Yaşlanma politikaları
Yaşlılık modelimizi değiştirmenin vakti gelmiş görünüyor. Modern toplumun yeni ve çağdaş yaşlı modellerine ihtiyacı vardır. Evet, model değil, modellerden söz etmek gerekiyor. Çünkü yaşlanmanın bilimi, yani gerontoloji, yaşlılığın onlarca, yüzlerce modeli olabileceğini ortaya koymuştur.
İsmail Tufan*
Model kavramı bilimde sık sık kullanılır. Genellikle gerçekliğin bir ideal tasarımından ibarettir ve hiçbir zaman gerçekliğin birebir kopyası değildir. Model, pratik bir uygulamanın da ufak bir örneği olabilir. Mesela Nazilli’de yaşlıların günlük yaşamını kolaylaştıracak olan bir “model ev” kamuya sekiz yıl önce tarafımdan tanıtılmıştır. Ama günlük hayatta karşılaşılan durumlar ve bireyler de bizim için bir model teşkil edebilir.
Eskiden yaşlılık çok az kişiye nasip olan bir yaşam dönemiydi. Sayıları az olan yaşlılara toplum saygı duyar onları el üstünde tutardı. En azından kafamızdaki model budur. Nesilden nesle anlatılagelen bu model kafamıza ve gönlümüze o denli derin kazınmıştır ki, bunu sorgulamak bile bazen bize sıkıntı verir, sanki dokunulması günah olan kutsal bir şey gibi kabul edilir. Bu yüzden yaşlıya şiddet, ihmal ve istismar hâlâ bizim tabu konularımız arasında yer almaktadır.
Aydınlanma Çağı'ndan beri giderek güçlenen yaşam memnuniyeti ideolojisi yaşlılık bağlamında sükûnet, düzen, uyum ve verilenle yetinme kavramlarına odaklı bir kontrol mekanizmasından ibarettir. Yaşam memnuniyetinin sübjektifliği büyük ölçüde kabullenilirken, objektif olarak mevcut olmadığı da görülmekte, ama üzerine konuşulmamaktadır. Yaşlıların büyük ölçüde memnuniyetsizlikle bağlantılı durumundan gençlerin “memnun” oldukları söylenemez. Çünkü yaşlıların durumu onlara kendi geleceğini anımsatan bir model teşkil etmektedir.
Yaşlılık modelimizi değiştirmenin vakti gelmiş görünüyor. Modern toplumun yeni ve çağdaş yaşlı modellerine ihtiyacı vardır. Evet, model değil, modellerden söz etmek gerekiyor. Çünkü yaşlanmanın bilimi, yani gerontoloji, yaşlılığın onlarca, yüzlerce modeli olabileceğini ortaya koymuştur.
Son yıllarda bizim de toplumumuzda başarılı yaşlanma üzerine sık sık konuşuluyor, ama bunun ne olduğu konuşulmuyor. Yaşlılıkta yaşam memnuniyeti gibi başarılı yaşlanmanın da göreliliği kabul edilirken, bunun somut modelleri üzerine tartışılmıyor. Herkesin yaşamından memnun kalabileceği, yaşam memnuniyetini yükseltebileceği anıları, durumları veya olanakları vardır. İnsanın her koşulda yaşam memnuniyeti üretebilecek yeteneklerle donatıldığı bilgisi artık genel bilgi özelliğini kazanmıştır. Gerontolog olarak beni sadece sübjektif yaşam memnuniyeti değil, aynı zamanda yaşam memnuniyetinin somut göstergeleri de ilgilendirmektedir.
Yoksul bir yaşlıya çocukları tarafından yapılan maddi destek tabii o yaşlıda sübjektif yaşam memnuniyeti yaratacaktır. Komşularının kapısını çalmayı unuttuğu bir yaşlı bayramlarda eli öpülünce tabii ki bundan göreli bir yaşam memnuniyeti duyacaktır. Otobüste kendisine yer verilmesinden tabii ki bir yaşlı anlık bir sübjektif yaşam memnuniyeti türetecektir. Fakat bütün bunlar yaşlıların sefaletini görmezlikten gelmek için bir araç olarak kullanılırsa, o zaman bizim yaşlılıktan ve yaşam memnuniyetinden ne anladığımızı sorgulama gereğini duymamız gerekir.
