İşlevsiz kuruluşlar
Uluslararası düzlemde bunlara benzer, işlevsiz-etkisiz onlarca kuruluş var. Hükmünü sürdürmekte olan popülizm kasırgasına, ulus devlet buhranlarına ve sıcak çatışma deliliklerine karşı atılacak en önemli adımlardan birisi de bahsi geçen kuruluşları etkin hale getirmektir. Avrupa’ya barış, zenginlik ve refahı getiren “Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu” adımıydı.
Hakan Demir* - [email protected]
Her biri büyük umutlarla kuruldu. Kuruluşları itibariyle kimisi bir idealin kimisi ortak bir gelecek hayalinin gerçekle bütünleşmesi olarak görüldü. Kurucuları tarafından büyük bir heves ve bin bir zorlukla hayata geçirilen bu oluşumlar daha ilk sarsıntıda ya koma haline girdiler ya da işlemez oldular.
ARAP MAĞRİB BİRLİĞİ
17 Şubat 1989’da Fas’ın Marakeş şehrinde beş ülke (Fas, Cezayir, Libya, Moritanya ve Tunus) tarafından atılan imzalarla kuruldu. Aslında fikir daha eskilere uzanıyordu, Fas ve Tunus bağımsızlığın getirdiği özgüvenle daha 1950’li yılların ikinci yarısında bölgeye ekonomik hareketlilik getirecek bir birlikten söz etmişlerdi. Ama buna rağmen beş ülkenin bir araya gelmesi için neredeyse otuz yıl geçmesi gerekecekti. 1988’de bir araya gelen ve 1989’da Arap Mağrib Birliği’ni kuran bu beş ülkenin arasında kısa süre sonra çeşitli sorunlar baş gösterdi. Sorunların çoğu bölgesel rekabete dayalı, makul olmayan sorunlardı ama (Fas hariç) üyelerin çoğunda köklü bir devlet geleneği ve sorun çözme mekanizması olmadığı için sorunlar kangrenleşiyordu. Ayrıca Fas ve Cezayir arasındaki Batı Sahra problemi birliği neredeyse işleyemez hale getiriyordu. Daha kurulduktan beş yıl sonra 1994’te Kaddafi, birliğin dondurulma vaktinin geldiğini ilan etti.
Arap Mağrib Birliği’ni oluşturan beş ülkenin toplam yüzölçümü 6 milyon kilometre kareden fazla. Günümüz itibariyle 100 milyonu aşkın bir nüfustan bahsediyoruz. Dünyadaki fosfat miktarının yüzde 75’i Fas’ta bulunuyor. Cezayir ise sahip olduğu 4,5 trilyon metre küp doğal gaz rezervi ile dünyanın en büyük doğal gaz üreticilerinden biri olabilecek bir ülke. Üstelik zengin petrol yatakları da var. Libya zaten kaliteli ve zengin petrol rezervleri ile tanınıyor.
Devasa yer altı kaynakları, ciddi bir nüfus ve büyük bir coğrafya… Ama Arap Mağrib Birliği ülkeleri aralarındaki sorunu çözüp birliği işletebilselerdi bu birlik, bugün belki de en etkili oluşumlardan biri olacaktı. Oysa 1990’ların henüz ilk yarısından itibaren birlik tıkandı. Sonraki yıllarda atılan adımların hiçbiri birliği canlandırmaya yetmedi. İsim olarak varlığını sürdürmeye devam eden Arap Mağrib Birliği ülkelerinin hepsinde Arapça resmi dil ve hepsi İslam’ı benimsemiş olan ülkeler. Fas ve Cezayir’de konuşulan bazı lehçeler bile benzer.
Bütün bu benzerlikler birliğin ayağa kalkması için yeterli olmadı. Birliğin son üst düzey toplantısı 2008’deydi.
