Yerel seçimlerde sandık kurulu başkanları nasıl seçildiler?
YSK ilçe seçim kurulu başkanlarının, ilçenin en kıdemli hakimlerinin, hata yaptığına karar vermiş. Bazı ilçe seçim kurulu başkanları hakkında suç duyurusunda bulunmuş. Ama kendi yazdığı genelgede bir hata olduğunu görmemiş. İlçe seçim kurulu üyelerinin, sandık kurulu başkanları ad çekme yöntemiyle belirlenecekken neden kendi huzurlarında yapılması talebinde bulunmadıklarını merak etmemiş.
Levent Yaycı
Seçimlerin temelinde “Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun” adlı, 298 numaralı, 26.04.1961 kabul tarihli kanun var. Tabii bu kanun kabul edildiği biçimiyle kalmamış, sürekli değiştirilmiş. En son değişiklik 13.03.2018 tarihinde yapılmış. Türkiye’deki seçimler bu kanuna uygun olarak düzenleniyor, eğer bir sorun çıkarsa bu kanuna bakılarak çözülüyor, karar veriliyor. Yüksek Seçim Kurulu bu kanuna dayanarak genelgeler yayımlıyor, bu genelgeler yoluyla seçimlerin kanuna uygun düzenlenmesini sağlıyor.
Şimdi, sandık kurulu nedir, başkanı nasıl seçiliyor? 298 numaralı kanunun 21 ve 22'nci maddelerinde bu açıklanıyor:
“Madde 21 – (Değişik: 17/5/1979-2234/1 md.) Sandık kurulu bir başkan ile altı asıl ve altı yedek üyeden kurulur. Bu kurul asıl üyeleriyle toplanır.
Sandık kurulu başkanının belirlenmesi
Madde 22 - (Değişik: 13/3/2018-7102/3 md.) İlçede görev yapan tüm kamu görevlilerinin listesi, mülki idare amiri tarafından yerleşim yeri adresleri esas alınmak suretiyle ilgili ilçe seçim kurulu başkanlıklarına gönderilir. İlçe seçim kurulu başkanı, bu kamu görevlileri arasından ihtiyaç duyulan sandık kurulu başkanı sayısının iki katı kamu görevlisini ad çekme suretiyle tespit eder ve bu kişiler arasından mani hali bulunmayanları sandık kurulu başkanı olarak belirler. Sandık kurulu başkanının göreve gelmemesi halinde, kamu görevlileri arasından belirlenen üye, bu üyenin de bulunmaması durumunda en yaşlı üye kurula başkanlık eder.”
Ne anladık? Sandık kurulu bir başkan ve altı asıl üyeden oluşuyor. Altı da yedek üye var. Başkan kamu görevlisi olmak zorunda. Kamu görevlilerinin listesini mülki idare amiri (vali, kaymakam) ilçe seçim kurulu başkanlıklarına gönderiyor. İlçe seçim kurulu başkanı o ilçenin en kıdemli hakimi. Bu en kıdemli hakim kendisine gönderilen kamu görevlileri listesini alıyor. Bu listeden ihtiyaç duyulan sandık kurulu başkanı sayısının iki katı kadar kamu görevlisini ad çekme suretiyle tespit ediyor. Ve bu tespit ettiği kamu görevlilerinin yarısını sandık kurulu başkanı olarak belirliyor.
Sayısal bir örnek verirsek şöyle oluyor: Diyelim ilçemizde bin adet seçim sandığı kurulacak. O zaman bin adet sandık başkanına ihtiyacımız var. İlçemizin mülki idare amiri ilçe seçim kurulu başkanlığına, diyelim, 3 bin kişilik bir kamu görevlisi listesi gönderiyor. İlçe seçim kurulu başkanı, bu listedeki isimleri bir kura çekimine sokuyor. Rastgele 2 bin kamu görevlisi ismini belirliyor. Bu 2 bin isimden de bin tanesini, bir şekilde, sandık başkanı olarak görevlendiriyor.
298 numaralı kanunun 22'nci maddesinde açıklanan sandık kurulu başkanının seçiminde önem vermemiz gereken kısım, ilçe seçim kurulu başkanının bu seçimi “ad çekme suretiyle” yapması. 298 numaralı seçim kanununun ilgili fıkrası şu:
“Madde 23 – (Değişik: 17/5/1979-2234/1 md.) (Sekizinci fıkra) Sandık kurulu başkan ve üyelikleri için ad çekme işlemleri, ilçe seçim kurulu huzurunda, bu kurulun başkanı tarafından yapılır”
Oldukça açık değil mi? İlçe seçim kurulu başkanı bir listeden ad çekme yapacaksa bunu tek başına yapmayacak, ilçe seçim kurulu üyelerinin gözleri önünde yapacak. Dolayısıyla ilçe seçim kurulunda üyesi bulunan siyasi partiler sandık kurulu başkanlarının hangi listeden belirlendiğini öğrenecekler, ad çekme işleminin usulüne uygun yapılıp yapılmadığını denetleyecekler, herhangi bir usulsüzlük varsa şikayet ve itirazda bulunabilecekler.