Türkiye’de yaşlılar hızla çoğalıyor ve bu bilgiye de artık herkese aşinadır. Fakat bunun dışında yaşlılar için ne yapıyoruz? Yaşam süresinin uzaması genel yaşam koşullarında iyileşme ve tıbbi olanaklara herkesin eskisine göre daha kolay ulaşmasıyla bağlantılıdır. Tabii ki başka faktörleri de bunun kapsamına alabiliriz. Mesela iş kazalarının önlenmesi yaşam süresinin uzamasına etki ediyor. Buna karşın yaşlıların aşağı yukarı yüzde 30’unun geliri yoktur. Gelirsiz yaşlılara ailesi destek çıkmaktadır. Ama ailelerin de ekonomik durumu parlak değildir veya bakıma muhtaç yaşlılara aile fertleri bakmaktadır. Bakım parası tabii ki bu aileler için bir destektir. Ama bakım parasının bakım için değil, daha ziyade geçim sıkıntısını gidermek için kullanıldığı gerçeği dikkate alındığında, bakım parasının hangi amaçla verildiğini de düşünmek gerekir. Bu örnekler çoğaltılarak bizim yaşlı modelimizin artık modası geçmiş bir model olduğunu gösterebiliriz. Kimileri bu modelden vazgeçmede zorluk çekiyor olabilir. Muhtemelen eski yaşlı modelini antik eşya gibi algılıyorlar. Bu yüzden yaşlıyı eskidikçe değerlenen bir eşya ile karıştırıyorlar.
Türkiye’nin yaşlanma ve yaşlılıkla bağlantılı sorunlarını çözebilmemiz için yaşlılık politikaları alanında yeni adımların atılması gerekmektedir. Yaşlılık politikaları sadece yaşlılara yönelik politika olarak düşünülmemelidir. Bu bağlamda önerim “yaşlanma politikası” kavramının kullanılmasıdır. Böylece yanlış anlaşılmaları da baştan önlemiş oluruz.
Yaşlanma politikalarından benim anladığım şey şudur: Bireyi doğumundan ölümüne kadar dikkate alan, ömür boyu gelişme olanakları yaratan, her yaşam döneminde ona bağımsız bir yaşam sürdürmesini sağlayan koşulları hazırlayan ve bunu başaramayacak durumdaysa ona ta ki kendi ayakları üzerinde durabileceği konuma gelinceye kadar destek olan tüm politikaları yaşlanma politikası kavramı altında değerlendiriyorum.
Böylece politikanın da işini kolaylaştırmış oluruz. Çünkü insanın tüm ömrünü kapsayan sosyal politikalardan hareket edildiğinde gençlik, eğitim, sağlık, ekonomi ve diğer politikaların da anlamları perspektif değişimiyle birlikte değişecektir. Örneğin eğitimin sadece okul eğitimi ile sınırlı kalamayacağı, aksine ömür boyu öğrenme modelinin yaşlanan toplumda çok daha anlamlı olacağı kavranacaktır. Nitekim 2016 yılından beri Akdeniz Üniversitesi Gerontoloji Bölümünde başlattığımız “60+Tazelenme Üniversitesi” bunun örneklerinden biridir. Tazelenme Üniversitesi yaşı 60 ve üzeri kişilere ömür boyu öğrenme modeline dayalı öğrenme ve gelişim olanakları sunan yeni bir gerontolojik girişimdir. Büyük bir ilgi görmüştür ve bugün başka üniversitelerimiz aynı eğitim modelini uygulamaya koymak için hazırlıklara başlamıştır.
*Prof. Dr. Akdeniz Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Gerontoloji Bölümü