ARAP BİRLİĞİ
İkinci Dünya Savaşı’nın bitimine yakın, bağımsızlığın ve 19'uncu yüzyılın sonlarından beri yükselmekte olan Arap milliyetçiliğinin getirdiği heyecanla Mısır, Irak, Ürdün, Lübnan, Suudi Arabistan ve Suriye tarafından kuruldu.
Kuruluş amacı; üye ülkelerin birbirlerine karşı kuvvet kullanımını engellemek, problemler barışçı bir şekilde çözmek, birliğe üye ülkelerin karşılaştığı tehdit ve saldırılara karşı birlikte önlem almak (TASAM, 2008).
Filistin sorunu ve Arap milliyetçiliği birlik için en önemli ivmeler olmuştur. 1948’de İsrail’in kurulması Arap Birliği’nin önemini artırdı. 1950’li yıllarda Cemal Abdülnasır’ın karizmatik liderliğinde ciddi inisiyatifler alan Araplar, İsrail ile dört kez savaştı (1948, 1956, 1967 ve 1973).
Arap Birliği’nin kurulması ve İsrail’e karşı ortak hareket edilmesi, sonrasında Abdülnasır başkanlığında Birleşik Arap Cumhuriyeti’nin (Mısır, Suriye ve sonrasında Kuzey Yemen’in birleşmesi) kurulması Arap milletlerini heyecanlandırmışsa da bu heyecan dalgası uzun sürmedi.
İsrail karşısında alınan ağır yenilgiler Arap ülkeleri arasında ciddi bir özgüven kaybına sebebiyet verdi. Ama özellikle de ABD-Sovyet Rusya arasında yaşanan Soğuk Savaş, Arap ülkelerini seçim yapmaya itti; Libya, Suriye, Cezayir, Güney Yemen Sovyet Rusya’ya yakınlaşırken Körfez Ülkeleri, Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan ABD’ye yakınlaştı.
1970’lerde birlik üyesi ülkelerden bazılarının başına gelen despot Baas rejimleri, 1979’da Mısır’ın İsrail’le Camp David Anlaşması’nı imzalaması (bunun üzerine Mısır’ın birlik üyeliği askıya alınmış ve bu durum 12 yıl devam etmiştir), Irak-İran savaşında birlik üyesi ülkeler Irak’ı desteklerken Suriye’nin İran’ı desteklemesi gibi nedenlerle birlik etkinliğini önemli ölçüde yitirmiştir.
Bugün Arap Birliği, kolektif bir karar ve inisiyatif alma mekanizmasını neredeyse yitirmiş bir oluşumdur. Birlik üyesi ülkeler henüz kendi aralarındaki meseleleri çözememiş durumdadır.
Bu tarz oluşumlar beraberlerinde serbest dolaşım, iş birliği, ortak savunma gibi inisiyatifler gerektirirken bazı Arap ülkelerinin birbirlerine karşı uyguladıkları vize politikaları oldukça serttir.
350 milyona yaklaşan nüfusu, 14 milyon kilometre kareye yakın yüzölçümü, oldukça zengin yer altı kaynakları olan Arap Birliği, bugün dünyadaki en işlemeyen-doğru düzgün karar alamayan hatta bu konuda alay konusu olan (Araplar hiçbir konuda ittifak edemedikleri konusunda ittifak ettiler vb.) bir oluşumdur.
Kan gölüne dönüşen Suriye’de Rusya’nın, ABD’nin, Avrupa ülkelerinin, Türkiye ve İran’ın hatta Kazakistan’ın adı sık sık anılırken Arap Birliği’nin esamesinin okunmaması bir trajediden başka nedir ki!
Uluslararası düzlemde bunlara benzer, işlevsiz-etkisiz onlarca kuruluş var. Hükmünü sürdürmekte olan popülizm kasırgasına, ulus devlet buhranlarına ve sıcak çatışma deliliklerine karşı atılacak en önemli adımlardan birisi de bahsi geçen kuruluşları etkin hale getirmektir. Avrupa’ya barış, zenginlik ve refahı getiren “Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu” adımıydı.
* Doktora öğrencisi, araştırmacı