YAZARLAR

Fotoğrafçılığı özgürleştirmek

İsviçre’de bulunan fotoğraf müzesi Photo Elysée’de Man Ray – Liberating Photography (Fotoğrafçılığı Özgürleştirmek) sergisinde 20. yüzyılın en ünlü sanatçılarından olan Man Ray’in (çok büyük bir şansla) özel bir koleksiyondan seçilen fotoğraflarına bakıp, Paris’in 1920’li-30’lu yıllardaki avangart dünyasını hayal etmek imkanı buldum.

Eş dost gelsin, otursun, yenilerini de getirsinler, çoğalsınlar. Muhabbet koyulsun, fikirler havada uçuşsun, herkes birbirinden bir şeyler öğrensin, ilham alsın. En sevdiğim ortamlardır bunlar; her bakış açımın genişlediğini, ruhumun beslendiğini hissederim. Her zaman herkese nasip olmaz; yokluğunda özlemini çekerim.

Bu ortamların en üst seviyelerinden birine göz ucuyla tanık oldum geçen hafta sonu. 1920’lerin Paris’i... Fotoğrafçılık, modern dönemin yükselen gözdelerinden, ve bir stüdyoda, kah yeni teknikler deneniyor, kah sıra dışı portreler çekiliyor. Man Ray’in fotoğraf stüdyosundayız. Giden gelenler arasında Henri Matisse, Pablo Picasso, Robert Delaunay, Alberto Giacometti, Salvador Dalí, Max Ernst, Coco Chanel, James Joyce, Elsa Schiaparelli, Virginia Woolf ve daha niceleri var. İsviçre’de bulunan fotoğraf müzesi Photo Elysée’de Man Ray – Liberating Photography (Fotoğrafçılığı Özgürleştirmek) sergisinde 20. yüzyılın en ünlü sanatçılarından olan Man Ray’in (çok büyük bir şansla) özel bir koleksiyondan seçilen fotoğraflarına bakıp, Paris’in 1920’li-30’lu yıllardaki avangart dünyasını hayal etmek imkanı buldum.

EMMANUEL'DEN MAN'E

Paris’e damgasını vuran bu ünlü sanatçı, aslında 1890'da Pennsylvania'da Emmanuel Radnitzky adıyla doğan bir Amerikalı. Daha sonra ailesiyle New York’a taşınan, orada ırkçılığa maruz kaldıkları için önce ailecek soyadı değişimi, sonra da isim kısaltmasıyla Man Ray adını alıyor genç ressam. New York’ta resim yaparken Marcel Duchamp gibi ünlü sanatçılarla tanışan Man Ray, 1921 yazında Paris’e çıkageliyor ve geldiği andan itibaren ilgi odağı oluyor. 1 sene sonra Montparnasse’taki stüdyosuna geçmeden önce kaldığı otel odasında çalışmaya başlıyor. Resimden fotoğrafa yönelen Man Ray, "Resimden ve onun estetik etkilerinden tamamen kurtulmayı" amaçlıyor. Fotoğrafçılığı sadece bir belge aracı olmaktan çıkarıp, sanatsal bir ifade biçimi olarak kabul ettiren sanatçılardan olan Man Ray, iki savaş arasındaki Paris’te sanat çevresindeki ünlü tüm dostlarının o dönem için sıra dışı portrelerini çekiyor. Dadaizm ve sürrealizmden etkilenen ve bu akımların kilit sanatçılarından olan Man Ray, geleneksel sanat anlayışlarını sorgulayan, bilinçaltını ve rastlantısallığı ön plana çıkaran yaklaşımıyla ilgi çekiyor. Bakış açısının yanı sıra, (kendi isminden referans alan) rayografi ve solarizasyon gibi teknikleri de geliştirerek fotoğraf sanatına katınca, dönemin efsanelerinden biri oluyor.

