Çalışmazsak aç kalırız, çalışırsak korona virüsü oluruz: O halde herkese temel gelir güvencesi

Temel gelir desteği yoksullukla mücadelede etkili bir araçtır. Sosyal politika ile uğraşanlar bilir sosyal politikanın temel konusu yoksulluktur. Temel amacı da yoksulluğu ortadan kaldırmaktır. Bu durumda temel gelir desteği yoksulluğu ortadan kaldırmasa bile şiddetini hafifletmez mi? Temel gelir güvencesi her şeyden önce güvencesizliği ortadan kaldıracaktır.

Google Haberlere Abone ol

Şenol Sırma*

Yaşamlarımızın çalışma tarafından düzenlendiğini, çalışmanın günlük alışkanlıklarımız üzerinde olan etkisini, kültürel siyasal, sosyal ve ekonomik açıdan belirleyici olduğunu korona virüsü salgını sebebiyle bir kere daha tecrübe ettik. Bu sebeple virüs en çok çalışma yaşamında kendisini hissettirdi. Nitekim ilk önlemler çalışma yaşamına dair oldu. Her ne kadar yeterli ve nitelikli önlemler alınmamış olsa da herkesin aklına ilk olarak “ee ne olacak yarın işe gidecek miyiz?” sorusu geldi. Çünkü 21. yüzyıl toplumu esasında bir çalışanlar/çalışma toplumuydu. Uluslararası Çalışma Örgütü verilerine göre dünyada istihdam edilenlerin sayısı 3 milyar 324 milyon 700 bindir. Dünya nüfusunun yarısı istihdam içerisinde yer almakta. Yani dünyanın yarısı diğer yarısı için veya kendileri için istihdam içerisinde yer almakta. Türkiye’de bu oran 2000’lerden itibaren benzer bir seyir izlemektedir. 15 ve yukarı yaştaki nüfus içerisinde çalışabilir nüfusun sayısı 61 milyondur. Bunların yarısından biraz fazla olarak 32 milyon kişi işgücü içerisinde yer almaktadır. İşgücüne katılma oranı yüzde 50,3, istihdam edilenlerin sayısı ise 28 milyondur. Yani istihdam oranı yüzde 45 civarındadır. Ancak burada kritik istihdam edilme biçimi ücretli veya yevmiyeli kategorisinde yer almaktadır. Nitekim piyasa toplumu olmanın en belirgin özelliklerinden birisi çalışanların istihdam edilme biçimidir. Bu aynı zamanda mülksüzleştirilme ve yoksullaştırma oranını vermesi açısından da dikkate değerdir. Bu oran Türkiye’de istihdam edilenlerin neredeyse yüzde 70’ine denk düşmektedir. Yani istihdam edilenler içerisinde ücretli veya yevmiyeyle çalışanların oranı yüzde 70’e yakındır. Bu oran dünya da ise 1 milyar 750 milyon ile yüzde 60’a yakındır. Bu oranlar ve nicel göstergeler çok önemlidir. Nitekim dünya nüfusunun giderek piyasaya bağımlı hale gelmesi, üretim araçlarına el konulması, mülksüzleştirilerek kırılgan ve kontrol edilir hale getirilmesi gibi sonuçlar doğurmaktadır.

Bu veriler ışığında ortada ciddi bir sorun ile karşı karşıya olduğumuzu anlamış olmamız gerekir. Salgın ile birlikte ortaya çıkan ve çalışanların yaygın bir biçimde piyasaya bağlılık halleri salgının yayılma etkisi üzerinde en çok risk yaratan faktördür. Her gün işlerine giden milyonlarca işçi hem kendilerinin, hem ailelerinin hem de toplum sağlığı açısından risk oluşturmaktadırlar. Bu açıdan çalışan sağlığını halk sağlığı veya toplum sağlığı olarak görmek mümkün. Oysa, çalışanlar böyle olmasını isterler miydi? Elbette sadece çalışanlar değil hiç kimse istemez. O halde bu salgın da neden kalkıp iki-üç araç değiştirerek sabah saat 5’te yollara düşüyorlar? Bu sorunun tek ve yalın bir cevabı var. Geçinmek. Peki, geçinmek için başka alternatifler olamaz mı? Elbette mümkün. Bunun belki binbir çeşit formülü, binlerce seçeneği, başka üretim teknik ve yöntemi bulunmakta. Belki daha kestirme bir biçimde sosyalizmden de bahsedilebilir. Bu en azından seçenekleri teke indirebilir. Ama ben burada başka bir konu üzerinde durmak istiyorum. Eğer geçinmek için çalışıyor isek geçinmek ile gelir ve gelir ile çalışma arasında başka bir ilişki kurabiliriz. Bu ilişki çalışanların yaşama güvencelerinin altın anahtarını bize verebilir. Hem yapabilirliklerini, hem yurttaşlık haklarını, hem yaşama ve çalışma haklarını yeni bir ilişki tarzı üzerinden kurabiliriz. Bu güvencenin temel noktası gelirdir. Herekse sadece yurttaş olmasından kaynaklı verilecek olan temel gelir güvencesidir.

