'Buldozer' Jacques Chirac

Chirac, özellikle dış politikada sosyalist Cumhurbaşkanı Mitterand'ın izlediği politikayı takip etti. Avrupa'nın bütünleşmesi, Avrupa para birimine geçilmesi ve AB'nin genişlemesi ve büyümesi konularını aktif olarak destekledi. Türkiye'nin AB'yle yakınlaşmasını, AB'ye tam üye olmasını ve Ankara'yla müzakerelerin başlatılmasının önemine işaret etti.

Google Haberlere Abone ol

Ali Arayıcı*

Fransa'nın eski Cumhurbaşkanlarından Georges Pompidou'nun, siyasi etkinliğinden dolayı "buldozer" benzetmesi yaptığı Jacques Chirac, 26 Eylül 2019 tarihinde (Perşembe günü), Paris'te, 86 yaşında yaşamını yitirdi. 1932'de Paris'te doğan, Jacques Chirac, son yıllarda uzun süredir sağlık sorunları yaşıyordu. 2010'dan beridir, Paris'in meşhur Pitié-Salpêtrière hastanesine üç kez kaldırıldı. 2010’da ilk kez, sonra Aralık 2015’te ve son olarak da Eylül 2016’da hastanede kaldı.

Eski Cumhurbaşkanının ölüm ilânını, Fransız televizyon kanalı RTL yayınladı. Chirac'ın damadı, Fransız haber ajansı AFP'ye yaptığı açıklamada "Cumhurbaşkanı Jacques Chirac bu sabah, sevdiklerinin yanında, ailesi arasında huzur ve barış içinde öldü" dedi. Fransa'da, Chirac'ın ölümü nedeniyle UM (Ulusal Meclis) ve Senato'da bir dakikalık saygı duruşu yapıldı.

SİYASİ ÇİZGİSİ

Fransa'nın siyasi tarihini önemli ölçüde etkileyen ve sağın en önemli siyasi figürlerinden biri olan, muhafazakar ve merkez-sağcı Chirac, 1971 ve 1976 arasında RPR'nin (Cumhuriyet için Birleşme) ve daha öncede UDR'nin (Demokratik Cumhuriyetçi Birlik) aktif bir üyesi oldu. Siyasi yaşamına, UMP'ta (Halk Birleşik Hareketi ) 2002 yılından, 2007 yılına kadar devam etti.

Chirac, 5. Cumhuriyetin kurucu Cumhurbaşkanı Charles De Gaulle ve eski Cumhurbaşkanı Georges Pompidou dönemlerinde, 1967'den 1974'e kadar aralıksız bakanlık yaptı. Eski Cumhurbaşkanı Valéry Giscard d'Estaing (1974-1976) ve sosyalist Cumhurbaşkanı François Mitterrand (1986-1988) dönemlerinde, iki kez başbakanlık görevini üslendi. 1977'de Paris Belediye Başkanı oldu. Bu görevi, 1995 yılına kadar sürdürdü.

Sosyalist Mitterand'ın görev süresinin 1995'de dolmasından sonra, Chirac cumhurbaşkanı seçildi. 1981 ve 1988'de yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Mitterand karşısında aday oldu, fakat kaybetti. 1995'te cumhurbaşkanlığı seçimini sosyalist aday Lionel Jospin'e karşı, yüzde 52'lik ve 2002 yılında ise, solun da desteğini alarak ırkçı faşist Jean-Marie Le Pen'e karşı yüzde 82'lik bir oranla kazandı. İktidarda olduğu dönemde, cumhurbaşkanının görev süresini, yedi yıldan beş yıla düşürdü..

DE GAULLE'CU GELENEĞİN TEMSİLCİSİ

Genç yaşlarda siyasi yaşama aktif olarak katılan ve ailevi yaşamına çok dikkat eden Chirac, De Gaulle'cu “ekolün” en önemli temsilcilerinden biriydi. Kendi çapında tutarlı, her süre ulusal düşüncelere ağırlık veren ve gerektiğinde sert politikayı savunan bir kişiliğe sahipti. Fransız kamuoyunda, bu düşüncelerinden dolayı, hep eski Cumhurbaşkanı De Gaulle'un “siyasi temsilcisi” ve sıkı bir "de Gaulle'cü" olarak bilindi.

İki dönem üst üste cumhurbaşkanlığı (1995-2007) yapmış olan Chirac'ın, cumhurbaşkanlığı döneminde, ülkede işsizliğin azaltılması, laiklikten taviz verilmemesi, vergilerin düşürülmesi, Fransa ordusunun gönüllülere dayalı bir yapıya kavuşturulması öncelikli konular arsında yer aldı. Kapitalist düzenin ve sermayenin temsilcisi olmasına karşın Chirac, ABD'de Ronald Reagan ve ve İngiltere'de Margeret Thatcher'le güçlenen liberalizme, “aşırı-liberalizm” diye hep karşı çıktı.

De Guelle'den beridir süre gelen bir anlayışla sosyal liberalizme odaklandı, devlet yatırımlarıyla desteklenen bir ekonomi anlayışını benimsedi. Fransız kamuoyunda olumlu bir etki uyandıran, 2003 yılında ABD'nin Irak'ı işgaline, siyonist işgale ve Filistin davasına karşı duruşuydu. Bu dönemde, “savaşı silahla kazanmak kolay, ama barışı kazanmak zor” diyerek dönemin ABD Başkanı George W Bush'a karşı çıktı. Irak işgaline katılmaması dolayısıyla, halkın önemli bir kesiminin güvenini kazandı. Bu barışçı politikası, Bush tarafından sert bir biçimde eleştirildi.

TÜRKİYE İLE İLİŞKİLER

Chirac, özellikle dış politikada sosyalist Cumhurbaşkanı Mitterand'ın izlediği politikayı takip etti. Avrupa'nın bütünleşmesi, Avrupa para birimine geçilmesi ve AB'nin genişlemesi ve büyümesi konularını aktif olarak destekledi. Türkiye'nin AB'yle yakınlaşmasını, AB'ye tam üye olmasını ve Ankara'yla müzakerelerin başlatılmasının önemine işaret etti.

Bu konuda Chirac'ın şu sözleri önemlidir: "Türkiye'nin AB'ye üyelik yolculuğu uzun ve zorlu olacaktır. Ancak bu üyelik arzu edilen bir gelişmedir". Anımsanacağı gibi, Chirac'ın cumhurbaşkanlığı döneminde; Türkiye'yle AB arasında müzakerelere resmi olarak başlandı ve ilk müzakere başlıkları da açıldı. Hiç şüphesiz, Chirac, cumhurbakanlığı döneminde Türkiye'nin AB'yle görüşmeleri sürecinde de önemli bir rol üstlendi.

Chirac, dönemin Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkoziy'nin de önemli katkısıyla, 2011'de Paris Belediye Başkanı olarak görev yaptığı yıllarda zimmetine para geçirmek ve kamu kaynaklarını kötüye kullanmaktan suçlu bulunarak hüküm giydi. Eski cumhurbaşkanının avukatları Chirac'ın ciddi hafıza kaybı yaşadığını, sağlık sorunları nedeniyle duruşmalara katılmayacağını belirtti. Yaşlılığını da göz önüne alan mahkeme, verilen iki yıllık hapis cezasını ertelemek zorunda kaldı.

*Prof. Dr. / Paris

.