Mayıs çayını kim toplayacak?
Yapılan tüm açıklamalar tarladan fabrikaya çay tarımının nasıl gerçekleştirileceği konusunda yeterince açık bir bilgi ortaya koymazken, üreticinin bu zor günlerde çayını nasıl satacağı da tam bir muamma. ÇAYKUR’un uyguladığı kota ve kontenjan ne yazık ki üreticinin çayının tamamını satmasına olanak tanımazken, bu zor süreçte bu uygulamanın kaldırılması ve ÇAYKUR’un alım garantisi vermesi çay üreticilerini bir nebze olsa da rahatlatacaktır.
Fatma Genç*
karardi karadeniz da haçan ne oldu bize haçan ne oldu
karardi karadeniz da haçan ne oldu bize
bu sene da fınduklar gülmedu yuzumuze
topla topla bitmeyi çay da para etmeyi
tarladaki lahana o da bize yetmeyi
yastuğumuz çürüdü da denuz aldu yurudu
hamsi da tutamaduk da karadenız kurudu karadenız ku
hamsi da tutamaduk da karadenız kurudu karadenız ku
Apolas Lermi, Seçim Zamanı
Hızla göç veren Doğu Karadeniz illeri bugün bir yandan salgınla boğuşurken, diğer yandan da yaklaşan Mayıs ile birlikte çayımızı nasıl toplayacağız endişesini yaşıyor. Çayın artık ana geçim kaynağı olmaktan uzaklaştığı gerçeği, birçok Karadenizliyi ikinci bir işte çalışmaya mecbur bırakıyor. 2015 yılında Ziraat Odası'nın hazırladığı çay raporunda belirtildiği üzere “Çay yetiştiricilerinin yüzde 95'inin çay tarımı dışında başka gelir kaynakları vardır. Bunun temel nedeni çay tarımının artık geçim kaynağı olmaktan giderek çıkmasıdır. Bölgede göç olgusu halen devam etmektedir.” Ancak bu durum dünyada çay tarım alanlarının genişliği bakımından 8’inci, kuru çay üretiminde 6’ıncı ve çay tüketimi yönünden birinci sırada olan Türkiye’de, Doğu Karadeniz Bölgesi’nde Rize, Trabzon, Artvin ve Giresun illerinde 800 bin dekarlık alanda 200 bin üretici tarafından yapılan önemli bir tarımsal faaliyet olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Doğu Karadeniz bölgesinde yaşayan halka geçim kaynağı yaratmak ve ülkenin çay talebini karşılamak amacıyla Cumhuriyetin ilk yıllarında başlatılan çay yetiştiriciliğinin hala bölge için önemli geçim kaynağı olduğu da açıkça ortadadır. Bu nedenle 3 hatta 4 sürgün halinde ürün veren çay tarımında hasadı gerçekleştirmek için üreticiler Mart-Nisan aylarında bölgeye gelir, gübresini atar, budamasını yapar ve Mayıs ayındaki çay sezonuna hazırlanır. Bu sene salgın ne yazık ki üreticilerin tarlasına ulaşmasına engel olurken, zaten gübresini atamayan ve bakımını yapamayan üreticiler bu sürecin sonunda nasıl bir kayıpla karşı karşıya olduğu konusunda oldukça endişeli. Bu zararın nasıl giderileceği konusunda da merak içerisinde beklemekte.
TOPLA TOPLA BİTMEYİ ÇAY DA PARA ETMEYİ
Geçtiğimiz yıllarda da tarlasından topladığı çayın karşılığını alamayan üreticiler bir yandan ÇAYKUR’un verdiği düşük yaş çay taban fiyatı ve destekleme primi ile hayatını sürdürmeye çalışırken, öte yandan çayının tamamını ÇAYKUR’a ve dolayısıyla ÇAYKUR’un belirlediği fiyattan veremeyen üretici özel çay fabrikalarının insafında devletin belirlediği fiyatın neredeyse yarısına satmak zorunda kalıyordu. Geçen sene tüm tarımsal girdilerde yaşanan artış çayı da vurmuş, gübre fiyatlarının artması nedeniyle çay üreticileri tepkilerini dile getirmişti. Çayda “topla topla bitmeyi çay da para etmeyi” durumundayken üreticiler bu sene de çaylarının ilk sürgünde tarlada kalması tehdidiyle karşı karşıya.
