta’ya yapınca bacasız, dumansız fabrikadan neyi kastettiği daha iyi anlaşıldı.
Devlet, Kürt illerine yatırım yapılmamasını sürekli olarak üç gerekçe ile açıkladı. Devlet asayiş sorunları (Kürt isyanları), coğrafik yapı ve toplumsal yapıdan kaynaklı sorunları gerekçe göstererek bölgeyi kendi kaderine terk etti.
Ama her ne hikmetse, Kürt isyanları, coğrafik ve toplumsal yapı; devletin bölgede yüzlerce cezaevi, Kürt çocuklarını asimile etmek için yüzlerce yatılı okul ya da en yüksek dağların zirvelerine karakol yapmasını engellemiyordu.
Devletin bölgeye yatırım yapmamasını fırsat bilerek Kürtlerden oy devşirmek isteyen Süleyman Demirel ve Bülent Ecevit çeşitli girişimlerde bulundular. Bülent Ecevit’in 'köy-kent projeleri'ne Süleyman Demirel hastane ve okul açılışlarıyla yanıt veriyordu.
Bugün de Cumhurbaşkanı Erdoğan, açılım ve çözüm sürecinde dilinden düşürmediği ‘bölgeye yatırım’ kelimelerini artık ağzına bile almayarak konuyu tamamen kapatmış durumda. Birçok Kürt, 7 Haziran seçimlerinde HDP’ye verdikleri destek nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bölgeye ekonomik ambargo uyguladığını düşünüyor.
Devletin Kürt illerinde bugüne kadar açtığı ekonomik paketlerin haddi hesabı yok. 90’larda Başbakan olan Tansu Çiller, bir elinde silah bir elinde ekonomik paketlerle dolaşıyordu ancak açılan yüzlerce paketin içinden bir şey çıkmadı.
Devletin ve siyasilerin bu gönülsüz girişimleri çoğu zaman trajikomik durumlara neden oldu. Van’da son 50 yıldır yaşanan dört hizmet bize devletin bölgeye bakış açısı konusunda önemli ipucu veriyor.
Erciş Şeker Fabrikası’nın temeli 1964’te atılmış ama açılışı 1989 yılında yapılmıştır. Fabrikanın temeli atıldığında görevlendirilen ve 25 yıl boyunca temeli koruyan bekçinin emekli olduğu yıl açılabilen şeker fabrikası için hükümet tarafından geçen yıl özelleştirme kararı alındı.
1970 yılında temeli Başbakan Süleyman Demirel tarafından atılan Van İhtisas Hastanesi’ni, 29 yıl sonra bu defa Cumhurbaşkanı olan Süleyman Demirel açtı. Demirel, aynı zamanda 29 yıl boyunca beş defa da bu hastanenin açılışını yaptı. Van’a her gelişinde İhtisas Hastanesi'ni açan Demirel gittikten sonra doktor bulamayan hastane, doktor olmadığı gerekçesiyle hizmet veremiyordu.
1999 yılında bu defa hakiki (!) bir açılış yapıldı. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve devlet erkanı hastaneyi açıp gittikten sonra atanan doktorlar Van’a gelmeyince, bir çözüm yolu bulundu. Ankara’dan ayarlanan bir doktor haftanın üç günü uçakla sabah Van’a geliyor, akşam uçağıyla Ankara’ya dönüyordu. Havaalanı ve hastane arasındaki yakın mesafe de bu işi bayağı kolaylaştırdı.
Ancak devlet güçlükle 29 yılda açılabilen İhtisas Hastanesi'ni 2012 yılında kapattı. Daha önce de sürekli kapatılması gündemde olan İhtisas Hastanesi, 2011 yılında yaşanan depremde binanın aldığı hasar gerekçe gösterilerek tamamen ortadan kaldırıldı.
Temeli 2008 yılında atılan Erciş Devlet Hastanesi ise, aradan geçen 11 yıla ve defalarca açılış töreni yapılmasına rağmen altı ay önce faaliyete girdi ama hastane personel ve doktor sorunu nedeniyle hâlâ tam bir sağlık hizmeti sunamıyor.
Son yılların en açılamayanı ise Van Saray Kapıköy Sınır Kapısı… 1990 yılında açılan, 2004 yılında dönemin Bakanı Kürşat Tüzmen tarafından ‘Teröre finans sağlıyor’ gerekçesiyle kapatılan sınır kapısı tam 15 yıldır yedi açılış töreni yapılmasına rağmen henüz açılmış değil. Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıkoğlu ve 15 yılda Van’a atanan yedi Vali’nin katılımıyla yedi defa açılan Kapıköy Sınır Kapısı 31 Mart yerel seçimleri öncesi yine AKP’nin seçim vaadi oldu. AKP Van Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Necdet Takva da istikrarı bozmadı ve seçimleri kazandıklarında Kapıköy Sınır Kapısı'nı açacaklarını söyledi. Takva, bu açıklamasıyla da kendisinden önce AKP’nin yedi defa yaptığı açılışların sahici açılışlar olmadığını da farkında olmadan itiraf etmiş oldu.
Şimdi seçim zamanı ve AKP’li adaylar meydan meydan gezerek Kürtlere ‘iş, aş, istihdam’ vaat ediyorlar. 17 yıldır yapamadıklarını seçim vaadi olarak sunuyorlar.
Devlet mekanizması konu hastane olduğunda yavaş ama hapishane olduğunda oldukça hızlı işliyor.
Bölgede tank gibi yavaş olan devlet, tepesi attığı zaman ezip geçmeye devam ediyor.
*Gazeteci