Temel gelir kavramı, bir toplumda yaşayan bütün insanlara, çalışma hayatındaki bugünkü veya geçmişteki yerlerinden bağımsız olarak, sadece toplumun bir ferdi oldukları için, koşulsuz olarak sağlanan nakit geliri ifade eder. Kavramın yansıttığı yaklaşım, kapitalist değerler sistemini ciddi bir biçimde sorgulayan bir yaklaşımdır, çünkü emeğe verilen değerin yerine insana ve insan haklarına verilen değeri koyar. Bir sosyal politika aracı olarak temel gelir kavramı koşulsuz şartsız bir biçimde sadece yurttaş olmaktan kaynaklı bir haktır. Kavrama yöneltilen onlarca eleştiriye rağmen çalışanların insan onur ve haysiyetine uygun bir çalışma ve yaşama hakkı için oldukça önemlidir. Yaygın bir biçimde özellikle Avrupa ülkelerinde yoksullukla mücadele çerçevesinde kullanılan bir sosyal politika aracıdır. Temel gelir sosyal politikanın 21. yüzyılda ne ile ilgili olması gerektiği açısından da ufuk açıcıdır. Sanayi Devrimi'nin yaratmış olduğu kötü çalışma koşullarına karşı oluşan tepkinin sonucu ortaya çıkan sosyal politika uygulamaları geçirmiş olduğu dönüşümler neticesinde yeni arayışlara girmesi gerekmiş, sosyal, kültürel, siyasal ve ekonomik alanlarda yaşanan sorunları kapsamına alması zorunlu hale gelmiştir.

İster Türkiye’de isterse dünyanın başka bir yanında daha iyi bir toplumun ortaya çıkması için gerekli olan şey nedir? Guy Standing bu soruya temel güvence olarak cevap veriyor. Çalışabilmek, sorumluluk alabilmek, ehliyetini ve yapabilirliklerini arttırabilmek için herkesin temel güvenceye ihtiyacı bulunmaktadır. Kendi denetimimizi, öz güvenimizi ve benliğimizi geliştirecek tek şey temel güvencedir. Kendimizi insan topluluğu içerisinde geliştirmemizi sağlayacak şey temel güvencedir. Bunların gerçekleşmesi için işleyen bir koruma sistemi, işleyen bir yeniden dağıtım sistemi ve işleyen bir düzenleme sistemi gereklidir. İnsanın kendisini manipüle edecek olan siyasi ve ideolojik yanılsamalara karşı koyması, popülist ve faşizan yapı ve kurumlarla arasına mesafe koyması, itaatkâr bireylerden hakkı olan yurttaşlara dönüşebilmesi için gerekli olan şey temel güvencedir. Bu temel güvencenin kaynağı ise insanların itiraz edebilme ve yapabilme kapasitelerinin geliştirilmesi için gerekli olan temel gelir sistemidir. Temel gelir her şeyden önce ekonomik ve sosyal bir haktır. İnsan hakkı ile var olmaktadır. Bu sebeple temel gelir paternalist bir yaklaşımla verilmemelidir. Bir hayırseverlik durumu veya bir jest yoktur ortada, olmamalıdır. Bu gelir öyle bir şekilde verilmelidir ki onu nasıl kullanacağına siz karar vermelisinizdir. Temel gelir güvencesi toplumun en altında kalan ve sosyo-ekonomik olarak güçsüz durumda yer alan kırılganlar veya güvencesizler olarak nitelendirilen kitlelerin hayatında anlamlı değişiklikler yaratacak nitelikle, miktarda ve süreklilik içerisinde olmalıdır. Temel gelir herhangi bir partinin denetiminde veya kontrolünde olmamalıdır. Parti üyeliği, dernek veya vakıflara üyelik, sendika üyeliği ve benzeri şartların dışında sadece yurttaş olmaktan kaynaklı yapılması gereken bir gelir desteğidir. Temel gelir desteği çalışanların aldıkları gelirden, çalışmayanların da alamadıkları veya sahip olamadıkları gelirlerin dışında, toplumun tamamı için düşünülmesi gereken bir sosyal politika aracıdır. Kanımca da birçok sosyal politika uygulamasından önce düşünülmeli ve talep edilmelidir.