FOTOĞRAFÇILIĞI ÖZGÜRLEŞTİRMEK

İşte bu efsane sanatçının özel bir koleksiyondan kısa dönemli halkın karşısına çıkarılan fotoğraflarını gördüğüm sergi, Man Ray’in fotoğraflarını çektiği sanatçılar, entelektüeller kimdir eğitimi ile başlıyor. Ziyaretçiler için 1920’ler Paris sanat çevresinin kısa özgeçmişlerinin bulunduğu ücretsiz kitapçıklar yapılmış. Dönemin ünlü sanatçılarından, sokaklardan enstantaneler yakalayan Henri Cartier-Bresson'un aksine stüdyoda hayal gücünü genişletmeyi tercih eden Man Ray, kadınlar, cinsellik, yabancılık, hayal ile gerçek arasında sahnelere yoğunlaşmış. Sergi boyunca sanatçının deneysel fotoğraf çalışmaları, film denemeleri, arkadaş porteleri ve yine ünlü kadınlar olan sevgililerini ilham perileri olarak görüp çektiği fotoğraflar arasında dolanıyorsunuz. Artık hayatımızda görselliği öne çıkan dev bir sosyal medya makinesi var; hepimizin ezberlediği bazı kareler var. Görmek ve fotoğraf konusunda 1920’lerde hayatlarına ilk kez fotoğraf gören insanlara göre bir hayli eğitimliyiz ama; yine de sergide gezerken bakmanın ve görmenin bir kabiliyet olduğunu ve sınırsız olduğunu anlıyorsunuz. Bir insanın belli bir duruşunu yakalamak o durağan fotoğrafa nasıl bir ruh verir, bir bedenin bir sonraki hareketini o kareden nasıl tahmin edecek gibi hissedebilirsiniz, bir fotoğrafa baktığınızda birilerinin rüyasına dahil olmuş gibi nasıl hissedebilirsiniz, işte bunları öğreniyorsunuz Man Ray’in fotoğraflarına baktıkça.

Bu yaz gününe, kısa ve hafif bir Man Ray girişi yaptık. Man Ray’in ismini duymamış olsanız da mutlaka hatırlayacağınız ünlü bir Man Ray fotoğrafı ile veda ediyorum size. Arkası dönük bir kadın, sırtının iki yanında aşağı doğru birbirine bakan birer “f” var. Sanki kadının vücudu bir keman... Hah, işte o kadın o dönem Man Ray’den de ünlü olan dansçı, şarkıcı, oyuncu ve ressam Kiki de Montparnasse (gerçek adıyla Alice Prin) ve o fotoğraf da Man Ray’in en ikonik fotoğraflarından, 1924 tarihli sürrealist fotoğraf, "Le Violon d'Ingres" (Ingres'in Kemanı). Kadın bedenini bir keman olarak görmek de, Man Ray’in bakış açısı...


Irmak Özer Kimdir?

Sabancı Üniversitesi Toplumsal ve Siyasal Bilimler bölümü mezunu olan Irmak Özer, lisans eğitiminin ardından Atina Üniversitesi'nde Güneydoğu Avrupa Çalışmaları (MA) alanında ve London School of Economics and Political Science'ta Karşılaştırmalı Politika (MSc) alanında iki adet yüksek lisans programını tamamlamıştır. Kültür-sanat alanında uzun zamandır çeşitli mecralara yazılarıyla katkıda bulunan Irmak Özer, hurriyet.com.tr, Art50, Milliyet Sanat, İstanbul Life gibi önemli basılı ve çevrimiçi yayınlarda sergi değerlendirmeleri ve söyleşiler ile katkı sağlamakta ve ilgili platformlarda konuşmalar yapmaktadır. Irmak Özer, kültür-sanat alanında uzmanlaşmak için İstanbul Üniversitesi Kültürel Miras ve Turizm bölümünü (AA) ve Koç Üniversitesi'nde Arkeolojik Varlıkların Korunması ve Kurtarılması sertifika programını tamamlamıştır. Irmak Özer İsviçre'de yaşamakta ve Uluslararası İlişkiler alanında çalışmaktadır.