Skype toplantısında saygı duruşu nasıl yapılır?

Bir Skype toplantısında saygı duruşu olmalı mı olmamalı mı tartışması çıkmış! … Ortalık karışmış, hastaneye kaldırılan yok ama birbirini engelleyen üç, yayını terk eden de altı kişi olmuş… İşte bunlar modern ve yeni sorunlar!

Google Haberlere Abone ol

Özgür Amed*

Korona virüsünden ötürü uzun süredir evdeyim. Olabildiğince anne ve babamı da içeride tutmayı çalışıyorum. Annede sıkıntı yok ama baba genelde dışarıda. Her eve girdiğinde de annem, anlayacağı dilden “Ne îşın war dışarıda?” diyerek atar yapıyor. Biz de yoğunca destek vererek üzerine gittik. İnsanlık buzul çağına geri giderken, babamın bu tavrını mahkûm edecektik. Aradan bir hafta geçti, fark ettik ki aslında babam dışarı gitmiyormuş! Günde en az sekiz defa annem onu bir şeyler almaya gönderiyor. Ekmekten, pazara ve aklıma gelmeyen bilumum şeylere pederi gönderen de, niye dışarıdasın diyerek kızan da o! Zaten çok geçmeden babam da patladı: “Eee! De qerar werın! Çıxam yoxsa yox?”

Bu haklı isyan karşısında sessizce dağıldık. İngiliz siyaseti yürüten annem de şimdilik Ortadoğu gerçekliğine geri döndü, beraber eldiven-maske kuşanıp öyle pazara gidiyorlar.

Pazardan alınan şeyler nereye konur? Hepsinin makul bir yeri var elbet. Fakat tesadüfen farkına vardım ki, annem eşyaların bir kısmını benim kitapların arasına koyuyor. Bir not defterini almak için kitaplığın kapalı alt kısmını açtığımda wey lo lo! Peçete dolu!

Kitapları sağa sola itmiş ve peçeteleri öyle düzgün, öyle xoş yerleştirmiş ki dersin kitaplık peçete için yapılmış! Sadece peçete olamazdı burada! Diğer tarafları da açtım, bulgur ve nohut gördüm, zaten bayılmışım sonra… Gerisini hatırlamıyorum. Zor bela çıkarttım, fakat tabii anneme göre en iyi yerdi, çıkarmakla yanlış yapıyormuşuz…

Anne baba ile uğraşmak dışında diğer günlük aktivitem balkondan dışarıyı izlemek. Masalsı ve büyülü bahçe özelliğini şimdilik Teksas olmaya eviren Bağlar’dayız. Bağlar’ın ilim, bilim ve kültür merkezleri olan kahvelerin uzun süredir kapalı olması halkımıza büyük bir darbe vurdu. Her gün kapalı kahvenin önüne 5’er, 10’ar gruplar geliyor. Aralarında sosyal mesafeyi de koruyarak kapalı kahve önünde öyle ayakta bekliyorlar. Cadde ortasında zombivari turlar atıyorlar. Bir şeyler konuşup konuşup sonra dağılıyorlar. Umut işte! Anlıyorsunuz değil mi? İstisnasız her gün polis devriyesi uyarı geçiyor sokağımıza. Köşeye seyyar karakol kurmaları da an meselesi. Çünkü herkes dışarıda! “Akın var güneşe akın! Güneşi zapt edeceğiz” modu hâkim… Yer yer kavgalar da oluyor. Gençler durup dururken birbirine giriyor ve sokaktaki sayı 100 falan oluyor. Kavgalar da güncelden nasibini alıyor tabii. Zamanında asi_prens_21@hotmail adresini aldığı belli olan bir genç, diğerinin üzerine yürürken “Ulaa virusun oxlî, corona gibi pert ederem senî haaa” diyerek tehdit etti. Başka şeyler de söylendi, ama şimdilik paylaşamam, siz de duymak istemezsiniz…

Durumu daha iyi anlatmak açısından bir vaka daha paylaşayım! Hafta sonu sokağa çıkma yasağı, ilk yasaklar, vardı malum. Yine herkes dışarıda, virüs ile de anlaşılmış olsa gerek bir de kol kola geziyorlar. Kahve önü ekibi yine yerini almış, boş boş turluyor. Polis doğal olarak sokağı bastı! Anons yaptı, ceza kesecez, yasak var diye! Gençler stratejik kaçış noktalarına doğru yol alırken onlardan biri polise seslendi: “Sokağa çıkma yasaxî war, sen de ewe gît, ne gezîsen buralarda…” Anons çekmeye gelen polis, anons yiyerek yoluna devam etti.

