Hişt 'heteroseksüel' gevşe...*
17 Mayıs, sağlıklı cinsellik masalının çöktüğü, bu bilimsel masala karşı sapkınlığın ilk kazanımlarından biri aslında. Bir meşrulaşma miladı. Bence önemli bir gün, bir "heteroseksüel" insan, başka bir cinsellik biçiminin sapkınlık olmadığını bilirse gevşer. Daha kolay ve konforlu ve türünün "doğasına" daha uygun olan daha özgür varoluşlara yönelir.
Beren Azizi
Bugün 17 Mayıs, yani Uluslararası Homofobi ve Transfobi Karşıtlığı Günü; çünkü bundan 29 yıl önce, 17 Mayıs 1990 tarihinde Dünya Sağlık Örgütü eşcinselliği, Hastalıkların Uluslararası Sınıflaması (ICD)'nın akıl hastalıkları listesinden çıkardı. Dolayısıyla bugün en çok konuşmamız gereken konulardan biri de "sağlıklı cinsellik" yani heteroseksüellik.
Heteroseksüellik bugün bir cinsel yönelim çeşidi olarak bilinse de böyle inşa edilmemişti bilim tarafından. Bilim onu cinsel sapkınlık hali olmayan sağlıklı cinsellik olarak inşa etmişti. Heteroseksüellik ne bir cinsel yönelimdi ne de bir cinsiyet kimliğiydi, o sağlıklı olan cinselliğin kendisiydi. Başlangıçta tüm insanların erken çocukluk dönemlerinde parafili olarak kabul edilecek arzuları vardı ama her insan yetişkinliğe geçtikçe bu parafili arzularını terk etmeli ve de olgun cinselliğe erişmeliydi. Yani heteroseksüel, büyüme ve gelişme sürecini sağlıklı olarak tamamlamış yetişkindi aynı zamanda. (Dolayısıyla akıl sağlığı yerinde ve karar verme yetisi olan reşit kişiydi, bu kısım çok önemli.) İşte "homoseksüel" de bu cinsel sapkınlıklardan biri olarak olgun ve sağlıklı cinsellikten yetişkinin sapmasıydı. (Olgun ve sağlıklı cinselliğe heteroseksüel dememize bile gerek yoktu, normale isim koymaya gerek yoktur. Adamın biri çıktı, sapkınlıkların ve sağlıklı cinselliğin "bilimsel" kitabını yazdı, adını Psychopathia Sexualis koydu kitabının, sonra da heteroseksüellik sağlıklı oldu, eskiden de kutsal/sevap olandı. Günah yerini sapkınlığa/sağlıksızlığa bıraktı.)
İnsanlar "eşcinsel" oldukları için hasta kabul edilmediler, insanlar heteroseksüel olmadıkları için hasta kabul edildiler.
Bugün bu hâlâ sürmekte. O dönem de hastalık sayılan birçok arzu hâlâ ruh sağlığı bozukluğu olarak kabul edilmekte. (Transvestizm, fetişizm, sadizm, mazoşizm vs.)
Böyle olduğunda ne oluyor?
Birincisi, eylem ve arzu ayrımı yapılmıyor, arzu mu suç yoksa rızasız eylem/cinsel saldırı mı suç bilmiyoruz. Suçsa zaten hastalıktır, hastalıksa da suç olmalıdır şeklinde eylem-arzu birbiriyle aynı anlama getiriliyor.
İkincisi, heteroseksüel cinsellik her zaman masum kalıyor. Örneğin bir heteroseksüel cinsel şiddet suçuna karıştığında o çeşitli parafililerle işaretlenerek heteroseksüellikten bir "sapık" olarak atılıyor, suç ötekilere yıkılıyor. Yani parafililer, aslında heteroseksüel erkeklerin cinsel saldırı suçlarını aklamak için arzuların eyleme geçip geçmemesinden bağımsız hastalıklaştırılması ve suçlaştırılması halidir. Bir fail aklama vasatlığıyla daha karşı karşıyayız yani. Yoksa hiçbir arzu tek başına ne hastalık ne suç olabilir, insan arzular yumağıdır.
Üçüncüsü bunların hepsi üreme politikaları olarak önümüze çok çeşitli şekillerde bazen şiddet bazen baskı bazen nefret suçları olarak gelirken bu suçlar da aklanıyor; çünkü toplum için "sapkınlara" karşı suç işlemek mubahtır, bir yandan da insanları damızlığa indirgeyen tutucu yasalar sorgulanamaz kalıyor, cinsel ahlakta çifte standartlar inşa edilip kadın baskılanıyor, cinsellik tabulaştırılıyor, heteroseksüel cinsellik de kendi için en sağlıklı biçim atfedilen evli-tek eşli şekilde sınırlandırılıyor.
Ben bunları neden yazdım? Heteroseksüelliği tanımadığımızı düşündüğüm için yazdım. Sanki ortada "heteroseksüeller, eşcinseller, biseksüeller" kardeş kardeş yaşayabilirler gibi bir efsane dolanıyor; çünkü heteroseksüelliğin bir kurgu olduğu ve neyin kurgusu olduğu ve de nelere sebep verdiği görülmüyor.
17 Mayıs, sağlıklı cinsellik masalının çöktüğü, bu bilimsel masala karşı sapkınlığın ilk kazanımlarından biri aslında. Bir meşrulaşma miladı. Bence önemli bir gün, bir "heteroseksüel" insan, başka bir cinsellik biçiminin sapkınlık olmadığını bilirse gevşer. Daha kolay ve konforlu ve türünün "doğasına" daha uygun olan daha özgür varoluşlara yönelir.
Kutlu olsun!
*Bu yazı ilk olarak Kaos GL'de yayınlanmıştır.