Sayın Feyzioğlu sizden bile umudumu kesmedim
2013 yılında büromuza ve derneğimize yönelik operasyonlar sırasında uçağa atlayıp süratle mahkeme kapısına geldiniz. Tutukluluğumuz süresince bizi sahiplenen ve savunan basın açıklamaları yaptınız, ziyaretler gerçekleştirdiniz. Tahliye olduğumuz zaman Ankara'da bir otelde verilen kutlama yemeğine gelerek bana sarıldınız ve “Siz bizim gururumuzsunuz” dediniz...
Av. Ebru Timtik
Sayın Feyzioğlu;
Cumartesi günü Aydınlık gazetesinin manşetten verdiği beyanatlarınızı üzülerek okudum. Diyorsunuz ki; “Grup Yorum propaganda içerikli bir şarkı yaptı. O halde onlar siyasi tutuklu değildir, her ülkede terörist sayılır.” Bunu konserleri yasaklanmasın, kültür merkezleri basılmasın, diye ölüm orucu yaptıkları bir süreçte söylüyorsunuz, herhangi bir zamanda değil. Türkiye'deki avukatların meslek örgütünün başında bir insan olarak bu insanları ölüme mahkum ediyorsunuz.
Meseleyi sadeleştirelim: Diyelim ki, Grup Yorum üyelerinden biri böyle bir şarkı yaptı ve sahneden de seslendirdiler. Bir hukukçu bu durumda bu grubun tamamen müzik hayatından silinmesini isteyebilir mi? Cumhuriyet Savcısı propagandadan dava açar, mahkeme kişi hakkında ceza verir. Bunun hukuk alemindeki karşılığı bu kadardır. Açık söyleyeyim: Siz de, “Bu insanlar bir daha konser veremesin, konserleri yasaklamak haklıdır” mı diyorsunuz? Cevaplamanız gereken soru budur. Fakat dikkat edin bu mantık “Falanca gazetede bir yazar propaganda içerikli bir yazı yazmış, o halde bir daha o gazetenin çıkmasına izin vermeyelim” demek anlamına gelir. Bu sivil bir ölümdür. Bir akademisyen olduğunuzu bilerek size hatırlatıyorum: AİHM’in, AYM’nin bütün yerleşik içtihatları bu mantığı mahkum etmektedir.
Siz ifade özgürlüğünü, bilim ve sanat hürriyetini, adil yargılanma hakkını, suçların ve cezaların şahsiliği ilkesini savunmanız gereken bir koltukta oturuyorsunuz. O koltuktayken bir siyasetçi gibi konuşuyor sonra da avukatların size saygı duymasını bekliyorsunuz.
Sayın Feyzioğlu;
2013 yılında büromuza ve derneğimize yönelik operasyonlar sırasında uçağa atlayıp süratle mahkeme kapısına geldiniz. Tutukluluğumuz süresince bizi sahiplenen ve savunan basın açıklamaları yaptınız, ziyaretler gerçekleştirdiniz. Tahliye olduğumuz zaman Ankara'da bir otelde verilen kutlama yemeğine gelerek bana sarıldınız ve “Siz bizim gururumuzsunuz” dediniz. Mesela bu durumda, “Sen örgüt üyelerine sahip çıkıyorsun, onları övüyorsun” denilerek hakkınızda dava açılsaydı, o zaman iktidar sahipleri haklı mı olurdu? Ya da mesela şahsilik ilkesini hiçe sayarak TBB’yi de bassalardı ortalık ayağa kalkmaz mıydı?
Size anlatacağım birçok gerçek var. Eğer lütfeder de Silivri’ye ziyaretime gelirseniz. Ölüme yürüyen bu meslektaşınızın yalan söylemeyeceğine de inanırsanız bunları size anlatacağım. Zira benim elim kolum bağlı, ziyaretinize gelemiyorum. Bunları söyledim diye meslektaşlarım bana kızmasınlar, ben sizden bile umudumu kesmedim.