Bölge dışında yaşayan üreticilerin girişine yasak koyan Doğu Karadeniz valilerinin yaptığı açıklama (1) bu anlamda belirsizliği ve endişeleri daha da çok arttırmıştır. Geçtiğimiz hafta Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından "üreticinin hasadı dalında kalmayacak" açıklaması ve peşi sıra Rize Valiliği’nin 30 Nisan’a kadar il dışından çay toplamaya gelinebileceğine dair yapılan açıklamalar bir nebze de olsa umutlandırmış, bu çerçevede birçok üretici çiftçi belgesiyle kaymakamlıklara başvurmuştu. Muhatap bulamayan üreticiler ne yapacağız kaygısıyla bekleyip durdu. Kendi açıklamasını da boşa düşürecek biçimde Doğu Karadeniz calileri tarafından yayımlanan açıklamada ise çay hasadı ile ilgili bulaşı riskinden dolayı Mayıs hasadında girişlere hiçbir şekilde izin verilmeyeceği, gelemeyecek olanların hasatlarını illerde irtibatlı kişiler aracılığıyla yaptırmaları belirtilmiştir. Yapılan açıklamalardan anlaşıldığı üzere ne çay hasadının hangi koşullarda, nasıl yapılacağı ne de bu konuda bir önlem alınıp alınmadığı konusunda bir belirsizlik ve kaos söz konusudur.
ÇAYKUR'UN 44 MADDELİK EYLEM PLANI NEDEN AÇIKLANMIYOR?
Bu konuda sessiz kalan ÇAYKUR ise sadece 20 Nisan’da çay fabrikaları ile yaptığı video konferans sonrasında yaptığı açıklamada 44 maddelik bir eylem planından bahsetmiş, ancak içeriği sadece üreticilerin randevu saatlerine riayet etmeleri, alım yerlerine maskeli gelmeleri, sosyal mesafeyi korumaları, eksperlere kampanya öncesi Covid-19 tedbirlerine ilişkin bilgilendirme yapılması, yükleme ekipleri ve nakliyecilerin sosyal mesafe ve maske takma zorunluluğuna uymaları, nakliyecilerin ve 3. şahısların fabrikaya giriş çıkışlarının kontrol edilmesi, fabrika personelinin ateşlerinin ölçülmesi ve sosyal mesafeye dikkat edilmesi olarak belirtilmiştir.
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli tarafından ise 21 Nisan’da yaş çay alım fiyatlarıyla ilgili çalışmaların hızlı bir şekilde sürdürüldüğü, çay müstahsilini memnun edecek formül üzerinde çalışıldığı belirtilmiştir.
ÇAY ÜRETİCİLERİ ÖNÜNÜ GÖRMEK İSTİYOR
Yapılan tüm açıklamalar tarladan fabrikaya çay tarımının nasıl gerçekleştirileceği konusunda yeterince açık bir bilgi ortaya koymazken, üreticinin bu zor günlerde çayını nasıl satacağı da tam bir muamma. ÇAYKUR’un uyguladığı kota ve kontenjan ne yazık ki üreticinin çayının tamamını satmasına olanak tanımazken, bu zor süreçte bu uygulamanın kaldırılması ve ÇAYKUR’un alım garantisi vermesi çay üreticilerini bir nebze olsa da rahatlatacaktır. Ancak asıl en büyük problem ise sınırdan içeri giremeyen mevsimlik işçilerin ve üreticilerin çay hasadına gelemiyor oluşudur. Çünkü çayı toplayacak yeterli insan gücü olmadığı için çayın Mayıs hasadında bahçede kalması yüksek ihtimal olarak görünmekte. Bu nedenle de başka illerden gelemeyen üreticiler çayının bahçede kalmasına mı yoksa bir sürgünlük haşatının bir senelik haşatına mal olmasına mı yansın sorusu da hiçbir şekilde yanıtlanmıyor. Bu süreçte eğer bulaşı riskinden endişe duyuluyorsa diğer illerden gelecek üreticilerin çiftçi kayıt belgelerini ibraz etmeleri suretiyle test yapılması bir çözüm olabilirdi ya da "üreticilerimizin yanındayız, hasadınızı alamasanız da zararınızı karşılarız" demenin. Ancak yasaklar dışında üreticinin önünü görebilmesine olanak sağlayacak hiçbir açıklama ya da devletin çiftçisinin yanında olduğuna inanacak hiçbir somut verisi yok. Bununla birlikte bölgede yaşayan ve haşatını yapacak üreticiler ise hala belirsizliğini koruyan önlemler konusunda şeffaf olarak açıklama yapılmasını bekliyor. Mesela ÇAYKUR bu konuda 44 maddelik bir eylem planı hazırlamışsa neden detaylı olarak bunu açıklamıyor onu merak ediyor. Alım garantisi verilecek mi, kota ve kontenjan uygulanacak mı, hijyen koşulları sağlanabilecek mi sorularının hiçbirisi tam anlamıyla yanıtlanmış değil.
Mayıs hasadının başlamasına günler kala çay üreticilerinin acil talebidir: Bir an önce çay üreticileri ve işçiler açıkça bilgilendirilmeli, yaş çay taban fiyatı bu sene yaşanacak olası verim kaybı göz önüne alınarak belirlenmeli ve gelemeyecek üreticilerin zararları karşılanmalıdır. Aksi takdirde seçim zamanlarında kapısı çalınan ve sadece oy deposu olarak görülen Karadeniz’in geleceği gerçekten kararacaktır.
* Marmara Üniversitesi Kalkınma İktisadi ve İktisadi Büyüme Anabilim Dalı Yüksek Lisans