Peki, sandık kurulu başkanları için bu ad çekme işlemi ilçe seçim kurulu önünde yapılmış mı? Kanımca yapılmamış. Çünkü siyasi partiler mülki amirlerden gelen kamu görevlileri listesini görmediklerini söylüyorlar. Sandık kurulu başkanları için ad çekme işlemi ilçe seçim kurulu huzurunda yapılmadıysa siyasi partiler neden şikayet ya da itirazda bulunmamışlar? Kimisi umursamamış, kimisi de elimizde böyle bir usulsüzlük bulunsun diye susmuş.
Yüksek Seçim Kurulu ne yapmış? Yüksek Seçim Kurulu her seçim öncesinde genelgeler yayımlıyor. Aslında her şey 298 numaralı Seçim Kanunu'nda yazıyor. Ama Yüksek Seçim Kurulu, ne olur ne olmaz diye, kanunda açıklanmaya muhtaç durumlar iyice açıklansın diye, seçimde görev alacak kişiler ve seçmenler tereddütte kalmasın diye bu genelgeleri yayımlamayı sürdürüyor.
Yüksek Seçim Kurulu “Sandık Kurullarının Oluşumu ile Görev ve Yetkilerini Gösterir 135 sayılı Genelge” adlı, 135/1 sayılı, 390 karar numaralı genelgeyi 06.05.2018 tarihinde yayımlamış. Bu genelge aslında 24 Haziran 2018 seçimleri için hazırlanmış. 31 Mart 2019 seçimleri için sandık kurullarının nasıl oluşturulacağı üzerine başka bir genelge yayımlanmamış. Dolayısıyla 06.05.2018 tarihinde yayımlanmış genelgenin 31 Mart 2019 seçimlerinde de kullanıldığını varsayıyorum.
06.05.2018 tarihinde yayımlanan 135/1 sayılı genelgede sandık kurulu başkanlarının belirlenme biçimi şöyle anlatılıyor:
“ Sandık Kurulu Başkanının belirlenmesi
MADDE 3- İlçede görev yapan tüm kamu görevlilerinin (298 sayılı Kanunun 26'ncı maddesinde sayılanlar hariç) listesi, mülki idare amiri tarafından yerleşim yeri adresleri esas alınmak suretiyle ilgili ilçe seçim kurulu başkanlıklarına gönderilir. İlçe seçim kurulu başkanı, bu kamu görevlileri arasından ihtiyaç duyulan sandık kurulu başkanı sayısının iki katı kamu görevlisini ad çekme suretiyle tespit eder ve bu kişiler arasından mani hali bulunmayanları sandık kurulu başkanı olarak belirler.”
Yüksek Seçim Kurulu ad çekme işleminin ilçe seçim kurulu huzurunda yapılacağını söylemiyor! 298 numaralı seçim kanununda yazan şeyi, ad çekme işleminin ilçe seçim kurulu huzurunda yapılacağını, genelgesinde yazmıyor. Unutuyor, ya da önemsiz bir ayrıntı olarak görüyor, ya da... Neyse!
Yüksek Seçim Kurulu daha önce de bu kadar unutkan mıydı? Ya da daha önce de bu ad çekme işleminin ilçe seçim kurulu huzurunda yapılmasını önemsiz bir ayrıntı olarak mı görüyordu? Yüksek Seçim Kurulu sandık kurullarının oluşumu ile ilgili bir önceki genelgeyi 2017 yılında, Anayasa değişikliği halkoylaması için yayımlamış. Gelin bir de bu genelgenin ilgili maddesine bakalım:
“Anayasa Değişikliği Halkoylamasında Sandık Kurullarının Oluşumu, Görev ve Yetkilerini Gösterir 135/I sayılı Genelge (Yayımlanma tarihi: 14.02.2017, Karar numarası: 97)
Sandık kurulu başkanının seçimi
MADDE 3- İlçe seçim kurulu başkanı, ilçe seçim kuruluna siyasi partiler dışından getirilen asıl üyelerle görüşerek sandığın kurulacağı seçim bölgesinin içindeki veya dışındaki seçmenler arasından iyi ün sahibi olmakla tanınmış, okur-yazar kimselerden, kurula bağlı seçim bölgelerindeki sandıklardan her biri için birer kişi olmak üzere bir liste düzenler.