Salgın sebebiyle ortaya çıkan eşitsiz olan ve insani olmayan koşulların giderilmesi, etkisinin en aza indirilmesi için temel gelir desteği sağlanmalıdır. Herhangi bir işyerinin kapanmasını, işçilerin işlerinden çıkarılmasını, sözleşmelerin feshedilmesini, işsizlik sigortası fonlarının koşullarının azaltılması mücadelesinin daha kolay yapılmasını sağlayacak olan, çalışanların işverenlere karşı daha rahat bir biçimde kendilerini savunmayı sağlayacak olan bir güvencedir temel gelir güvencesi. Sınıflar arası mücadelede işçi sınıfının elini güçlendirecek olan, onların piyasada daha rahat ve daha nitelikli işler bulmasını sağlayacak, işverenlerin çalışma sağlık ve güvenlik önlemlerini daha nitelikli hale getirmesine sebep olacak olan temel gelir güvencesidir. Onları sabahın erken saatlerinde sağlıksız, tehlikeli ve riskli işlerde çalışmasını engelleyecek, engellemese dahi bu durumu hafifletecek bir sosyal politika uygulamasıdır. Temel gelir güvencesi belki de yeni bir medeniyetin, yeni bir çalışma ve yaşam koşullarının oluşturulmasını sağlayacak olan ya da o alternatife giden yolda rahatlatıcı bir uygulama aracı olarak kullanılacaktır.

Temel gelir güvencesi çalışanların çalışmadan kaçınma hakkını daha rahat bir şekilde kullanmasını sağlayacak bir araçtır. Nitekim çalışmadan kaçınma hakkını kullanacak olan işçileri muhtemeldir ki işveren işten çıkaracaktır. Bu durumda temel gelir güvencesi sayesinde işçiler giderlerinin, yaşam maliyetlerinin karşılanması konusunda daha rahat olacaklardır. Nitekim elde etmiş oldukları temel gelir yardımı ile fatura derdine düşmeyecek çok daha rahat bir şekilde işveren ile pazarlık edebilecek bir gücü elde etmiş olacaklardır.

Temel gelir desteği yoksullukla mücadelede etkili bir araçtır. Sosyal politika ile uğraşanlar bilir sosyal politikanın temel konusu yoksulluktur. Temel amacı da yoksulluğu ortadan kaldırmaktır. Bu durumda temel gelir desteği yoksulluğu ortadan kaldırmasa bile şiddetini hafifletmez mi? Temel gelir güvencesi her şeyden önce güvencesizliği ortadan kaldıracaktır. Çalışma ve yaşam koşulları güvencede olanların oluşturmuş olduğu tolumlar daha fazla refaha ve daha fazla gelire sahip olacaklarından çok daha fazla boş zaman kullanacak ve çok daha fazla nitelikli hayat koşullarına sahip olacaklar.

Temel gelir güvencesi her şeyden önce piyasa toplumunun acımasız çarklarına karşı açıktan bir karşı çıkış, toplumların bütünüyle piyasa toplumuna teslim olmalarını, kendilerine hükmedenlere teslim olması gerektiğini dile getiren iktisat aklına karşı direnmelerini sağlayacak bir toplumsal dayanışma aracı da olabilir. Yazının başında da belirttiğim üzere giderek hakimiyetini ilan eden piyasa toplumuna ve onun argümanlarına karşı açıktan bir direniş aracı olarak kullanılabilir temel gelir güvencesi. Kısacası güvencesizlik, korumasızlık, belirsizlik ve kötü çalışma koşulları içerisinde çalışanları; kamusal alanı daralan, kültürel ve ekonomik olarak yozlaşan bir sistemin unsurları olarak geniş toplumsal kesimlerin hayat ve çalışma koşullarını güvenceye alacak bir sosyal politika aracıdır.

Herkese, toplumun bütün fertlerine insan onur ve haysiyetine uygun, sürdürülebilir nitelikte ve sürekli bir biçimde temel gelir güvencesi. Temel gelir güvencesi haktır ve insan hakkı ile vardır.

*Bilgisayar İşletmeni