Homonormativite

Cendereden çıkabilmenin yegâne yolu, kuir hareketin evlilik eşitliği için verdiği mücadelenin aynı zamanda aile kurumunun tarihsel olarak aşılmasını hedeflemesi. Evlilik eşitliğini savunurken, diğer yandan aileyi, aileye dayanak olan mülkiyeti, mülkiyetin kaynağı olan kapitalizmi sorgulamalıyız.

Google Haberlere Abone ol

Tunca Özlen

Sadece Batı’da değil ülkemizde de gey görünürlüğü yaygınlaşıyor. Yazılı ve görsel medyadan ziyade Instagram ve Twitter gibi sosyal mecralarda geyler her geçen gün kendilerini daha özgürce ifade ediyor.

Bu mecralarda beraberliklerini, yıldönümlerini, beraber tuttukları evi vs. paylaşan geyler, toplumun homofobik kesimlerinden gelen derin bir nefretle yüzleşirken, diğer taraftan toplumun ilerici kesimlerinin sempatisine mazhar oluyorlar.

Kuir topluluğunu oluşturan diğer unsurlara dair aynı şeyi söylemek içinse henüz çok erken. Eşcinsel ve biseksüel kadınlar, cisgender (1) heteroseksüel kadınların yaşamını kısıtlayan tüm faktörlerden misliyle nasibini alıyor. Trans kadınlar ise adeta varoluş savaşı veriyor.

Son yıllarda geyler lehine değişen bu tabloyu açıklayabilecek kilit kelime ise “homonormativite”.

Kısaca, heteromormatif matrisin kuirleri kapsayarak yeniden üretilmesi olarak tanımlanabilir homonormativite. Heteroseksüellerin yaşamlarını düzenleyen ikili cinsiyet rejimi, ahlak normları, tek eşlilik, aile kurumu, mülkiyet ilişkileri gibi tarihsel yapıların kuirler arasındaki ilişkileri düzenleyerek yeni biçimler kazanması homonormativeyi doğuruyor.

Bu bağlamda homonormativite, heteronormativitenin tamamlayıcısı.

ONLARI TANIYORSUNUZ: BEYAZ GEYLER

Ülkemizde, kuir topluluğu arasında homonormativitenin temsilciliğini beyaz geyler yapıyor. Bunda erkek ve çoğunlukla cisgender olmaları belirleyici bir faktör.

Bir heteroseksüel erkek gibi yaşayan, adeta evlilik statüsünde görülen ilişkiler kuran, partnerlerine mülkü gibi yaklaşan, pembe ekonomideki tüketim payı kadar özgür olan beyaz geyler homonormativitenin bayrağını en önde taşıyorlar.

Makul ve mazbut bir profil çizen, “milli ve manevi değerlere” saygılı, Ramazan’a denk geliyorsa Onur Yürüyüşü’ne katılmayan, “ahlak” kurallarının sınırlarını zorlamayan beyaz geyler, kuir toplumunun diğer unsurları için rol model işlevi görüyorlar.

Ağızlarından, “benim için X cinsel kimliğimden daha önemli” lafını düşürmezler. Bu “X” vatan, millet, Sakarya da olabilir, kariyeri de. Aktivizm yapılacaksa da ancak “X”le uyumlu, makul, ölçülü olabilir. Toplum tarafından onaylanmak için toplumsal normlara uyum sağlarlar.

Beyaz gey tabiri aynı zamanda sınıfsal bir pozisyonu ima eder.

Beyaz geylerin rutinleri arasında ailesinden ayrı ev tutmak, her ay bir başka ülkede check-in yapmak, haftanın yedi günü farklı bir kombinle Instagram’ı coşturmak yer alır. Kendisi de beyaz gey olan düzenli bir partner bu rutinin mütemmim cüzüdür.

Onlara göre hepimiz çok rahat yaşıyor, hâlâ şikâyet ediyoruz. (2)

EVLİLİK EŞİTLİĞİ: YA DIŞINDASINDIR YA İÇİNDE BU ÇEMBERİN

Batı'da kuir hareketinin büyük ölçüde sistemle entegre olmasında, pembe ekonominin bu denli genişlemesinde, evlilik kurumunun kuirleri de kapsayacak şekilde konsolide olmasının payı büyük. Tarihsel bir kurum olarak aile, hareketin ehlileşmesine aracılık etti.

Evrensel ölçekte ele alındığında, kuir evlilikler homonormativitenin taşıyıcı kolonudur diyebiliriz.

Evliliğin, hemcinsler arası birliktelikleri kapsayacak biçimde yeniden tanımlanmasının sadece 20 yıllık bir mazisi var. Aile ise binlerce yıllık geçmişi olan, kökleri kapitalizmden çok daha derinlere inen, kadının ezilmişliği üzerinde yükselen, vadesi çoktan dolan köhnemiş bir yapı.

İronik olan şu ki, heteroseksüel evlilikler her geçen gün zayıflar, boşanma oranları fırlarken, kuir evlilikler dağılıp gitmekte olan aileye can suyu taşıyor. (3)

Yukarıda heteronormativite/homonormativite arasında kurulan parça-bütün ilişkisini, evlilik özelinde ele alabiliriz. Nasıl ki homonormativite, heteronormativitenin bir türeviyse, kuir evlilikler de heteroseksüel evliliklerin homonormatif çerçevede yeniden üretilmiş hali.

Kuir evlilik kıyan kiliseler, yeni evlenmiş kuirlere konut veya eşya kredisi veren bankalar, taşıyıcı anne veya evlat edinme yoluyla sahip oldukları çocuklarının okul masrafları için birikim yapan partnerler, onca borcun altına girmişken sırf mutsuz olduğu için boşanmayı erteleyen taraflar… Bu ne yahu dünün aynısı!

Bu cendereden çıkabilmenin yegâne yolu, kuir hareketin evlilik eşitliği için verdiği mücadelenin aynı zamanda aile kurumunun tarihsel olarak aşılmasını hedeflemesi. Evlilik eşitliğini savunurken, diğer yandan aileyi, aileye dayanak olan mülkiyeti, mülkiyetin kaynağı olan kapitalizmi sorgulamalıyız. Evlilik eşitliği mücadelesi, ailenin konsolide olmasına değil yaşadığı çözülmenin hızlanmasına hizmet etmeli.

Taleplerimizin hayata geçme biçimleri ve yasal kazanımların doğurduğu yeni yapılar heteronormativiteyi farklı eksen ve bağlamlarda (=homonormativite) yeniden üretiyorsa, mücadeleyi bir üst boyuta taşıma vakti gelmiş demektir. Şüphesiz heteroseksüellerin sahip olduğu tüm medeni hakları isteyeceğiz. “Evlilik eşitliği” hedefinden bir adım geriye gidemeyiz. Bunu elde ettiğimiz gün, herkes için boşanmayı kolaylaştıran bir yasal düzenleme için mücadele edeceğiz.

Sistem içerisinde elde ettiğimiz kazanımlarla yetinir, taleplerimizi radikalleştirmezsek homomormativitenin çizdiği sınırlara mahkûm oluruz.

Oysa ne demiştik: Kuirlerin kurtuluşu heteroseksüelleri de özgürleştirecek.

1 - Cisgender, yani doğumdan sonra atanan cinsiyetle uyumlu olma, natrans olma hali.

2 - Hepimiz çok rahat yaşıyoruz

3 - Daha kapsamlı değerlendirmeler yapabilmek içinse, Batı’da kuirler arasındaki boşanma istatistiklerini incelemek gerek.