'Adalet' ve yaşam üzerine
Behiç Aşçı 5 Nisan 2006 yılında hapishanelerde ölen 121 müvekkili için ölüm orucuna başlamış ve sohbet hakkının kazanımı ile bu direniş bitmişti. Behiç Aşçı meslektaşlarının ve halkının desteği ile hayatta kalmıştı. Şimdi onun öğrencisi Ebru Timtik müvekkilleri için, adil yargılanma hakkı için ölüm orucunda. Üstelik yine bir 5 Nisan tarihinde aldı bu kararı. Behiç Aşçı’dan öğrendikleri ile devam ediyor adalet mücadelesine…
Naim Feyzullah Eminoğlu*
Hukuk fakültelerinde en sık kullandığımız kavramlardan biridir adalet. Soyut adalet tanımlarını yazdığım pek çok sınav hatırlıyorum. Adalet kavramı soyut ve erişilemez bir kavram olarak öğretilir geleceğin “hukukçu”larına. Neden böyledir? Bu sorunun cevabını anlatan sayfalar dolusu yazı yazılabilir, bu yazıda bu soruyu cevaplamayacağım. Ama “adalet” arayanların uğruna yaşamlarını ortaya koyduğu şu günlerde bu kavram üzerine düşünmeliyiz.
Düşünüyorum bu günlerde adalet kavramını ve yaşamdaki anlamını. Evet, somut ele almalıyız bu kavramı, öğretilenin aksine. Somut ele aldıkça adalet uğruna yaşamını ortaya koyan insanları daha da iyi anlayabiliriz. Anlamakla kalmaz, harekete geçebiliriz. Hepimiz adalet tanrıçası Themis’i biliriz. Eski Yunan’da adalet dağıttığına inanılan bir tanrıçadır. Bugün ismine “adalet sarayı” denilen dev adliyelerin bahçelerini süslemek için kullanılır.
İşte bu tanrıça ile ilgili bir anımı anlatacağım sizlere. Sanırım o zamanlar hukuk fakültesinin 3. sınıfındaydım. Avukat olmaya en sonunda karar verdiğim tarihlerdi. O nedenle ilgiliydim avukatlara ve özellikle mesleğini yaptığı için yargılanan müdafilere. Çağlayan Adliyesi'nde 2013 yılında tutuklanan ve sonra tahliye edilen Çağdaş Hukukçular Derneği üyelerinin yargılandığı davanın duruşmasını izlemiştim. Yıl 2016’ydı, hiç tutuklu kalmamıştı davada. Demokles’in kılıcı, yargılanan avukatların başında tutuluyordu belli ki, dava bitirilmiyordu. Bugün halen de devam ediyor aynı yargılama. İşte o davanın duruşmasından sonra davaya katılan avukatlarla birlikte toplu bir şekilde adliye binasının iç avlusunda yer alan Themis heykelinin önüne gitmiştik. O esnada söz konusu davada yargılanan avukatlardan biri avukat cübbesini giymiş ve gözünü bağlamıştı. Ayrıca elleri de iple bağlıydı. Bir anda bağırdığını hatırlıyorum. Film sahnesi gibi bir andı. “Avukatlara Özgürlük İstiyoruz”, “Freedom”, “Adalet İstiyoruz” demiş ve sonra ellerini kelepçe gibi birbirine bağlayan ipleri parçalayarak açmıştı. Sonra uzun uzun o unutulmaz anı hukuk fakültesinden arkadaşlarıma anlattığımı hatırlıyorum. Themis heykelinin önünde elleri ve gözleri bağlı bu avukatın adı Ebru Timtik’ti. Bu günlerde Silivri Hapishanesi'nde ve 5 Nisan Avukatlar Günü'nde ölüm orucuna başladığını duyurdu. O zaman Themis heykelinin önünden yaptığı bu çağrıyı bugün açlığı ile yapmaya devam ediyor.
