Yeri Dersim’di, zamanı 38’di!
Maçoğlu’nun politikalarının örnek alınması gerektiği, asıl kurtuluşun benzer hamlelerle yapılabileceğini vurgulayan birçok kişi şimdi Maçoğlu’na yönelik yürütülen linç tufanının hareketleyicisi, destekleyicisi konumundalar. Bundan yaklaşık iki ay önce Kürt yurtseverler tarafından mesnetsiz iddialarla eleştirilen Maçoğlu, bugün ise ülkenin ‘Türk aydınları’ tarafından beğenilmemektedir.
Sinan Oğan*
Dersim Belediye Meclisi, geçtiğimiz gün oy çokluğuyla birçok karar aldı. Aldığı bu kararlar içerisinde kayyum döneminde Kızılay ve İlim Yayma Cemiyeti'ne tahsis edilen yerlerin boşaltılması, Dersim Cemevi’nin elektrik faturalarının tekrar ödenmeye başlanması, Destek Hizmetleri Müdürlüğü’nün kapatılarak Fen İşlerine devredilmesi, bölge halkı tarafından kullanılan Kurmanci ve Kırmancki’nin belediye hizmetlerinde kullanılması ve belediye isminin Dersim olarak değiştirilmesi hususları yer almaktaydı. Alınan bu kararlar içerisinde elbette ki sona sakladığım ‘Dersim Kanunu’ bölge sınırlarından çıkıp ülkedeki milliyetçi, gerici güruhun linç tufanına dâhil oldu.
1935 yılında “Tunceli Vilayetinin İdaresi Hakkındaki Kanun” ile Dersim adı değiştirilerek Tunceli oldu. Bir katliamın hazırlayıcısı olan bu kanun ile ‘Modern Cumhuriyet’, tedip ile uslandırıp, tekip ile uzaklaştırmak amacı ile Dersim’e kanlı harekâtlar başlattı. Başlatılan bu harekatlar ile ilgili kesimlerin de son yıllarda sıklıkla takip etme fırsatı bulduğu, Dersim’in sosyal-ekonomik-kültürel yapısı yerle bir edildi; resmiyete göre yaklaşık 15 bin kişi sürgün edildi, 13 bin kişi öldürüldü . Önemli ölçüde ‘başarılı’ olan ‘yeni Cumhuriyetin’ bu hamlesi üzerinden geçen 82 yıllık zaman diliminde dahi büyük travmaların hatırlatıcısı oldu.
Geçmişlerinde ağır insan hak ihlalleri, büyük kırımlar, ağır siyasal buhranlar olan toplumlarda hatırlamak ve geçmişle yüzleşmek zor, sancılı bir süreçtir. Yakın tarihimizde dahi birçok siyasal gelişmeyi, linç hadisesini, kırım olaylarını yaşadığımızı ve yaşadığımız bu olayların mağdur grupları olduğu kadar fail grupları da olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda sancının sebebini daha da derinden kavramış oluruz. Geçmişle yüzleşmede en çok talepkâr durumunda olan ve kendine özgü güncel bir ağırlığı olan Dersim Katliamı sık sık su yüzüne çıkmaktadır. Bu durumun sebepleri elbette ki muadillerinden farklı düşünülemez. Geçmişte yaşanmış suçların ağırlığı, öfke birikmesi, toplumsal barış talebi gibi bir çok veçhe Dersim belleğinin popülerleşmesini beraberinde getirmiştir.
Dersim Belediyesi ve daha çok görünen tarafıyla 'komünist başkan'ın belediyenin adının Dersim olarak kabulünün olumlu bulunması kadar olumsuz bulunması da yaşadığımız sancının hâlâ değişmediğini göstermektedir. Maçoğlu’na sıklıkla destek olduklarını belirten, Maçoğlu’nun politikalarının örnek alınması gerektiği, asıl kurtuluşun benzer hamlelerle yapılabileceğini vurgulayan birçok kişi şimdi ise Maçoğlu’na yönelik yürütülen linç tufanının hareketleyicisi, destekleyicisi konumundalar. Bundan yaklaşık iki ay önce Kürt yurtseverler tarafından mesnetsiz iddialarla eleştirilen Maçoğlu, bugün ise ülkenin ‘Türk aydınları’ tarafından beğenilmemektedir.
Dersim hadiseleri ülke kamuoyunda ilk tartışıldığı dönemde Dersim Vekili Hüseyin Aygün’e yönelik “yeri ve zamanı şimdi değil, AKP’nin ekmeğine yağ sürmektir bu” gibi eleştiriler, bugün de Maçoğlu’na yönelik yapılmaktadır. Ne yazık ki…
Geçmişle yüzleşmek mağdurun acısına merhem sürmekten başka hiç kimsenin ekmeğine yağ sürmez.
Sosyal Çalışmacı