Ekonomik kayıplar ve yas
Kayıp yaşantısının belirgin özelliği herkeste aynı hızda işlememesidir. Bunu ekonomik kayıpların günlük hayat üzerinden okuması olarak ele alırsak bazı insanların inkar, bazılarının da öfke aşamasında olduğunu görebiliriz. Ben çoğumuzun inkar ve öfke yaşantılarında gelip gittiğini düşünüyorum. Biz uzmanların kabul ettiği modele göre depresif günler, pazarlık ve kabullenme ardından gelecek.
Asude Yağcı*
Yas kavramı kayıp yaşantısından doğar.
Bugün paranın değer kaybı ve eski alım gücünü yitirme durumu bu para biriminin kullanıcısı kitle için düpedüz bir kayıp yaşantısıdır, bu bir sembolik yas doğurabilir.
Biz uzmanların yas yaşantısında benimsediği en yaygın model Kübler Ross'unkidir. Bu model herhangi bir kayıp yaşantısındaki gelecek evreleri katagorize eder, sıralar, bizim için bir sonraki adımı öngörülebilir kılar; yas yaşantısını çerçeveler.
Yas beş evreden oluşur; bunlar ilk şokun ardından gelen inkar-öfke-depresyon-pazarlık ve kabullenmedir.
Kayıp yaşantısının bir diğer belirgin özelliği herkeste aynı hızda işlememesidir. Bunu ekonomik kayıpların günlük hayat üzerinden okuması olarak ele alırsak bazı insanların inkar, bazılarının da öfke aşamasında olduğunu görebiliriz. Ben çoğumuzun inkar ve öfke yaşantılarında gelip gittiğini düşünüyorum. Biz uzmanların kabul ettiği modele göre depresif günler, pazarlık ve kabullenme ardından gelecek.
Yas yaşantısı gel git yapan bir madalyon gibidir, evreler arası insan dalgalanır, hemen ve kesin geçişler olmaz. Bu evrelerin bir değil birkaçını birden hissetmeniz normaldir.
AĞIR DEPRESYON YAŞANTISI İNTİHARI GETİRİR
İntihar olgusu depresyonda sık rastladığımız bir durum, bu potansiyel sorunu görmezden gelemeyiz. İntihar önemli bir halk sağlığı problemidir. Refahımız ve kayıpların en aza indirilmesi için bununla ilgili müdahale sistemleri devlet tarafından geliştirilmeli ya da yaygınlaştırılmalıdır.
İlgili veri olarak; ruhsal bir hastalığı bulunan intihar olgularının yaklaşık yüzde 80'inde depresyon belirlenmiştir. Majör depresyon intiharda sık rastlanılan psikiyatrik bozukluktur. Depresyonu olan olgularda ise intihar riski yaklaşık olarak yüzde 15 olarak saptanmıştır (Mann 2002). Bizler için işin ciddiyetini yordayıcı bir veri olabilir.
İŞSİZLİK İNTİHAR ORANINI ARTTIRAN BİR FAKTÖRDÜR
Genel olarak işsizlerde intihar oranı daha yüksek, dünya genelindeki veriler bize bunu söylüyor.
Türkiye'de 1997 yılında bununla ilgili yapılan bir araştırmada intihar girişiminin ekonomik olarak aktif olmayan ev hanımı, öğrenci gibi kişilerde daha sık görüldüğü de tespit edilmiş. Ayrıca işsiz kalma süresi uzadıkça intihar riski artmaktadır.
KORUYUCU FAKTÖRLER DE VAR
Kayıp, depresif günler ve intihar olgusu üçgeninde karşımıza çıkan koruyucu faktörler de var. Bunlar aile ve çevre desteği, yalnız yaşamamak ve bununla birlikte ruhsal süreçlerde yalnız yaşamıyor olmaktan bağımsız, yalnız hissetmiyor olmak, çocuk sahibi olmak, sosyal desteğe erişebilirlik ve evde ateşli silah bulundurmamak sayabileceğimiz kalemler.
İNTİHAR DAVRANIŞI BİLİŞSEL ÇARPITMALARDAN BESLENİR
Herkese önerim intihar davranışını oluşturan üç karakteristik bilişsel çarpıtmayı bilmeleri ve işler yolunda gitmeyip çarpık düşüncelerin kıskacında hissedince hemen bir psikiyatrist ve ya psikoloğun kapısını çalmalarıdır.
Bu üç karakteristik çarpıtma şu şekildedir:
1-Kaybeden düşüncesi: Kişi hep kaybeden tarafta olan başarısız ve dibe vurmuş kişi olduğuna inanır.
2-Kaçış yok algısı: Kişi içsel dünyada bir kapandadır, alternatif bir çıkış noktası göremez ve kaçışım yok inancına kapılır.
3-Kurtuluş yok algısı: Geleceğe dair umut ve kaçış yolunu göremeyen kişi kurtuluşunun olmadığına inanır ve içinde bulunduğu ruhsal buhran nedeniyle diğer mümkünleri göremez.
Bu düşünceler ruhsal rahatsızlığı olan, içsel çıkmazdaki kişiyi bir buhrana sürükler, intihara hazırlar. Bir uzman olarak önerim bu ekstrem günlerde bu hazırlayıcı kalemlerin farkında olalım, bu bilişsel oyuna gelmeyelim.
*Psikolog