Kurulun, siyasi partilerden seçilmiş asıl üyelerinden her biri, ilçe seçim kurulu başkanınca verilecek süre içinde yukarıdaki fıkrada gösterilen nitelikte birer liste düzenleyerek başkanlığa verir. Belirlenen süre içinde liste vermeyen parti temsilcisi bu hakkından vazgeçmiş sayılır. Yukarıda belirtilen şekilde düzenlenen listelerde her sandık için adı önerilen başkan adayları arasında ilçe seçim kurulu huzurunda ad çekilerek sandık kurulu başkanları belirlenir.
Şu kadar ki, siyasi partilere üye olamayacak kimseler ile köy muhtarları, görev yaptıkları köylerde sandık kurulu başkanı olamazlar.”
Yüksek Seçim Kurulu 2017 yılında unutmamış! Ya da o zaman bu ad çekme işleminin ilçe seçim kurulu huzurunda yapılmasını önemsiz bir ayrıntı olarak görmemiş! Ya da...
Tabii 2017 yılında 298 sayılı kanun biraz değişikti. Sandık kurulu başkan adayları ilçe seçim kurulu üyeleri tarafından belirleniyordu. Sandık kurulu başkan adayları her sandık için ayrı ayrı belirleniyordu. Her sandık için toplam altı aday belirleniyordu. Ve her sandık için ayrı ayrı ad çekme işlemi yapılıyordu. Ama sandık kurulu başkan adayları belirlendikten sonra ad çekme işlemi ilçe seçim kurulu üyeleri huzurunda yapılıyordu.
Özetleyelim: 13.03.2018 tarihinde 298 numaralı seçim kanunu biraz değiştirilmiş. Daha önce sandık kurulu başkan adayları listesi ilçe seçim kurulu üyeleri (bu üyelerin arasında siyasi partilerin temsilcileri de var) tarafından hazırlanıyorken, 13.03.2018 tarihinden sonra sandık kurulu başkan adayları listesinin mülki amirler tarafından, yalnızca kamu görevlilerini içerecek bir şekilde hazırlanacağı söylenmiş. Ama sandık kurulu başkanı seçiminin ad çekme yöntemiyle yapılacağı, bu ad çekme işleminin ilçe seçim kurulu huzurunda yapılacağı kısmı aynı kalmış. Yüksek Seçim Kurulu, ne hikmetse, ad çekme işleminin ilçe seçim kurulu huzurunda yapılacağını ilgili genelgesinde yazmayı unutmuş! Bu genelgeyi okuyan ilçe seçim kurulu başkanları, ki onlar o ilçenin en kıdemli hakimleri oluyorlar, mülki amirlerin kendilerine gönderdikleri kamu görevlileri listesini ellerine almışlar, ilçe seçim kurulunun diğer üyelerini çağırmadan sandık başkanlarını belirlemişler. Artık mülki amirlerin gönderdiği o kamu görevlileri listelerini mi kullanmışlar, yoksa o listelere bazı eklemeler mi yapmışlar, ad çekme yöntemini nasıl yapmışlar bilmiyoruz. İlçe seçim kurulu üyeleri o zaman bu ad çekme işlemine kendilerinin neden çağrılmadığı konusunu hiç merak etmemişler, şikayet ya da itirazda bulunmamışlar.
31 Mart 2019 tarihinde seçim yapılmış. Adalet ve Kalkınma Partisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kaybetmiş. Bunun üzerine itirazlarda bulunmuşlar. Oyların bir kısmı yeniden sayılmış. Oradan bir sonuç çıkmayınca en sonunda sandık kurulu başkanlarının 298 sayılı seçim kanununa uygun olarak belirlenmediği için olağanüstü itirazda bulunmuşlar. Yüksek Seçim Kurulu bu olağanüstü itirazı değerlendirmeye almış. İlçe seçim kurulu başkanlarının, ilçenin en kıdemli hakimlerinin, hata yaptığına karar vermiş. Bazı ilçe seçim kurulu başkanları hakkında suç duyurusunda bulunmuş. Ama kendi yazdığı genelgede bir hata olduğunu görmemiş. İlçe seçim kurulu üyelerinin, sandık kurulu başkanları ad çekme yöntemiyle belirlenecekken neden kendi huzurlarında yapılması talebinde bulunmadıklarını merak etmemiş.
Ne yapmış Yüksek Seçim Kurulu? Tutmuş, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerini iptal etmiş. Onlar ermiş muradına...