Balkondan tekrar içeriye döneyim.

Evde çalışıyorum, haliyle günlük-haftalık toplantılar var ve hepsi online! Kürt halkı hiç olmadığı kadar online! Skype, Zoom falan fistan havada uçuşuyor!

Geçen bir arkadaş durumu fırsata çeviren bir şiir yazmıştı.

“Gözlerinde değil evde tutsak kaldım/ yüzün skype/ yüreğin zoom/ Sen benim yasaklı karantinamsın” gibi şeylerdi. Engelledim hemen…

Sadece şairler mi? Siyasal yürekli politik böbrekli arkadaşlar da yoğunlaşıyor! Biri durumunda “Kürt ve Kürdistan tarihinde virüs gerçekliği adlı bir yazıya başladım hevalno, bekleyin” notunu paylaşmış, hemen onu da engelledim…

Şimdi masalarda hunharca ve saatlerce toplantı almaya alışmış on binler var. Yorum yapmayı çok seven, ‘kısaca bir iki şey belirtmek istiyorum’ deyip 79. dakikada ‘küçük bir şey daha eklemek istiyorum’ diyerek devam eden ve 456. dakikada, ‘özetle bunları ifade edebilirim’ diyen arkadaşlara sesleniyorum! Virüs öldürmedi diye siz mi bizleri yatağa düşürmeye yemin ettiniz! Vallahi online toplantılarda mikrofon ve görüntüyü kapatma özelliği var! Biri size dememişse diyeyim yani.

Hayır sorun sadece online işkence değil.

Geçen bir toplantıda divan seçimi kavgası çıktı! Skype’ta divan seçimi nasıl olacaktı? Divana seçilen arkadaşların görüntüsü en üstte olacak şekilde olmalı mıydı?

Biz bu sorunu çözmeden paralel evrenden başka bir bilgi geldi!

Bir Skype toplantısında saygı duruşu olmalı mı olmamalı mı tartışması çıkmış! … Ortalık karışmış, hastaneye kaldırılan yok ama birbirini engelleyen üç, yayını terk eden de altı kişi olmuş… İşte bunlar modern ve yeni sorunlar!

Çözüm için kafa yormak gerek!

İlgililer lütfen ilgilensin…

Yine gariptir, tüm arkadaşlarım canlı yayıncı oldu! Kendimi kötü hissediyorum. Komşulardan kapı çalıp, bu akşam canlı yayına geçeceğim beni izleyin diyen de var.

Bir eksiğim mi var? Neden insta'da, twitte, gugılda, orada burada canlı yayına geçip bir şeyler demiyorum? Neler oluyor tanrım! Nasıl keşfettiyse, Instagram'da canlı yayına geçen bir akrabam, portakal soyuyordu. O kadar… Etraf “Arkadaşlar kanalıma abone olmayı ve layk etmeyi unutmayın”, “Canlı yayınım akşam sekizde, mutlaka beklerim hepiniziiii” sesleri ile dolu. Halen kulağımda çınlıyor gula çiya şarkıları… Yapmayın, etmeyin!

Hele eline tencere ya da hamur alıp foto çeken, hele hayatında okumadığı kitabı story yapan, hele hayattaki tek başarısı kişisel gerileyiş olan bazı tanıdıkların da çok verimli geçiyor tadındaki prêzelerine giresim yok! Sizi sadece çay demlediği için bunu fotolarla belgeleyen ve nirvanaya ulaştığını söyleyen Seydixan arkadaşın vicdanına teslim ediyorum.

Nasıl ve nerede yaptığını sormadığım bir arkadaş da sumak suyundan daha etkili bir şeye başvurmuş, koluna Covid-21 dövmesi yapmış!

İçten tebrik ediyorum onu…

*Yazar