Çelişkili kararlar güveni sarsar
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin bir kısım sandıklarda kamu görevlisi olmayanlardan atanan sandık kurulu başkanlarının görev almasından ötürü iptal ettim ama yeniden yapılacak seçimlerde aynı ilçe seçim kurulu ve üyeleri ve sandıklarla devam edilebilir demek yanlış bir anlaşılma yoksa çok çelişkili bir tabloyu ortaya çıkarmaktadır.
İzzet Doğan*
Yüksek Seçim Kurulu kamuoyu vicdanını tatmin etmeyen, kuşkuyla karşılanan ve çok tartışmalara neden olan kararlar vermeye devam etmektedir. Bir yüksek yargı organının bazı kararları elbetteki tartışılabilinir ve hukuk kurallarına göre doğru olmadığı için eleştirilebilinir. Fakat yakın zaman aralıklarında biribirlerine karşıt kararlar vermek ve daha dün denebilecek zamanda verilen yerleşik içtihatlardan vazgeçmek bir yargı organı için olağan sayılamaz ve en önemlisi hukuka olan güven sarsılır.
Yüksek Seçim Kurulu 6 Mayıs’ta İstanbul Büyükşehir Belediye seçiminin iptaline asıl ve yedek üyeleri ile 11 üye olarak toplanıp vermişti. YSK’nin iptal kararının en önemli nedeni olarak mevcut 31 bin 124 sandıktan 754’ünde sandık kurullarının oluşumunda başkanın kamu görevlisi olmadığı neden gösterilerek kararın 207’nci sayfasında: “Bu şekilde oluşan sandık kurullarının yaptıkları seçim iş ve işlemlerine itibar edilmeyecek olması, sonuca müessir olay ve haller kapsamında değerlendirilerek seçimin neticesine müessir görülmüştür” düşüncesine yer verilmişti.
Bu gerekçesiz gerekçeli karardan sonra YSK bu kez 31 Mayıs 2019 günlü ve 4753 sayılı kararı ile: Yüksek Seçim Kurulu sandık kurullarını yasaya aykırı olarak oluşturdukları iddiasıyla, soruşturma geçiren ilçe seçim kurulu başkanları ve seçim müdürlerinin 23 Haziran’da yenilenecek İstanbul seçimlerinde görevlerine devam etmesi kararını verdi.
Kararı veren kurulun yedisi asil dördü yedek olmak üzere 11 üyeden oluşuyor. Üyelerden altısı Yargıtay, beşi Danıştay Genel Kurulları arasından seçiliyor. Geçmiş dönemlerden itibaren Yargıtay ve Danıştay üyelerinin seçimlerinin de çoğu zaman liyakate göre yapılmadığı biliniyor.
Yüksek Seçim Kurulu 6 Mayıs’ta İstanbul Büyükşehir Belediye seçiminin iptaline asıl ve yedek üyeleri ile 11 üye olarak toplanıp vermişti. Şimdi 6 Mayıs'ta sandık kurullarının oluşumunda kamu görevlisi olmadığı nedeni ile seçimlerin yenilenmesine karar veren kurul 23 Haziran’da yapılacak seçimde soruşturma geçiren ilçe seçim kurulu başkanları ve seçim müdürlerinin görevlerine devam etmesi gibi önceki kararı ile tam çelişkili olarak verdiği kararı sekiz üye ile toplanarak vermiştir. Bu sekiz üyenin beşi iptal kararını veren çoğunluk üye diğer üçü ise aykırı görüşte olan üyelerdir. Tüm Türkiye ve hatta dünya kamuoyunun dikkatle izlediği bu seçim sürecinde Yüksek Seçim Kurulunun sekiz üye ile toplanıp karar vermesi çok üzücüdür. Ne bayram tatili ve önemli bir sağlık sorunu dışında hiçbir neden onların bu toplantıya katılmalarına bahane edilmemeliydi. Bu üyelerin toplantıya katılmalarını ve düşüncelerini açıklayıp savunmalarını beklemek hepimizin hakkıydı.
Haberlere göre, Şişli Seçim Müdürü Hatice Çelebi tarafından YSK’ye gönderilen yazıda, sandık kurullarının yasaya aykırı oluşturulması gerekçesiyle soruşturma geçiren ilçe seçim müdürlerinin 23 Haziran’da yapılacak olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde görev alıp almaması hususunda YSK’den görüş istenmişti. Hemen belirtelim ki Şişli İlçe Seçim Müdürü bu dilekçeyi ancak bağlı bulunduğu Şişli İlçe Seçim Kurulu Başkanı olan hâkim aracılığı ile YSK’ya gönderebilir. Süreç de bu şekilde işlemiştir.
YSK’nın İlçe Seçim Kurulu Başkanları ve müdürlerinin soruşturma geçirmelerine ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na yaptığı şikayetin de geri alındığı ileri sürülmektedir. Ortada kamu hukukuna ilişkin bir suç işlendiği iddiası varsa kurulun şikayetini geri almasından söz edilemez ve böyle bir karar da geçerli değildir. C. Başsavcılığı'na yapılan başvurunun geri alınması bu işlemin haksız ve dayanaksız olduğu yorumlarını haklı kılar.
YSK’nın bazı kararlarına göre sandık kurullarının görevlerini ihmal etmeleri seçimin iptalini gerektirmemektedir. Örneğin YSK, 18/12/1999 günlü kararında sandık kurulu görevlilerinin görevlerini kötüye kullandıkları mahkeme kararı ile saptandığı halde, olağanüstü itiraz süresi geçtiği için bir seçimin iptali isteğini kabul etmemiştir. YSK kararında: “Sandık kurulu başkanı ve sandık kurulu görevlilerinin görevi kötüye kullanmalarının söz konusu olması ve suçun tekevvün ettiğinin anlaşılması ancak ilgililerin cezalandırılmasını gerektirir. Yoksa salt bu davranışlarının kanıtlanmış olması bir seçimin iptali için neden olamaz.” denilmektedir.
Sandık kurulu görevlilerinin görevlerini kötüye kullanmaları halinde seçimin iptal edilmediği bir hukuk uygulamasında, görevini kötüye kullandığı saptanamayan sandık kurullarının oluşumunun usulüne uygun olmadığı gerekçesi ile seçimleri iptal etmek çelişkisini anlamak mümkün değildir.
Şimdi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin bir kısım sandıklarda kamu görevlisi olmayanlardan atanan sandık kurulu başkanlarının görev almasından ötürü iptal ettim ama yeniden yapılacak seçimlerde aynı ilçe seçim kurulu ve üyeleri ve sandıklarla devam edilebilir demek yanlış bir anlaşılma yoksa çok çelişkili bir tabloyu ortaya çıkarmaktadır.
Bu karar için “çarşafa dolandılar”, “Şok karar”, “Çelişkili karar”, “İşin çivisi çıktı”, “YSK topu taca attı” ve benzeri tanımlamalara ne demeli?
*Emekli İstanbul Hâkimi