Kendisini sonraki süreçte kişisel olarak tanıma fırsatım oldu. Heyecan dolu bir avukat. Bir avukattan fazlası belki. Dost meclisinde şiir okumayı çok sever. Eminim hapishanede en çok özlediği şeylerden biri de budur. Okuduğu şiirlerin coşkusunu yaşar her daim. Bu yüzden dinleyenlere de aynı coşkuyu yaşatır. Türkülerle arasındaki bağ bambaşkadır. Şiirlerini türkülerle tamamlar muhakkak. Burhaniye Hapishanesi'nde tutuklu bulunduğum günlerde gelen mektuplarını hatırlıyorum. Çoğu zaman kahkahayla okurdum yazdığı satırları, çünkü hiç mizah eksik olmazdı. Tabi bir sohbet havasında yapardı bunu, tartışmak isterdi. Mesela bir mektubunda uzun uzun “yapay zeka”yı tartıştığını ve bu meseleye dair görüşlerimi sorduğunu hatırlıyorum.
Burhaniye Hapishanesinde Avukat Behiç Aşçı ve Avukat Aytaç Ünsal ile birlikte kaldığım günlerde, Behiç Ağabeyin sık sık Ebru Abladan bahsettiğini hatırlıyorum. Bunun sebebi ise Ebru Ablanın, avukatlık stajını Behiç Ağabeyin yanında yapmış olmasıydı. Tıpkı kardeşi Barkın Timtik gibi. Behiç ağabeyin söylediklerini anımsadıkça bugün Ebru Ablanın onun iyi bir öğrencisi olduğunu düşünüyorum. Behiç Aşçı 5 Nisan 2006 yılında hapishanelerde ölen 121 müvekkili için ölüm orucuna başlamış ve sohbet hakkının kazanımı ile bu direniş bitmişti. Behiç Aşçı meslektaşlarının ve halkının desteği ile hayatta kalmıştı. Şimdi onun öğrencisi Ebru Timtik müvekkilleri için, adil yargılanma hakkı için ölüm orucunda. Üstelik yine bir 5 Nisan tarihinde aldı bu kararı. Behiç Aşçı’dan öğrendikleri ile devam ediyor adalet mücadelesine…
Adalet dedim ya metnin başında. Soyut mu sahi?
Yoksa bu yaşananlar soyut ve asla gerçekleşmeyecek bir kavram için mi?
Elbette hayır.
Uğruna yaşamınızı ortaya koyuyorsanız, adalet somuttur ve gözler önündedir. Adaletsizliğin her geçen gün arttığı bir memlekette ekmek gibi, su gibi bir ihtiyaçtır adalet.
Adalet için ölüm haberleri alıyoruz son günlerde. Adaletsizlikten ölüyor bu memleketin evlatları. Mustafa Koçak 297 gün adalet için direndi. Bu halka gün gün somutladı adeta adalet kavramını. Adalet için direnen Ebru Timtik’in müvekkili aynı zamanda Mustafa. “Müvekkillerimiz için de direniyoruz” demişlerdi çıkarken bu yola. Ebru Timtik’le birlikte adalet uğruna direnen bir diğer avukat da Aytaç Ünsal. Onunla aynı hücrede kaldık Burhaniye Hapishanesi'nde. Çok şey öğrendim stajyer avukat olarak ben bu iki avukattan. Hala da öğreniyorum. Adaletin nasıl ekmek gibi, su gibi bir ihtiyaç olduğunu müvekkilleri ve meslektaşları için hayatlarını ortaya koymalarından öğreniyorum… Halka duyulan güveni öğreniyorum onlardan her gün yeniden…
Victor Hugo’nun bir sözü vardır; “İyi olmak kolaydır, zor olan adil olmaktır.” diye.
Evet, hepimiz iyiyiz bugünlerde belki. Adalet Bakanı ve İçişleri Bakanı da halkın büyük kesimi kabul etmese de kendilerini “iyi” olarak görüyorlardır.
Ama adil miyiz? Adaletli miyiz? Bu sorunun cevabını yaptıklarımız ortaya koyacak. Halk olarak yaptıklarımız, avukatlar olarak yaptıklarımız… Bir adım daha öne çıkmalı ve adalet için yaşamlarını ortaya koyan bu avukatlar ve müvekkillerine karşı adil olmalıyız. Onları yaşatmak bizlerin elinde. Tıpkı 2006 yılında ölüm orucuna başlayan Avukat Behiç Aşçı’yı yaşattığımız gibi onları da yaşatmalıyız. Adalet uğruna savaşanlara karşı adil olmakta geç kalmamalıyız. “Geciken Adalet, adaletsizlik getirir.” der bir Macar atasözü. Bu söz aklımızdan çıkmamalı asla.
*Stajyer Avukat