FT'den analiz: Türkiye'nin önünde iki seçenek var

Financial Times yazarı Robert Armstrong, Türkiye'de yaşanan son ekonomik gelişmeleri değerlendirdi. Makalede, TL'deki değer kaybının toparlanması için iki seçeneğe işaret edildi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Türk Lirası'ndaki rekor değer kaybı dünya basınının gündeminden düşmüyor. İngiliz finans gazetesi Financial Times'ın (FT) köşe yazarlarından Robert Armstrong, son gelişmeleri değerlendirdiği köşe yazısında 'Türk trajedisi' başlığını kullanırken, krizin yanlış ekonomi politikalarından kaynaklandığı yorumu yaptı. Armstrong'un görüş aldığı uzmanlar ise TL'deki değer kaybını toparlamak için bu noktadaki seçeneklerin 'yumuşak sermaye kontrolleri' veya faiz atışı olduğunu söyledi.

'ERDOĞAN YANILIYOR'

Armstrong makalenin girişinde, TL'de 2014'ten bu yana yaşanan değer kaybının görüldüğü bir grafiği paylaşarak, "Recep Tayyip Erdoğan, faiz oranlarını düşürmenin Türkiye'nin para birimine istikrar getirmeye ve enflasyonu kontrol etmeye yardımcı olacağını düşünüyor. Yanılıyor" dedi. TL/dolar grafiğine işaret eden Armstrong, Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olduğu 2014'ten bu yana Türk Lirası'nın değer kaybettiğini yazdı; Merkez Bankası'nın son faiz indiriminden ve Erdoğan'ın salı günü "küresel finansı lanetleyen hırçın konuşmasından" sonra bir döviz krizi yaşandığını belirtti. 

'DURUM HALK AÇISINDAN VAHİM, MERKEZ'DE YETERLİ REZERV YOK'

FT yazarı, hisse senetlerine dolar ve TL üzerinden yatırım yapanların bu süreçte paralarının sadece yarısını kaybetmesinin dikkat çekici olduğunu belirtse de, "Fakat durum halk açısından vahim ve bir şeyler yapılması gerekecek. Merkez Bankası'nın salı günü yaptığı açıklamaya göre hükümet lirayı desteklemek için döviz piyasalarına müdahale edebilir ama bunu anlamlı bir ölçekte yapacak rezervlere sahip değil" ifadelerini kullandı.

İKİ SEÇENEK: YUMUŞAK SERMAYE KONTROLÜ VEYA FAİZ ARTIŞI

Armstrong makalesinin bu noktasında, iki uzmandan aldığı görüşleri de paylaştı. Buna göre, yatırım şirketi Abrdn'de yükselen piyasalar uzmanı bir ekonomist olan Edward Glossop, gelinen noktada Türkiye’nin temel seçeneklerini faiz artırımları ve sermaye kontrolleri olarak gördüğünü söyledi. Ancak Glossop, "Erdoğan'ın kavgacı tavrı" nedeniyle faiz artışının muhtemel olmadığını, dolayısıyla bir sonraki adımın, "döviz mevduatlarının belirli bir çerçeve dahilinde TL'ye çevrilmesini zorunlu kılmak" gibi 'yumuşak dokunuşlu sermaye kontrolleri' olabileceğini belirtti. Yatrımım şirketi Columbia Threadneedle'den Edward Al-Hussainy ise Glossop’un aksine, "faiz artışlarının her geçen gün daha olası hale geldiği" yorumunu yaptı.

'BAŞKA PİYASALARA SIÇRAMAZ, KRİZ TÜRKİYE'DEKİ KÖTÜ POLİTİKADAN KAYNAKLANIYOR' 

FT yazarı, söz konusu krizin 'kötü politikalar' nedeniyle Türkiye'ye özgü olduğunu ve başka yükselen piyasa ekonomilerine sıçrama riski görmediğini de belirtti. Armstrong şu ifadeleri kullandı:

"Türkler dışında herkes için iyi haber şu ki, bu krizin ana sebebi Türkiye'ye özgü olan kötü politika ve başka yerlere yayılması için çok az kanal var. Capital Economics'ten Jonas Goltermann'ın özetlediği gibi, Türkiye'nin ithalatı, çökmesi halinde dışarıda da büyük zarar yaratacak kadar yüksek bir küresel öneme sahip değil; Türkiye'deki dış yatırım yükselen piyasalara odaklı portföylerin bile küçük bir parçası haline gelecek kadar daraldı; ve Türkiye'deki karmaşanın, yatırımcıların diğer pazarlarda da kriz olasılığından korkmasına yol açmayacak çünkü herkes, Ankara'nın politikalarının ne kadar kendine özgü şekilde kötü olduğunu ve para biriminin ne kadar savunmasız olduğunu biliyor."  

'ABD'DEKİ GELİŞMELERİN ZAMANLAMASI DA TÜRKİYE İÇİN KÖTÜ'

Armstrong, makalesinin sonunda dünya çapında artan enflasyondan söz ederek, "Yükselen piyasa ekonomilerindeki Merkez Bankaları enflasyona karşı ABD gibi yumuşak davranamaz. Enflasyonu, büyümeyi öldüren faiz artışlarıyla hızla kontrol altına almaları gerekiyor ve Türkiye dışında birçoğu bunu yaptı. ABD'deki para politikasının sıkılaştırılması, Türkiye ve genel olarak yükselen piyasa ekonomileri için kötü bir zamanda geliyor" ifadelerini kullandı. (DIŞ HABERLER)